Ergin Ataman’ın “Çünkü artık taraftar, Iverson’u seyrederken maç da kazanmak istiyor” sözleri, Beşiktaş taraftarının yeni koçundan beklentisini karşılıyor. Peki “Beşiktaş’ın çocuğu” Burak Bıyıktay’ın yapamadığı ama Ataman’dan beklenen şeyler, kulübün basketbola bakışıyla tutarlı mı?
Allen Iverson ismi Beşiktaş Cola Turka basketbol takımıyla birlikte anıldığında bile “hadi canım!” naralarıyla karşılaşıyorduk. Günler geçti, Beşiktaş dere tepe düz gitti ve Iverson Beşiktaş’a geldi. Amerika’da imzalar atılırken başkan Yıldırım Demirören ve basketbol şube sorumlusu Şeref Yalçın bir mutlu bir mutlu ki ağızlarları kulaklarında… Bir yanda Allen Iverson’ın menajeri, bir yanda Demirören, bir yanda Yalçın, bir yanda da efsane “The Answer” fotoğraf karesinde gülücükler saçıyorlar. Basketbol takımının yıllardır süregelen düşüşü yüzünden dokunsan ağlayacak Beşiktaş taraftarı, Atatürk Havalimanı’nı ayaklandırıyor ve efsaneyi omuzlarda karşılıyor. “Bir başkadır benim memleketim” tadındaki köşe yazıları gazete sütunlarını işgal ediyor. NBA TV, Türkiye’ye sadece “The Answer”ı takip etmesi için iki muhabirini gönderiyor. Eurosports, Beşiktaş Cola Turka’nın maçlarını canlı olarak yayınlıyor. Yani anlayacağınız olumlu gelişmeler silsilesiyle oluşan tozpembe bir tablo ve rüya gibi başlayan serüven…
Iverson ve son dakikalar
Beko Basketbol Ligi’ne Türk Telekom galibiyetiyle başlayan kara kartallar, sonrasında kendi evinde Banvit’e ve deplasmanda Aliağa Petkim’e boyun eğdi. Ardından Bornova Belediyesi ve Oyak Renault’u mağlup etti. Kendi evinde ilk Eurocupmaçına çıkacaktı. Maç öncesi taraftar çok heyecanlıydı çünkü Iverson yeni formasıyla ilk kez sahada olacaktı. Rakip, Sırpların orta kalibreli takımı Hemofarm’dı. Beklenildiği gibi taraftarın da gazıyla kara kartallar maça hızlı başladı. Maçın ilk yarısı Beşiktaş’ın 44-35 üstünlüğüyle tamamlandı. Maçın üçüncü periyodunda da değişen bir şey olmadı ve Beşiktaş son periyoda girerken 69-63 öndeydi. Son periyoda bu skor üstünlüğüyle giren Beşiktaş, maçın bitimine 7 dakika kala farkı 16 sayıya kadar çıkardı. Taraftarlar zafer şarkıları söylerken takım, hücumlardan eli boş dönmeye başladı. Hemofarm farkı yavaş yavaş eritirken koç Burak Bıyıktay da maçın heyecanına kapılmış olacak ki mola almayı akıl edemedi. Buna rağmen maçın son 1 dakika 45 saniyelik bölümüne Beşiktaş, Allen Iverson’ın 4 sayılık katkısıyla 91-84 önde girdi. Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu! Hemofarm bir dakika 45 saniyede tam 10 sayı bularak skoru 91-93’e getirdi ve eşi benzeri uzun süre görülemeyecek bir deplasman galibiyeti elde etti. Bütün taraftarlar şaşkındı. Beşiktaşlı basketbolcular durumu zor da olsa idrak ettikten sonra, soyunma odasının yolunu tuttu.
Kimse bu trajikomik mağlubiyetin, tozpembe serüvenin sona ereceğine dair ilk emare olacağını tahmin edemezdi. Öyle ya takım yol üzerindeyken küçük bir kaza geçirmişti Burak Bıyıktay’a göre. Maçın ardından Beşiktaş Akatlar’da ezeli ve ebedi rakibi son şampiyon Fenerbahçe ile karşılaşacaktı. Umutlar bu önemli maça bağlanmıştı ancak Beşiktaş bu maçı da 67-74 kaybetti. Fenerbahçe’den Ömer Onan’ın insanüstü savunmasıyla, Allen Iverson Türkiye ligindeki ilk tokadını yemiş oluyordu ve Beşiktaş için ardı arkası kesilemeyecek düşüş başlıyordu.
“Beşiktaş’ın çocuğu”
Spor yazarı, eski basketbolcu İsmet Badem, “İyi koç, son periyotta belli olur” diyor her fırsatta. Badem’in yorumu tartışılabilir ama Beşiktaş’ın bu sezonku son dakikalarına göz atmak bize bu konuda fikir verebilir: Beşiktaş Hemofarm’a karşı 69-63, Asvel’e karşı 56-64, yine Hemofarm’a karşı 70-71 önde tamamladığı üçüncü periyotlara rağmen, bu maçları yenik tamamladı. Beşiktaş bu mağlubiyetlerle Avrupa serüvenine, daha ilk etapta veda etti. Hâlbuki maçlar öncesi gurubun favori takımı gösteriliyordu. Kötü gidişatın nedenlerinin başında Burak Bıyıktay’ın hatalı olduğunu düşünenler fazlalaştıkça, Beşiktaş’ın koçu her fırsatta kadronun yetersizliğinden bahsediyordu.
Burak Bıyıktay, takımının 5, 3 ve 1 numaralı pozisyonlarının takviyeye ihtiyacı olduğunu dile getirirken, taraftarlar ise madalyonun diğer yüzüne bakmayı tercih ediyordu. Kulübün eski sporcusu olan Bıyıktay’ın, basketbol şubesine idare menajerlik yapması amacıyla getirildiği, dolayısıyla birikiminin (ve yeteneklerinin) takımı yönetmek için uygun olmadığı ancak teknik direktörlük sorumluluğunun onun üzerine yüklendiği söylendi. Onun için, yanlış oyuncu tercihleri, kritik anlarda oyuna gerekli müdahaleyi yapamadığı ve sporculara söz geçiremediği eleştirileri giderek daha fazla yapılır oldu. Basketbol şubesi sorumlusu Şeref Yalçın da eleştirilerden nasibini alıyordu.
Beşiktaş ve basketbol
2010’da Beşiktaş’ın marka değerini yükseltme yolunda önemli adımlar atan yönetim, “basketbolculara maaş ödememe” alışkanlığını 2010 yılında da devam ettirdi. Bu sıkıntı, takımın “sorunlu” 4 numarası Cevher Özertarafından, Beşiktaş taraftar radyosu Radyo1903‘te de dile getirildi. Yıldırım Demirören’in NTVSpor’a yaptığı “Ben 2 aylık borcumu inkar etmiyorum. Ama oyuncuların bu şekilde davranarak manşete çıkması yanlış. Kusura bakmasınlar kız oyuncularıma para ödettim, erkek oyuncularıma yaptırmadım” açıklaması, Beşiktaş yönetiminin yine her zaman ki gibi erkek basketbol takımına “üvey evlat” muamelesi yaptığının açık göstergesi olarak son günlere damgasını vurdu. Beşiktaş Cola Turka, başkanın açıklamalarından sonra Bursa’da güçsüz rakibi Tofaş’a 94-72 yenilerek, belki de yönetime bir cevap veriyordu.
Beşiktaş için sezonun en kritik maçı Galatasaray maçıydı çünkü herkes “son bir şans” daha diye düşünerek umutla beklemedeydi. Bir önceki hafta Fenerbahçe Ülker’i yenmiş, Oktay Mahmudi’nin öğrencileri, lig lideri Galatasaray Cafe Crown ile oynanacaktı. Ya tamam ya devam maçı havasında geçeceği daha günler öncesinden belli olan maçı izlemeye, Beşiktaş futbol takımının muhteşem dörtlüsü “Quaresma, Almeida, Simao ve Fernandes”’de gelmişti. Sırf onları yakından görebilmek için bile Akatlar’a gelen yüzlerce Beşiktaş taraftarı vardı. Maçın sonucuna gelecek olursak; Beşiktaş Cola Turka yine kritik bir virajı dönemedi ve Galatasaray’a 71-73 boyun eğdi. Bazı gelişmeler Burak Bıyıktay’ın da sabrını taşırmış olacak ki, maçtan sonra zehir zemberek açıklamalar dökülüverdi ağzından:
“Gard olmayan gard” ile başarı..
”Görevimi bırakacağım diye bir şey yok. Bu takımın başına geldiğimden beri bir sürü problem oldu. Geçen yıldan sadece 3 oyuncu kaldı, yeni bir takımla başladık. Ondan sonra tam devam ederken Allen Iverson’u getirdik, yine bütün düzenler bozuldu. Bir sürü sakatlık var. Sezon devam ediyor, görevden kaçacak durumumuz yok. Ancak yönetimin alacağı karara da saygılıyız. Bizim böyle bir derdimiz yok. Takımın galip gelmesi için uğraşıyoruz. Ligde de kaybedilmiş bir şey yok. Bir tane çaylak pivot ve bir tane gard olmayan oyuncuyla bu kadar mücadele edilir. Takıma takviye yapmak lazım. Biz bunu hep söylüyoruz. Takviye yapmadan, ne beklendiği önemli. Burada 3 milyon dolarlık bir takım kuruyorsunuz, şampiyon olmayı bekliyor herkes. O zaman Fenerbahçe Ülker 15 milyon doları boşuna harcıyor, eğer 3 milyon dolara şampiyon takım kuruluyorsa… Sadece istemekle şampiyon olunmuyor. Geçen sene bir sürü şartlar altında bu takım yarı finale kadar geldi, son toplarla finali kaybetti. Bir takım insanların söylediği şeylerle ilgilenmiyorum.”
* Ergin Hocamız takımımıza hayırlı olsun. Sonunda vizyonu olan bir takıma sahip olacağız. Gidişi ile ilgili de yanlış düşünmeyelim. Yönetimin tasarrufuydu, paraları ödemeyerek takımın dağılmasına çanak tuttu. Oyunculara da ”Beşiktaş’ı bırak gel demedi” Ergin Ataman. Oyuncular zaten paraları ödenmediği gerekçesiyle takımdan ayrılacaktı, ayrılınca da Ergin Hoca’nın yanına gittiler.
*Onun olduğu sene neydi takım be! Shumpert sihirli elleriyle firesiz 3lük atar, Kaya 3lü çektirir, Sinan savunmanın kralını yapar, Nicevic gözlerimizin pasını siler, Dalmaular, Apodacalarrr içimizi ferahlatırdı. Yine yeni yeniden…
* Ergin hocanın başarılı olacağına kesinlikle inanmıyorum, uzun zamandır modern basketbolu takip etmiyor ve ziyadesiyle fazla bir egosu var. Maça tek müdahalesi 4 kısaya dönmek ya da alan savunması yaptırmak olan bir hocanın ne kadar katkı sağlayacağı benim için merak konusu. Tarihin en iyi kadrolarından bir tanesiyle GS’ye elenerek finalden dönmemizin müsebbibidir kendisi. Hele ki Iverson ile olacak diyalogu tam bir muamma. Kesinlikle İhsan Bayülgen ya da Murat Didin’i tercih ederdim . Umarım (ve de İnşallah) beni yanıltır.
* Almeida’yı pota altında kullanabiliriz aslında dönüşümlü!
* Burak Bıyıktay ile ilgili boşu boşuna vakit kaybettik maalesef. Ama olsun yapacak bir şey yok. Karakteriyle, takımı yarı yolda bırakmamasıyla, bu kadar zor zamanlarda kulüp için bir şeyler yapma çabasıyla her zaman takdir ettim. Ama bu sene tutmadı olmadı. Teşekkürler Burak Bıyıktay, yolun açık olsun.
*Çarşı grubunun internet sitesinden alınmıştır
Beşiktaş Cola Turka, bu sezon Burak Bıyıktay’ın yönetiminde çıktığı 8 Avrupa kupası, 3 Türkiye kupası ve 12 lig maçı olmak üzere oynadığı toplam 23 resmi maçın 9’unda mağlup oldu. En büyük eksiklik takım savunmasında ki zafiyet olarak göze çarpıyordu. 13 karşılaşmada 80 ve üstünde sayıyı potasında görürken, bu maçların 6’sını da kaybetti. Burak Bıyıktay dönemini bitiren ise 2 galibiyet 4 mağlubiyetle Eurocup’tan elenmesi, Fenerbahçe ve son olarak Galatasaray mağlubiyetleri oldu.
Ve Ataman…
Takımı daha önce 2007-2008 sezonunda çalıştıran Ergin Ataman, maddi yetersizlikleri gerekçe göstererek sezon sonunda istifa etmişti. Ataman’ın ayrılmasından bugüne Beşiktaş’ın antrenörlüğünü, zaman zaman da ağabeyliğini üstelenen Burak Bıyıktay 4 Ocak’ta görevinden alındı. Ve üzerinden 24 saat geçmeden yerine, iki yıl önce görevi devraldığı Ergin Ataman getirildi.
Ataman, ayağının tozuyla yaptığı ilk açıklamada “Beşiktaş’ın başındayken kupaları hep ucundan kaçırdık. Söz veriyorum en azından bir kupayı alacağız. Hedeflerimizi iki aşamada gerçekleştireceğiz. Kısa vadeli birinci hedefimiz, takımdaki sorunları gidermek, eksik bölgeye transfer yapmak, en kısa sürede play-off’lara iyi bir yer alarak girmek ve sonra da play-off’ta zirve mücadelesi vermek. Uzun vadeli ikinci hedefimiz ise, önümüzdeki sezonda yöneticilerimiz, teknik kadro ve taraftarlarımızla hep birlikte, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da kupa kovalayacak büyük Beşiktaş yaratmak” sözleri, bence Beşiktaş yönetiminin tutumunun olumlu yönde değişeceğine dair umut verir nitelikte.
Beşiktaş taraftarı koç değişiminin etkilerini görebilmek için Cumartesi günü Efes Pilsen ile oynanacak maçı ve Allen Iverson’ın nasıl kullanılacağını görmek için sabırsızlıkla beklemeye başladı bile… Zira Ataman’ın göreve başlar başlamaz NBA yıldızıyla ilgili “Iverson bir dünya yıldızı ve Türkiye’ye geldiği ilk güne nazaran fiziksel olarak ciddi bir aşama kaydettiğini düşünüyorum. Bundan sonra teknik anlamda onu en iyi şekilde kullanmaya çalışacağız. Sonuçta Iverson’un marka değerine hepimizin çok büyük saygısı var. Ama onun oyunculuğunu sahaya dökmek de, hem onun hem de teknik kadro olarak bizim görevimiz olacak. Çünkü artık taraftar, Iverson’u seyrederken maç da kazanmak istiyor” sözleri en azından, Beşiktaş taraftarının beklentisini karşılıyor.