Genel

Bu da STK andıçı

Yazan: HaberVs

Mehmet Baransu/Taraf gazetesi Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nın 2006 yılı Mart ayında yayımladığı Andıç başlıklı belgeyle Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri’nin Faaliyetlerini tek tek sıralanıp, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den, Rahmi Koç’a, Sabancı ailesinden, Eczacıbaşılara, Can Paker’den Oktay Ekşi’ye, TÜSİAD’dan TESEV’e kamuoyunca bilinen birçok isim ve derneğin Fişlendiği ortaya çıktı. Andıçta yer alan kişi ve kurumlar “Türkiye’yi […]

Mehmet Baransu/Taraf gazetesi

Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı’nın 2006 yılı Mart ayında yayımladığı Andıç başlıklı belgeyle Türkiye’de Sivil Toplum Örgütleri’nin Faaliyetlerini tek tek sıralanıp, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den, Rahmi Koç’a, Sabancı ailesinden, Eczacıbaşılara, Can Paker’den Oktay Ekşi’ye, TÜSİAD’dan TESEV’e kamuoyunca bilinen birçok isim ve derneğin Fişlendiği ortaya çıktı. Andıçta yer alan kişi ve kurumlar “Türkiye’yi bölmek isteyen ABD ve AB’nin projelerini Türkiye’de yürütmek için birçok fondan yardım almakla” suçlanıyor. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, Genelkurmay Harekat Başkanı Bekir Kalyoncu ve Bilgi Destek Daire Başkanı Tümgeneral N. Baykul’a gönderilen ve altı bölümden oluşan Andıç’ın konu bölümünde şu çarpıcı ifadeler var: “Bu andıç, ABD ve AB’nin kendi amaçlarına uygun olarak yönlendirdiği sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri hakkında bilgi vermek ve bu kapsamda alınabilecek karşı tedbirler hakkında onay almak maksadıyla hazırlanmıştır.”

Hiyerarşik yapılanmanın tepesinde Musevilik varmış

“Sivil Toplum Örgütleri ( STK’ler) her geçen gün gelişmekte ve yurtdışı bağlantıları önem kazanmaktadır. İnsan hak ve hürriyetlerinin uluslararası bir hüviyet kazanarak güçlü ülkelerin elinde siyasi bir koz haline gelmesi STK’lerin etkinliğini artırmaktadır” denen andıç’ın değerlendirme bölümünde ise sivil toplum örgütlerinin yaptığı organizasyonların “ABD, Almanya gibi ülkelerin hedeflerine uygun bir kamuoyunun oluşturulmasına hizmet ettiği” iddia ediliyor. 73 sayfadan oluşan Andıç, ünlü spekülatör George Soros’un kim olduğu ve dünyada hangi organizasyonların içerisinde bulunduğunun anlatıldığı bölümle başlıyor. Soros’un başkanlığını yaptığı Açık Toplum Fonu’nun desteklediği dünyadaki örgütler, Gürcistan darbesine yaptığı destek, Kıbrıs, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki faaliyetleri anlatıldıktan sonra, Soros Vakfı’ndan Türkiye’de parasal destek alan kişi ve kurumlar tablolarla gösteriliyor. Türkiye’deki STK’lar, kişi ve diğer kurumlara mali desteği gösteren tablonun en üstünde ABD’de Başkan’a bağlı dış politika konularını koordine eden resmi bir bürokratik yapı olan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin (National Securitiy Council) konulması dikkat çekiyor. Andıça göre mali destek buradan Natıonal Endowment For Democracy, Soros Vakfı gibi kuruluşlara geliyor ve oradan da Türkiye’deki kurumlara dağıtılıyor. Andıçtaki başka bir tabloya göre ise Soros Vakfı’nın hiyerarşik olarak üzerinde Musevilik var. Zaten George Soros tanıtılırken de Macar Yahudisi olduğu kalın karakterlerle yazılmış.

TÜSİAD’dan bakanlıklara kadar herkesin adı var

Tablolarda bu kurumlarla ilişki halinde olan ve onlardan mali destek alanlar arasında TOBB, TÜSİAD, Adalet, Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları, TESEV, Arı Hareketı, Sabancı Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü, Liberal Düşünce Topluluğu, KADER, KAMER,SODEV, Umut Vakfı, ENKA okulları, Robert Koleji, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı gibi birçok vakıf, kurum, okul ve üniversiteyi görmek mümkün. Dört sayfadan oluşan belgenin en dikkat çekici bölümü ise TESEV, Nafis Can Paker başlığının altında ise şu isimler var. “Nebahat Akkoç, Murat Belge, Osman Kavala, Ömer Madra, Eser Karakaş, Neşe Düzel “Sabetaylar” başlığıyla oklarla gösterilen isimler. TESEV Başkanı Can Paker’in adının en ortada ve büyük olarak yazıldığı bu ilişkiler içinde adı geçen isimlerden bazıları şöyle ” Bülent/Nejat Eczacıbaşı,Sabancı Holding, Mehmet ve Canan Barlas, Ahmet İnsel, Nabi Avcı, Ömer Dinçel, Salim Uslu, Oktay Ekşi, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Taha Akyol, Özdem Sanberk, Şahin Alpay, Kürşat Bumin, Hakan Altınay, Ali Bulaç, Nadire Mater, Eyüp Can.” Bu isimlerin karşısında irtibatlı oldukları kurumların isimleri ya da çalıştıkları üniversite ve gazetelerin isimleri bulunuyor. Listede en dikkat çeken isimlerden biri ise Rahmi Koç. Rahmi Koç tabloda Yunan-Türk Forumu eş başkanı olarak bulunuyor. Forumun kurucusu Costas Carras’ın ilişkileri de yine Soros Vakfı’na ulaşıyor.

Andıç’ta planlanan faaliyetler

“Sivil Toplum Örgütlerinin Faaliyetleri” konulu “gizli” andıçta, “Planan Faaliyetler” başlıklı bölümde, kamuoyu oluşturma, TSK’nın halkla bütünleşmesi, TSK lehine kamuoyu oluşturma, genel ve yerel medyanın izlenmesi gibi konularda yapılması gerekenler sıralanıyor. “Planlanan Faaliyetler” başlığıyla yayımlanan ve andıçın “EK-E”, “E-1 ve E-2” sayfalarında yer alan değerlendirmeler şöyle:

KAMUOYU OLUŞTURMA
“1- Kamuoyu oluşturma ve karar süreçlerinin ülkemizin amaç ve hedeflerine uygun olarak etkilenmesi maksadıyla;
a. İlk aşamada, halen iletişim içinde bulunulan ve Listesi EK-D’de sunulan Türk Silahlı Kuvvetleri kökenli dernek ve vakıflarla, soydaş federasyon ve dernekleri,
b. İkinci aşamada, TSK ile yönetsel ve ekonomik ilişkileri ve bağları bulunan ve binlerce eğitilmiş personelin görev yaptığı şirket ve vakıflar ( OYAK, ASELSAN, MKE gibi )
c. Üçüncü aşamada, faaliyet alanları ve yönetim kadrosundaki kişilerin ülkesini ve milletini seven tutum ve davranışları nedeniyle kendisini TSK’ne yakın hisseden dernek, vakıf ve kuruluşlar (KIZILAY, AKUT ve TEMA gibi),
ç. Daha sonraki aşamada, ekonomik ve sosyal bir nedenle TSK ile irtibat tesis etmek isteyen sivil toplum örgütlerinden; yapılacak araştırma sonucunda iletişim kurulmasında sakınca bulunmayanlar ve okul aile birlikleri ile iletişim kurmak,
d. Bahse konu organizasyonların bazı faaliyetleri icra etmesi için cesaretlendirmek ve onların icra edeceği bu faaliyetlerin bilgi desteğini sağlamak,

STK’LARI YÖNLENDİRELİM

2- Medyada ve üniversitelerde görev yapan ve bir Listesi EK-D’de sunulan emekli TSK personeli ile kamuoyunun bilgilendirilmesi kapsamında iletişim kurmak,
3- TSK’nin Halkla Bütünleşmesinin Geliştirilmesi ve Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri kapsamında; sivil toplum örgütleri ile iletişim ve işbirliği içinde bulunmak, bu kapsamda yürütülecek faaliyetlerde sivil toplum örgütlerini ön planda tutmak, halkın beklentilerine cevap verecek şekilde bu organizasyonlarda birlikte hareket etmek,
4- Halkla Bütünleşmenin Geliştirilmesi ve Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri kapsamında TSK mensuplarının uygun görülen sivil toplum örgütlerine üye olmalarını teşvik etmek, özellikle TSK’den emekli olan personelin sivil toplum örgütlerinde aktif olarak görev almalarını, bu örgütlerin yönetimi ve yönlendirilmesinde etkin olmalarını desteklemek,

BUNLARI DA DESTEKLEYELİM

5- Milli bayramlarda ve özel günlerde katılımı ve coşkuyu arttırarak planlanan faaliyetlerin hedeflerine ulaşmasını, aynı günlerde TSK’leri tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini desteklemek,
6- Türkiye’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan anayasal düzenine yönelik tehditler hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bu değerlere yönelik tehditlerin etkisiz hale getirilmesi mücadelesinde, sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak,
7- Halkta ve organizasyonlarda; laik, demokratik ve sosyal toplum değerlerini benimseyen ve destekleyen, toplumsal sorumluluk düzeyi gelişmiş, duyarlı ve çevre bilincine sahip insanların desteklenmesine yönelik faaliyetlerin planlanarak icra edilmesini sağlamak,
8- TSK’leri tarafından icra edilen harekat, tatbikat, tören ve diğer faaliyetlerin kamuoyuna olumlu olarak yansıtılması maksadıyla yapılan bilgi destek faaliyetlerinin etkinliğinin arttırılmasına yardımcı olmak,

MEDYAYI İZLEYELİM

9- Türkiye ve TSK’nin amaçları ve hedeflerini olumsuz olarak etkileyen tutum ve davranışlara karşı kamuoyunu bilgilendirme faaliyetlerini icra etmek,
10- Genel ve yerel medyanın izlenmesi ve bilgi toplanması, olumsuz yayınların etkinliğinin önlenmesi ve olumlu yayınların etkinliğinin arttırılması maksadıyla icra edilen faaliyetleri desteklemek,
11- Yurtiçi ve yurt dışında Türkiye ve TSK’leri lehinde kamuoyu oluşturulmasını sağlamak, Türkiye ve TSK’leri aleyhinde kamuoyu oluşturma hayretlerine karşı yapılan mücadeleyi desteklemek,
12- Sivil toplum örgütlerinin kuruluş amaçlarına ulaşmaları ve etkinliklerinin artması konusunda onların bilgi desteğini sağlamak,
13- Başta İnternet yayınlarının izlenmesi, bazı sitelere bilgi desteğinin sağlanması, sitelerde yapılan bazı araştırma ve anketlere iştirak edilmesi gibi konularda işbirliği ve koordinasyon içinde bulunmak,
14- İştirak edilen her türlü ortam ve faaliyetlerde; Türkiye ve TSK aleyhine yapılan bilgilendirme çabalarını etkisiz kılmak ve karşı bilgilendirme çalışmalarının yapılmasını sağlamak.”

Desteklenecek emekli askerler

Şemdan Sakık’ın ifadeleri ve medya sınıflandırmasından sonra ortaya çıkan Genelkurmay’ın 3. andıcında emekli asker olup medya içinde desteklenmesi gerekenlerin isimlerine de yer verildi. Andıçın “EK-D” bölümünde medyada ve üniversitelerde görev yapan, desteklenmesi ve yararlanılması gereken emekli TSK personelinin yer aldığı iki liste yayımlandı. Medyada yazıları yayımlanan emekli askerler listesinde aralarında Necdet Timur (Ulusal Strateji Dergisi), Kemal Yavuz (Akşam gazetesi) , Çevik Bir (Ulusal Strateji Dergisi), Armağan Kuloğlu (Stratejik Analiz Dergisi), Erol Mütercimler (M 5 Dergisi), Ercan Çitlioğlu (Referans gazetesi), Tevfik Diker (Gözcü gazetesi) bulunduğu 25 isim yer alıyor. Yine aynı bölümde aralarında Rıza Küçükoğlu (Yeditepe Üniversitesi), İsmet Görgülü (Başkent Üniversitesi), Erol Mütercimler (Yeditepe Üniversitesi), İskender Pala (İstanbul Üniversitesi), Nihat Özcan (Akdeniz Üniversitesi) gibi üniversitelerde görev yapan 24 emekli askerin adı bulunuyor.

Andıça göre para alanlar ve amaçları

Andıçta bazı STK’ların Amerika ve Almanya’dan para aldığı ileri sürülerek, bu paraların miktarları ve amaçları konusunda değerlendirmeler de yapılıyor. Raporda sözkonusu değerlendirmeler şöyle anlatılıyor:
“National Endowment For Democracy’den ‘proje bedeli’ altında para alan Türk Sivil Toplum Kurumları’ndan TESEV, TÜSES, TÜSİAD, KA-DER, Türk Parlementerler Birliği, TESAV, Türk Demokrasi Vakfı en tanınmışlarıdır. El altından verilen yardımların kanıtlanması mümkün olmamakla birlikte, resmen verilenler bellidir. Örneğin: Doğu Ergil’in TOSAV’ına 92 bin dolar ile 6 bin 250 pound, Türk-Kürt sorunu çözüm çalışması için verilmiştir. Gökhan Çapoğlu’nun ANSAV’ına 189 bin 604 dolar Parti örgütlenmesi için, Stratejik Araştırmalar Vakfı’na 190 bin 193 dolar, Bülent Akarcalı’nın Türk Demokrasi Vakfı’na 106 bin 100 dolar, Liberal Düşünce Topluluğu’na 11 bin 500 dolar, Türk Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’na 1 milyon 111 bin dolar verildi. IRI (Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü)’den ‘proje bedeli’ alanlar arasında ise Arı Grubu’nun 278 bin 500 dolar ile dikkat çekmektedir. Ulusal Demokrasi Enstitüsü’nün de Türk STK’larına verdiği 824 bin 900 doların yanı sıra, Yeni Forum Dergisi’ne verilen bedel 150 bin dolar ve ayrıca 11 bin 766 dolardır.”

Alman vakıfları BND’nin denetimindeymiş

Andıç’ta ayrıca “AB ülkelerinin de aynı amaçlı ‘birinci sınıf’ NGO’ları bulunuyor. Ancak Türkiye’ye baktığımızda, en etkin Avrupalı NGO’lar arasında, özellikle Almanların başı çektikleri gözlemleniyor” denilerek, Alman Vakıfları da isim isim sıralanıyor. Alman vakıfların amaçları da şu şekilde sıralanıyor:
“Türkiye’de faaliyet gösteren Alman vakıfları ve enstitüleri, gerçekte Alman İstihbarat Servisi BND’nin kontrolünde çalışan, tüm masrafları federal bütçeden karşılanan taşeron NGO’lardır. Kemalizmin iflas ettiğini ve sorunun geçici bir hükümet sorunu değil, yapay ve uyduruk Türk ulusunu tepeden inme yöntemlerle yaşatmaya çalışan Türk devleti olduğunu kanıtlamayı amaçlar. Bu çerçevede üçlü bir strateji izlenir; Toplumun değişik katmanlarını Kürt sorunu üzerine tartışmaya ve çözüm üretmeye alıştırmak ve buna paralel olarak Kürtçü gruplar ile Almanya arasında köprü kurmak. Toplumun değişik katmanları ile siyasal islamcıları bir araya getirmek ve buna paralel olarak siyasal islamcılar ile Alman devleti arasında köprü kurmak. Alevilerin aşırı islama karşı oluşlarını dikkate alarak, Aleviler ile özel görüşmek ve konuyu gerektiğinde Kürt sorununa kaydırmak. Türkiye’de yerel yönetimlere işlerlik kazandırmak amacıyla Almanya’da adı var, kendi yok federal sistemi Türkiye’ye tanıtmayı hedefler.”

STK’lara yönelik suçlamalar

Andıçta ABD ve AB’dan mail destek aldıkları anlatılan STK’lara yönelik sert suçlamalar da şöyle sıralandı:
* Radyo, gazete, dergi, televizyon, video yayını gibi yeni propaganda aygıtlarını devreye sokulması,
* Amerikan televizyonlarının yerli şubeleriyle yayına geçilmesi,
* Etnik kışkıtrtıcılık yapılması,
* Geleneksel kurumların yıpratılması,
* Merkezi devlete karyı vatandaşlarda güvensizlik yaratılması,
* Yolsuzluk kampanyalarının gündeme getirilmesi,
* Ulusal sanayinin yıkılması,
* İktisadi ortamın denetlenmesi,
* Orduların ulusal savunma kimliğinden koparılması,
* Ulusal bunalımlar yaratılması ve ulusal sınırların gevşetilmesi,
* ‘Çok kültürlülük’ propogandasıyla toplumun ortak kültür temellerinin yıkılması.

Andıç’tan bazı bölümler şöyle:

Rahmi Koç:Yunanlı bir Bilderbergci olan Costas Carras’ın büyük ağırlığı bulunan Grek-Turkish Forum’da da TESEV Üstün Ergüder temsil ediyor. Ergüder adı, Soros’un enstitüsü OSI’nın Türkiye yapılanmasında da karşımıza çıkmıştı. Carras’a Southeast Europian Cooperative İnitistive’de (SECİ) de rastlıyoruz. Bilderbergci Carras, Rahmi Koç ile birlikte SECİ’nin Başkanlığı’nı yapıyor.

Annan Planı ve Can Paker: Rum Yunan ikilisinin de büyük katkılarıyla hazırlandığı bilinen Annan Planı, Ali Erel başkanlığındaki Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Soros Vakfı yöneticilerinin yönetiminde bulunan TÜSİAD ile birlikte bu planın savunuculuğunu üstlenmiştir. Bu ilişkileri organize eden kişi Can Paker’dir. Paker TESEV Başkanı olup, TÜSİAD Haysiyet Divanı üyesidir.

“Kıbrıs İçin Annan Planı- Vatandaşın El Kitabı”:
Kitapçığı tanıtmak için Can Paker 4.12.2003’te medyanın üst düzey yöneticilerinin katıldığı yemekli bir toplantı düzenledi. Kitap Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlandı. İlter Türkmen ve Yalım Erez bu toplantıda hazır bulundu. Yapılan konuşmalarda plana övgüler düzüldü.

Şahin Alpay:
KKTC’ye ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a karşı yıkıcı faaliyetlerde bulunan ve bu faaliyetleri organize edip destekleyen AB yöneticilerinden Karen Fogg ile çok yakın ilişkiler içerisinde olup, KKTC’de Denktaş karşıtı basını ve gazetecileri yönlendiren kişidir.

Gül’le Soros ne görüştü?:
Mahalledeki Horoz, Soros: dünyayı kasıp kavuran 1998 borsalar krizinde başroldeydi. Gariptir ki, Türkiye de Soros’la yakından ilgili. Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül’ün eylül ayı içerisinde ABD’ye gerçekleştirdiği ziyarette görüştüğü isimlerden biri Soros’tur. Kendisiyle uzun bir görüşme yaptı. Soros, karanlık bir adam. Öyle ki adı bile gerçek değil. Ancak gerçek adı bilinmiyor. Şaşırtıcı olan soru ise şu: “Böylesi karanlık bir adamla Dışişleri Bakanı sıfatıyla Abdullah Gül ne görüşmüş olabilir?”

Sabancı Üniversitesi:
Soros, İstanbul’a gelip, TESEV Başkanı Can Paker’in evinde akşam yemeği yerken ünlü Türk gazetecisi köşe yazarlarına ve ertesi gün de Türkiye’nin Harvard Üniversitesi olacak diye kurulan Sabancı Üniversitesi’nde öğrencilere “Sizim en önemli ihraç ürününüz ordunuzdur” diye altın akıllar verirken Afganistan’da gövdeler başsız dolaşıyordu.

Kemal Derviş:
Soros Türkiye’de Hilton Oteli’nde kaldı. Aynı günlerde Kemal Derviş de oteldeydi. Soros ve Derviş buluşup Türkiye ekonomisini ve geleceğini tartıştılar. Soros kadar ünlü bir para sihirbazını Derviş, Amerika’dan tanıyordur nasıl olsa. İyi şeyler de konuşmuşlardır. Derviş sıradan biri değil. Dünya Bankası çalışanlarından. Dünya Bankası adı üstünde para demek, borç demek, kredi demek. Bizim gibi ülkelerin korkulu düşü demek. Ama yine de insan Türkiye’nin kaderine etken olmak için gönderilen Derviş’le, ünü paraya endeksli adamın ne işi olabilir demeden edemiyor.

Bilgi Üniversitesi:
Soros’un İstanbul Bilgi Üniversitesi ili olan ilişkisine da bakmak gerekiyor. Anna Planı’na bu üniversitenin sıcak bakması ve kamuoyunu bu yönde etkilemeye çalışması da boşuna değil.

AKP’ye Eleştiriler:
Ortaya çok karmaşık ilişkiler zinciri çıkıyor. Kıbrıs konusunda Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan’da kamuoyu tek ses olurken, Türkiye ve KKTC’de insanların ikiye bölünmüşlüğünü işte bu lobi ile izah etmek mümkün. Malum çevreler ile AKP iktidarı, Rum kesiminden gelenlerin araçlarıyla, muhalefet konvoylarına katıldığı, muhalefete büyük paralar akıtıldığı seçimlerin sonuçlarını ne kadar da doğal karşılıyor.

Türkiye’deki Alman Vakıfları:Türkiye’de yaşayan 100 bin Alman emeklisinin haricinde bilmediğimiz bir grup Alman var; her türlü etnik, dinsel-mezhepsel ajitasyon faaliyetleri gerçekleştiren… kısaca stratejik öneme sahip birimlerde “etki ajanı” ve “Alman sempatizanı” yetiştiren, şeriatçı yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, yasal derneklerden siyasal partilere uzanan çizgide; Türkiye’ye, Atatürk ilke devrimleri ile Cumhuriyetin tüm değerlerine karşı olan, ulus-devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek vererek bu ülkeyi alttan oyna bir grup ALMAN İSTİHBARATÇISI…

Yorum yazın