Ekonomi İnsan hakları Medya

Cengiz Erdinç: ‘İnsanların ne okuyacağına yargı karar vermemeli’

Yazan: Elifcan Yüksel

FED’le imzaladığı anlaşmadan sonra New York şubesini kapatan Ziraat Bankası hakkında haber yapan gazeteci Cengiz Erdinç, yalanlanamayan bir haber yüzünden cezalandırıldı.

Gazeteci Cengiz Erdinç‘in, Yurt gazetesinde yayınlanan 27 Mart 2016 tarihli köşe yazısı “Finansal kara delikler” başlığını taşıyordu. “Ziraat Bankası, bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce 8 Kasım 2014 günü New York şubesinde kişisel bankacılık işlemlerine son verdiğini biraz utangaç bir sessizlikle duyurdu” diye başlayan yazı nedeniyle Ziraat Bankası, Erdinç hakkında “itibarını zedelediği” gerekçesiyle  suç duyurusunda bulundu. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Erdinç’e ertelemeli 10 ay hapis ve 16 bin lira para cezası verildi. İstinafa taşınan kararı İstanbul İstinaf 14. Ceza Dairesi Aralık ayı başında gerekçesiz onadı.

Bankanın itibarını zedelemek ne demek?

Cengiz Erdinç bu davanın bir ifade özgürlüğü davası olduğunu belirtiyor ve durumun bankacılık ve itibara zarar gibi lanse edilerek kriminalize edildiğinin altını çiziyor. Kamuoyunda banka hisselerinin değerinin düşürülmeye çalışıldığı ve manipülasyon yapıldığı gibi bir algı oluşturulduğunu belirten Erdinç, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Ortada bir sözleşme var ve bu sözleşme ihlal edilmiş, üzerine banka şubesini kapatmış. Her şey apaçık ortada. Bunlar daha önceden yazılan konular, ilk kez ben yazmadım. İtiraz ettim, sözleşmenin dosyaya koyulmasını talep ettim. Mahkeme kabul etmedi dolayısıyla sözleşmeyi biz getirdik.”

Erdinç, FED (Amerikan Merkez Bankası) ile New York Eyaleti Finansal Hizmetler Servisi arasında 8 Kasım 2014 günü bir protokol imzalandığını belirterek, söz konusu protokolde, bankanın 2012’de kara para protokollerinin ihlal edip edilmediğinin bağımsız bir denetmen tarafından incelenmesi konusunun yer aldığını söylüyor. Protokolün imzalanmasının ardından Ziraat Bankası New York’taki şubesini kapatıyor ve lisansını teslim ediyor. Gerekçe olarak da Amerikan bankacılık sistemiyle teknolojik uyumsuzluk yaşamalarını gösteriyor.

Erdinç’in avukatı Baran Kaya da bankanın itibarını zedelemek gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade ederek bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu ve Cengiz Erdinç’in söz konusu protokolü gören her gazetecinin sorabileceği soruları sorduğunu söylüyor. Kaya, “Eğer itibarın zedelenmesi söz konusu ise, bunu yapan FED’dir. Çünkü protokolü FED yayınlıyor ve açıkça kara para protokollerinin ihlal edildiği şüphesi ile denetleme yapılmasını istiyor” diyor.

BDDK’nın izni gerekiyor

Cengiz Erdinç davanın Bankacılık Yasası‘na göre açıldığını fakat bu yasaya göre ceza davasının açılabilmesi için BDDK’dan (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) izin alınmasının gerekli olduğunu belirtiyor. Bunun bir soruşturma ve kovuşturma şartı olduğunu söyleyen Erdinç, dava devam ederken mahkemeye, BDDK’dan izin alınmadığını dolayısıyla kararın yok hükmünde sayılacağını belirttiklerini, fakat mahkemenin bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu reddederek kendisine ceza verdiğini söylüyor.

Avukat Baran Kaya, ceza kanununa göre 5 yıl ve üzerindeki cezalarda Yargıtay’a başvurulabildiğini, ancak geçen yıl yapılan bir değişiklikle, ifade özgürlüğüne ilişkin davalarda verilen cezalar için süreye bakılmaksızın temyiz yolunun açıldığını belirtiyor. Bankacılık Yasası’nda yer alan “itibarı zedeleme” suçunun, ifade özgürlüğünü ilgilendiren bir suç olmasına rağmen Yargıtay yolunun açılmadığının altını çizan Baran Kaya bundan sonra yapılabilecek tek şeyin AYM’ne başvurmak olduğunu belirtiyor.

“Kısıtlanan şey toplumun bilme hakkı”

Cengiz Erdinç bu durumun ifade özgürlüğü ve bunun ihlâli davası olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Benim ifade özgürlüğümü ihlal eden yürütme değil yargıdır.”

Erdinç, izin alınmadan, yasal prosedür tamamlanmadan yargılandığının ve mahkemenin delilleri tartışmadığının altını çiziyor. Erdinç, Ziraat Bankası ile yaşadığı dava sürecinin basında meslektaşları tarafından haberleştirilmemesi sorusu üzerine ifade özgürlüğüne dikkat çekiyor. Türkiye’de ifade özgürlüğünün yanlış anlaşılan bir kavram olduğunu belirten gazeteci “Bu sadece benim özgürlük meselem değil, ifade özgürlüğü aynı zamanda toplumun bilme hakkıdır. Dolayısıyla kısıtlanan şey toplumun bilme hakkı. Sadece taciz tecavüz haberlerini yazdıkları için hapiste olan gazeteci meslektaşlarımız var. Bu da doğrudan toplumun bilgi alma özgürlüğünün zedelenmesi anlamına geliyor. Benim ne yazacağıma değil, insanların ne okuyacağına yargının karar vermemesi gerekir.”

Yorum yazın