Genel

Cerrah’a yargı yolu kapalı ama Meclis ihmal var dedi

Yazan: HaberVs

Medyakronik/Anadolu Ajansıinfo@medyakronik.com TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Hrant Dink cinayetini araştırmak üzere oluşturulan Alt Komisyon, aylardır sürdürdüğü çalışma sonucunda hazırladığı 180 sayfalık raporunu açıkladı. Alt Komisyon Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, raporda, “Hem emniyet teşkilatı hem de jandarma açısından bir ihmalin, kusurun, koordinasyonsuzluğun olduğu sonucuna vardıklarını” söyledi. “Tuzak soru […]

Medyakronik/Anadolu Ajansı
info@medyakronik.com

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde Hrant Dink cinayetini araştırmak üzere oluşturulan Alt Komisyon, aylardır sürdürdüğü çalışma sonucunda hazırladığı 180 sayfalık raporunu açıkladı. Alt Komisyon Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, raporda, “Hem emniyet teşkilatı hem de jandarma açısından bir ihmalin, kusurun, koordinasyonsuzluğun olduğu sonucuna vardıklarını” söyledi.

“Tuzak soru sorma”

Alt Komisyon Başkanı AKP’li Mehmet Ocaktan, diğer komisyon üyeleri AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu, MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ile TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ocaktan, “İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürünün ihmali var mı, suçluyor musunuz?” sorusunu soran gazeteciye, “Böyle tuzak sorular sorma” karşılığını verdi. Ocaktan, raporda genel bir değerlendirme yaptıklarını, ihmalleri ve kusurları tespit ettiklerini ve önerilerde bulunduklarını belirtti. Ocaktan, “Hrant Dink cinayetine ilişkin olarak jandarma hakkında soruşturma izni verildi, ancak emniyet müdürü hakkında verilmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtlarken, raporda kişilere yönelik bir suçlamada bulunmadıklarını söyledi.
“Hem emniyet teşkilatı hem de jandarma açısından bir ihmalin, kusurun, koordinasyonsuzluğun olduğu sonucuna vardık” diyen Ocaktan, jandarma ve emniyet görevlileri ile ilgili mahkeme sürecinin devam ettiğini belirterek, “Şu aşamada, bizim şu görevlilerle ilgili şu yapılmış mıdır, bu yapılmış mıdır? deme gibi bir hakkımız yok. Mahkeme süreci başlatılmasıydı, belki bir şey yapabilirdik ama şu aşamada mahkeme süreci devam ediyor” dedi.

Her kademedeki sorumluların ihmali var

Komisyonun hazırladığı raporda; bireylerin yaşam haklarına yönelik tehditler ortaya çıktığında otoritenin yetkisi kapsamında önlem alması yükümlülüğü bulunduğu belirtildi. Raporda ayrıca, tehlikeye karşı gerekli koruma tedbirlerini almak zorunda olan devletin, yaşama hakkına bir saldırı vuku bulması halinde etkin ve resmi soruşturma yapmasının zorunluluk olduğu da vurgulandı. Dink’e yönelik bir tehlikenin emniyet ve jandarma personelince öğrenildiği belirtilen raporda, “Tehlikenin varlığı konusunda, gerek yazılan yazının akıbetinin tam olarak araştırılmamış olması ve gereğinin yapılamamış olması, gerekse Coşkun İğci’nin İl Jandarma Komutanlığının kayıtlı bir haber elemanı olmasa bile kendisinden alınan haberin ve bilginin yeterince araştırılmaması ve değerlendirilememesi sonucunda, idari makamların bu tür bir riski bilebilecek durumda olmalarına rağmen, her kademedeki sorumluların ihmali sonucunda tehlikeyi önlemek için gereken tedbirleri almadığından tehlikenin gerçekleşmiş olduğu ve Hrant Dink adlı vatandaşımızın yaşamını yitirmiş olduğu görülmüştür” denildi.

Kolluk görevlileri şeffaf soruşturulsun

Raporda, kolluk hakkındaki şikayetlerin incelenmesi, izlenmesi ve sonuçlandırılmasını sağlayan mevcut mekanizmaların daha etkili ve seri işlemesini temin etmek, ayrıca kolluk şikayetlerinde saydamlığı sağlamak sureti ile kolluk kuvvetlerinin töhmet altında kalmasının önlenmesine yönelik olarak; kolluk görevlileri hakkında, başta insan hakkı ihlalleri olmak üzere belli ağırlıktaki eylemleri nedeniyle yapılan şikayetlerden dolayı yapılacak soruşturmaların, kolluk görevlilerinin hiyerarşisi dışındaki kişilerce yapılması için lazım gelen varsa hukuki eksikliklerin giderilmesi; hukuki eksiklik yok ise de idari teamüllerin oluşturulması gerektiği vurgulandı.

Raporda, tekrar benzer olayların yaşanmaması için alınması gereken tedbirler de şöyle sıralandı:

İl İdaresi Kanunu’nun hükümlerine göre, il ve ilçelerin güvenliğinden birinci derecede mülki amirler sorumludur. Bu sebeple kolluk kuvvetlerinin edindikleri bilgileri birbirleriyle ve mülki amirler ile paylaşmaları gerekmektedir. Yapılacak her faaliyetten önce, faaliyetin uygulanması sırasında ve sonucunda mülki amirlere bilgi verilmesi ve mülki amirlerin değerlendirmeleri sonucunda verecekleri emirler doğrultusunda hareket edilmelidir.

Mülki idare amirlerinin, kendi sorumluluk alanlarında hukuka aykırı faaliyette bulunulmasına ve kolluk kuvvetlerinin eşgüdüm dışına çıkmasına denetim mekanizmalarını da çalıştırmak suretiyle müsaade etmemeleri gerekmektedir.

Jandarma, mülki görevleri yönünden, ilgili hüküm uyarınca sadece bakan ve valiler tarafından denetlenebilmektedir, kaymakamlarca denetlenememektedir. Valiler iş yoğunluğu açısından bu yetkilerini kullanamamaktadır. Bu durum, jandarmanın fiilen mülki denetim dışında kalmasına neden olmakta, ayrıca jandarma merkez teşkilatında yer alan mülki görevlerle ilgili iş ve işlem yürüten birimlerin mülki makamlarca nasıl denetleneceği belirtilmemiştir.

Emniyet genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Merkez ve Taşra Üniteleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin denetim-soruşturma başlıklı 92. maddesine göre, istihbarat işlemlerinin neredeyse denetim ve teftişi imkansızlaştırılmış, bu durum da istihbarat birimlerindeki kişilerin genişlik içinde hareket etmelerine neden olmuştur.

Ülke genelinde istihbarat birimlerinin kullandığı yardımcı istihbarat elemanlarının kaydının ve bilgilerinin tutulduğu ortak bir veri bankası sistemi oluşturulmalı ve bilgilerin karşılıklı olarak paylaşılması için gerekli hukuki düzenleme yapılmalıdır.

Yardımcı istihbarat elamanlarının herhangi bir kolluk birimi tarafından işine son verildiğinde, diğer kolluk birimi ya da birimleri tarafından tekrar ‘haber elamanı’ olarak kullanılması ve kolluk kuvvetleri arasında geçiş yapmaları önlenmelidir.

İstanbul Valisi ve emniyeti personelinin dışında dinlenen istihbarat personeli, yazışmalarda ‘kod’ sisteminin olmadığını beyan ettiklerinden, yazışmalarda böyle bir sistemin olmadığı anlaşılmıştır. Yazıların gizlilik dereceleri yanında önem ve ivedilik dereceleri de bildirilmelidir.

İstihbarat elemanıyla buluşma yapıldıktan sonra istihbarat alanından alınan bilgiler ve istihbarat elemanına verilen talimatlar, F-3 ve F4 diye isimlendirilen belli bir formatı olan evrak üzerinde yazılı hale getirilmektedir. Bu yazılı belgenin bir suretinin elemanın dosyasında şubede saklanmakta, bir nüshası da Ankara’ya İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilmekte, eğer, başka ili ilgilendiren bir konu varsa, bir nüshası da o ile gönderilmektedir. Bu tür İstihbarat Daire Başkanlığına ve diğer ilgili ile gönderilen yazıların akıbetinin, belli bir süre verilerek, hem daire başkanlığınca hem de yazıyı yazan il tarafından sorulmasına imkan verecek düzenleme yapılmalıdır.

Yorum yazın