Genel

Cezası olmayan tecavüz

Yazan: Burcu Soydan

Dünyada erkeklerin tarih sahnesine çıktığı günden beri kadınlar o sahnenin seyirci koltuklarında her gün bir sıra daha geriye oturuyor. Kadınlar geri gittikçe erkekler kadınları “yan yana durulamaz” varlıklar olarak her gün bir kez daha tanımlıyor. Kadından uzaklaştıkça ondan korkmaya başlayan erkek, kadınla yan yana değil, ancak onun önünde ya da üstünde rahat hissediyor kendini. Korkan […]

Dünyada erkeklerin tarih sahnesine çıktığı günden beri kadınlar o sahnenin seyirci koltuklarında her gün bir sıra daha geriye oturuyor. Kadınlar geri gittikçe erkekler kadınları “yan yana durulamaz” varlıklar olarak her gün bir kez daha tanımlıyor. Kadından uzaklaştıkça ondan korkmaya başlayan erkek, kadınla yan yana değil, ancak onun önünde ya da üstünde rahat hissediyor kendini. Korkan erkek, acizliğini örtmek için saldırganlaşıyor. Ve hatta kimi zaman bunu kendisine verilmiş bir hak sanıyor. İşte bu yüzden dünyanın karanlık bir köşesinde her 29 saniyede bir bu aciz ve karanlık adamlardan biri, bir kadının üstüne abanıyor. Her yarım dakikada bir, bir kadın daha tecavüze uğruyor.
Bugünlerdeyse bu vahşi eylemin birebir simülasyonu sayılan bir bilgisayar oyunu tartışılıyor. Zaten çıktığı günden bu yana sürekli daha da vahşileşen bilgisayar oyunlarının “puan toplama” metotlarından olan öldürmeye, işkence yapmaya bir de tecavüz etmek eklendi. 2006 yılında Japon “Illusion Soft” şirketi tarafından piyasaya sürülen “RapeLay” adlı oyunun Japonya sınırları dışında satışının yasak olmasına rağmen geçtiğimiz aylarda internet alışveriş sitesi Amazon Japonya’da satışa sunulması oyunu tekrar gündeme getirdi. Amazon, gelen tepkiler üzerine ürünü siteden kaldırdıysa da oyunun içeriği, sanal şiddetin boyutlarının dozaşımına uğradığı gerçeğini göz ardı edemedi.

Zoom yap, vahşetin resmini yakından gör

Oyun bir anne ve iki kızına tecavüz etmeye dayanıyor. Gerçekçi bir tecavüz simülasyonu olarak nitelendirilen oyunda, oyunu oynayan kişi tecavüzcü karakterine bürünüyor. Olaylar, metro istasyonunda bekleyen bir anne ve iki kızının göze kestirilmesiyle başlıyor. Bu sırada ekrandaki “Pray” (dua et) tuşuna basılarak, Tanrıya rüzgar esmesi için dua ediliyor. Dua kabul olursa büyük bir rüzgar kadının eteğini kaldırıyor. Ancak bu komut, birazdan görülecek komutların yanında neredeyse masum kalıyor. Oyunun ilk etabında anne, komutlar doğrultusunda metroda, herkesin içinde soyuluyor ve tecavüz ediliyor. İkinci etapta ise sıra “liseli, bakire kız” olarak tanımlanan kıza geliyor. Yuuko adlı kıza da tecavüzcüye gösterilen yer seçeneklerinden birinde tecavüz ediliyor. Bu sırada kızın ağlama ve çığlıkları duyulabiliyor. Kıza tecavüz edildikten sonra isteğe bağlı olarak çıplak fotoğrafları çekiliyor. Son etap ise oyunun en mide bulandırıcı bölümü. Sıra annenin ikinci kızı olan Manaka Kiryuu’ya geliyor. 10 yaşında görünen kıza yatağında tecavüz edilirken yatağın üzerindeki oyuncak ayılar dikkat çekiyor. Aynı zamanda tecavüz sırasında kızın ağladığı sadece duyulmakla kalmayıp aynı zamanda görülebiliyor. “Zoom” tuşuna basıldığında sanal dünyada yapılan vahşetin resmi olarak kızın gözünden süzülen yaşlar izlenebiliyor.

Kürtaja ikna etmemenin sonu ölüm

Oyun bununla da sınırlı değil. “Freedom mode” (özgürlük modu) sayesinde sadece bu üç kadınla sınırlı kalmayıp oyundaki tüm kadınlara tecavüz edilebiliyor. Ayrıca arkadaş edinilerek onlar da bu iğrençliğe ortak edilebiliyor. Oyunun “amacına” gelince: Tecavüz edilen kadınlar hamile kalabiliyor. Onların kürtaja zorlanması gerekiyor. Kürtaja ikna edilmedikleri sürece kadının karnı büyüyor. Eğer kadın doğum yaparsa tecavüzcüyü bir trenin önüne atıyor ve oyun kaybedilmiş oluyor.

“Umarız oyunlarımızı Japonya’da denersiniz”

Bu satırları okuyanların akıllarına büyük olasılıkla şu sorular geliyor: Hangi sapkın düşünceye sahip bir insan ya da bir şirket “oyun” adını verdiği bu vahşeti yaratabilir? Böyle bir kurgunun rahatlıkla çocuklara, gençlere satılmasına nasıl razı olabilir? Daha da önemlisi bu oyundan nasıl gönül rahatlığıyla para kazanabilir? Bu soruların cevabını ararken şirketin konuyla ilgili bir sorunu olmadığı rahatlıkla gözlemleniyor. Illusion Soft şirketinin tamamı Japonca olan internet sitesinin en altında “Sevgili yurtdışı müşterilerimiz” başlıklı bir link bulunuyor. Sitede okuyabileceğiniz tek İngilizce yazıda şunlar yazılı: “Öncelikle software ürünlerimize göstediğiniz ilgi ve gönderdiğiniz elektronik postalar için teşekkürler. Maalesef, şirket kuralları gereğince software ürünlerimizi sadece Japonya’daki müşterilerimize servis edebiliyoruz. Yurtdışına satışı yasal değil. Umarız Japonya’da ürünlerimizi edinme ve oynama fırsatını yakalayabilirsiniz. En içten dileklerimizle, Illusion Yönetimi.”
Görüldüğü gibi şirket, piyasaya sunduğu ürünlerden oldukça memnun ve hatta bunları yurtdışındaki müşterilere sunamadığı için de bir o kadar üzgün. Şirket, ürünlerinin satışının nedenini söylemezken “şirket kuralları” gereği demekle yetiniyor.

Amerika’dan boykot çağrısı

Oyun ülkemize gelmediğinden olacak ki pek duyulmadı ve bu nedenle pek tartışılmadı. Ancak yurtdışında büyük ses getirdiği kesin. Özellikle Amerika, bu oyuna tamamen savaş açmış durumda. New York İl Konseyi Sözcüsü Christine Quinn, “Eğer dünyadaki cinsel şiddeti bitirmek istiyorsak bu oyunlara göz yummamalıyız. Tecavüzü ya da cinsel istismarı paketleyip bir oyunun içine koyamazsınız. Tecavüz kadınların hayatını mahveden vahşi bir suçtur” diyerek oyunun Japonya’da boykot edilmesi gerektiğini savunuyor.

Tecavüze uğrayan kıza “sağlıklıdır” raporu

Aslında geri kalmış ülkelere bakıldığında tecavüzün sanalı bir yana gerçeği bile neredeyse normal karşılanıyor. Güney Afrika’da lezbiyenlere tecavüz etmenin hukuki cezası olmadığı gibi, bu kişiler halk tarafından saygı görüyor. Türkiye’de gencecik bir kız, akrabasının tecavüzüne uğradığı için “suçlu” sayılabiliyor. Töre gereği öldürülüyor ya da intihara zorlanıyor. Üstelik bu vahşete göz yumanlar sadece erkeklerle de sınırlı kalmıyor. Kısa zaman önce karşılaştığımızı Hüseyin Üzmez davasında olduğu gibi. 14 yaşında tacize uğramış, yaralı bir ruh için “sağlıklıdır” raporuna imza atarken eli titremeyen Adli Tıp Kurumu doktorlarından ikisinin kadın oluşu, kadının da kadını sırtından vurabildiği bir dünyada yaşadığımızı gösteriyor.
Tüm bu acılar zaten bire bir yaşanırken ve dünya bunlara bir son vermek için çalışırken diğer tarafta bilgisayar oyunu şirketleri tarafından tecavüzün adeta teşvik edildiğini görüyoruz. Hiç bir çocuk tecavüzcü ya da katil doğmuyor elbette ama taze beyinlere ekran başında tecavüz ettirtmek ve bunun oyunda da olsa bir “başarı göstergesi” olduğunu söylemek, kadınların bu vahşeti daha uzun yıllar çekmesine zemin hazırlıyor.

İnternet forumlarında tartışılıyor

Oyun Türkiye’de pek bilinmediğinden tartışmalara konu olmasa da yabancı forum sitelerinde sıkça tartışılan bir konu haline geldi. “RapeLay” adlı oyunun gerçek hayatı etkileyip etkilemeyeceği üzerine forumlardan alınmış bazı yorumlar şöyle:

Necros:“Bence bu oyun kimsenin hayatını mahvetmiyor çünkü adı üstünde bu bir oyun. Yani herşey sanal.”

Kyonshiro: “Bence bu oyun kişilerin fetişlerini tatmin etmeye yarıyor. Cinsel istismar her ne formda olursa olsun tiksindirici.”

Reibooi: “Bence olayın bu kadar abartılmasının tek nedeni bunun bir oyun olması. Eğer tecavüz içeriği bir film ya da kitapta olsaydı eminim ki bu kadar büyük tepki yaratmayacaktı. Zaten filmlerde detaylı tecavüz sahnelerine sıkça rastlıyoruz. Tabii ki tecavüzü desteklemiyorum, bu oyunu da hiç oynamadım ama bu tür oyunların gerçek hayata etkisi ancak tecavüz içerikli bir film ya da kitap kadar olabileceğini düşünüyorum.”

Mamajean: “Ben bu iğrenç oyunun gerçek hayatta ruhsal dengesizlik yaşayan kişiler üzerinde etkili olacağını düşünüyorum. Sıradan insanlar tabii ki bu oyunu oynadıkları için çıkıp birilerine tecavüz etmeyecekler. Ama zaten aklında önceden beri bir tecavüz eğilimi olan kişileri bu tür oyunlar teşvik edecektir. Hatta bu oyunu oynamak onları bu konuda cesaretlendirebilir bile.”

Stone: “Bence hiçbir oyun insanları suça teşvik etmez. Bu, 80’lerde heavy metal’in insanları intihara sürüklediği söylemine benziyor. Çok saçma.”

“Kadını cinsel şiddet nesnesi görene ceza yok”

Oyunla ilgili forum sitelerindeki tartışmalarda konununu suç olup olmayacağı ya da bir suçu ne kadar teşvik ettiği konusunda farklı fikirler olsa da, oyunun Türkiye’ye gelmesi durumunda ortada hukuken bir suç oluşacağı kesin. Türk Ceza Kanunu’nun kimi maddelerine göre oyunun suç teşkil ettiğini belirten Avukat Deniz Tuna, sözkonusu oyunun bir yahudiyi ya da siyahi birini öldürmek üzerine kurulduğunda suç teşkil edebileceğini örnek gösteriyor. Oyunun en hafifinden “suç işlemeye tahrik” suçunu düzenleyen TCK’nin 214. maddesinin kapsamına gridiğini belirten Tuna, “Başkasını suç olan bir fiili işlemeye itmek, ya da suç olan fiil ve hareketlere yöneltmek cezalandırılır. Bu tahrik sonucunda suç işlenirse, tahrik eden azmettirmeden cezalandırılır. Toplumdaki erkek egemen bakış ve kadın bedeninin algılanış biçimi düşünüldüğünde, bu oyunun çocuk ve gençleri bu anlamda tahrik etmesi mümkündür” dedi.
Yine TCK’nin 226. maddesinde düzenlenen “müstehcenlik” suçunun da bu oyun için sözkonusu olduğunu belirten Tuna, “Bu madde çocukları müstehcen görüntü, yazı, film vb. ürünlerden korumayı amaçlıyor ve aslında buradaki müstehcen sözcüğünü pornografi olarak anlamak lazım. En uygulanabilir hüküm bu gibi görünüyor. Ama Ceza Kanunu sistematiği içinde kadın bedenini ve kadınları cinsel şiddet nesnesi olarak gören anlayışı cezalandıracak tipik bir hüküm yok. Oyuna feminizm çerçevesinden bakarsak, kadın bedenini salt cinsellik nesnesi olarak gören anlayış bir yandan erkek egemen sistemin bir sonucu, bir yandan da sistemi yeniden üretiyor. Kadın bedeni üzerindeki erkek tahakkümü, tecavüz etmeyi de, tecavüze uğrayan kadını namusunu temizlemek için öldürmeyi de hak görüyor kendinde. Bu oyun, anladığım kadarıyla, kadın bedenini algılayış biçimini yansıtması açısından son nokta, daha ötesi ne olur bilemiyorum. Aslında bu ayrımcılığın bir ifadesi, örneğin bu oyun belirli bir etnik grubu örneğin siyahları, örneğin yahudileri öldürmek üzerine kurulu olduğunda nasıl düşünmek ve cezalandırmak gerekiyorsa suç nesnesi kadınlar olduğunda da böyle bakmak gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Kadına yönelik işlenen suçların, münferit suçlar değil, tam tersi politik ve kültürel bir altyapıdan beslenen, bir sistematik içinde işlenen suçlar olduğunu vurgulayan Tuna, “Bu anlamda tek tek suç faili erkeklerin sapıklığıyla, hasta ruhlu olmalarıyla açıklanamayacak bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu oyun tam da bu sistematiğin, politik ve kültürel yapının göstergesi. Biz bu nedenle, kadın cinayetleri politiktir diyoruz, bir kadın öldürüldüğünde bu suçun mağduru aslında tüm kadınlardır diyoruz ve kadına yönelik şiddet suçlarında bu nedenle müdahiliz diyoruz.Bu anlayışla mücadele etmenin en somut ifadesi, kadına yönelik şiddet suçlarını, bu suçların işlenme saiklerini göz önünde bulundurarak kadınlara yönelik suçlar başlığı altında özel olarak düzenlemek olmalıdır. Toplumun dil, din, ırk, siyasi inanç ve benzeri farklılıklarını korumak iddiasında olan ceza kanunu kadınları ve cinsel yönelimleri nedeniyle şiddete maruz kalanları da korumaya almalıdır” dedi.

Yorum yazın