Eğitim Yaşam

Ergenler ve siber zorbalık

Yazan: Canan Tırnova
Fotoğraf: Dragana Gorlic/Shutterstock

Çevrimiçi ortamlardan kopamayan ergenlerin yaşadığı ilk sorun, yakın çevreleriyle ilişkilerinin bozulması. Teknolojik platformlarla kurulan sınırsız ilişki, çocukları ve gençleri “siber zorbalık” diye adlandırılan eylemlere maruz bırakabiliyor.

Ankara Üniversitesi Eğitimin Kültürel Temelleri ABD’den uzman araştırmacı Gökhan Karaosmanoğlu‘na göre ergenlerin sürekli çevrimiçi ve sürekli erişilebilir olmaları, siber zorbalığa maruz kalmalarına zemin hazırlayabiliyor.

Teknolojik platformlar yoluyla taciz, tehdit, hedef alma ya da karşıdakini utandırmaya yönelik eylemleri içeren siber zorbalık, klasik ya da doğrudan zorbalıktan ayrılıyor: Akran zorbalığında bu tür eylemlere başvuran kişi ve eylem mekânı belliyken, teknolojik platformlarda zorbalık yapan kişi anonim kalıp, sanal alemde kendini gizlenebiliyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (SEÇBİR) Öğretmen Ağı Konuşmaları kapsamında “Ergenlerin Siber Zorbalıkla Baş Etme Stratejileri: Köşeye çekilmek mi? Mücadele etmek mi?” başlıklı bir sunum yapan Gökhan Karaosmanoğlu “zorbalık” kavramının böylece fiziksel ortamdan, sanal dünyaya evrildiğine dikkat çekiyor:

“Sanal ortam, kullanıcılara sınırsız eğlence, sınırsız bilgi ve sınırsız iletişime şansı veriyor. Özellikle ergenler bu sınırsız dünyanın içinde kendilerine başka bir dünya yaratıyorlar. Kendilerine has dil ve üslup geliştirdikleri bu teknoloji evreninde emoji ve kısaltmaları ile iletişim kurma şekilleri değişiyor. Daha az iletişim kurulduğu vurgulanıyor ancak artık birden fazla mecradan birden farklı şekilde iletişim kuruluyor. Kısa mesaj kavramı ortadan kalkıyor. Fotoğraflı, videolu, ses kayıtlı iletişim kuruluyor. Tamamen çevrimiçi odaklı daha interaktif bir iletişime geçiliyor. Dolayısıyla ergenin ergene uyguladığı şiddet de bu ortama taşınıyor ve değişim gösteriyor.”

“Kız oyuncular erkek taklidi yapıyor’’

Karaosmanoğlu, değişen iletişim biçiminin, ergenlerin oyun oynama biçimini de değiştirdiğini söylüyor: “İnteraktif bir dünyada yaşadıkları için, çevrimdışı oyunlar yerine çevrimiçi oyunlar tercih ediliyor.

Gökhan Karaosmanoğlu (Fotoğraf: Canan Tırnova)

Özellikle erkekler, küfür ve hakaret etmeyi sevinç ve mutluluk göstermenin yolu olarak algılıyor. Kız oyuncuların çoğu oyunlarda yoğun ve fazla ilgi görmeleri sebebi ile erkek isimleri kullanarak oyun oynuyor. Bunun tersi de oluyor. Yani ilgi çekmek isteyen erkek oyuncular kız ismiyle yarışıyor. Art niyet, güç dengesizliği çevrimiçi ortamda da devam ediyor. Kas veya sayı gücü üstünlüğünün yerini iyi derecede bilişim teknolojileri kullanımı alıyor.”

Araştırmacı, sadece sözle doğrudan değil aynı zamanda fotoğraf, video, ses kaydı ile şiddet uygulandığına, bu tür şiddetin özellikle görsel içeriğin daha fazla olduğu platformlarda daha yaygın olduğuna dikkat çekiyor. Üstelik, paylaşılan içeriklerin yalnızca cinsel içerikli olması gerekmiyor. Kullanıcıların isteği ve onayı olmadan  paylaşılan bütün materyaller, fotoğraf altına yapılan kötü yorumlar da bu kapsama giriyor.

“Çevrimiçi ortam çevreyle ilişkilere zarar veriyor’’

Ergenler yetişkinler tarafından odalarından çıkmayan, sürekli çevrimiçi dünyalarında olan, kendisini geliştirmeyen, kitap okumayan, sürekli oyun oynayan olarak görülüyor. Toplum tarafından değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gereken bireyler olarak algılanıyor. Bu durum onlar hakkında “toplumdaki diğer bireyler ile aynı şeyleri düşünmüyor”, “toplum değerlerine sahip değil”‘ gibi keskin yargılarlarda bulunulmasına sebep oluyor. Karaosmanoğlu’nun 22 öğrenciye sorular yönelterek yaptığı araştırmanın ilk sonuçlarına göre ergenler, sürekli çevrimiçi ortamda bulunmanın aileleri ve arkadaşlarıyla ilişkilerine zarar verdiğini dile getiriyorlar.

Karaosmanoğlu, “çevrimiçi yaşanan sorunlar, siber zorbalık ile baş etme yöntemleri ve siber zorbalığa uğramamak için alınan önlemler” konulu araştırmasında elde ettiği sonuçların bir bölümünü şöyle paylaşıyor:

  • Cep telefonu uygulamaları ve sosyal medyanın bağımlılık yaptığından yakınıyorlar,
  • Beğenilmek için, popülerlik kazanmak için çevrimiçi ortamları kullandıklarını söylüyorlar,
  • Özellikle ergenler arasında insanları yargılama, aşağılama çok yaygın,
  • Akademik başarıda düşüş, duygularını yönetmede güçlük çekme,
  • Temel problemin teknoloji kullanımında değil, insan davranışlarında olduğunu söylüyorlar.

Zorbalıkla mücadele

Karaosmanoğlu, araştırmada gözlemlediği “zorbalıkla mücadele etme yöntemlerini” ise şöyle özetliyor:

  • İlk yöntem zorba ile iletişim kurma: Özellikle kız ergenler zorba ile iletişimi geçmeyi tercih edip güç dengesini eşitlemeyi tercih ediyor. Siber zorbaya ulaşıyor, onunla iletişim kuruyor; yaptığı zorbalık hakkında bunun yanlış olduğuna onu ikna etmeyi deniyor.
  • Çok daha yakın ve büyük bir oranda bir diğer ergen grubu iletişimi doğrudan kesiyor. Bu durum katı ve çok net bir tavır olmasının yanı sıra kişiyi kısıtlayan bir duruma dönüşebiliyor. Sosyal medya kullanmama, uygulamayı silme, hesabı kapatma, cep telefonu kullanmama gibi yöntemler kullanılıyor.

    İllustrasyon: Tweak Library

  • Yardım alma üçüncü sırada yer alıyor. Fakat yardım alma genellikle aile bireyleri veya yetişkin bir bireyden ziyade kendi yaş gruplarından veta kendilerine daha yakın gördükleri kişilerden tercih ediliyor. Siber zorbalık deneyimi yaşayan bir ergenin öncelikli adresi çoğunlukla bir akranı veya bu durumu daha önce yaşamış tecrübeli bir kişi oluyor.
  • Zorbalığa karşılık verme de oldukça yaygın. Genellikle erkek ergenlerin oyun içerisinde küfüre, hakarete karşılık verme baş etme stratejileri var. Bunların büyük bir bölümü çevrimiçi oyunlarda gerçekleşen siber zorbalık biçimleri.
  • Görmezden gelme, umursamama. Ergenler, zorbalığa cevap vermeme durumunda, zorbalık yapan kişinin amacının ortadan kalkacağına inanıyorlar.
  • İçeriği yayarak zorbalığı teşhir etme. Bunu da özellikle kendilerine özel (DM) olarak gelen mesajları, kendi hesaplarında, story’lerinde, zorbalık yapan kişinin ismi varsa bunu da ekleyerek görünür hale getiriyorlar.
  • Zorbalığa karşı kendini avutalar da var ama oldukça az oranda.
  • Paylaşmak: Paylaşmanın yardım alma sürecini kolaylaştırdığını söyleyenler var. Özellikle kızlar anne babalarıyla paylaşmaları gerektiğini ama paylaşmadıklarını ve bunun içinde bir takım nedenleri olduğunu söylüyorlar.

Zorbalık kimlerle paylaşılıyor?

Zorbalıkla karşılaşan ergen bunu öncelikle en yakın arkadaşları, kanka dedikleri kişiler ya da kız ya da erkek arkadaşları. Daha önce bu yönde deneyimi olan kişiler varsa onlara gitmeyi tercih ediyorlar. Çözüm kimden gelecekse, daha ziyade ona yöneliyorlar.

Karaosmanoğlu, aile ve öğretmene gitmenin daha sonra gelen bir adım olarak kabul ediliyor olma nedenini: “Özellikle öğretmenlere olan güvensizlik, samimi bulmama, problemin çözümsüz kalacağına olan inanç. Öğretmenlere gidildiği zaman daha karmaşık bir hal alacağı düşüncesi. Çoğunlukla yetişkinlerin olumsuz tepki vereceği bekleniyor. Cezalandırılma, suçlanma gibi durumlar yaşamak istenmiyor. Teknolojiyle aralarına bir duvar örülsün istemiyorlar. Anne babalar bu tip durumla baş etmeye çalışırken cep telefonu/bilgisayarı elinden alma, interneti kapatma, modemi kaldırma gibi cezalara başvurabiliyor. En son sebep ise utandıkları için paylaşamama’’ya bağlıyor.

Araştırmacıya göre ergenler, “zorbadan korkma” durumunda, daha fazla zarar göreceklerini düşünerek paylaşmaya çekinebiliyorlar. Yine maruz kaldıkları zorbalığın onur kırıcı olduğunu düşündüklerinde, utanmalarına yol açıyorsa, özellikle cinsel içerikliyse paylaşmaktan çekiniyorlar.

Bununla birlikte ergenler yardım alırken, daha anlayışlı ve önyargısız kendilerini suçlamayacak kişilerle konuşmak istiyor. Samimiyet ve yakınlık önemli bir detay kabul ediliyor. Yıkıcı olmayıp yapıcı olan çözüm önerileri çözüme olan inançlarını da arttırıyor. Özellikle BIT’e (bilgi iletişimi teknolojisi) hâkim olan bireyleri daha güvenilir buluyor.

Yine de sorunu kendi başına çözmeye çalışan ergen sayısı da hiç az değil.

İllustrasyon: Ollie Silvester

Siber zorbalığa karşı önlemler

Siber zorbalık çoğu kez,  yakın çevre de dahil olmak üzere tanışılan bir kişi tarafından uygulanıyor. Özellikle lise çağında 10. ve 11. sınıf öğrencileri arasında daha yaygın olması sebebi ile öğretmenlere ve idarecilere çok daha büyük bir sorumluluk düşüyor. Ergenlerin siber zorbalığa uğramamak için aldıkları önlemler bir yandan da baş etme stratejileri oluyor. Bu yöntemlerin başlıcaları,

  • Paylaşılan içeriklere dikkat etmek (Çok basit gibi gözükse bile etkili)
  • Güvenli ve güçlü şifreler kullanmak
  • Engelleme butonu kullanmak
  • Cinsiyeti gizlemek
  • Kişisel bilgileri, vatandaş kimlik numarası, cep telefonu numarası, şifre paylaşmamak. Profil fotoğrafı eklememek
  • Ortak sosyal medya hesabı kullanmamak. Bireysel sosyal medya hesapları kullanmak ve şifre paylaşmamak. (Özellikle ergenler flört ederlerken ortak sosyal medya kullanımında bulunuyor.)
  • Yalnızca tanıdık kişiler ile konuşmak ve iletişim kurmak
  • Telefonu gizli ve özel numaralara kapatmak
  • Hesabı gizlemek. Hesabın açık olmaması sosyal medya hesabı sahibinin onu takip etmenizi onaylaması veya onaylamaması. Erişilebilirliğinizi kısıtlamak.

Gökhan Karaosmanoğlu, siber zorbalıkla mücadelede yol alabilmek için, devletin de içinde olduğu genel bir politika varlığının ihtiyacına dikkat çekiyor: “Toplum doğrudan siber zorbalık ile baş etmiyor. Öğretmen ve idarecilerin pedagoji dışında teknolojik bilgileri olması gerekiyor. Siber zorbalık ile mücadele amaçlı bir strateji geliştirilmemiş olsa bile milli eğitim destekli akademik temelli çalışmalar mevcut. Ancak müdahale programları yaygınlaştırılmıyor. Bunun bir devlet politikası haline gelmesi gerekiyor. Çünkü bu durum toplumun her bir bireyini doğrudan etkiliyor. Bir kelebek etkisi gibi. Örneğin ben bir babayım. Çocuğum var. Ona yapılan beni etkiliyor. Oradan diğer öğrencileri, velileri, arkadaşlarıma doğru devam ediyor.’’

 

 

Yorum yazın