Genel

Erkek kentinde kadın

Yazan: Itır Erhart

“Kadın dostu kent” yaratmak… Son yıllarda gündeme gelen ancak yine de medyadan hak ettiği ilgiyi göremeyen bir konu bu. Kentlerimiz erkekler tarafından tasarlanıyor. Sahiplerine mutlu ve rahat bir yaşam sunan bu planlama kadın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuyor. Meclise girmeden önce kurucuları arasında bulunduğu İstanbul Kadın Araştırmaları Merkezi’nde (İKAM) kadınlara yönelik projeler yürüten AKP İstanbul Milletvekili […]

“Kadın dostu kent” yaratmak… Son yıllarda gündeme gelen ancak yine de medyadan hak ettiği ilgiyi göremeyen bir konu bu. Kentlerimiz erkekler tarafından tasarlanıyor. Sahiplerine mutlu ve rahat bir yaşam sunan bu planlama kadın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmuyor.

Meclise girmeden önce kurucuları arasında bulunduğu İstanbul Kadın Araştırmaları Merkezi’nde (İKAM) kadınlara yönelik projeler yürüten AKP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Alev Dedegil, kentin kadın ihtiyacına yönelik eksikliğini şu sözlerle anlatıyor:

“Yani kadınlar, bu şehrin üst geçitlerinden, kaldırım yüksekliğinden memnunlar mı? Tüm il ve ilçeler kadın dostu haline getirilmeli. Üst geçitler kadınlar için bir felaket. Yüksek topuk, hamilelik, kemik erimesi, kucakta çocuk, evde çocuk ve bebek arabası ile bir kadın üst geçidi nasıl kullansın? Kent, erkeklerin çok mutlu ve rahat yaşaması için planlanmış. Üst geçitlerin tümden kaldırılması ve atılması gerekir. Ben bu durumu kendi bölgemdeki yöneticileriyle konuşup tartışıyorum. Bunu tespit etmek ve buna göre önlem almak gerekiyor. Kadın kucağında çocuk, elinde alışveriş yaptığı araba, belki elinden tuttuğu bir çocuk daha, geliyor üst geçin önüne, karşıya geçmek istiyor. Ama nasıl geçecek?” (Hürriyet,4 Kasım 2008)

Alev Dedegil bu sorunu, belediye meclislerinde yeteri kadar kadın olmamasına bağlıyor. Çözümü ise belediye ve bakanlıkların bütçelerini “cinsiyetçi bütçe” çerçevesinde hazırlamasında görüyor: “Cinsiyetçi bütçe, sonucu doğrudan kadının hayatına yansıyan hizmetleri üretebilmek için gerekli olan bütçedir” diyor. Ve bu konuda Avrupa Birliği ile ortak bir proje yürütüldüğünü ekliyor.

Bir kenti “kadın dostu” yapacak şeyler nedir? Otobüslerin, durak bulunmayan noktalarda da kadın yolcuları da almasını sağlamak örneğin. Ya da parkta oynayan çocuğunu uzun saatler boyunca bekleyen anneler için ergonomik koltuklar bulabilmek. Çocuğu kucağında ve ya pusetteyken üst geçit merdivenlerini tırmanmak zorunda olanların halini anlamak…

Peki yukarıda saydığım sorunlar sadece kadınlara mı ait? Kentlerimizde “mutlu ve rahat” yaşayanların kim olduğu, bu sorunu da cevabını veriyor. Çocuklarını hiçbir zaman parka götürmeyen babalar, dedeler; yeğenlerini pusetle gezdirmeyen, kucağına alıp üst geçitten geçmek zorunda kalmayan dayılar, amcalar. Bir başka değişle, ev dışında çocuklarla paylaşımı son derece az olan erkekler.

Çocuğumuzla bir yerden bir yere gitmeye kalkmaz, parkta vakit geçirmek istemezsek biz kadınlar da mutlu olabiliriz. Tersten bakarsak, parkta çocuğu ile vakit geçirmek isteyen, bir kolunun altında puset, diğerinin altında ağlayan altı aylık bir bebek üst geçitlerin ya da metro istasyonlarının merdivenlerini tırmanmak ya da otobüs durağına kadar kucağında hava karardığı için yürümek istemeyen üç yaşında çocuğuyla yürümek zorunda kalan erkekler de mutsuz olabilir.

Evet, şehirlerimiz kadınlara göre planlanmamış, ancak, bana sorarsanız, geleneksel cinsiyet rollerini kabul etmeyen, çocuğunun bakımından, iyi yetişmesinden en az annesi kadar sorumlu olduğunu düşünen ve annesinin işten geç çıktığı günlerde çocuğunu okuldan alıp parka götüren; annesi kendi arkadaşları ile vakit geçirirken çocuğunu pusetle gezdiren babalara göre planladığını da söyleyemeyiz.

Tüm bunları gözönüne alarak ihtiyacımız olan şeyin tam ismini “ebeveyn dostu kent yaratmak” olarak düzeltebiliriz.

Yorum yazın