Genel

Porno endüstrisinden feminizme uzanan bir yaşam

Yazan: Zeynep Şahin

Polis bir baba ve aşırı dindar bir annenin kızı olarak katolik okulunda eğitim gördü. 20’sinde iken sonrasında evlatlık vereceği bir çocuğa ertesi yıl ise dayakçı bir kocaya sahipti. Kadın satıcılığı da yapan kocasının zorlamasıyla porno endüstrisinin metaları arasına adını yazdırdı. 23 yaşındayken, Amerikan halkının müstehcenlik anlayışını sonsuza dek değiştiren 1972 yapımı Derin Gırtlak (Deep Throat) […]

Polis bir baba ve aşırı dindar bir annenin kızı olarak katolik okulunda eğitim gördü. 20’sinde iken sonrasında evlatlık vereceği bir çocuğa ertesi yıl ise dayakçı bir kocaya sahipti. Kadın satıcılığı da yapan kocasının zorlamasıyla porno endüstrisinin metaları arasına adını yazdırdı. 23 yaşındayken, Amerikan halkının müstehcenlik anlayışını sonsuza dek değiştiren 1972 yapımı Derin Gırtlak (Deep Throat) filmiyle bir anda ülkesinin en ünlü porno yıldızına dönüştü. Mafyaya içki yasağından sonra, en kazançlı işi sağlayan filmin 600 milyon dolarlık hâsılatından payına tek kuruş bile düşmedi. Uyuşturucu bağımlılığından fahişeliğe uzanan hayatının son dönemini, “Pornografi yasallaştırılmış tecavüzdür” sloganıyla porno karşıtı bir feminist olarak geçirdi. Mutsuz, yalnız ve beş parasız halde bir trafik kazası sonucu öldüğünde henüz 53 yaşındaydı. Sinema tarihinin belki de en trajik öykülerinden biri olan Linda Lovelace’ın ya da gerçek adıyla Linda Boreman’ın yaşam öyküsü Inferno (Araf) adıyla filme çekiliyor.

Bir kötü yola düşme hikayesi

53 yıllık yaşamının her ilmeği acıyla örülü Lovelace, sadece kendisini tüm dünyaya tanıtan bir porno yıldızı değil aynı zamanda kocası tarafından baskıya ve kötü muameleye uğramış, seks işçiliği ve uyuşturucu kullanımına zorlanmış kadınlardan yalnızca bir tanesiydi. Asıl adı Linda Boreman olan yıldız, 1949 yılında polis bir baba ve aşırı dindar bir annenin kızı olarak Yonkers’da doğdu. İlk cinsel deneyimini 19 yaşında, anneliği ise 20’sinde yaşadı. Bebeği, annesinin baskılarıyla neredeyse haberi ve izni olmaksızın bir aileye evlatlık verildi. Bu olay üzerine ailesini terk ederek New York’a gitti.

Kocası porno sektörüne soktu

21 yaşında iken geçirdiği bir araba kazası sonrasında tanıştığı Chuck Traylor ile tanışıp sevgili olması artık Linda Lovelace olarak geçireceği günlerin de başlangıcı oldu. Kadın satıcısı olduğunu öğrendiği Traynor’ın dayak zoru ve ölüm tehditleri sonucunda seks işçiliğine başladı. Onu porno endüstrisine sokan yine Chuck’tı. 1972’de çekilen Derin Gırtlak (Deep Throat ) filminin ardından yaşadığı travmalar ve dönüşüm onu tüm zamanların en ünlü porno yıldızı haline getirdi. Pek çok erkek dergisine kapak oldu. O, porno endüstrisinin ayıp nedir bilmeyen kadın figürü olarak bir idealdi. Oysa cebinde bir kuruşu yoktu. Tamamen mülksüzdü. Herkes onun sırtından zenginleşiyordu.

Porno yıldızlığından feminizme

Deep Throat filminin ardından çevirdiği bir kaç başarısız denemenin ve hayal kırıklıklarının ardından aradığı mutluluğu buldu. 1980’lerde artık inşaat işçisi Larry Marchiano ile evli, iki çocuk annesiydi. Feminist hareketin içine girmişti. Ünlü feminist Andrea Dworkin ile yakın işbirliği halindeyken 1980’de ikinci otobiyografisini yayınladı! İlki ses getirmese de yazdığı Ordeal adlı 2. otobiyografik romanında ilk kitabında yazdığı her şeyi inkar edip Chuck Traynor ile yaşadığı ilişkinin tüm ayrıntılarını anlattı. Hayatındaki bütün kötülüklerden sorumlu tuttuğu Traynor’un kendisine bir mahkûm gibi davranıdığını anlattığı kitabında birçok ahlaksız işi yapmaya kocası tarafından zorlandığını yazdı. Traynor onu porno filmlerde oynamaya döve döve zorlamıştı, hatta köpekli pornoda ise doğrudan silah tehdidi altında oynamak durumunda kalmıştı.

Hangisi doğru?

Sinema tarihçileri, o günlerin yaşayan tanıklarını titiz bir araştırma sonucunda tek tek arayıp bulup gerçeği öğrenmeye çalıştıklarında istisnasız hepsi Lovelace’in iddialarını tamamen yalanladılar. Üçüncü özyaşamöyküsünü kaleme alırken, 11 saat boyunca yalan makinesine bağlandı ve hayatı hakkında korkunç gerçekleri bir kez daha açığa çıkardı. Ancak Lovelace’in iddialarının ne kadarının gerçek, ne kadarının yalan, ne kadarının abartı olduğunu saptamak olanaksızdı. Belki ilk otobiyografisini eşi ve menajeri Traynor dikte ettirmişti, belki de ikincisini feministler ya da her ikisi birden doğruydu.

“Siz benim tecavüze uğrayışımı izliyordunuz”

Aynı dönemde porno karşıtı Woman Against Pornography örgütü için çalışmaya başladı. Pek çok hukuki platformda pornografinin kadın ticareti ve uyuşturucu trafiğiyle ilişkisi konusunda yeminli ifade verdi ve bizzat tanıklık yaptı. Mafyanın denetimindeki porno endüstrisindeyken “Yaptığın iş hoşuna gidiyor mu?” sorusuna, “Eğer hoşuma gitmese dünyada hiçbir güç ve para beni ikna etmeye yetmezdi. Dostlarım, yaptığım işin her saniyesinden zevk alıyorum!” yanıtı verirken feminist hareketin içinde pornografinin zararları üzerine yaptığı konuşmalarda ise çevirdiği filmlerle ilgili, “Siz benim tecavüze uğrayışımı izliyordunuz” diyordu.

“Evlilik de fuhuşa yakın”

Bu arada sağlığı bozulmuştu. 21 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazasında hasar gören akciğerleri sorun çıkarıyordu. Ameliyat oldu, ilaçlarla hayatta kalmayı sürdürdü. Traynor’ın dayakları bedeninde başka kalıcı hasarlara da yol açmıştı. Linda gitgide çökerken, ailesi de gitgide yoksullaşıyordu. 1996’da inşaat işçisi kocasından boşanıp Utah’a yerleşti. Evlilik hayatına, sırf çocukları yüzünden katlandığını, aslında evliliğin de fuhuşa yakın olduğunu söylüyordu. Hayatta en büyük dayanağı çocuklarıydı. Büyük kızının sayesinde torun sahibi oldu. Çocukları annelerinde asla utanmadıklarını açıklıyorlardı.

Linda yeniden çıplak

Ordeal isimli otobiyografik romanın beyaz perdeye taşınması önerisi yapıldığında tekrar ekranda olacağı ve kamuoyuna bir kez daha gerçekleri anlatabileceği için heyecanlıydı. Ancak yıllarca porno karşıtı feminist hareketlerin içinde yer almasına karşın yeniden çıplak pozlar verdi. Soranlara ise, “Hastayım ve paraya ihtiyacım var diyordu. Sinema tarihinin en ünlü porno yıldızı Linda Lovelace, filmi hakkında yapılan belgeseli ne yazık ki seyredemedi. 22 Nisan 2002’de geçirdiği trafik kazası sonrasında, 53 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Amerika’ya oral seksi öğreten film

Gerard Damiano tarafından senaryosu yazılıp yönetilen Deep Throat filmi aradan geçen 36 yıla karşın hala porno endüstrisinin en ünlü yapımı olma özeliğini koruyor. Film bizde pek bilinmese de, sinemalarda gösterildiği yıllarda ABD’nin kültürel ve sosyal hayatına belirgin izler kazımayı başardı. Film ne yaparsa yapsın bir türlü cinsel doyuma ulaşamayan Linda’yı konu alıyordu Linda, bu sorunuyla ilgili olarak bir doktora görünmeye karar verir. Doktoru, onun orgazm olamama sebebini kısa sürede bulur. Linda’nın klitorisi olması gereken yerde değil gırtlağının derinliklerindedir. Kahramanımızın orgazm olabilmesinin tek yolu oral sekstir. Deep Throat gösterime girdikten sonra tam bir sansasyon yarattı. Adli makamlar dava açtı. Ama yargı süreci yıllar sürecekti ve bu arada film, entelijansiyanın gözde dergisi Village Voice’da ünlü eleştirmen, film teorisyeni Andrew Sarris’in eleştiri sütunlarında kendine yer bulmuştu bile. Deep Throat, herkesin dilindeydi ve filmi izlememiş olmak görgüsüzlük sayılır hale geldi. Böylece bu porno film daha önce kendi türünün hiçbir örneğine nasip olmamış bir izleyici profili kazandı.

Yorum yazın