Spor

Tek kimlik Aziz Yıldırım

Yazan: Volkan Ağır

Türkiye’de stadyumda numaralı tribün dışında bilet aldığınız yerden maç izlemek neredeyse imkânsızdır. Çünkü satın aldığınız koltuk bir taraftar grubu veya sizden önce geldiği için yerinize oturma hakkını kendinde bulan kişilerce kapılmıştır ya da bilet sahibini oturduğu yerden kaldırmaya çalışan taraftar grupları vardır. Bu gruplar, özellikle büyük kulüp yöneticilerinin para, bedava bilet ya da deplasman masrafları […]

Türkiye’de stadyumda numaralı tribün dışında bilet aldığınız yerden maç izlemek neredeyse imkânsızdır. Çünkü satın aldığınız koltuk bir taraftar grubu veya sizden önce geldiği için yerinize oturma hakkını kendinde bulan kişilerce kapılmıştır ya da bilet sahibini oturduğu yerden kaldırmaya çalışan taraftar grupları vardır. Bu gruplar, özellikle büyük kulüp yöneticilerinin para, bedava bilet ya da deplasman masrafları karşılığında takımlarını desteklemesi için stada topladığı taraftardan oluşur.

Bu gruplardan, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne yakınlığıyla bilinen Genç Fenerbahçeliler (GFB) içinde bulunduğumuz sezonun başında kulüp yönetimi ile sorunlar yaşadı. Çatışmanın nedeni bu grubun kulüpten ücretsiz kombine ve bilet talep etmeleri, talep karşılanmayınca kendi paralarıyla aldıkları kombinelerin ise kulüp tarafından iptal edilmesi ve Genç Fenerbahçelilerin üzerinde kendi isimlerini ve logolarını taşıyan ürünleri kullanmalarına engel olunmak istenmesiydi.

İki taraf, konu hakkında sadece kendi web sitelerinde konuştu. Taraftar grubu www.gencfb.org adresinde, kulüp ise www.fenerbahce.org adresinde açıklama yapmakla yetindi. Doğrusu medya da, bu konuyu yeterince kaşımadı.

Aziz Yıldırım’ın daha önce Genç Fenerbahçelilerle yakın bir temas içinde olduğu bir sır değil. Aziz başkan da bu durumu “O zaman şartlar öyle gerektiriyordu” diyerek doğruluyor. Nitekim Genç Fenerbahçeliler, 2001’deki ilk istifasının ardından Aziz Yıldırım’ın, kendi lehine ve istifa etmesini istediği Mustafa Denizli’nin aleyhine tezahürat yaptırdığını, hoşlanmadığı grupları engellemesi için kendilerine direktif verdiğini, takımın kötü gidişatından sonra stadyumda oluşacak tepkiyi azaltmak kendilerine için 3 bin bilet verdiği
iddiasında.

Kombine krizi

Yaşananları ilk ağızdan öğrenmek için temasa geçtiğimiz Genç Fenerbahçelilerin önde gelen isimlerinden Ferhat Eren, taraflar arasındaki gerginlik 30 Temmuz 2008’de Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda oynanan MTK Budapeşte maçında su yüzüne çıksa da gerçekte 2008-2009 futbol sezonuna ait kombine kart satışlarının başladığı nisan ayına kadar dayandığını söylüyor:

“Sezon öncesi Aziz Yıldırım ile bir görüşme yaptık. Bütün maçlara geldiğimizi ve her maç öncesi aynı yerden bilet bulmakta zorluk yaşadığımızı belirttik. Her zaman oturduğumuz Migros tarafındaki kale arkası tribününde normalde kombine basılmıyor. Bu tribünde bizim için kombine kart üretilmesi talebinde bulunduk. Ancak gerekçesiz bir şekilde kabul edilmedi. Bunun üzerine grup olarak Maraton Üst Tribünü E Blok’tan kombine almaya karar verdik.”

GFB’nin Maraton tribününden toplu kombine alımı yaptığını öğrenen Yıldırım, Ferhat Eren iddiasına göre stadyumun o bölümündeki kombine satışlarını durdurmuş. Eren, o bölümündeki biletlerin kulüp tarafından sponsorlara dağıtıldığı dile getiriyor.

“Stadyumda olmayanlara bile ceza kesildi”

Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi üçüncü ön eleme turunda oynadığı FK Partizan karşılaşmasından itibaren yönetimi protesto ettiklerini söyleyen Eren, MTK Budapeşte maçında yaşananların ise Aziz Yıldırım’ın yarattığı bir senaryo olduğunu söylüyor: “Bizim oturduğumuz tribüne yakın olan boş yerlerin biletlerini kendisine yakın kişilere dağıtarak, ‘Burayı Migros tribününe çeviremezsiniz’ söylemleriyle bizi kışkırtmalarını istedi. Karşılık vermemeliydik ama ne kadar ayırmaya çalışsak da bir takım sürtüşmeler oldu”.

Eren’in en çarpıcı iddiası MTK Budapeşte karşılaşmasında yaşanan olaylar sonrasında ceza alan GFB’li taraftarların bir kısmının o anda stadyumda dahi olmadığı: “Ceza alan 10 kişiden sadece biri o anda Migros tribünündeydi. İkisi maça gelmemişti bile. Tribün lideri Sega Reis ise koridordaydı. Bu isimler olay anında nerede olduklarını kanıtlasalar da Aziz Yıldırım’ın senaryosu amacına ulaştı. Arkadaşlarımız bir yıl boyunca stadyumlara girmeme ve 1.117 YTL para cezası aldı. Akılları kurcalayan soru ise stadyumda bulunan güvenlik kameralarının bu olayları görüntülemesine karşın kayıtların kontrol edilmesine izin verilmeyişi.


Tek kimlik Fenerbahçe

Fenerbahçe’deki krizin en görünür hale geldiği yer pankartlar. Bu pankartların sanırız yıllarca unutulmayacak olanı, kulübün 27 Ağustos’taki FK Partizan karşılaşmasında maraton tribününe astırdığı dev “Tek kimlik Fenerbahçe” yazısıydı.

Aziz Yıldırım bu çok tartışılan yazıyı Fenerbahçe dergisinin Ekim 2008 sayısında şu sözlerle açıklıyordu: “Bizim mücadelemiz taraftarlık kisvesi adı altında kendilerine rant sağlayanlara yöneliktir ki, bu mücadelemiz karşımızdaki güç kim olursa olsun sürecektir… Ortaya çıkan fırsatları kendi menfaatleri için kullanarak bu şekilde başkanına tezahüratta bulunanlar neye hizmet ettiklerini elbette bilmektedir. Rakiplerimiz ile süren lig mücadelesinde kendi çıkarları için kulübüne ait değerler aleyhine tezahürat yapanlar asla bizden değildir.”


“Fenerbahçe’de padişahlık olmaz”

Yönetim, olaylar nedeniyle pankart asılmasını yasaklamıştı. Kulüp, bu yasağa gerekçe olarak, “pankartların altında taraftar gruplarının isimlerinin yazmaması gerektiği”ni gösteriyordu. Tepkiler sonrasında yönetim, alt köşesine göze batmayacak şekilde grup adlarının yazılması koşuluyla pankart asılmasına izin verdi. Ancak bu iznin ömrü de çok kısa oldu.

Derken Turkcell Süper Ligi’nin altıncı haftasında, 5 Ekim’deki Kayserispor karşılaşmasında bu yasak kalktı. Ancak ortaya çıkan tablo son derece ilginçti. Çünkü kulüp, maç öncesinde taraftar derneklerine faks çekip davet etmiş ve destek konusundaki pankartları serbest bırakmıştı. Ne hikmet ise serbest bırakılan pankartların hepsinde “Hep destek tam destek” yazısı yer alıyordu. Ferhat Eren bunun “Aziz Yıldırım yöntemleriyle” gerçekleştirilen bir organizasyon olduğunu dile getiriyor.

Aynı maçta, GFB’nin “Gerçek Genç Fenerbahçeliler” imzasıyla açtığı pankart ise diğer hepsine bir cevap gibiydi: “Bilmeyenler öğrensin, Fenerbahçe’de padişahlık olmaz. Fenerbahçe, Cumhuriyettir.”

Bu nasıl cumhuriyet?

Ferhat Eren, yönetimin yaptırımlarına diğer taraftar gruplarıyla birleşerek tepki göstermeyi de düşündüklerini ama bir sonuç alamayacaklarını hissettiklerini belirtiyor: “Bütün gruplar 200 ile 300 kişiden oluşuyor ve farklı tribünlerde oturuyor. Birleşip tepki amaçlı aynı maça gelmemeyi kararlaştırsak bile 50 bin kişilik stadyumda göze çarpmayacağız” diyor.

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım tribündeki grupların önüne, maça eşi dostu ile gelenleri rahatsız ettikleri için geçmek isteyebilir. Gruplar dışındaki taraftarları korumak amacıyla yapacak olması da haklı bir gerekçedir. Fakat bunu tribünlerde kamerayla gezen görevliler tutup, taşkınlık yapanları mimleyerek yapmak oldukça rahatsız edici bir yöntem. Ayrıca “cumhuriyet” diye nitelenen bir camiada, kulübün isteği yönünde hareket etmeyen grupları ortadan kaldırmaya çalışması demokrasiyle hiç bağdaşmıyor.

Bu noktada sorgulanması gereken şeylerden biri de elbette, zamanında çıkar karşılığı onun dediklerini yaparak Aziz Yıldırım’a bu şekilde davranma hakkını veren Genç Fenerbahçeliler.

Kimlik atkıda!

Aziz Yıldırım başkanlık döneminde Fenerbahçe’ye tesisleşme, mali yapı ve sportif başarı alanlarında basamak atlatsa da demokrasi sınavında sınıfta kaldı. Muhalif grupları, gerek tribünden gerek kulüp yönetiminden kendi yöntemleriyle uzaklaştırdı. Nitekim GFB’yi dışlamasında, bu grubun Yıldırım’ın divan kuruluna vererek uzaklaştırdığı eski yönetici Sadettin Saran’la temasının etkili olduğu biliniyor.

Çağ atlamayı, çağ dışı yöntemlerle başarmasındaki ironi bir yana, aynı birlikteliği bu sefer tribünlerde “Tek gerçek, Fenerbahçe” söylemiyle sağlamaya çalışıyor. Bunu, taraftara rağmen yapmaya çalışıyor. Oysa hem kulübün varlığının hem de mali başarısının nedeni o taraftar. GFB grubunun, üzerinde kendi logoları bulunan atkılar takmasını bir “üst kimlik yaratma çabası” olarak yorumluyor.

İnanılırlık bir yana bu söylem Aziz Yıldırım’ı komik duruma düşürüyor. GFB Fenerium’da satılan ürünleri kullansa acaba gerçek Fenerli mi olacaktı?

Yorum yazın