Spor

Türkiye’de curling

Yazan: Görkem Keser

Garip bir oyun. 42 metrelik buzdan bir pist üzerinde beşer sporcuyla oynanıyor. Takımlar, iç içe üç halkadan oluşan 3,66 metre çapındaki hedeflere (bunlara “ev” deniyor) kendi taşlarını yerleştirmeye çalışıyor. Oyuncular, buz üstünde kayabilen bu taşları ellerindeki süpürgeler yardımıyla yönlendirmeye çalışıyor. Amaç, her evin merkezine rakip takımdan daha yakın taş bırakabilmek. Bu yapabilmek için taşın pist […]

Garip bir oyun. 42 metrelik buzdan bir pist üzerinde beşer sporcuyla oynanıyor. Takımlar, iç içe üç halkadan oluşan 3,66 metre çapındaki hedeflere (bunlara “ev” deniyor) kendi taşlarını yerleştirmeye çalışıyor. Oyuncular, buz üstünde kayabilen bu taşları ellerindeki süpürgeler yardımıyla yönlendirmeye çalışıyor. Amaç, her evin merkezine rakip takımdan daha yakın taş bırakabilmek. Bu yapabilmek için taşın pist üstünde kat edeceği mesafeyi, ivmesini, dönüş hızını, sürtünmesini, diğer taşlara çarpıp çarpmayacağını hesaplamak gerekiyor, Bu haliyle fiziksel yeterlilikten ziyade taktiği ön plana çıkaran bir strateji oyununa benziyor. Zaten bu nedenle de “buz üstünde satranç” olarak nitelendiriliyor.

Alternatif ancak salon ve malzeme gereksinimi nedeniyle “lüks” bir spor olarak ortaya çıkan “curling” (körling) dünyada giderek daha fazla ilgi uyandırıyor. Dün sona eren 2010 Vancouver Kış Olimpiyatları bu ilginin hiç de azımsanmayacak düzeye çıktığını gösterdi. Özellikle 27 Şubat’ta sabaha karşı oynanan ve sadece bu sporun değil, olimpiyat tarihinin en heyecanlı finallerinden birine sahne olan Kanada-İsveç bayanlar karşılaşması sporseverlerin unutamayacağı çekişmeye sahne oldu. Oyunların favori takımı Kanada, iki defa maç sayısı kullanmasına ve maç uzatmaya gitmesine rağmen kendi hatalarıyla Altan madalyayı İsveç takımına verdi. (Olimpiyat oyunlarının en sürpriz gelişmelerinden biri olan bu haberi Türkiye basını da atlamadı! Altına sevinen İsveçli sporcuların dudak dudağa nasıl öpüştüğüne odaklandı.)

Türkiye’de ilk curling atışı, oyuna dair malzemelerin geçtiğimiz ağustos ayında ulaşmasıyla yapıldı. Böylece, dışarından bakınca anlaması oldukça güç hatta esprilere neden olan bu oyuna dair Türkiye’deki resmi ilk şampiyona 16-17 Ocak’ta Erzurum ve 23-24 Ocak’ta Ankara’da gerçekleşti. Erzurum’dakipistin 2011 Üniversite Kış Oyunları’nda da kullanılacak olması, bu turnuvaya ayrı bir önem atfediyordu.

HaberVs, curling “sporu”nu ve ülkemizdeki durumunu Türkiye Buz Pateni Federasyonu Curling Branş Sorumlusu Celal Cüneyt İşgör‘e sordu.

Curling, Türkiye için çok yeni hatta yabancı bir dal. Bu spora ilginiz nerden geliyor?
İnşaat mühendisiyim. Mesleğimle ilgili çalışmakla birlikte, senelerdir televizyondan ilgiyle takip ettiğim curling ile 2007 başında, 2011 Erzurum Üniversite Kış Oyunları’nın ülkemize verilmesinden sonra yoğun bir şekilde ilgilenmeye başladım. Dünya Curling Federasyonu’nun hakemlik, teknik direktörlük ve yöneticilik kurslarına katılarak bu alanlarda sertifika sahibi oldum.

Curling’i ülkemize getirmek için çalışmalarımıza devam ederken bir yandan da 2007’de Almanya Füssen’de düzenlenen Avrupa Curling Şampiyonası için Eurosport’ta yorumcu olarak bulundum. 2008’de yine Dünya Curling Federasyonun kursuna katılarak ileri düzey curling teknik direktörü sertifikası aldım. 2008’de İsveç’in Örnsköldsvik şehrinde düzenlenen Avrupa Curling Şampiyonasında curling buz teknisyenleri ile gönüllü olarak çalıştım (Standart bir curling buzunu dört beş buz teknisyeni, günde 12–13 saat çalışarak, dört beş günde yapıyor). 2009’da Çin’de düzenlenen Üniversite Kış Oyunlarında gözlemci olarak bulundum. Aynı yıl Almanya’da, Türkiye, Estonya, Fransa ve Polonyalı sporculardan oluşan bir Curling takımına kısa bir süre koçluk yaptım.

Curling’in, Dünya Curling Federasyonu tarafından yayınlanın 30 sayfalık kural kitapçığını Türkçe’ye çevirdim ve diğer bilgilerle birlikte 60 sayfalık bir kitap oluşturdum. Kitap henüz basılmadı ama içeriği federasyonumuzun internet sitesinde yayınlanıyor.

Çoğu insan bu sporu saçma buluyor yahut anlamıyor. Curling nasıl bir spor? Bu sporu yapmak için herhangi bir özellik gerekiyor mu?
Bu sporu herkes yapabilir. Ama nasıl yapıldığını cevaplamak saatler sürebilir. Curling kısaca “buzda satranç” olarak isimlendiriliyor. Bu nedenle özellikle strateji oyunlarını sevenleri kendine çekiyor.

Maç öncesinde, takımınızın durumu, çekicin (son atışın) hangi takımda olduğu, rakip takımın durumu, buz ve bunun gibi birçok etken, taktik ve stratejinin belirlenmesinde rol oynar. Curling ancak kuralları öğrenildikten sonra izlemesi keyif veren bir spor. Birçok kişi izlerken öğrenmeyi umar ancak genellikle bu yöntem faydalı değildir. Bazı sporseverler oyun sırasında yapılan süpürme görüntüsü sebebiyle de, bu sporu komik bulabilir. Ama kurallarını bilerek izleyenler arasında bu sporu saçma bulan hiç kimseyi görmediğimi söylemeliyim.

Birçok spor dalında sürekli bahsi geçen “fairplay” (centilmenlik) bu sporun ruhunda vardır. Hakemler bulunmasına rağmen, bir oyuncu bir hata veya faul yaptığında cezasını kendi uygular. Rakip takımın bu faulü belirtmesi hoş karşılanmaz. Devre sonundaki skora, kaptan yardımcıları kendi aralarında karar verir ve bunu hakeme söyler. Ancak devre sonunda kaptan yardımcıları hangi takımın taşının merkeze daha yakın olduğuna gözle karar veremediklerinde ölçüm yapması için hakemi çağırır. Kazanan takımların kaybedenlere bir şeyler ısmarlaması geleneği, küçük bir detay olsa da, yine fairplay’e güzel bir örnek.

Curling, sporcuların yaş ortalaması en yüksek sporlardan biri. Son Avrupa şampiyonasında Alman takımının iki oyuncusu 20’li yaşlarının başlarındayken, diğer ikisi ise 45’in üzerindeydi. Curling’i sistem olarak yerleştirebilmiş ülkelerde minikler, “junior”, yetişkin, “senior” gibi gruplamalara da gidilebiliyor. Sadece 50 yaş üzerindeki oyuncuların katılabildiği Dünya Senior Şampiyonası güzel bir örnektir. Ve yine tekerlekli sandalyeli (Ampute) curling şampiyonları da aynı şekilde.

Türkiye’de bu sporla ilgilenen insanlar var mı?
Mayıs 2009’da altı üniversitede gerçekleşen curling seminerlerimizi, biraz da kısıtlı duyuru imkânları sebebiyle, 350–400 kişi takip etti. Ağustos ayında Kocaeli’de vermiş olduğum teknik direktör asistanlığı kursunda başarılı olan 18 kişi sertifika aldı. Bu kurstan sonra Türkiye’de yapılacak ilk şampiyona için takımlar oluşmaya başladı ve üç aylık süreç sonrasında İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Erzurum’dan toplam 35 takım ilk şampiyonada yer almak üzere başvuruda bulundular. Takım sayısının beklediğimizden fazla olması nedeniyle, şampiyonayı batı ve doğu grubu yarı finalleri şeklinde düzenlemeyi uygun gördük. Her iki yarı finalden yükselen 5, toplamda 10 takım ocak ayında Ankara’daki finalde karşı karşıya geldi. Ocak ayında ise Erzurum’da 50 öğrenciye teknik direktör asistanlığı kursu verdik.

Curling’e merak duyanlar ne yapmalı?
Şu an için sadece Kocaeli ve Erzurum’da bu sporu yapabilirler. Eğitim şimdilik sadece bu iki ilde mevcut. Curling’le ilgilenen 4 kişinin bir araya gelip (bir takım oluşturup) başvurmaları halinde federasyonumuz kendilerini bu konuda yönlendirecektir. Mart sonunda düzenlemeyi düşündüğümüz curling ligi, ilgilenenler için iyi bir fırsat olabilir. Bu iki ilimiz dışında, öncelikli hedefimiz en kısa sürede curling’i İstanbul ve Ankara’ya getirebilmek.

2011’e kadar curling için ligler ve altyapı hazırlanacağı söyleniyor. Siz bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birçok spor dalında olduğu gibi, curling’te de, düzenlediğimiz şampiyona ve bundan sonra düzenlemeye devam edeceğimiz lig ve şampiyonalar, en iyi takım ve oyuncuları yetiştirme ve seçmemizde ki en önemli etkenlerden biri olacak. 2011 Üniversite Kış Oyunları’na kadar yurtiçi ve yurtdışındaki maç, turnuva, şampiyona, kurs ve kamplar da aday takımlarımızı hazırlamak için takip edeceğimiz yollardan biri olacak.

Süpürrfilminden sonra curling’e ilgi arttı mı?
Malzemelerin (taş, süpürge, ayakkabı, vs) Kocaeli’ne ulaşmadan önce o filmin yapımcısı federasyonumuzla iletişime geçti ve alt teması curling olan bir komedi filmi çekmeyi istediğini söyledi ve bizden yardım istedi. Bunun, curling için iyi bir tanıtım fırsatı olduğunu düşünerek teklifi kabul ettik. Süpürrrfilmi oyuncularına 7 gün boyunca curling eğitimi verdim ve çekimler sırasında da koçluk yaptım. Film oyuncularının Türkiye’nin ilk curling oyuncuları olması -en azından bizim için- çok ilginçti. Filmin gösterime girmesinden sonra, doğal olarak curling’e ilgide de bir artış oldu. İstanbul’da 15 Aralık’taki galaya Avrupa Curling Federasyon Başkanı ve Dünya Curling Federasyonu Şampiyonalar Sorumlusu da katıldı.

Curling’i ülkemize getirmek ve tanıtmak bir takım işiydi ve ben bu takımın bir oyuncusu olmaktan çok memnunum.

2 Yorum

  • bize hoca bir sporu anlatın dedi ve bu spor dikkatimizi çekti … bizim şehrimizde bu sporun olmamasına çok üzüldük …

  • çok merak ettiğim ve katılmak istediğim bir spor.istanbul'da olmamasına çok şaşırdım…umarım istanbul'a da gelir…

Yorum yazın