Selahattin Altunkılıç
Türkiye’de uyuşturucu ticareti ve gençlerin uyuşturucuya olan talepleri gün geçtikçe artarken, araştırmalara göre uyuşturucu maddelere başlama yaşı da her geçen gün düşüyor. Eskiden uyuşturucu ticaretinin geçiş köprüsü olarak anılan Türkiye artık giderek genişleyen bir uyuşturucu pazarına dönmüş durumda. Kolay kazanılan baş döndürücü paraların cazip kıldığı bu yasadışı sektörde zincirin en son halkası olan ve torbacı diye anılan satıcılar, gece gündüz demeden kâh okul çıkışlarında kâh, eğlence mekânlarında neredeyse hiçbir engele takılmadan işlerini yürütüyor. Eğlencenin kalbi Beyoğlu’na yakınlığı nedeniyle torbacıların kolaylıkla bulunduğu yer olarak bilinen ve bu nedenle adı sık sık polis operasyonlarıyla anılan Hacı Hüsrev, Dolapdere ve Tarlabaşı gibi semtler bağımlıların deyimiyle ‘ejderhayı yakalamak’ için yola çıkanların ilk durağı genellikle.
Röportaj yapmak için dolaylı yollardan bağlantı kurduğumuz bir ‘torbacı’yla görüşmek için bizim de gittiğimiz adres bu semtlerden biri. Kimin hangi sokak başında satış yapacağının yazılı olmayan kurallarla belirlendiği ve kimsenin diğerinin ‘ekmek kapısında’ satış yapmadığı, ellerinde esrarlı sigaralarla sokaklarda rahatça gezinen ‘kafası dumanlı’ gençlerin sıkça görüldüğü, yaygın olarak esrar, ecstasy ve benzer nitelikte ‘kafa yapan’ hapların satıldığı semtlerden biri burası. ‘Adamımızı’ bulmak zor olmuyor. Söylediği yerde kimseye sormadan buluveriyoruz. Tahmin edeceğiniz nedenlerle adını yazamayacağımız torbacımız sorularımızı yanıtlıyor:
Bize yaptığınız işten bahseder misiniz?
Her şeyden önce bu iş öyle sanıldığı gibi kolay değil. Bu işi yaparken kellemiz koltukta yaşıyoruz. Çünkü biliyorsunuz, yasal değil. Her an yakalanma korkusuyla yaşıyoruz. İçeri girip de çıkamamak var. Sonra buralar geceleri tekin olmaz. Çoğu zaman burada silahlı kavgalara da tanık olunur. Ölenler, yaralananlar olur. Bunları bilerek bu işe giriyoruz doğru ve dolayısıyla biz bunlarla yaşamak zorundayız. Çünkü kazancımızı, çocuklarımızın yediği ekmeği bu işe bağlamış durumdayız. Hap ve esrar satımı zaten her yerde var, biz yapmasak başkaları yapar. Bu işte bu kadar para döndüğü sürece daha epey biz işimize devam ederiz. Aslında biz de bu işi yapmak istemeyiz ama yaşadığımız bu durumda başka çaremiz yok. Bu mahallede uyuşturucu satan insanların zaten çoğu cezaevine girip çıkmış; onlar içerden çıktıktan sonra kısa bir süre bu işi yapmaktan kendilerini alıkoysalar da tekrar yapmaya mecbur kalıyorlar. Bu iş insanın hayatına bir kere girdiği zaman ve o insan bu işin korkusunu hissettikten sonra gelen paranın tadına baktığı zaman satıcılığı bırakması zorlaşıyor.
Bu işi nasıl bu kadar rahat yapıyorsunuz?
Aslında biz sandığınız kadar rahat değiliz, tam bir tehlikenin içindeyiz. Her an yakalanma korkusuyla bu işi yapıyoruz. Gecemiz gündüzümüz hiç fark etmiyor. Sonuçta polisin de yaptığı işte gecesi gündüzü fark etmediği için sürekli kedi fare oyunu oynuyoruz. Anlayacağınız, gittiği yere kadar bu işin içindeyiz. Çoğu zaman kendi canımız ve ne yazık ki çoğu zaman çocuklarımızın canı tehlikeye girse bile.
Bu semtte ve benzer diğer yerlerde herkes bu işi mi yapıyor?
Burada tabiî ki herkes bu işi yapmıyor. Esnafı da var, memuru da, hatta namazında niyazında olan da var. Ama bizim onlarla bir işimiz yok, onların bizimle bir işi olmadığı müddetçe tabii.
Bu işin tehlikesini göze aldığınıza göre kazancınız iyi mi?
Biz yolun son durağıyız. Sattığımız mallar bize gelene kadar ne babaların elinden geçiyor. Biz olayın en son aşamasındayız. Bu işin kaymağını yiyenler bizden çok üstte kişiler. Daha çok para kazanan insanlar bunlar. Bu maddeler pek tabii burada yetiştirilmiyor. Bunların da yetiştirildiği yerler var ve belki de bizim bile hiç görmediğimiz insanların elinden geçerek bizlere kadar ulaşıyor.
Müşterilerinizden bahseder misiniz?
İçicilik zevk işidir. Aynı zamanda para gerektirdiği için bizde de zevkin veresiyesi olmaz. Bizim en iyi müşterilerimiz zengin gençler. Bu insanların parası oldukça talepleri de artıyor. Son model arabalarıyla barlara giden gençlerin buraya yolu çok düşer. Ama daha fazlasını söylemeyeyim.
Sattığınız maddeler uyuşturucuyla hiç tanışmamış insanları bu maddelerle tanıştırabilir. Hiç uyuşturucuya yeni başlayacak birini vazgeçirmek istediniz mi?
Bize mal almaya gelenin yeni başladığını bilemeyiz ama tabii yaşı küçük olanlarını görüyoruz. Ben şahsen çocuk yaşta olanlara satmaktan yana değilim; sonuçta bizim de çocuklarımız var. Hayatım boyunca kimseye bu maddeleri özendirmek istemedim, içmeyene de al iç demedim. Ama tabii sonuçta içene satmanın da günahı var ve kabulleniyoruz. Cezasının Allah verecek elbet.
Burada uyuşturucu satanlar arasında çocuklar da bulunuyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Üzüm üzüme baka baka kararır. Aslında burada her satıcı ana baba çocuğunun uyuşturucu satmasını istemez, ama bir çocuk da annesinin babasının yaptığı bir işten ne kadar bihaber olabilir? Çocuk dediğin ailesinin yanında olur. Bu yüzden yeri gelir o çocuklar annelerine yardım da edebilir. Anası babası hap satan bir çocuğun okula gitmesi, iyi bir meslek sahibi olması neredeyse imkansız denecek ihtimallere kalmış bir şeydir. Ben burada en çok liseye kadar devam edeni gördüm, liseden sonra üniversiteye gidene denk gelmedim. Uyuşturucu satılan bir semtte yetişen bir çocuk zaten olanın bitenin içinde yetişiyor, satanı da görüyor, içeni de. Belli bir zaman sonra bu çocuklar da ya içiyor ya da satıyor. İkisini birden yapan da var. Ben de bu sokaklarda yetiştim. Annem babam hayatta değil. Onlar hayattayken burada hap, esrar falan yoktu. O zamanlar kadınlar en fazla kaçak sigara satardı. Yani Marlboro sigarası falan. Bu iş gitgide bu hale geldi, yani ne zaman birileri bu maddeleri bu semtlere soktu, o zamandan beri buralarda uyuşturucu satımı yapılıyor. Yetişen yeni nesillerle birlikte bu iş de büyüyor. Burada yetişen bir çocuğun ailesi bu işi yapmasa da ister istemez bu pisliğin içinde büyüyor. Bizim çocuklarımız da belli bir zaman sonra bu işi seçiyor; hem de işi analarından babalarından gördükleri için onlarda daha fazla cesaret oluyor, çünkü küçükken bu işin yasak olduğunu, tehlikelerle dolu olduğunu bilmedikleri için annelerinin babalarının bir mesleği gibi görüp işi en ince ayrıntısına kadar öğreniyorlar. Sonunda bu işten gelen parayı da görmelerinden sonra iş işten geçiyor.’’
Zaman zaman uyuşturucu sattığınız için pişmanlık duyuyor musunuz?
Biz kimseyi zorla uyuşturucuya alıştırmıyoruz. Bu gençler arkadaş ortamlarında ya da çevrelerinde görüp özeniyorlar. Onlar aradıktan sonra zaten hep satan birileri olur; biz de satanlardan biriyiz. Üstelik, bizim sattığımız esrar olsun, ecstasy olsun öyle eroin, kokain gibi maddeler değil; bunlar sadece anlık zevk veren maddeler ve bırakılması kolay, hatta bağımlılık bile yapmaz!
KUTU… (Satıcı sözlüğü)
Uyuşturucu satanların oluşturdukları ve kendi aralarında iletişim kurmalarına yarayan bazı terimler var. Yaptıkları iş yasal olmadığı için bir takım şifrelemelere ihtiyaç duyuyorlar. Sattıkları maddelerden bazılarına verdikleri isimler şöyle:
Esrar: Cigaralık, ot, kubar (aynı zamanda esrarın bir çeşidi), zehir, ilaç, marihuana, beş parmak, şaşalama.
Polis: Zarbo, aynasız, siyah beyaz.
Hap adları: Gıp, şeker, ex, kelebek, pıt.
As: Dikkat edin, yakalanabiliriz, basılabiliriz, saklayın, saklanın.
Yapıştır: Esrar hazırla, peygamber olsa sağdan döner.
KUTU…
Yeşilay’ın, Aralık 2006’da okullardaki şiddet olayları için kurulan Meclis araştırma komisyonuna sunduğu bir rapor alkol, sigara, uyuşturucu kullanımının Türkiye’de ulaştığı sıkıntı verici boyutu bir kez daha ortaya koydu. Rapora göre liselilerin yüzde 53’ü esrarı denedi. Çeşitli kurumların yaptığı çalışmaları bir araya getiren rapora göre, Türkiye’de sigaraya başlama yaşı 10, alkole başlama yaşı 11, uyuşturucuya başlama yaşı 12’ye indi. 1930’da kişi başına düşen alkol oranı bir litre iken 2004’te 20 litreye, 10 paket sigara da 120 pakete çıktı. 40 ilde 13 bin öğrencinin katılımıyla yapılan ankete göre, 9-17 yaş arasındaki gençlerin yüzde 16’sı sigara, yüzde 11’i alkol, yüzde 2.9’u uyuşturucu kullanıyor.
Geçen yıl İstanbul’da yapılan araştırmalar liselerde eroin kullananların sayısının yüzde 100, ecstasy kullananların sayısının da yüzde 300 arttığını gösteriyor. Resmi istatistiklere göre 1980-1992 arasında uyuşturucu kullanımı yüzde 500 arttı. Öğrencilerin yüzde 53’ü esrarı denemiş, yüzde 22’si ara sıra, yüzde 8.5’i devamlı kullanıyor. Eroin kullananların oranı yüzde 4, kokain kullananların oranı yüzde 4, uçucu madde kullananların oranı yüzde 6.
KUTU…
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de kullanılan uyuşturucu maddeler şöyle:
EROİN: Türkiye’de eroin kullanım oranı on binde 5. Bu oran en yüksek Rusya’da çıktı. Buna göre Rusya’da her 100 kişiden 2’si eroin veya afyon türevi uyuşturucu kullanıyor. Türkiye, Avrupa’da en az eroin kullanılan ülke.
ECSTASY: Türkiye’de ecstasy kullanımı binde 3. Avrupa’da en çok ecstacy kullanan ülke ise yüzde 2.5 ile Çek Cumhuriyeti.
ESRAR:Türkiye nüfusunun yüzde 1.9’u esrar kullanıyor. Türkiye Avrupa’da en az esrar kullanan üçüncü ülke. Avrupa’da en çok esrar kullanılan ülkeler ise yüzde 11.3 ile İspanya, 10.9 ile Çek Cumhuriyeti ve 10.8 ile İngiltere. Esrar kullanımının sınırlı olarak serbest bırakıldığı Hollanda’nın, yüzde 6.1 ile 15’inci sırada olması ise dikkat çekiyor.
KOKAİN: En tehlikeli kimyasal uyuşturuculardan olan kokain kullanımında, Türkiye’deki oran on binde 4. Avrupa’da en az kokain kullanan ülke on binde 7 ile Arnavutluk, en çok kokain kullanan ise yüzde 2.7 ile İspanya.
KUTU…
Rakamlarla uyuşturucu dünyası
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu’nun (UNODC) Stockholm’de yayınlanan yıllık uyuşturucu raporunda öne çıkan rakamlar (2003):
• Küresel uyuşturucu ticareti hacmi 321.6 milyar dolar
• Uyuşturucu ticareti dünyanın 18. büyük ekonomisi
• Uluslararası uyuşturucu ticaretinin hacmi, dünya gayri safi hasılasının yüzde 0.9’una eşit ya da ülkelerin yüzde 88’inin gayri safi yurtiçi hasılalarından fazla
• Uyuşturucu ticaretinden elde edilen paranın 214 milyar doları sokak satışlarından geliyor
• Satışların yüzde 44’ü Kuzey Amerika’da gerçekleşiyor; Avrupa yüzde 33’le ikinci, Afrika yüzde 4’le sonuncu
• 200 milyon kişi yılda en az bir kere uyuşturucu kullandı
• Uyuşturucu kullananların sayısı 2004’te 2003’e göre 15 milyon arttı