İnternet gazetesi T24’ün Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’a göre “Ayda 100 bin liralık net gelirle Türkiye’de gazeteciliği değiştirmek mümkün.” T24’ü, Dinç Bilgin’in Sabah gazetesinde Mehmet Barlas’a verdiğini söylediği ayda 25 bin dolarla yayınladıklarını söyleyen Akın, gazetecilik çabasının büyük paralar gerektirmediği görüşünde:
“Yaptığımız küçük bütçeyle bunu söyleyebiliyoruz. Gezi sürecindeki, o beğenmediğimiz hâkim yapıyı gazetecilik adına yıkabilirsiniz. T24’ün bizim için en ilham verici tarafı bu.”
Doğan Akın, Şeffaflık Derneği’nin Bilgi Medya ev sahipliği ve moderatörlüğünde 5 Ekim’de gerçekleştirdiği “Basın Özgürlüğü ve Şeffaflık” konferansının “Medyanın Ekonomi Politiği” başlıklı ilk oturumunun konuğuydu. Akın, “medya-sermaye ilişkilerine alternatif arayış” olarak T24 örneğini aktardı.
Mehmet Barlas’ın Sabah’taki maaşı üzerinden verdiği örneğin T24’ün çalışan ücretleri, sigorta, yemek, vergiler, ofis kirası, telefon faturaları gibi tüm giderlerini karşılamaya yeterli olduğunu söyleyen Akın, 1 Eylül 2009’da yayına başlayan sitenin ayakta kalma çabasını şöyle aktardı:
“Finansal sıkıntılarımızı aşmak için medya dışından şirketlere gittik. ‘Sizin internet sitelerinizdeki fotoğraflarınız çok kötü, metinleriniz berbat, bunlar için ajansınıza ne kadar ödüyorsunuz’ diye sorduk. Örneğin bir şirket, sitesine yemek tarifi koymuş, iki aydır orada duruyor ve bunun için aylık 9 bin dolar ödüyormuş. Siteye ilgi bekliyorlar ama nasıl ilgi çekeceklerini hiç düşünmemişler. ‘Biz dokuz bin dolara yaptığınızı 3 bin dolara yapalım, fotoğraflar çok daha iyi olsun, videolarınız olsun’ dedik. ‘Eğer sizlerle anlaşırsak biz bağımsız bir gazetecilik girişiminde bulunacağız’ dedik ve gerçekten de yaptık. Onlar çok memnun oldu biz de ayda yaklaşık 30 bin lira gelir elde ettik.”
“Yazarlara teklif götüremiyoruz, onlar geliyor”
Çalıştıkları kurumlarda “kalemlerinin ucuna bir şey gelen” yazarların T24’ü tercih etmesini ise “medyanın içinde bulunduğu duruma” bağlıyor:
“Çok daha fazla tıklanan sitelerde yazabilirler. Ama T24’te kötü görünmeyeceklerini biliyorlar. Sağcılık-solculuk takıntımız yok, nefret söylemleri de. T24 habercilere hiçbir engel koymuyor bu yüzden yazarlar bizi tercih ediyorlar. Tabii biraz da tasarımından hoşlanıyorlar. Bize hangi yazar başvursa kabul ediyoruz. Yeter ki söyleyecek sözü olsun. Ancak elbette gözettiğimiz bazı şeyler var. Örneğin yazılarında kimseye hakaret etmemesi lazım.”
Doğan Akın, HaberVs’nin “T24’ün diğer medya organlarından alıntıladığı kimi haberlerde kaynak göstermeme alışkanlığı olduğu” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bu hataya bizim çocuklar da düştü. Düşük oranda olmasına rağmen ‘T24 haber çalıyor’ diye Twitter’da çok tartışıldı. Halbuki o genç arkadaşlarımızın unutması, ihmali oluyordu. Sistematik olarak kaynak göstermemek gibi bir durum yok. Fakat kaynak göstermemize rağmen açılan davalar var. Örneğin Hürriyet gazetesi, kaynak göstermemize rağmen, ‘Bizim haberimizi kullandı, bizim fotoğrafımızı kullandı’ diye çok fazla dava açıyor. Her hafta birkaç kez savcılığa gidiyoruz.”
“Kes-kopyala-yapıştır” tarzı hataların kendilerini hem utandırdığı hem de zor durumda bıraktığını söyleyen Akın şöyle devam etti: “ ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ tamlamasının içinden ‘sözde’ kelimesini editör arkadaşlarımızın ağzından atmak üç yılımızı aldı. Aynı şekilde ‘terörist başı’, ‘terör örgütü lideri’, ‘bebek katili’ gibi… Sitede bu tip hatalar çok azaldı ama hala devam ediyor. Çok hata yaptık, hâlâ da yapıyoruz. Çünkü çok genç insanlarla çalışıyoruz. Genç muhabirlerin enerjilerinden yararlanıyoruz, karşılığında da çok düşük ücretler verebiliyoruz.”
Akın, işten çıkarılan gazetecilere neden teklif götürmediklerini ise şöyle açıkladı: “Bütçemizin kısıtlı olması nedeniyle bu isimlere teklif götüremiyoruz. Bir arkadaşınız ya da önemli bir yazar işini kaybediyor. ‘Bize gelebilirsiniz ama biz para veremiyoruz’ diyemiyoruz. Çünkü medyada bu kadar doldur boşalt yapılan bir dönemde insanların yaşadığı bir sorun sizin için fırsata dönmüş oluyor. Gerçekten çok çirkin oluyor.
“Alper Görmüş ‘Ortadan kaybolayım mı?’ dedi”
T24’ün her görüşe açık olduğunu “Burada Atatürkçü de, İslamcı da yazıyor” sözleriyle açıklayan Akın, buna rağmen “o nasıl yazar burada” gibi tepkilerle karşılaştıklarını dile getirdi. Alper Görmüş’ün T24’te yazmasının bu türde tepkiler aldığını, Görmüş’ün kendisine “Bana çok tepki var, istersen ben ortadan kaybolayım” dediğini söyledi. Akın şöyle devam etti: “Tabii ki biz asla böyle bir şeye gerek görmedik ve her şeyi göğüslemeye hazır olduğumuzu söyledik. Onun Ergenekon’da ve diğer konularda eleştirildiği şeyler oldu ama bu onu kötü bir gazeteci yapmaz. Türkiye’de eleştiriyi işlevsizleştiren bir aşırılık var. Bizim bir genç arkadaşımız, Alper Görmüş geldi diye, onun, devletin ideolojik aygıtı olduğu düşüncesiyle işten ayrıldı.”
Görmüş’ün Türkiye gazetesinde yazmaya başladığını, ama T24’ten ayrılmadığını söyledi: “Aslında gitmedi. Biz Alper Görmüş’e herhangi bir ödeme yapmıyorduk. Türkiye gazetesinden ona teklifte bulunmuşlar. Gazeteden elde edeceği gelire ihtiyacı olan Görmüş de onlara ‘Sizde yazacağım ama o sevdiğim uzun yazıları T24’de yazmaya devam edeceğim’ demiş. Türkiye de kabul etmiş. Bana ‘sizin için bir sakıncası var mı’ diye sordu. Ben de ‘niye olsun ki’ dedim.”
Söyleşilerde çok hassas davrandıklarını söyleyen Akın, röportaj metninin kontrol amacıyla röportaj yapılan kişiye gönderildiğini söyledi: “İnsanlar bizlerle konuşurken belki kastetmek istemediği ifadeler kullanmıştır. İstediğini çıkarsın, istediğini eklesin diye düşünerek, her zaman söyleşileri onlara gönderdik ve onay aldıktan sonra yayınladık. Gülriz Sururi hariç. Kendisiyle yapılmış söyleşinin iptal edilmesini istedi biz de böyle bir şeyin olamayacağını söyledik.”
Gazeteci cüreti
Medya kuruluşlarının, etnik ya da dini temelli kışkırtmalar başta olmak üzere bazı takıntılara sahip olduğunu düşünen Akın bunu imam hatip haberleriyle örneklendirdi:
“Mesleği öğrendiğim Cumhuriyet, sahiplik yapısı açısından Türkiye’nin en önemli gazetesi. Sonuçta bir vakfa ait. Başbakanın vergi kaçırdığını 9 sütun manşet yapabilen bir gazete. Orada yöneticilik yaparken bir şey dikkatimi çekti. Muhabirler imam hatip meselelerindeki haberlerde daha rahat davranıyorlardı. Bakıyorsunuz ki diğer haberlerde daha titiz çocuk. Kendisine, durumun kıyısından köşesinden bir hadise çıkarmış ve haber yapmış. Ama imam hatip konusunda böyle değillerdi. Bir dikkatsizlik, bir cüret var. Bu durum gazetecilere de sirayet etti.
Konuşmasını “muhabirin önemini” vurgulayarak sonlandıran T24 Genel Yayın Yönetmeni, deneyimli isimlerin önemini vurguladı:
“Ankara’da çalıştırdığımız arkadaşımızı kadromuza alamıyoruz. Neyse ki emekli. Ama inanabiliyor musunuz 25 yıllık gazeteciye ayda 750 lira ücret ödüyoruz. Yine de muazzam çalışıyor. Günde üç dört haber giriyor ve çok yardımı dokunuyor. Londra, Amerika, Almanya’da arkadaşlarımız var. Onlardan da içerik alıyoruz. Muhabire çok ihtiyacımız var. En azından elimizde bir keskin nişancı olarak üç dört kişi daha olsa çok iyi olacak.”