Medya

'Kürtlerin sesini duymazsak, silahların sesini duyarız'

Yazan: HaberVs *
Hüseyin Aldemir

Özgür Gündem hakkında basında yer almayan gazeteci görüşleri… HaberVs muhabirleri Türkiye basınıyla konuştu.

Özgür Gündem’in kaptılmasına Türkiye basının ne tür bir “tepki” verdiğine dair haberimizi az önce yayına koymuştuk. HaberVs muhabirleri, gazetecilerin, köşe yazarlarının, kendi gazetelerinde olmayan görüşlerini merak etti. Gün boyunca ulaşmaya çalışıp, hatta konuşup, cevap alamadıkları önemli isimler de var. Ancak ulaştıkları isimlerin çoğu, kelimelerin arkasına saklanmayıp, “ama”lı cümleler kurmayıp, düşencelerini HaberVs ile paylaştı.

“Gazete değil Türk basını kapandı”

Doğan Akın (T24)

Gazete kapanmamıştır Türk basını kapanmıştır. Özgür Gündem’in kapanması Türkiye’nin en büyük ayıplarındandır. Özgür Gündem Türkiye’nin en çok saldırılan gazetesidir. Yaklaşık 30 yıldır muhabirleri öldürülmüş, matbaası bombalanmış bir gazetedir. Ben bu nedenle kapatılmasına hiç şaşırmadım. Konjektür değiştikçe ilk kurban her zaman Özgür Gündem olur. Buradaki en büyük ayıp bunu sütunlarına taşımayan Türk medyasıdır. Hemen hemen hiç bir gazetede manşetlerde Özgür Gündem’le ilgili haber görmek mümkün değil. Asıl iflas budur.

“Kürtlerin sesini duymazsak, silahların sesini duyarız”

Serdar Akinan (Akşam)

Bu ülkede Türkiye kamuoyunun, bu toplumda bu ülkede yaşayan 4-5 milyon insanın taleplerinin duyulabileceği mecraların sesi kısılıyor. Özgür Gündem’in 30 civarı muhabir, 76 çalışanı öldürüldü ve üç defa bombalandı. Yüzlerce çalışanı tutuklu. İktidar, tıpkı 90’lı yıllardaki güvenlik politikası gibi bence aynı şeyi bir kez daha yapıyor. Türkiye’yi gerçekten çok derin bir bataklığa çekiyor. Çünkü bu insanların talepleri var. Bu toplumda yaşayan bu insanların talepleri var. Türkiye kamuoyu bu insanların taleplerini duyamıyor. Bu gidişatı son derece tehlikeli buluyorum. Bir vatandaş olarak endişe içerisindeyim. Bir gazeteci olarak endişe içindeyim. Çünkü Kürtlerin ve Kürtler adına siyaset yaptığını söyleyen insanların sesini duyamazsak, dinleyemezsek biz silahların sesini duyacağız demektir. Akan kan durmayacak demektir. Maalesef AKP iktidarı 90’lı yıllara çok keskin bir dönüş yaptı. Bu karar hakikaten süreci başka bir evreye yayacak. Türkiye’nin geleceği açısından çok zor bir durum.

“Türkiye’de açık gazete var mı?”

Bekir Coşkun (Cumhuriyet)

Türkiye’de açık gazete var mı? Hürriyet, Milliyet, Vatan haber yapabiliyor mu? Türkiye’de görüşünü ifade edebilen televizyon kanalı radyo var mı?  Hangi TV açık farklı düşünceye sahip insanları ekrana çıkartabiliyor? Hangi radyoda muhalif görüşleri görebiliyoruz? Özgür Gündem gibi muhalif kimliği olan bir gazetenin susturulması normal. Türkiye’de artık kendimizi özgürce ifade edebileceğimiz tek yer internet kaldı.

 

“Gündem: JİTEM ‘şiddetini’ ölerek duyuran gazete”

Eren Demir (Akşam)

Türkiye’nin bugünlerde mahcup tavırlarla konuşabildiği JİTEM ‘şiddetini’, 90’larda, tam göbeğinde ve ‘ölerek’ yaşayan-duyuran Özgür Gündem’in yasaklarla ‘terbiye’ edilebileceğini düşünmek akıl alır gibi değil. Yıllar geçse de devlet refleksleri sabit. 94’te ‘bombayla’ kapatılan Gündem’in kapısına bu kez yargı kilit vuruyor. Ama süreç Gündem’i güçlendirir. Bir öğrencinin, tezi için ürettiği asparagasın Twitter’dan ülke gündemine taşındığı, resmi kurumları açıklamaya zorladığı bir süreçte, bu tür bir yasağın çok da bir şey ifade etmeyeceği anlaşılıyor. Muğlak ifadelerle basına baskının, ülkeyi ileri demokrasi değil, daha da geriye, 90’lara sürükleyeceği çok net.

“Hükûmet, Kürtler adına söz alan her kurumu elimine etmek istiyor” 

Alper Görmüş (Taraf)

Ali Bayramoğlu, bir yıl kadar önce Adalet ve Kalkınma Partisi'nin muhafazakâr-geleneksel kökenlerine göndermeyle, hükümetin “vermekten hoşlandığını, fakat kendisinden bir şey “talep” edildiğinde tüylerinin diken diken olduğunu yazmıştı.

Bence bu, toplumsal taleplere ve eleştirilere karşı iktidarın tahammülsüz tavırlarını açıklamada, siyasi yaklaşımlar ve pozisyonların yanı sıra, son derece işlevsel bir argüman.

Özgür Gündem'in kapatılması da bu tahammülsüzlüğün bir sonucu…

Bu hamlenin tam da hükümetin “yeni Kürt planının” tartışıldığı günlere denk gelmesinin üzerinde ayrıca durmak gerekir.

Ben öteden beri BDP ile PKK'nın aynı toplumsal tabana dayandığını, dolayısıyla onların hükümetin arzu ettiği ölçüde ayrıştırılamayacağını savunuyorum. İşte bu nedenle “BDP, PKK ile bağını kessin, onu muhatap alalım” teklifini de açıkçası iyi niyetli bir teklif olarak görmüyorum.

Anladığım kadarıyla hükûmet, Kürtler adına söz alan her kurumu bir şekilde elimine etmek ve hayalini kurduğu “Kürt halkını muhatap almak” noktasına gelmek istiyor.

Oysa siyasette böyle bir şey yok. Muhatabınızı siz belirleyemezsiniz, muhatabınızı toplumsal hakikatler belirler. Türkiye'de siyasi eleştiriyi abartılı ve “maksimum” sözlerle yapmazsanız, o eleştiri eleştiriden sayılmıyor. Mesela bugünün ifade özgürlüğü sorunlarını “12 Eylül'de bile daha iyiydi” diye dile getirmek gibi…

Kürt meselesinde de “1990'lara döndük” demeden eleştiri yapılamazmış gibi düşünülüyor. Ben aynı kanıda değilim. Fakat 1990'lara doğru sürüklenme ihtimalini de görmüyor değilim.

Özgür Gündem'in kapatılması bu sürüklenmede yeni bir ivme anlamına gelebilir.

“Yanlış”

Ahmet Hakan (Hürriyet)

Gazetelerin kapatılmasını tasvip etmiyorum eski politikalara dönüş var. Türkiye’de uzun zamandır gazeteler kapanmıyordu. Basında din, dil, ırk ayrımının yapılması çok ayıp bir şey. Sonuçta gazeteler bilgi alma platformudur. Bunu susturmak bence çok yanlış bir karardır.

“Propaganda yapan varsa, o cezalandırılmalı”

Ahmet Kekeç (Star)

Kapatma kararına karşıyım, onaylamıyorum ve doğrusu ayıplıyorum. Sonuçta bir yayın organı, insanlar orada düşüncelerini yazıyorlar. Eğer iddia edildiği gibi PKK propagandası yapılıyorsa bütün bir gazetenin cezalandırılmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda okurlar da cezalandırılıyor.  

Örgüt propagandası yapılıp yapılmadığını gazeteyi incelemediğim için bilmiyorum.  Eğer bu konuda yayınlar varsa, spesifik olarak o yayınlarla ilgili adli işlem yapılabilir. Sonuçta yargı kanalları açık bu ülkede. Eğer bu yönde faaliyet yapan, bu yönde yazı yazan bir muhabir ya da yazar varsa onların kişisel eylemleri adli takibata uğrayabilir ama bütün bir gazetenin kapatılması adil bir karar değil.

“Devletin aczini gösterir”

Etyen Mahçupyan (Zaman)

Söyleyeceğim basitçe şudur: Medyaya yönelik kapatma cezaları devletin aczinin, hukuk sisteminin devletçi işlevinin ve siyasetin hâlâ içselleştirilemediğini göstergesidir.

“Basının da halkı bölücü yayınlar yapmaması gerekir.”

Ruhat Mengi (Vatan)

Gazetecilere baskı yapılması basın özgürlüğüne müdahale edilmesi demokratik bir ülkede olmaması gereken bir durum. Siyasi otoritenin medyaya müdahale etmesine karşıyım. Hepimiz bu konuda dertliyiz. TV programlarımız gazete yazılarımız kaldırılıyor yeri geliyor yazdırtılmıyor. Ece Temelkuran, ben, Nuray Mert, Banu Güven vs. siyaset bilimciler ve gazeteciler devlet baskısı yüzünden işinden çıkartıldı. Cezaevine konan gazetecileri burada ayrı tutmamız gerekiyor. Gazetelere ve gazetecilere yapılan baskıdan dolayı dünya basını ve basın dernekleri ve sivil topluluklar ayağı kalktı. Birçok gazete ve gazetecinin eli kolu bağlı. Ama bir önemli nokta basının da toplumu şiddete teşvik edici, halkı bölücü yayınlar yapmaması ve toplumu kutuplaştırmaması gerekir. Bugun Avrupa ‘da bazı ülkelerde partiler kapatılıyor. Medya etiğine uyulması gerekiyor. Burada etik uygulanmayınca tartışmalar başlayabiliyor hatta bu biraz daha ileri gidilerek parti kapatılmasına kadar gidebiliyor. Burada gazetenin hangi dile ırka veya görüşe hizmet ettiği değil, yaptığı yayının ne kadar etik ve düzgün olduğudur. Buna uyulmayan devlete ve insanları bölüştürmeğe yönelik yayınlar her türlü yaptırımlarla karşılaşabilir.

“Kapatma döneminin kapanması gerekiyor”

Orhan Miroğlu (Taraf)

Bu yasakların artık sona ermesi lazım. Geçmişte de bu tip yasaklar oldu ama Özgür Gündem yayın hayatına devam etti. Fakat ağır bir bedel de ödedi. O gazetede çalışan, yazan aralarında Musa Anter’in de olduğu birçok gazeteci, aydın, yazar hayatını kaybetti. Sokaklarda kurşunlandı. Artık böyle bir dönemin kapanması gerekiyor. Kapatma kararını doğru bulmuyorum.  Basın yayın alanındaki bu tür yasaklar, Türkiye’nin ne kadar geri bir noktada olduğuna işaret ediyor.

“Tecavüzcü değil, Kürt olduklarını suçlayan da biliyor”

Pınar Öğünç (Radikal)

Bir gazeteye kapatma cezası vermek sadece o gazetenin bir süre bayilerde bulunmaması demek değildir. Gazete kapatılabilen ülkelerde basın ve ifade özgürlüğünden nasıl söz edilebilir? Normal koşullarda edilememesi lazım. Egemen Bağış, tutuklu gazetecileri soran yabancı gazeteciye onların tecavüz suçundan cezaevinde olduğunu söylemişti. Bu kendisinin şahsi fikri değil, hâkim anlayış bu zaten. Kimi 100 yılın üzerinde cezalarla yargılanan gazetecilerin çok büyük bir kısmının Kürt olduğunu ve tecavüz suçuyla yargılanmadıklarını onlar da biliyor. Özgür Gündem’in tarihinde vazgeçmek yok. Bu tür baskı yöntemlerinin planlananın tersine etki yarattığını da tarihten öğrenmiş olmaları icap ederdi.

“90’lara dönmek, yapmamız gereken son şey”

Ahu Özyurt (CNNTürk)

Gazete kapatmak demokrasi tanımını genişlettiğini iddia eden bir hükûmete yazık ki yakışmıyor. Hükûmetten çok adliyeye de yakışmıyor. Kürt sorununa çözüm isteyenler ancak yıllardır tehdit edilen, yazarları faili meçhule kurban giden, muhabirleri hapiste yatan Özgür Gündem susmazsa kendilerini rahat hissedecekler. Dünyada sınırların kalktığı, insanlarin sosyal ağlarla diktatörleri devirdiği bir dönemdeyiz. 90’ların anlayışına dönmek ve gazete kapattırmak Kürt sorununa çözüm ve uzlaşı aradığımız şu günlerde en son yapmamız gereken şey. 

“Destekçileriyim”

Sevilay Yükselir (Sabah)

Bir gazeteci olarak Türkiye' de bir gazetenin kapatılmış olmasını hiç mi hiç tasvip etmiyorum. Türkiye bunları asmış olmalı, şahsen ben çok üzüldüm. Basın özgürlüğünü savunan bir gazetecinin böyle bir kararı vermiş olmasını desteklemiyorum. Hangi görüşü savunursa savunsun her zaman destekçileriyim. Türkiye'nin üstüne düşen görevi yapması gerekiyor.

*Damla Aslan, Esra Bilgin, Arto H. Dalga, Tuğçe Girişken, Müge Günay, Bahar Karaman, Mert Karaoğlu, Mert Kol, Pınar Ödübek, Berfu Özbal, Melih Özeskinazi, Nur Sertelli

2 Yorum

  • bıktık artık bu tehdidvari söylemlerden sabrın son noktalarına varmaktayız neleri eksik kim dinlemiyor kürtleri türklerin herşeyi varda onlara vermiyormu memlekette ne varsa herkez bölüşmüyormu nerde rant kolay iş varsa bunlar yapar niye birgünde türklerin sesinin çıkabileceğini düşünmezler silahhların sesini duyacakmışız yuh be hepimiz aynı gemide gidiyoruz teknenin altını oymakla bi yere varılmaz başka türkiye yok

  • Adeta şaşkınlık geçirenleri Hitlerin Kavgam kitabını okuymalarını tavsiye ederim,okuyun ve bugüne yorumlayın

Yorum yazın