Gündem santralistanbul Üniversite

Santralistanbul’da ‘Ek Bina’ tartışması

Yazan: Büşra Köroğlu

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin 2017-2018 güz dönemiyle beraber hizmete sunduğu Santralİstanbul-Ek bina tartışmalara yol açıyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Santralİstanbul Kampüsü’nde daha geniş öğretim alanı oluşturmak için açılan ek bina fikir ayrılıklarını da beraberinde getirdi. Öğrenciler, akademisyenler ve Kağıthane yakınında bir iş merkezinde yer alan ek binadaki mekan sahipleri yeni binayla ilgili olumlu ya da olumsuz düşüncelerini ortaya koyuyor.

HaberVs’nin ek binayla ilgili sorularını yanıtlayan Rektör Vekili Prof. Dr. Ege Yazgan, geçen yıllarda ciddi bir derslik sıkıntısı yaşandığını, planlama yapmakta ve yeni ders açmakta çok zorlandıklarını belirtiyor. Özellikle de kalabalık sınıflarda ders yapmak zorunda olan programların darboğaza girdiğini söyleyen Yazgan sorunun Santralİstanbul’un özel durumdan kaynaklandığına dikkat çekiyor: “Santral Kampüsü bildiğiniz gibi bir ‘endüstriyel sit alanı’ Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk elektrik santrali ve halka açık kısmı var. Bu nedenle daha fazla bina yapmamız mümkün değildi.”

Bundan dolayı Santral Kampüsü’ne yakın bir ek bina arayışına girdiklerini belirten Yazgan, “Bulabildiğimizin en iyisini bulduk ve ulaşım konusunda da memnuniyet verici altyapı sağlamaya çalıştık ve hala da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” diyor.

Öğrencilerin tepkisi

4. sınıf Ekonomi öğrencisi G.A., ek binayla ilgili memnuniyetsizliğini şu şekilde anlatıyor: “Son sınıf olduğum için zaten çok yoğunum. Ders aralarında servis aracıyla gidip gelmek aşırı yoruyor. Ayrıca bina hiç doğal değil ve plazaya benziyor. Bilgi Üniversitesi’ni Santralİstanbul kampüsünden dolayı tercih etmiş insanlar var. Bu yüzden öğrenciler kayıtlarını tamamladıktan sonra duyurunun yapılmasını hiç etik bulmuyorum. Son sınıf öğrencisi olduğum için daha az önemsiyorum bu durumu fakat yeni gelen öğrenciler hayal kırıklığı yaşamış olabilir.”

Ek bina açıldığını okulun sosyal medya hesabından öğrenen 3. sınıf Televizyon Haberciliği ve Programcılığı öğrencisi Ecem Aydınlatan, “Madem okulun fiziksel imkanları yeterli olmuyor, o takdirde Bilgi Üniversitesi öğrenci kontenjanı arttırmayı bıraksın” diyor.

3. sınıf Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Dilan Fırat, ek binayı temiz ve ferah bulduğunu, sınıflardaki boydan camların yeşil alanı gördüğünü ve bu sebeple çok beğendiğini söyleyerek ek binayla ilgili bir şikayeti olmadığını belirtiyor.

Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Recep Cevahiroğlu ise ulaşım sorunundan şikayet ediyor: “Salı günleri 13.00-15.00 arası ek binada dersim var. Ardından 15.00’da Santral’de dersim başlıyor. Geçen gün Santral’deki dersime gidebilmek için tam 45 dakika servis aracı bekledim. Araç trafik sebebiyle geç kalmış, bu durumda da dersime yetişemedim.”

Rektör Ege Yazgan, öğrencilerin tepkilerini, “Mutlu olduğum bir konu bu. Bilgi öğrencilerinin ortak karakteri olan hakkını arama tavrının gelenekselleştiğini görmek beni gerçekten mutlu etti” sözleriyle değerlendiriyor. Yazgan, ek bina konusunda ciddi bir iletişim sorunu yaşadıklarını ve bunun da öğrencilerden kaynaklanmadığını söylüyor. Ek binanın bir an önce kesinleştirilip hazırlanmasına çok fazla odaklanıldığı için öğrencileri bilgilendiremediklerini ifade ediyor: “Bu açıdan ciddi bir özeleştiri yaptık. Öğrenciler geç bilgilendirilme konusundaki protestosunda haklıydı.”

Rektör Vekili Yazgan, kontenjan konusundaki tartışmalara son vermek adına fakültelere alınan öğrenci sayısının artış göstermediğini ve geçtiğimiz yıl yeni öğrenci kontenjanlarının yüzde otuz azaltıldığını söylüyor: “Bir üniversiteyi genç bir insan, iyi bir eğitim ve formasyon almak için tercih eder. Avrupa’nın büyük kentlerindeki birkaç yüzyıllık, önemli üniversitelerinin altyapılarına bakıldığında hiç de memnun olunacak bir görüntü yoktur. Buna rağmen bu üniversiteler çok tercih edilir. Bunun tek sebebi, eğitmenlerin kalitesi ve kendilerini işlerine, misyonlarına adamış olmalarıdır. Bir üniversite öğrencisinin ilk sorgulaması gereken husus, aldığı eğitimin kalitesi, eğitmenleriyle olan ilişkisidir.”

 Akademisyenler ne düşünüyor?

İletişim Tasarımı Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Alev Yücel, binanın yeni ve temiz olmasına rağmen sınıflarda cam açılmamasının sorun olduğunu söylüyor: “Sınıflar havasız kalabiliyor. Geçen gün bilgisayarlarda Dvd sürücülerinin olmadığını söylediler. Hiçbirinde yok dedi teknik personel. Etrafta hoş kafeler mevcut ama bina içinde çay yok.”

Ek binanın ders düzenini ve kampüs bütünlüğünü son derece bozduğunu söyleyen Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Aylin Seçkin, öğrencilerin Santral kampüsüne 10 dakika içinde yetişmesi imkansız olduğunu vurguluyor. Öğrencilerin kampüs hayatından uzakta sanki bir apartman dairesine hapsedilmiş gibi olduklarını söyleyen Seçkin: “Hocaların ayrı ofisleri yok. Bizlerin ders öncesi kendi ofisinde dinlenebilmesi lazım ama bu mümkün değil. Öğretmenler odası gibi bir şey var ki, son derece liseyi andırıyor mekan. Sınıf darlığı bir problemse o zaman milyon tane program açmayacaksınız. Aksi takdirde böyle yarım yamalak olur” diyor.

Hukuk Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gül Okutan ise ek binadan memnun olduğunu söylüyor: “Bina temiz, modern ve güzel, kullandığım sınıfın şekli/boyutu ve teknik donanımı iyi. Binanın avlusunda da oturulacak düzgün yerler var.”

Fotoğraflar: Büşra Köroğlu

Haftada bir gün ek binada dersi olan İletişim Tasarımı Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Erkan Saka, ana kampüsten ayrılmanın can sıkıcı olduğunu fakat pek de sorun etmediğini söyleyerek düşüncelerini şu şekilde aktarıyor: “Bu bir ihtiyaçtan doğduğu için pek sıkıntı etmiyorum. Dersler bölümler arasında dengeli olarak dağıtıldığı sürece sorun yok ki bu da çözülmüş gözüküyor. Bazen bana Dolapdere Kampüsü’nün ilk açıldığı günleri hatırlatıyor. Ortak odada tüm hocalar birlikte oluyor ki Santral’de böyle bir durum zor. Ek bina süreci öğrencilerimize daha erken ve daha açık bir şekilde anlatılsaydı elbette daha iyi olurdu. Burada kötü niyet görmüyorum ama biraz geç kalındığı kesin.”

Santral Kampüsü’nün öğrencilere ve diğer akademik ihtiyaçlara fiziksel anlamda yetmediğini söyleyen Tarih Bölümü Doç. Dr. Gülhan Balsoy, bu eksiklikler sebebiyle açılan ek binanın çok önemli bir dezavantaja sahip olduğunu belirtiyor: “Bir üniversiteyi üniversite yapan sadece dersler değil fikir alışverişi ortamı; kütüphane, akademik toplantı ve konferanslar ve sosyal faaliyetler gibi öğrencilerin kendilerini ders dışında da geliştirmesini sağlayan olanaklardır.” Balsoy, ek binada bu tarz ders dışı olanakların bulunmadığını belirterek, buranın sadece ders yapılıp çıkılan bir bina görünümünde olduğunu ifade ediyor.

Mekanlar memnun

Boşnak Börekçisi’nde çalışan Burçin Yıldırım ek binanın açılmasından son derece memnun olduğunu söylüyor: “Bir esnaf olarak bu durumdan çok memnunuz. Öğrencilerle iç içe olmayı da çok sevdiğimiz için gayet mutluyuz. Mekanımızın daha da kalabalık olmasını umuyoruz.” Bununla beraber ek binada Caffe Nero, Coffee Shop, Business Kantin gibi mekanlar da bulunuyor. Bu mekanların da ek binayla ilgili düşünceleri olumlu.

“Ek bina açıldığını tesadüfen öğrendik”

Güz 2017-2018 kayıt yenileme dönemi bittikten sonra derslerini incelerken ek bina açıldığını tesadüfen öğrendiklerini belirten öğrenciler, “Fikrimizi almadan bizi hiçbir yere gitmeye mecbur edemezsiniz” demişti. Üniversitenin bilgilendirme yapmadan dersleri taşımasını doğru bulmayan öğrenciler imza kampanyası başlatarak, 3.640 destekçi toplamıştı. Sosyal medyada da #santraldengitmiyoruz etiketi altında da büyük tepki gösterilmişti, ancak tüm çabalar sonuçsuz kaldı.

Kaydet

Kaydet

Kaydet

Kaydet

Kaydet

Yorum yazın