Genel

Dikkat çocuk var!!!

Yazan: Ahmet Şık

İnsan Hakları Derneği (İHD), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında tutuklanan çocuklarla ilgili “2008 Kanunla İhtilafa Düşen Çocuklar” adlı bir rapor hazırladı. Rapora göre 2006 ve 2007 yıllarında, TMK kapsamında 737, TCK’nın 220. ve 314. maddesi kapsamında ise toplam 835 çocuk yargılandı. 2008 yılında gelindiğindeyse, sadece Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemeleri’nde toplam 279 çocuk yargılandı. Raporda Diyarbakır’da […]

İnsan Hakları Derneği (İHD), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında tutuklanan çocuklarla ilgili “2008 Kanunla İhtilafa Düşen Çocuklar” adlı bir rapor hazırladı. Rapora göre 2006 ve 2007 yıllarında, TMK kapsamında 737, TCK’nın 220. ve 314. maddesi kapsamında ise toplam 835 çocuk yargılandı. 2008 yılında gelindiğindeyse, sadece Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemeleri’nde toplam 279 çocuk yargılandı. Raporda Diyarbakır’da 28 Mart 2006’da meydana gelen olayların bir anda Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari ve ilçelerine sıçradığına dikkat çekilerek, sadece Diyarbakır’da resmi rakamlara göre 400, gayrı resmi rakamlara göre 700 çocuğun gözaltına alınıp insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığı belirtildi. Yine raporda Adana’da 67 çocuğun ceza aldığı, Van’da da 38 çocuğun yargılandığı belirtildi. Adana’da yargılanan çocukların 18 ve 15 yaş altında, Van’da yarılananların da yaşlarının 12-18 arasında değiştiği belirtildi.

Gösteriye katılana yıllarca hapis

Uzman görüşlerine de yer verilen İHD raporunda diğer illerde de işkence ve kötü muamele iddialarının dile getirildiğine işaret edilerek, “Bu çocuklardan birçoğu tutuklanmış, haklarında çeyrek yüzyıla yakın cezalar istenmiştir. Bu arada TMK’da değişiklik meydana gelmiş, yerel mahkemelerin çocuklar aleyhinde verdiği cezalar temyiz amacıyla Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay’dan da Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gitmiş, orada karar çocuklar aleyhine onanıp yürürlüğe girmiş, böylece taş atan veya zafer işareti yapan bir çocuğa 25 yıl hapis cezası uygulaması başlamıştır. Polise taş atmanın 25 yılla cezalandırılmasının adalet duygusunu zedelediğine dair toplumsal tepki önce Diyarbakır’da sonra da Türkiye’nin birçok ilinde ortaya çıkmıştır” denildi. Adana’da da ceza alan çocuk sayısının 67 olduğu belirtilen raporda, “18 ve 15 yaş altındaki bu 67 çocuğa, yapılan yargılamalar sonunda yaş sınırı dolayısıyla yapılan indirimlerden sonra örgüt üyeliğinden ve örgüt propagandası suçlamalarıyla toplam 290 yıl 3 ay ceza verilmiştir. Yani bu 290 yıla aldıkları cezada yapılan indirimler dahil değildir” denildi.

Tepki çeken cezalandırma

Çocuklara verilen cezalara toplumun birçok kesimi tarafından tepki gösterildiğine de dikkat çeken raporda, “Çocuklara reva görülen bu uygulamalar ve verilen cezalar başta ailelerin, çocukları savunan avukatların, İHD başta olmak üzere diğer insan hakları örgütleri ile çocuk odaklı çalışmalar yapan STK’ların, baroların, aydınların, köşe yazarlarının kısaca tüm kamuoyunun vicdanını rahatsız etmiştir. Peş peşe tüm ulusal gazetelerde yazılar, makaleler yazılmaya bu konuda başta Diyarbakır olmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi illerde toplantılar, basın açıklamaları yapılmaya başlanmış tepkiler bir anda çığ gibi büyümeye başlamıştır. Diyarbakır?da Çocuklar İçin Adalet Girişimi adıyla bir girişim oluşmuş, www.cocuklaraadalet.com sitesi kurulmuş, hem Türkiye’de hem de yurt dışında çok fazla ilgi gören siteye 4.000’den fazla aydın imza vermiş olup imza verenlerin sayısı gittikçe artmaktadır” denildi.

Ulusal ve ulaslararası sözleşmelere aykırı

Yaşları en fazla 17 olan bu çocuklar hakkında açılan davaların işleyişinin, hem Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’ne, hem de Çocuk Koruma Kanunu’na (ÇKK) aykırı olduğu belirtilen raporda, “Çünkü BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37/b. maddesinde, ‘Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır’ ifadesi yer almaktadır. Ancak, var olan işleyişte en son başvurulacak yöntem olan tutuklama ve alıkoyma, ilk olarak uygulanıyor. Varolan uygulama BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Koruma Kanunu’na aykırı olduğu gibi, Anayasa ile de çelişiyor. Anayasanın 90.maddesi, ‘Temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda, sorunun çözümüyle ilgili uluslar arası sözleşmeye yasalardan daha önce başvurulması gerekiyor. Devletin bu çocukları suça itilmekten korumak için uyguladığı yasal çözümle onları, terör suçlusu bir yetişkin gibi yargılaması ve cezalandırarak aslında çocukların temek haklarını ihlal ediyor” denildi.

Adalet Bakanlığı’nın verileri

DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, 2006-2007 yıllarında yapılan yargılamalara ilişkin yazılı soru önergesine dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in verdiği cevapta anlatılan istatistiklere de raporda yer verildi. Buna göre Şahin, TMK kapsamında 2006 ve 2007 yıllarında toplam 4 bin 784 dava açıldığını, bu davalarda 737’si çocuk olmak üzere toplam 11 bin 720 kişinin yargılandığını kaydetti. Şahin, aynı dönemde, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüt üyeliği ve örgüt propagandasını düzenleyen TCK’nın 220. maddesi kapsamında toplam 2 bin 469 dava açıldığını, bu davalarda 422’si çocuk toplam 17 bin 510 kişi yargılandığını bildirdi. 2006 ve 2007 yıllarında TCK’nın silahlı örgüt kurmak ve yönetmek suçunu düzenleyen 314. maddesi kapsamında toplam 2 bin 239 dava açıldığını kaydeden Şahin, bu davalarda 413’ü çocuk toplam 6 bin 582 kişi yargılandığını belirtti. İHD’ye göreyse 2006- 2007 yıllarında TMK’dan 737 çocuk, TCK 220’den 422 çocuk ve TCK 314’ten 413 çocuk olmak üzere toplam 1572 çocuk yargılandı. 2008 yılında ise tam bir araştırma yapılmadığını belirten İHD sadece Diyarbakır’da 305 çocuğun bu üç maddeden dolayı kanunla ihtilafa düştüğünü vurguladı. Raporda, işleyişteki olumsuzlukların giderilmesi için çocuklara müdahale edecek olan polislerin çocuk şube müdürlüğüne bağlı birimlerden seçilmesi, aile ve yakınlarına derhal haber verilmesi, avukatların soruşturma dosyasını incelemesine izin verilmesi, çocukların acilen çocuk savcısına çıkarılması, çocuklara aşırı güç kullanılmaması, devletin çocuklarla ilgili kanunları hazırlarken STK’ların görüşlerini alması ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi gibi talepler sıralandı.

İşkence iddiaları

Raporda İHD Adana şubesinin, çocukların yakalanmalarından mahkemeye çıkarılmalarına kadar gelişen süreçte neler yaşadıklarına dair bir çalışmaya da yer verildi. Yapılan insan hakları ihlalleri tek tek sıralanırken, ayrıca çocuklarla yapılan görüşmelere de yer verilen Adana İHD’nin raporunda da çocukların ağızlarından dökülenlerse, hep tartışılan o “şiddetin” boyutunu da gözler önüne seriyor. Rapora göre, çocukların yakalanma ve göz altına alınmaları sırasında polis orantısız güç kullanıyor, çocuklar Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüklerinde ise tehdit edilip dayak yiyorlar. Öyle ki, 16 yaşındaki TMK mağduru, okuldan dönüşte polisler tarafından yakalandığını, önce defterlerinin, sonrasında da okul kimliğinin polisler tarafından yırtıldığını iddia ediyor ve o süreci şöyle anlatıyor: “Ben zor durumda kaldım orada. Ne diyeceğimi şaşırdım. Bir şey diyemedim, sesimi de çıkaramadım. Abi dedim, benim suçum yok. Vuruyorlardı, acımadan vuruyorlardı.”

Haklar ihlal ediliyor

Ayrıca, gözaltı süresinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 90/4 maddesinde belirtilen, “Yakalanan kişiye hakların derhal bildirilmesi zorunludur” maddesi hiçe sayılarak, çocuklara hakları hatırlatılmıyor, hiçbir şekilde de kullandırılmıyor. TMK kapsamında tutuklanan bu çocuklar, olması gerektiği gibi çocuk mahkemelerinde değil, bir yetişkin gibi ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyorlar. Raporda da yer aldığı gibi, Çocuk Koruma Kanunu’nun (ÇKK) 16. Maddesine göre, soruşturmanın çocuk savcısı tarafından yapılması gerekirken, direk olarak Terörle Mücadele şubesine götürülüyor, burada saatlerce bekletiliyorlar. Ayrıca çocuklar, gözaltında tutuldukları süre içerisinde yasa dışı bir şekilde ifadeye vermeye zorlanıp, korkutuluyorlar. Delil olarak nitelendirilen fotoğraf ve CDler avukatlara gösterilmiyor, çocuklar ise kolluk tarafından bu görüntülerle tehdit ediliyor.

Asker ve gardiyanlardan da şiddet

Raporda yer alan en ilginç ifadeler ise, “tutukluluk süreci” bölümünde karşımıza çıkıyor. Çocukların Kürkçüler Cezaevi’nde tutuklu bulundukları süre içerisinde gardiyanlar ve askerler tarafından sürekli şiddete maruz bırakıldıkları, babası veya herhangi bir yakını da cezaevinde bulunan çocuğa karşı ise bu şiddetin daha ağır uygulandığı anlatılıyor. Tutukluluk sürecinde gördüğü kötü muameleyi ise 16 yaşındaki TMK mağduru şu sözlerle dile getiriyor: “Dedim, beni fazla dövmeyin ayağım sakat dedim. Daha beter darbe vura vura işte ayağım kırıldı. İşte belime, her tarafıma vurdular. Dayanamadım yere düştüm. Bayıldım. Bayıldıktan sonra ayağım ağrımaya başladı. O zaman iki tane değnek mi sopa mı belime yedim. Onun acısından bittim ben.” Yine bir başka çocuk, hem soyunmadığı hem de şınav çekemediği için demirle dayak yediğini iddia ediyor: “Bir hafta boyunca öyle dayak yedik. Ailem geldi hatta, görüşüme geldi. Ben böyle valla ayaklarım kıpırdayamıyordu. Ayaklarımın altı şişmişti. Morarmıştı… Buradan gardiyanlar tarafından, askerler tarafından dayak yedik.”

Cezaevinde de işkence

Çocukların yaşadığı cezaevindeki koşullar da ne yazık ki hiç iç açıcı değil. Aileleri tarafından getirilen temiz çamaşırlar, cezaevi yönetimi tarafından kabul edilmezken, çocuklar kantinden yeni çamaşır almaya zorlanıyorlar. Çocuklar yıkanabilmek için haftada bir verilen sıcak suyu beklemek zorunda kalıyorlar. Rapora göre, TMK mağduru çocuklarla ilgili işlemlerdeki bir diğer sorun da avukatın görevini yerine getirememesi. Normalde avukata derhal haber verilmesi gerekirken, bu davalarda çocuklar avukatlarından ancak savcılık aşamasında yararlanabiliyor. Gözaltı süresi boyunca avukatla çocuklar arasında herhangi bir görüşmeye izin verilmezken, çocuklar haklarından haberdar olamıyorlar. Çocuklar avukattan faydalanamazlarken, ifade ve tutanaklarda avukatın imzası bulunuyor. Raporda yer alan bir başka bilgiye göre, birtakım avukatların dava süresince yapılan ihlalleri görmesine karşın, güvenliklerini sağlayamayacaklarını düşündükleri için herhangi bir adli veya idari başvuruda bulunamıyorlar.

İhlal zincirinin son halkası mahkeme

Çocukların karşılaştıkları ihlaller, mahkeme sürecinde de devam ediyor. Haklarında açılacak olan davalar uzunca bir süre bekletiliyor, soruşturma süresi yaklaşık 4-5 ayı alıyor. Yakalandıktan ancak 5 ay sonra çıkarıldıkları mahkemeye ise ellerinde kelepçeyle gidiyorlar. Saatlerce mahkeme koridorlarında esas duruşta, başları dik bekletilen çocuklar, ciddi bir baskıya maruz kalıyorlar. Mahkemeye çıkarılan 17 yaşındaki TMK mağduru çocuk, düzenin işleyişindeki yanlışlığı şu sözleriyle ifade ediyor: “Bakıyorsunuz onlarca, yüzlerce çocuk Diyarbakır’da, Adana’da hep cezalara çarptırılıyor. Bir adım atsalar, mesela bir çözümü çözseler. Bir çocuk konuşmuştu, hakimin karşısında. Demişti, ‘Hakimim adam bomba atıyor on ay yatıp çıkıyor, adam öldürüyor üç dört ay yatıp çıkıyor, uyuşturucu satıyor bir ay yatıp çıkıyor. Peki, farz edin ki ben bir taş attım. Attım diyelim, bunun cezası 25 sene mi?’

Diyarbakır’da 16.5 ayda 3 bin 184 çocuk sanık oldu

Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri avukat Serhat Eren’in, baro kayıtlarından derlediği istatistiksel verilere göre 1 Ocak 2008 ile 17 Nisan 2009 arasında kentteki mahkemelerde ‘sanık’ sıfatıyla yargılanan 0-18 yaş grubundaki çocuk sayısı 3 bin 184. Bu rakam 2007 yılında 2 bin 226’da kalmıştı. Diyarbakır’da yasal ve yasadışı gösterilere katıldıkları ve bu gösterilerde kimi suçlara karıştıkları iddiasıyla sanık durumuna düşen çocuk sayısı son 16.5 ayda 3 bin 184 oldu. En yaygın çocuk sucu 815 vaka ile hırsızlık, siyasi suçlamayla yargılanan çocuk sayısı ise 407. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten halkı kin ve düşmanlığa tahrike, örgüt üyeliğinden görevli memura mukavemete, yasadışı örgüt propagandasından suçu ve suçluyu övmeye varıncaya dek, onlarca ‘siyasi suçtan’ hâkim karşısına çıktı. Araştırmaya göre en kayda değer artış, siyasi suçlarda görülüyor. Son 16.5 ayda 407 çocuk siyasi suçlamalarla sanık durumuna düşerken, 2007 yılında bu rakam 211’de kalmıştı. Öte yandan, diğer suç türlerinde de son 16.5 ayda ciddi artışlar oldu. Çocuklardan 815’i hırsızlık, 110’u kapkaç, 134’ü yağma ve 10’u dolandırıcılıktan yargılanıyor. 2007 yılında ise 796 çocuk hırsızlıktan, 96’sı kapkaçtan ve 122’si de yağmadan hâkim karşısına çıkmıştı. Yine son 16.5 ay içinde 578’i yaralamaktan, 61’i kesici aletle ve 18’i bıçakla yaralamaktan, 38’i darptan ve 37’si de cinayetten yargılanıyor.
Diyarbakır Barosu verilerine göre, 16.5 ayda çocuklara yönelik bazı siyasi suçlamaların sayısı şöyle:
Örgüt üyeliği: 85
Yardım ve yataklık: 12
Toplantı ve Gösteri Kanunu’na muhalefet: 15
Terörle Mücadele Kanunu’na aykırılık: 10
Memura hakaret: 4
Görevli memura mukavemet: 23
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik: 3
Kamu malına zarar vermek: 46
Suç ve suçluyu övme: 21
TMK’ya muhalefet: 30
Ülkenin devleti ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozucu faailiyet: 2 asadışı örgütün propagandasını yapmak: 118

Yorum yazın