Medya Sanat

Emre Şahin: ‘Rise of Empires: Ottoman’ın başarısı, yerel konuyu evrensel dilde anlatması’

Yazan: Mehmet Ali Yıldırım
(Görsel: NETFLIX; Emre Şahin portre: Mehmet Ali Yıldırım)

Netflix’te yayınlanan “Rise of Empires: Ottoman” dizisinin yönetmeni Emre Şahin’e göre “Güzel fikir herkeste var ama yetmiyor”. Şahin, “Birçoğumuzun bildiğini sandığı fetih hikâyesini nasıl anlatacağımızı iki yıl çalıştık ve kendimizi acımasızca eleştirdik” diyor.

Rise of Empires: Ottoman dizisinin Netflix’in beklediğinin de ötesinde ilgi gördüğünü ve devam edeceğini dile getiren yönetmen Emre Şahin, yapımın başarısını, yerel bir hikâyeyi uluslararası standartta aktarmasına bağlıyor: “Rise of Empires yerel bir proje değildi. Ortada zaten çılgın bir hikâye var. Gerçekleri bulup, bunu uluslararası bir dilde ve yeteri kadar objektif anlatırsak başarılı olacağını biliyorduk. Çılgın bir proje oldu.”

Şahin’in yönetmenliğini üstlendiği, tarih ve kurgu türündeki belgesel dizi Rise of Empires: Ottoman, 24 Ocak’ta 158 milyon aboneye sahip internet platformu Netflix’te 194 ülkede yayına girmişti. Altı bölümlük dizi, Konstantinopolis’in düşüşünü ve Osmanlı’nın kuruluş döneminin sona erişini anlatıyor.

Emre Şahin (45), İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi alt_lab’e konuk oldu ve soruları yanıtladı.

Rise of Empires, tarih ve İstanbul tutkusunun ürünü”

Hem tarihe, hem İstanbul’a özel bir ilgisi olduğunu belirten Şahin, bu iki tutkusunun birleştiği bir fikri dünyaya sunmak istediğini ve iki yıl önce Netflix’in kapılarını çalmasıyla projenin hayat bulduğunu aktarıyor: 

Yönetmen Emre Şahin, Bilgi Medya alt_lab’in konuğu oldu.

“Mesleğe sinema ile başladıktan sonra belgesele yoğunlaştım. Son yıllarda yine sinemaya döndüm. Rise of Empires ikisinin karışımı. Sadece belgesel veya film şeklinde yapsak eksikler olacaktı. Netflix iki yıl önce bize geldi. Benim de birkaç senedir aklımda olan İstanbul’un fethi ve imparatorluk olma hikâyesi böyle başladı. Birçoğumuzun bildiğini zannettiğimiz hikâyeyi nasıl anlatacağımızı düşünmeye başladık. Bir buçuk, iki yıl geliştirme süreci oldu. Bu arada yurtiçi ve yurtdışından uzmanlarla görüştük. Bence Netflix’in de beklemediği bir geri dönüş oldu. Bu yüzden mutlu olduk. Türkiye’de lansmanı pek fazla yapılmadı. II. Mehmet’in hikayesi devam edecek ama birkaç hikâyeyle daha ilgileniyoruz. Hem buradan, hem başka imparatorluklardan fikirler üzerindeyiz.”

Şahin, dizinin tarihsel gerçeklerle oynayıp oynamadığı hakkındaki soruyu cevaplarken, senaryodaki kurgu ve gerçek arasındaki ayırımı şöyle açıklıyor:

“Yapım öncesi araştırma döneminde çok detaylı çalıştık. Her kitabı okuduk, yurtiçi, yurtdışı olsun uzmanlarla görüştük. Sahneler yazıldıktan sonra da uzmanlara tekrar sorduk ve gösterdik. Ortada zaten çılgın bir hikâye var. Gerçekleri bulup yeteri kadar objektif anlatırsak başarılı olacağını biliyorduk. Kalan kısımları da kendi yarattığımız hikâyelerle kapattık. Mesela, surlara girip çıkan ve casusluk yapan kişiler olduğunu biliyoruz ama kim olduklarını bilmiyoruz. Onları da biz yarattık.”

“İlber Ortaylı ile de çekim yaptık ama kullanmadık” 

Belgeseldeki uzman görüşleri hakkında konuşan Şahin, İlber Ortaylı ile de çekimler yapıldığını ama bunların sonra çıkarıldığını söylüyor. Ortaylı ile bir sorun yaşanmadığını belirten yönetmen, tecrübeli tarihçiden de proje hakkında olumlu dönüş aldıklarını ifade ediyor.

İlber Ortaylı gibi bir tarihçiye dizide yer verilmezken neden jeoloji profesörü Celal Şengör’ün görüşlerine başvuruldu? “Bazı şeyleri biraz heyecanlı anlatıyor” diye cevaplıyor Emre Şahin, “Şengör proje dışında da tartışmalı bir insan ama proje hakkında doğru şeyler söylüyor. Araştırma yaptığımız etapta bize önerilen bir isim oldu. Pazarlamadan ziyade, heyecanı ve İngilizce hakimiyeti bize katkı sağladı. Herkesle üç dört tur önceden konuştuk ve nelerden bahsedeceklerine baktık.”

Emre Şahin, Netflix platformunun sinema sektörüne katkısı olduğunu ve olmaya devam edeceğinin altını çiziyor. 

“Hiçbir şeye karışmadılar ve tamamen bize bıraktılar. Kurduğumuz yapıya güveniyorduk ve emindik. Hem Türkiye’de başarıya ulaşıp, hem globalde başarıya ulaşmamız gerekiyordu. Bunu uluslararası bir dilde anlatalım, hikâye ile Türkiye’yi zaten yakalarız diye düşündük. En başından beri yerel bir proje değildi. Yerel olacağız diye uluslarası standartları geçemeyiz. İçerik bizden olmalı ama anlatım tekniği yurtdışı standartlarında olmalı. Bundan sonra pek çok şey değişecek.”

“Güzel fikir herkeste var ama yetmiyor” 

Proje geliştirmek isteyen sinema öğrencilerine de önerilerde bulunan Şahin, “parlak fikirler” bulmanın yeterli olmadığını görüşünde:

“Güzel fikir herkeste var ama yetmiyor. Kimse ‘aa ne güzel fikirmiş’ deyip önümüzü açmadı. Netflix’e proje üretmek için ise çok hazırlıklı gitmek lazım. Sadece fikir ve fikrin iyi olması yetmiyor. Sunmadan önce fikri kendi aramızda çok acımasızca deşmeye çalışıyoruz. Güvendiğiniz insanlarla projeyi deşmek lazım. Netflix, ‘local for global‘ (küresel için yerel) anlayışına sahip. Sadece dünyada iş yapması veya sadece bir bölgede iş yapması onları kurtarmıyor. Bizden bir hikâye bulup onu uluslararası dilde anlatmak lazım. Bu bir süreç işi. Yönetmen olarak bir yerde özgüven gerekiyor ve bunun bir şeye dayanması gerekiyor. Ben çalışmayı da seven birisi olduğum için yaptığınız işin arkasını doldurma taraftarıyım.”

Yönetmen olarak önce, ‘hikâye nedir, nasıl olmalıdır’ sorusunu kafamda oturtuyorum. Daha iyi olan şeyler varsa elbet yolda değişebiliyor. Geçmişte yaptığım şeylerin öyle bir katkısı olabilir bana. Beni en çok rahatsız eden, dış faktörler yüzünden değişen kararlarım. Zaten başka bir yönetmen gibi yaparsan, kopya iş oluyor. Sen ne anlatmak istiyor sen ne düşünüyorsun bunları bulmak önemli. Bu biraz insanı delirten bir döngü ama.”

Akşemseddin, Ulubatlı Hasan, …

Kamuoyunda konuşulan ve Akşemseddin, Ulubatlı Hasan gibi tarihi figürlerin de senaryoda yer aldığını belirten Şahin, daha sonra anlatımda kopukluklar yaratabileceği için bu figürlere yer vermediklerini söylüyor. Mehmet’i canlandıran Cem Yiğit Üzümoğlu hakkında da konuşan Şahin, oyuncusunun role girmek için bir süre rolün gerektirdiği kıyafetlerle gezdiğini, aynı Mehmet gibi yiyip, içtiğini belirtiyor.

‘Kahpe Bizans’la’ yetişen Emre Şahin…

Yönetmen Emre Şahin ve babası Prof. Dr. Haluk Şahin (Fotoğraf: Mehmet Ali Yıldırım)

Söyleşiye katılan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Emeritus profesörlerinden, Emre Şahin’in babası Haluk Şahin, Rise of Empires ve oğlunun performansı hakkında görüşlerini paylaşıyor:

“Bu ‘tür dönüştürücü’ bir dizi. Docu-drama dediğimiz ve insanlarda heves yaratmayan bu türün, nasıl bir dönüştürücü olduğunu gösteriyor. Kendi hikâyemizi evrensel sinema bilgileriyle dünyaya anlatıyoruz. Bu zamanın nasıl değiştiği ile de ilgili. Bir gecede 194 ülkede yayınlandı. Emre de çocukluğunda bütün ‘kahpe Bizans’ ve Cüneyt Arkın filmlerini izlemiş birisi. Öyle bir yerden yetişen Emre’nin dünya seyircisine ulaşabilmesi mümkün değildi. O anlayıştan günümüzün dünyasına seslenen, şövane olmayan, objektif olan, hayatının 25 senesi Hollywood’da geçmiş biri olarak hikâyenin önemini bilen bir yönetmen oldu. Baba olarak değil, uzman bir hoca olarak çok iyi buldum projeyi. Emre bana bunu söylediğinde bunun çok zor olduğunu söylemiştim. O zor şeyi üstlendi ve yaptı. Sanatta cesaret de lazım.”

EMRE ŞAHİN KİMDİR?

1975 İstanbul doğumlu Emre Şahin, Robert Kolej mezunudur. Futboldaki yeteneklerinden Amerika’da Emerson College’dan burs aldı. 25 yılı aşkın süredir Hollywood’un içinde olan Şahin, 40, Takım: Mahalle Aşkına, Alien Encounters, Hunting Hitler gibi projelere imza attı.

Yorum yazın