Genel

“Gerçi Rum İsekde Rumca bilmez”

Yazan: sayfasında

UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) 19 Şubat’ta yayınladığı Tehlike Altındaki Diller Atlası (Atlas of the World’s Languages in Danger) dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 33 dilbilimci ve editörün katkısıyla hazırlandı. Araştırmaya göre, Türkiye’de yok olduğu kabul edilen dillerden biri “Cappadocian Greek” yani Kapadokya Yunancası. 2005 yılında Yunanistan’da tekrar keşfedildiği savunulan bu dil hakkında […]

UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) 19 Şubat’ta yayınladığı Tehlike Altındaki Diller Atlası (Atlas of the World’s Languages in Danger) dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 33 dilbilimci ve editörün katkısıyla hazırlandı.

Araştırmaya göre, Türkiye’de yok olduğu kabul edilen dillerden biri “Cappadocian Greek” yani Kapadokya Yunancası. 2005 yılında Yunanistan’da tekrar keşfedildiği savunulan bu dil hakkında henüz bir yayın yok. Öte yandan nüfus mübadelesinden önce Orta Anadolu’da Rumlar tarafından konuşulan, ancak Yunan harfleriyle yazılan Türkçe’nin (Karamanlıca), Türkçe bilmeyen araştırmacılar tarafından sık sık Yunanca ile karıştırılması, “Kapadokya Yunancası” olarak isimlendirilen bu dilin Karamanlıca olma ihtimalini kuvvetlendiriyor. Keşif olarak sunulan bu dil gerçekten de Yunanca değil ise, bilgisizlikten doğan bin yanlış ya da siyasal bir çarpıtma söz konusu.

Atlastaki notlar

Atlas’ın Türkiye bölümündeki araştırmada imzası bulunan, Helsinki Üniversitesi Fin-Ugur Dilleri Kürsüsü Öğretim Üyesi Tapani Salminen “Kapadokya Yunancası”yla ilgili şu notları düşüyor: “Nüfus mübadelesi öncesinde Orta Anadolu’daki Kapadokya bölgesinde, özellikle Konya Sille’de, Kayseri civarı ve Faraşa’da konuşuluyordu. Mark Janse and Dimitris Papazachariou 2005 yılında Yunanistan’da bu dili konuşanları keşfedene kadar Yunanca’nın bir lehçesi olan Kapadokya Yunancası’nın yok olduğu sanılıyordu.”

Üniversitenin sitesinde yer özgeçmişine göre Avrupa ve Kuzeybatı Asya’da tehlike altındaki diller, Salminen’in uzmanlık konuları arasında yer alıyor. 47 yaşındaki dilbilimci UNESCO’nun 1993’te yayınladığı Avrupa’da Tehlike Altındaki Diller Raporu’nda (UNESCO Red Book Report on Endangered Languages: Europe)
da derleyici olarak görev aldı.

Dil kâşifleri

Yine üniversite sitesindeki yayın listesine göre Salminen’in doğrudan Türkiye ya da Türkçe ile ilgili bir yayını bulunmuyor.

Atlasta “Kapadokya Yunancası” olarak isimlendirilen dilin Türkiye’de kaybolduğu ve Yunanistan’da ise “son derece tehlikede” olduğu bilgisi iki akademisyenin 2005’te yayınladığı makaleye dayanıyor. Bu isimler o tarihte Ghent Üniversitesi (Belçika) öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mark Janse ve Patras Üniversitesi’nden (Yunanistan) Dr. Dimitris Papazachariou. Janse ve Papazachariou, popüler ve bilimsel yayınlarda 1960’larda yok olduğu kabul edilen “Kapadokya Yunancası”nı yeniden keşfeden ikili olarak anılıyor.

Mark Janse şu anda Middelburg’daki Roosevelt Enstitüsü’nde (Hollanda) Dilbilimi ve Antik Yunanca ve Latince kürsüsünde çalışıyor. Anadolu ve antik Yunanca üzerinde saha araştırmaları yapıyor. Enstitünün sitesindeki ise Türkçe hakkındaki tek çalışmasının 1997’de Atina’da bir konferansta sunduğu “Yunanca, Türkçe ve Kapadokyalı Akrabalarının Yeniden Ziyareti/Gözden Geçirilmesi” başlıklı bildiri. (Greek, Turkish, and Cappadocian Relatives Revis(it)ed: Bu bildirinin yer aldığı konferans [Proceedings of the 3rd International Conference on Greek Linguistics]1999’da kitap olarak yayınlanmış.)

Sayfadaki en ilginç bilgi, Janse’nin son çalışmasının tümüyle Yunanca-Türkçe karışımı “Cappadocian” (Kapadokyaca) üzerine olduğu. Yayınlar listesinde göre hazırlık aşamasında gözüken bu kitabın ismi Cappadocian/Asia Minor Greek (Kapadokyaca/Anadolu Yunancası).

Janse’nin sayfasında, onun Türkçe bildiğine dair bilgiye rastlanmıyor. (Janse’nin keşfine ortaklık eden akademisyen, Patras Üniversitesi Filoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Dimitris Papazachariou’nun kişisel sayfası ise “yapım aşamasında”. Fonetik ve lehçeler üzerinde çalışan Papazachariou’un formasyonunu gösteren dijital ortamda yayınlanmış bir kaynak yok.)

Çelişkiler, yanlışlar

UNESCO için çalışan uzmanların, bu iki akademisyenin çalışmalarını referans göstererek Yunanca olduğunu kabul ettiği bir dilin, yine o akademisyenlerden biri tarafından, Kapadokyaca ismiyle anılması ve “Yunanca Türkçe karışımı bir dil” olarak tanımlanması çelişkinin ilk basamağı.

Bilim adına yaralayıcı olan bir başka nokta ise Janse ve Papazachariou’nun 2005 yılında, 1960’larda yok olduğu kabul edilen bu dili konuşan insanlara ulaşmasının “keşif” olarak nitelendirilmesi. Çünkü dilin kaybolduğu söylenen tarihle “keşfedildiği” iddia edilen zaman arasında yaklaşık 40 yıl var. Tükendiği kabul edilen bir dili bu kadar uzun bir zaman diliminde fark edememek, keşif şöyle dursun, olsa olsa görmezden gelmek, en hafif tabirle bilim adamlarının bilgisizliğine işaret ediyor. Üstelik 2005’ten çok önce Karamanlıca hakkında Türkçe ve diğer dillerde (Yunanca, İngilizce ve Fransızca) yayınlar var.

Örneğin, HaberVesaire’nin konuştuğu, “Kapadokya Yunancası” isimlendirmesinin yanlışlığına dikkat çeken Yazar Gürsel Korat bu konuda yayın yapan az sayıda isimden. Doğrusunun Karamanlıca olduğunu belirtiyor ve 2000’den beri, kitap ve makalelerinde bu dil ve onu konuşan insanların kültürü üzerine yazıyor. Korat’ın 2002 baskısı Taş Kapıdan Taçkapıya: Kapadokya isimli incelemesinde Karamanlıca hakkında bir bölüm var. Yazarın “Karanlıktaki Dil: Karamanlıca” başlıklı bir makalesi ise Ağustos 2003’te ise Atlas dergisinde (sayı 125) yayınlandı.

Elbette Türkçe’yi Yunanca sananların Türkçe biliyor olması uzak bir ihtimal. Ama popüler yayınlardan çok daha fazlası mevcut. Hatta, ismi neredeyse Karamanlıca araştırmalarıyla bir anılan, dünyaca tanınan bir Yunan bilim adamı var.

Evangelia Balta ve Karamanlidika

Kavala doğumlu tarihçi Evangelia Balta, 1978’den beri “Karamanlidika” (Karamanlıca) üzerine çalışıyor. Anadolu kökenli bir ailenin kızı, mükemmel Türkçe biliyor. Karamanlıca üzerine pek çok makalesi, kitabı ve derlemesi yayınladı.
Örneğin 1987 tarihli bir derlemesi: “Karamanlıca, Yunan alfabesiyle basılmış Türkçe eserlerin analitik bibliografyası, (1584-1900)” [Karamanlidika. Bibliographie analytique d’ouvrages en langue turque en caractères grecs. Additions (1584-1900)]

Evangelia Balta’nın Türkiye’de, önemli bilimsel dergilerde Türkçe ve İngilizce yayınları da var. Örneğin 2000’de, Tarihçi Halil İnalcık’ın editörlüğünde yayınlanan bir kitapta yer alan makalesi şöyle: “Karamanlılar: Kapadokya’da Türkçe konuşan Ortodoks Toplum” (Karamanlılar: The Turcophone Orthodox Population in Cappadocia).

2003’te Türk Kültür İncelemeleri Dergisi’nde yer alan makalesinin başlığı konuyu yeterince aydınlatmaya yetiyor. “Gerçi Rum İsekde Rumca bilmez”.

Karamanlıca konusunda çalışan bir başka bilim adamı ise, Alman tarihçi Matthias Kappler. Ancak Kappler’in Balta’ya kıyasla çok az yayını var.

Karamanlıca’nın derdi: Politik çarpıtma

Tarihçi Balta’yı, dilbilimcilerden ayıran en önemli yönü ise uzmanlığı gereği, daha çok Karamanlıca’nın yazılı eserleri üzerinde çalışması. Karamanlıca basılan, çoğu neredeyse tükenmiş kitapları, dergileri, gazeteleri 1984’ten beri Atina’daki Anadolu Çalışmaları Merkezi’nde toplamaya ve bir kütüphane oluşturmaya çalışıyor.

Bir başka ilginç tesadüf, Karamanlıca’yı “Kapadokyaca” olarak isimlendiren Mark Janse’nin de, Evangelia Balta’nın Karamanlıca kütüphanesi kurduğu Atina’daki Anadolu Çalışmaları Merkezi’nin üyesi olması. (Janse’nin aynı zamanda Yunanistan ve Türkiye’deki “azınlık dilleri” üzerine uluslararası geniş bir akademik grubun kurucusu ve koordinatörü olduğu belirtiliyor.)

Gelgelelim Evangelia Balta, Karamanlıca araştırmalarında karşılaşılan sorunları internet sitesinde şu sözlerle tanımlıyor: Analitik çalışmaların azlığı, araştırmacılar arasındaki bilimsel alışveriş eksikliği ve siyasallaşma ve konunun politik çarpıtmaya uğratılması.

Sanırım Evangelia Balta Karamanlıca araştırmalarına engel gördüğü şeylerin hepsi, Karamanlıca’nın neden “Kapadokya Yunancası” olarak isimlendirilmiş olabileceğini, gün gibi ortadayken 2005’te yeniden keşfedildiği iddiasını açıklamaya yetiyor.

Yorum yazın