Genel

Hürriyet yine mi dümen kırıyor?

Yazan: HaberVs

Alper Görmüşagormus@medyakronik.comBurası, ortalıkta dolaşan söylentilerin aktarıldığı bir site olmadığı için, “Başta Hürriyet, Doğan grubu hükümetle arayı düzeltmenin yollarını mı arıyor” şeklindeki son günlerin flaş söylentisini de sayfalarımıza buyur etmedik.Dün, bir gazeteden beni arayan bir muhabir, özellikle de Hürriyet’in Başbakan Erdoğan’ın ağzından aktarılan “Türkiye artık birinci ligde” manşetini de hatırlatarak “Hürriyet’te son günlerde gözlenen gelişmeler” hakkında […]

Alper Görmüş
agormus@medyakronik.com

Burası, ortalıkta dolaşan söylentilerin aktarıldığı bir site olmadığı için, “Başta Hürriyet, Doğan grubu hükümetle arayı düzeltmenin yollarını mı arıyor” şeklindeki son günlerin flaş söylentisini de sayfalarımıza buyur etmedik.
Dün, bir gazeteden beni arayan bir muhabir, özellikle de Hürriyet’in Başbakan Erdoğan’ın ağzından aktarılan “Türkiye artık birinci ligde” manşetini de hatırlatarak “Hürriyet’te son günlerde gözlenen gelişmeler” hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de henüz manşeti bile görmediğimi, o nedenle beni mazur görmelerini istedim. Bugün baktım, gazetede o yönde bir haber yoktu, belki yarın olacaktır.
Demek ki elimizde söylentilerin dışında bir de son ayların Hürriyet manşetleri arasında bir benzerine daha rastlayamayacağımız manşet var. Peki, bu manşete bakarak bir şeyler söylemek mümkün mü? Hürriyet’in bu türden, karar alıp uygulanmış hissi veren “yeni çizgi” pratiklerini hesaba katarsak, mümkün…
Zaten daha birinci gün “bu ne?” diye soranlar var. Mesela bugünkü (3 Nisan) Yeniçağ gazetesi… Gazete, birinci sayfadan uyarıyor:
“AMİRAL GEMİSİ SU ALIYOR / Rota değiştiren Doğan medyasının amiral gemisi Hürriyet, hükümet iskelesine çark etti…”
Haberin devamında, bunun bardağı taşıran damla olduğuna, meselenin öncesi olduğuna dair şu satırları da okuyalım:
“Kaptan-ı Derya Ertuğrul Özkök’ün dümenini tuttuğu Doğan Medyası’nın amiral gemisi Hürriyet’te son zamanlarda bir şeyler oldu. Hürriyet’in fırtınalar kopup, memleket yıkılırken toz duman ortamında siyaset toplarına girmeyip sade suya tirit manşetlerle günü gün etmesi gözden kaçmıyor. Hükümet sahillerinde demir atacak güvenli bir koy arayışına girmiş görüntüsü veren Hürriyet dün de ekonomimizin çok iyi yolda olduğundan dem vuran Başbakan Tayyip Erdoğan’ı manşete çekip ‘Türkiye artık birinci ligde’ diye başlık attı.”

Çölaşan’ın çıkarılışı ve son keskin dönüş

Acı ama gerçek: Hürriyet söz konusu olunca, “Hiç öyle şey olur muymuş canım, koca gazete bir kararla ‘hükümete bindirme’, sonra bir başka kararla ‘hükümetle iyi geçinme’ çizgisine girecek… Olmaz öyle şey” diyemiyoruz.
Benim gözlemime göre Hürriyet en son Emin Çölaşan’ın işten çıkartılmasından hemen sonra “hükümete bindirme” çizgisine geçmişti ve bu çizgi o gün bu gündür devam ediyor.
Hatırlayalım: Emin Çölaşan’ın işten çıkartılması okurlar arasında büyük bir şaşkınlığa yol açmış, basın dünyası Hürriyet’in tiraj kaybının ne kadar olacağını hesaplamaya başlamıştı. Hele ki Çölaşan’ın “Hükümeti eleştiren yazılarımı sansürlerlerdi, ‘zor durumdayız, Maliye Bakanı hakkında yazma’ derlerdi, en çok da Ertuğrul Özkök arardı bu iş için beni” şeklindeki itiraflarından sonra Hürriyet iyice zora düşmüştü. (Geçerken belirtelim: Çölaşan bir Hürriyet yazarıyken, yazısı gazetesi tarafından sansürlenen yazarlarla ilgili olarak ağzına geleni söyler, kendi başına böyle bir şeyin gelmesi durumunda o gazetede bir dakika bile durmayacağını yazardı.)
Konumuza dönersek… İşte o günlerde Hürriyet gerek hükümete gerekse de “irtica”ya karşı mücadelesini sertleştirdi. Laiklik hassasiyetinde neredeyse Cumhuriyet’le yarışmaya başladı ve, o zamanlar yapılan yorumlara göre, bu çizgi sayesinde tirajını koruyabildi.
Bu “yeni çizgi”nin o günlerden hatırda kalan en ilginç örneklerinden biri de hiç kuşkusuz “BENİM HABERİMDEN SANA NE LAN?” manşetiydi. Hürriyet’in, karısının başı örtülü milletvekillerinin listesini çıkarmasına, “Sana ne lan benim karımın başörtüsünden” tepkisini veren bir milletvekiline cevap niteliğindeki bu manşet, gerçekten de Hürriyet’in laik okurlarının yağlarını eriten türdendi.
Hiç şüphesiz Çölaşan’ın atılmasından sonra benimsenen yeni çizginin yegâne nedeni, kaçmaya aday laik okurların gönlünü kazanmaya çalışmak değildi. Mutlaka başka nedenleri de olmalı. Bu çerçevede, sizin de kulağınıza gelmiş olmalı diye düşündüğümüz bir dizi akçalın neden de dikkate alınabilir.

Şimdi içine yeni girilmiş gibi görünen “hükümetle iyi geçinme” çizgisinin nedenleri konusunda da türlü söylenti var ortalıkta. Ama eldeki veriler şimdilik daha ilerisini söylemeye elvermiyor. Bugünden itibaren Hürriyet’i bu gözle de takip edeceğiz; bakalım neler göreceğiz.

Yorum yazın