Kültür Mirası

İstanbul’dan kaçırılan Mektep

Yazan: Gökhan Tan

Ne onu müzeye çevirmek üzereyken elinden alınanın, ne bu kararı verenin ne de yeni sahibi Milli Eğitim’in haberi yok…

Adalar Müzesi 2011’in ilk sergisini 2 Temmuz’da açtı, yıl sonuna kadar da açık kalacak. Adalar Binalar Mimarlar sergisi, Prens Adaları’nı “inşa eden” mimarları ve eserlerini fotoğraflar, çizimler ve haritalarıyla bir arada sunuyor. İstanbul ve kültür mirasımız adına kayda değer bir çalışma. Çünkü her şeye rağmen Adalar, İstanbul’un yitirdiği geleneksel kent dokusunu olabildiğince muhafaza edebilen tek ilçesi. Daha fazla kayıp yaşanmadan böyle bir belgeleme ve bilgilendirmenin yapılması bu nedenle önemli.

Gelgelelim, görsel ve zihinsel hafızasında azımsanmayacak yeri olan kimi yapılar sergide mevcut değil. Büyükada’da Kaymakamlık olarak kullanılan Hacopulo Köşkü örneğin. Adaların en görkemli yapısı olmasına rağmen mimarı bilinmiyor ve bu nedenle sergide yok. Kaymakamlık da, devleti temsilen kullandığı kültür mirasının menşei hakkında bilgi sahibi değil. Bu yazının konusu olan Taş Mektep de mimarı bilinmeyen yapılardan. 1925’ten 1970’lere kadar Büyükada İlkokulu olarak kullanılan ve en az 30 yıldır boş olan 150 yaşındaki bu yapı nedeni belirsiz bir şekilde cezalandırılmasaydı, İstanbul’un ilk kent müzesinin mekânı olabilirdi. Adalar Binalar Mimarlar’ sergisi de belki, anlamını pekiştirecek bu tarihi yapıda açılabilirdi.

Tahsisler ve seçimler

Taş Mektep’in Adalar Müzesi’ne tahsisinin ve sonra geri alınmasının uzunca bir öyküsü var: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) mülkiyetindeki bina 2005’te, Adalar Belediyesi’nin talebiyle “müze ve sergi sarayı olarak kullanılmak üzere” 10 seneliğine bu kuruma tahsis ediliyor. Adalar Vakfı, Adalar Müzesi’nin kurulması ve binanın restorasyonu için talip oluyor. Bunun için Adalar Belediyesi’yle birlikte proje yapıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı’nın kurulmasıyla kaynak sorunu çözülüyor. AKB Ajansı, Ocak 2009’da projeyi kabul ediyor ancak protokolün imzalanması daha sonraya bırakılıyor. Adalar Vakfı, harap durumdaki binanın kazanılması ve müze haline getirilmesi için proje çalışmalarına başlıyor. Derken AKP’li Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden, 29 Mart 2009’da tekrar aday olduğu seçimi kaybediyor. Ve Adalar Belediyesi, Adalar Vakfı ve İstanbul 2010 AKB Ajansı arasındaki protokole, CHP’li yeni başkan Mustafa Farsakoğlu 7 Nisan’da (görevi devraldıktan üç gün sonra) imza atıyor.

Bundan sonra işler karışıyor: İBB’nin 2005’te Adalar Belediyesi’ne yaptığı tahsisi yerel seçimlere 19 gün kala, 10 Mart 2009’da iptal ettiği ve bu durumu 20 Mart’ta Adalar Belediyesi’ne yazıyla bildirdiği ortaya çıkıyor. Dört yıl önce yapılan tahsisin seçim döneminde kaldırılması, kararın siyasi olduğu yönünde tartışmalara neden oluyor.

Kimse bilmiyor

Konuştuğum eski başkan Coşkun Özden iptal kararının siyasetle ilgili olmadığı görüşünde: “Hatırladığım kadarıyla Taş Mektep’in Adalar Belediyesi’ne veriliş şeklinde bir yanlışlık vardı. Bu nedenle İBB geri aldı” diyor. Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu aynı fikirde değil. “Sanırım seçim sürecinde Mustafa Farsakoğlu’nu desteklememiz ve bunu saklamamamız bu kararın çıkmasında etkili oldu” diyor Bulutoğlu, “Adalar Belediyesi’nin Büyükşehir Belediyesi’ndeki meclis üyesi de belli ki, kendi belediyesinin ortağı olduğu projenin iptal edilmesine itiraz etmemiş” diye devam ediyor.

Bulutoğlu’nun işaret ettiği, o dönemde İBB Meclis üyesi de olan Adalar Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Bülent Mısırlıoğlu bir itirafta bulunuyor: “Açıkçası seçim sürecinde Büyükşehir Meclisi’ndeki toplantılara da pek gidemiyorduk. İptal kararını, 20 Mart 2009’da Adalar Belediyesi’ne gönderilen yazıyla öğrendik.” Mısırlıoğlu buna rağmen Farsakoğlu yönetiminin iptal kararını, seçimlerden önce alınmış gibi göstererek siyaset malzemesi yaptığını söylüyor. Başkan Mustafa Farsakoğlu ise cevabında, kararın Belediye personeli tarafından aylarca gizlendiğini söylüyor: “Bilgimiz olmayan bir şeyi nasıl gizleriz? Belediyedeki mevcut kadrolar, bizim başarısız olmamızı istedi. Bizde maalesef böyle bir kin duygusu var. Hukukçumuz bile, dava açma süresi sona erdikten sonra bize haber veriyor.”

Engelliye engelli

Sonuçta 30 yıl sonra nefes almaya başlayan, projeleri, protokolleri yapılan Taş Mektep, 20 Mart 2009 tarihli kararla tekrar sessizliğe gömülüyor. İBB, tarihi binayı önce kendi bünyesindeki Müzeler Müdürlüğü’ne ve 11 Şubat 2010’da da “Fiziksel Engelliler Rehabilitasyon Merkezi” kurulması amacıyla beş yıllığına Milli Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis ediyor.

İBB, Adalar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün binayı bu amaçla talep ettiğini doğruluyor. Ancak bu talep inandırıcı olmaktan hâlâ uzak. İlçe Müdürlüğü “Biz orayı temizledik ve kendi uhdemize aldık. Ancak henüz okul için bir hazırlık yok” diyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ise oraya bir okul yapılacağından haberi yok. İlk Yatırım Bölümü “Böyle bir projeden haberimiz yok, bizim haberimiz olmadan da gerçekleşmesi mümkün değil” cevabını veriyor. Kaldı ki Kadıyoran yokuşu üzerindeki bina, gerek girişinin bulunduğu Türkoğlu Sokak’taki merdivenler ve gerek binanın yüksek merdivenleri nedeniyle fiziksel özürlüler için uygun bir seçim gibi görünmüyor. Ayrıca 2. derece tarihi eser statüsüyle korunan binanın engellilerin kullanacağı şekilde düzenlenmesi belki de mümkün değil.

Cezalı bina

Peki tekrar kazınımı için projeleri yapılan, daha da önemlisi restorasyonu için İstanbul 2010 AKB Ajansı’ndan kaynak temin edilen bina, neden Adalar Belediyesi’nden alındı? İBB’den bu sorunun cevabını bekliyorum. Adalar Müzesi faaliyetlerini, merkeze uzak Aya Nikola mevkiinde, helikopter hangarından sergileme alanına dönüştürülen prefabrik bir yapıda sürdürüyor. Aralarında ‘Adalar Binalar Mimarlar’ın da bulunduğu geçici sergilerini, Çınar Meydanı’ndaki Adaevi’nin bahçesinde düzenliyor.

Bu haliyle bile görenleri heyecanlandırmaya aday Taş Mektep ise, askeriyedeki “cezalı bina”ları andırıyor. Kapısı kilitli. Bahçesindeki ek binada bir bekçi oturuyor, milli bayramlarda mektebin balkonuna bayrak asıyor.

Memleketten yurtdışına kaçırılan kültür mirasımızı geri kazanmak için son yıllarda gösterilen çaba anlamlı olabilir. Keşke yurt içindekileri de unutmasak. İşe, cezaları affederek başlasak.

*Radikal İki’de, 10 Temmuz 2011’de yayınlanan yazı

Yorum yazın