Koronavirüs salgınına yönelik tedbirler evde kalmayı bir gereklilik haline getirirken, çevrimiçi terapi gibi internet aracılığıyla sağlanan ruh sağlığı hizmetleri de giderek daha fazla tercih ediliyor.
Danışan-terapist mahremiyeti dolayısıyla ismini vermek istemeyen terapist E.B., koronavirüs tedbirleri kapsamındaki evde kalma gereksiniminin çevrimiçi terapiye talebi arttırmış olabileceğini düşünüyor. Terapist E.B.’ye göre olağandışı koşulların getirdiği değişikliklerin duygusal dünyadaki yansımalarının neler olduğunu anlamak, yani yaşanan zorlukları reddetmeyip onları da ruhsallığın bir parçası kılmak bu dönemi ve sonrasını atlatmanın sağlıklı bir şekli olur. Bununla ilgili olarak, bazıları bu süreçle daha iyi baş edebilir ve paylaşımda olduğu, konuşabildiği insanların ulaşılabilir olmasıyla da örneğin bu sürecin etkileri üzerine düşünüp anlama alanını kendine daha rahat sağlayabilir. Diğerleri ise yaşadığı zorlayıcı değişimleri fark etmeye, anlamaya ya da bunlarla baş etmeye zemin hazırlayan ruhsal kaynaklardan yoksun olmasıyla ve yeterli sosyal desteğin çevresinde olmamasıyla da yalnızlaşmış hissedebilir. Terapist E.B., bu sebeple değişimlerin kendindeki etkilerini fark etme, anlama ve hasar almadan bu değişimlerin getirdiği yeni koşullara adapte olma açısından, terapiye normalden daha fazla ihtiyaç hissedilebileceğini düşünüyor.
Terapist E.B., çevrimiçi terapinin avantaj ve dezavantajlarının birlikte var olduğunu ifade ediyor. E.B.’ye göre seansın çevrimiçine geçmesi yüz yüze görüşme koşullarının sağlanamadığı zamanlarda terapi sürecinin aksamaması için danışanla birlikte karar alınarak başvurulabilecek bir çözüm. Terapist E.B., genelde danışanın terapi sürecinin bir evresinde bulunduğu şehir veya ülkeden taşınmasıyla ya da herkesin deneyimlediği yeni bir durum olarak salgın zamanında; çevrimiçi terapi önerisini danışanın hayatındaki değişimlere eşlik etmek ve bu geçişlerin getirdiklerini birlikte anlama ortamı sağlamak adına önemli buluyor.
Online terapi fırsat ve zorluklar barındırıyor
Terapist E.B., çevrimiçine geçişin o zamana kadar gelişen ilişkinin mekan kısıtlaması tanımadan danışanın hayatına eşlik edilebilirliği açısından önemli bir fırsat sağlarken yüz yüze görüşmelerden farklı bir ortam sunduğunu söylüyor. E.B.’ye göre bu farklılık, ilk olarak, aynı odada danışan ve terapistin tüm bedeninin konuşma, kendini ifade etme imkanının çevrimiçinde yitirilmiş olmasından kaynaklanıyor. E.B., görüntü ve sesin danışan ve terapist arasında iyi aktarılamaması gibi sebeplerle kesintisiz gerçekleşemeyen bir seansta danışanın kendini ifade etme sürecindeki aksamaların terapistin belli bir dikkat ve özen gerektiren dinleme sürecine zorluk olarak yansıyabileceğini söylüyor.
Kendisi de çevrimiçi seans uygulayan terapist E.B., danışanlarının kendisiyle koronavirüs salgını sürecine dair paylaşımları olduğunu belirtiyor. Danışanlar özellikle gelecekteki belirsizliğe dair ve karantina süreci sonrası hayatın nasıl bir düzen veya düzensizlik içinde ilerleyeceğine yönelik endişeler duyuyor.
Başa çıkılması gereken yeni durumlar var
Bu süreçte herkesin hayat düzeninde değişiklikler olduğuna dikkat çeken terapist E.B., insanların kendini ait hissettiği mekanlar ve ilişkilendiği kişilerin artık eskisi gibi olmadıklarını ekliyor. Bazıları işlerini, hatta çevrelerindeki insanları da CoVid-19 hastalığı dolayısıyla kaybediyor. Bu insanların bir yandan bu kayıplarla meşgul haldeyken bir yandan da işlerini her zamanki gibi sürdürmek durumunda olduğunu söyleyen E.B., duygusal olarak zorlayan ama hayatın devamlılığının gereği olarak başa çıkılması gereken birçok yeni durumla karşı karşıya kalındığını ifade ediyor.
“Kimi kayıplarının yasını tutuyor, kimi ise kayıplarının ne olduğunu hâlâ anlamaya ve bunlarla yüzleşmeye çalışıyor” diyen E.B., bu süreçle başa çıkma yöntemi olarak bazılarının savunma mekanizmalarını güçlendirip aslında gerçekte ne yaşadığıyla daha az temasa geçtiğini belirtiyor. Anlaşılmayan duyguların uzun vadede daha büyük ruhsal zorlantıların (Kompulsiyon) yolunu açabileceğini söyleyen E.B., bu süreci kayıplarıyla yaşamaya izin verenlerin karşılaşacağı depresif duyguların var olduğunu ve kendi ruhsal altyapılarının el verdiği ölçüde bu süreçle mücadelenin herkes için farklılık göstereceğini ifade ediyor. Terapist E.B., bu sebeple insanların aslında neyin içinde olduklarını, bu süreçten bireysel olarak nasıl etkileneceklerini ve içsel olarak kendilerine özgü zorlantıların neler olduğunu anlama ihtiyacının bu süreçle baş etmenin bir yöntemi olarak daha çok doğabileceğine dikkat çekiyor.
Tedavi yöntemi olarak da kullanılabiliyor
Psikoterapist ve klinik psikolog Serap Piri Erbaş ise konuya ilişkin makalesinde, bu alanda verilen çevrimiçi hizmetlerin, danışanlara psikolojik test uygulama veya onların problemlerine yönelik öneri sunma gibi pasif müdahalelerden; doğrudan psikopatolojiyi iyileştirmeye yönelik olarak uygulanan tedavi gibi daha aktif müdahalelere imkân verdiğini ortaya koyuyor. Erbaş’ın makalesinde belirttiği üzere, internet tabanlı psikolojik hizmetleri doğrudan bir terapi yöntemi gibi ele alıp değerlendirenler olduğu gibi, bu uygulamaları geleneksel tedavilere yardımcı araçlar olarak görenler de mevcut.
Erbaş makalesinde, Sigmund Freud’un mekânsal açıdan kendine uzaktaki danışanları ile mektuplaşarak iletişim kurduğu örneğinden yola çıkarak günümüzde de pek çok terapistin çevrimiçi terapi olanaklarına yönlendiren kendi web sitelerinin olduğu bilgisine yer veriyor. Zaman zaman geleneksel yüz yüze terapilerin, danışan veya terapistin şehir ya da ülke dışında olduğu durumlarda çevrimiçi terapi olarak sürdürüldüğü örneği veriliyor.
Erbaş’ın makalesine göre, internet temelli destek gruplarının ve video konferans yoluyla yapılan uygulamaların; panik bozukluk, depresyon, cinsel sorunlar, travma sonrası stres belirtileri, yeme bozuklukları üzerinde olumlu sonuçları mevcut. Erbaş makalesinde çevrimiçi terapi hizmetlerinin avantajlarını daha az maliyetle, geniş bir coğrafyadaki daha çok sayıda danışana hızlı bir şekilde ulaşma olanağı sağlaması ve böylece ruh sağlığı merkezlerine uzak yerleşkelerde ikamet eden veya görece daha düşük gelire sahip kişilere de hizmet imkânı sunması olarak gösteriyor.
Dezavantajları da var
Erbaş’ın makalesinde belirttiği üzere, internet tabanlı psikolojik hizmetlerin pek çok dezavantaja sahip olduğu da görülüyor. Erbaş makalesinde bu dezavantajları; her iki tarafın da birbirini yüz yüze iletişime kıyasla daha soğuk veya daha resmi algılama ihtimali, internet tabanlı hizmetlerin tanı ve tedavide göz teması kurma, bütünsel dış görünüm gibi sözel olmayan ifadelerin vereceği ipuçlarının kullanımından yoksun olması, danışanın problemleri internet üzerinden müdahale edilemeyecek kadar ciddi olması halindeki yetersizlik olarak sıralıyor. Yani, internet tabanlı psikolojik hizmetlerin her durum ve her koşuldaki bireye uygun olmadığı görülüyor.
Erbaş’ın makalesinde ortaya koyduğu üzere, pek çok terapist bu alana temkinli yaklaşsa da giderek daha çok talep görmeye başlayan çevrimiçi hizmetlerin psikoterapi alanındaki varlığı da kaçınılmaz görünüyor.
Bağlantılı haber: Koronavirüs sonrasında hayat nasıl olacak?