Spor

Kasımpaşa Spor’un “başarı” öyküsü

Yazan: Tolga Arslan / Volkan Öner
Fotoğraflar: kasimpasaspor.org.tr / Tayyip Erdoğan Fotoğrafı: Serhat Keskin / Kolaj: HaberVs

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mahallesinin takımı Kasımpaşa Spor’un AKP iktidarıyla gelen başarı hikâyesi

Gezi Direnişlerinde adı en çok anılanlardan birisi kuşkusuz ki Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’ydı. Statlardaki tezahüratları hak, özgürlük ve demokrasi talep edilen sloganlara çevirenler kimi zaman barikatları kuranların yanında kimi zaman da çatışmaların ön saflarında yer aldı. Bu yüzdendir ki polisin gözünde zaten “sakıncalı” olan bir taraftar grubunun “terörist” ilan edilmesine ramak kaldı. Elbette bu iş burada kalmamalıydı. Öyle de oldu. Taraftarlarına bakılırsa Çarşı’nın intikamı takımından alınmak istendi. Futbol klişesiyle söylersek “sezona fırtına gibi başlayan” Beşiktaş her takımın her puan kaybında esas sorumlu ilan ettiği hakemlerin hatalarının birincil hedefi haline geliverdi. Sahaya giren “taraftarlarının” taşkınlıklarının ceremesi de kendisine ödetildi. İyi başlayan sezon bir anda kâbusun sınırına gelip dayandı.

Futbolla değil olaylarla konuşulan maç

Böyle bir dönemde Kara Kartallar, önceki gece (15 Aralık Pazar) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mahallesinin takımı diye bilinen Kasımpaşa Spor’un rakibiydi. AKP’nin iktidar olmasından sonra başarı basamaklarını daha kolay tırmanan Kasımpaşa’yla yapılan maç, sahadaki futbolla değil ama hakem hatalarından, oyun sırasında futbolculara saldıran seyircisine kadar yaşanan birçok olayla spor tarihinin sayfalarında şimdiden yerini aldı. Sahaya atılan ikinci topla kendi kalesine yapılan atağı kesen Kasımpaşa Sporlu Donk sarı kart yedi ama duran oyun hava atışıyla başladı. Kasımpaşa Spor tribününden sahaya atlayan bir “taraftar”, tuttuğu takım olduğu söylenen Beşiktaş’ın futbolcusu Fernandes’e yumruk atmaya çalıştı. Takım arkadaşlarına saldırıyı tekmeyle savuşturmaya çalışan Ramon Motta ve Hugo Almeida ise kurallar gereği kırmızı kartla cezalandırıldı. Lig ikincisi olan Kasımpaşa ile takipçilerinden Beşiktaş’ın girdiği puan mücadelesinden çok haliyle yaşanan bu olaylar tartışıldı, tartışılıyor. Hangi takım haklı? Hakem mi suçlu? Beşiktaş’ın hakkı mı yendi? Yoksa her şey normal seyrinde mi gitti? Her sorunun yanıtını herkesin meşrebine göre verdiği bir tartışma ortamı daha doğmuş oldu. Elbette bu haber, bu sorulara yanıt verecek bir referans olma iddiasında değil. Sadece, Beşiktaş galibiyetiyle puanını 30’a çıkararak yaklaşık 400 milyon Euro ile Avrupa’da en çok gelir getiren sekizinci ligi konumunda olan Spor Toto Süper Lig’de ikincilik konumunu koruyan Kasımpaşa Spor’un başarı hikâyesinin dönüm noktalarını anlatmak istedik o kadar.

Mahalle takımından Süper Lig’e

Kulübün resmi internet sitesinde yazılanlara göre Kasımpaşa’nın kuruluşu, İstanbul’un İngilizlerce işgal edildiği yıllara kadar iniyor.  İşgalci İngiliz askerlerine karşı yapılacak mahalle maçı için gençlerin kendi aralarında kurduğu takımın sahadan 11-4’lük galibiyetle ayrıldığı maç, Kasımpaşa’nın günümüze kadar uzanan serüveninin de başlangıcı oldu. Ortada bir takım vardı ama ismi yoktu. Matbaacı Şeref Hiver’in ısrar ettiği “Basiret İdman Yurdu”  isminden yola çıkarak başlangıçta “Basiret” diye düşünülse de de kulübün adı 20 Temmuz 1921’deki kongrede Kasımpaşa Altıntuğ İdman Yurdu olarak belirlendi. Birkaç kez ismi değişen kulüp, 1987 senesinde bugün anıldığı gibi Kasımpaşa Spor adını aldı. İnternet sitesinde 1940’tan 1960’lı yıllara kadar Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere tüm İstanbul takımlarının korkulu rüyası olduğu söylene gelen Kasımpaşa 2000’li yıllara kadar adını taraftarı ve rakipleri dışında kimsenin bilmediği bir takım olarak varlığını sürdürdü. Kulübün, tarihindeki başarı grafiğini tekrar yakalaması ise mahallelileri Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında AKP’nin 2002 sonunda iktidara gelmesinden birkaç yıl sonra oldu.

Üç yılda üçüncü ligden Süper Lig’e

2005’e kadar bulunduğu 3’üncü ligde inişli çıkışlı bir performans sergileyen Kasımpaşa, bu tarihten sonra da başarı merdivenlerini hızla tırmanmaya başladı. 2005’ten sonraki 3 yıl içinde sırasıyla 2’inci lig ardından 1’inci lig ve 2007’de de şu anda mücadele ettiği Türkiye Süper Ligi’ne yükseldi. Puan tablosunda ortanın altında yer alan sıradan bir takım olarak varlığını sürdüren Kasımpaşa 2010 yılında küme düştü. Türkiye 1’inci ligindeki misafirliği kısa süren Kasımpaşa ertesi yıl tekrar Türkiye Süper Lig’ine çıktı ve kalıcı olmayı başardı. Kasımpaşa Spor’un 2005 yılından sonra aralıksız şampiyon olarak Spor Toto Süper Lig’e yükselişinde yönetim kurulundaki önemli isimlerin spor dünyası dışındaki ilişkilerinin katkısının olduğu hep iddia edildi. 2002’de dönemin Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ricası ile Kasımpaşa Spor’un başkanlığını üstlenen isim Milli Görüş geleneğinin partilerinde yer almış bir isim olan Hilmi Öksüz’dü. 10 yıl süreyle 2012’ye kadar aktif olarak başkanlık yapan Öksüz AKP’nin temelini oluşturan Milli Görüş geleneğinin temsilcisi olan Milli Selamet Partisi, Fazilet Partisi ve Refah Partisi’nde görev almıştı. Behram Kılıç’ın 11 Haziran 2012 tarihinde Aksiyon Dergisi’nde yer alan haberine göre;  Öksüz, “Beyefendi” diye hitap ettiği Başbakan Erdoğan ile uzun yıllara dayalı arkadaşlığının temeli de aynı mahallenin partilileri olmasıydı.

Taksim’de otopark, Kemerburgaz’da tesis

Kasımpaşa Spor henüz Türkiye 3’üncü liginde oynadığı 2004 yılında UEFA kriterlerine göre yeniden inşa edilen stadının adı da bu arkadaşlığın simgelercesine Recep Tayyip Erdoğan olarak değiştirildi. Stat sorunu halledilen kulübün en büyük gelir kaynağı ise Taksim’in göbeğinde bulunan belediyeye ait 5 dönümlük araziden karşılanıyordu. Milliyet gazetesinde 5 Mayıs 2005’de yayımlanan bir habere göre geliri kulübün kasasına aktarılan otoparka çevrilen arazinin üçte birine sahip olan Ziraat Bankası’nın bunlardan haberi bile olmadığı anlatılıyordu. Bu arada Belgrad Ormanı yanında bulunan 232 dönümlük arazi Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nden talep edilmiş ve kazanılmıştı. Kemerburgaz Spor Kulübü’ne ait 32 dönümlük arazinin yanı sıra Belgrad Ormanı’nı da kapsayan 232 dönümlük arazi de mahkemenin imar izni olmadığı için “dur” demesine rağmen kulüp tesisleri inşaatı hız kesmeden devam etti. Ortaya çıkan ve Kasımpaşa Spor Kemerburgaz Tesisleri adı verilen olarak bilinen yapı Fenerbahçe’nin 80, Galatasaray’ın 110 ve Beşiktaş’ın 145 dönümlük arazi üzerine kurulan tesislerinden de büyüktü.

Devlet ihalelerinin iş adamları yönetimde

Tesislerine paralel olarak hedeflerini de büyüten Kasımpaşaspor, bu amaçla 2012’de köklü bir değişime gitti. Kulüp, sahip olduğu medya kuruluşlarının AKP hükümeti yanlısı yayınlarından ötürü “yandaş” diye anılan ve bir çok devlet ihalesini alan bir basın patronu da olan iş adamı Turgay Ciner tarafından satın alındı. Eski başkan Hilmi Öksüz’ün başkan vekili olarak görev aldığı kulübün başkanı ise iş adamı Zafer Yıldırım oldu. Orjin Grup adlı holdingin sahibi olan Yıldırım, devlet ihalelerinin bir başka gediklisi medya patronlarından olan Ayhan Şahenk’e ait Doğuş Grubuyla da İstinye Park’ın ortaklarından birisi. Türkiye Futbol Federasyonu ve Beşiktaş yönetim kurulunda da görev yapan Yıldırım, Fahrelnisa Zeid‘in “Atom ve Bitkisel Yaşam Arasında” isimli tablosuna yaklaşık 3 milyon dolar ödemişti. Kasımpaşa yönetim kurulundaki bir diğer Beşiktaşlı ise iş adamı İhsan Kalkavan’dı. Denizcilik, turizm, sağlık ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren Kalkavan, son dönemde adı sıkça anılan Fetullah Gülen ile olan yakın ilişkileri ve cemaatin finans kuruluşlarından Asya Finans’ın kurucusu olarak biliniyor.

Beşiktaş sevgisiyle bilinen turizm ve deniz taşımacılığı alanında faaliyet gösteren Palmali Grup’un sahibi Azeri iş adamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu da Kasımpaşa Spor yönetim kurulunun önemli isimlerinden. Kulüp yönetimindeki bir diğer isim ise yine iş adamı olan ve Başbakan Erdoğan’a en yakın isimlerden biri olarak tanınan Mehmet Fatih Saraç. Başbakanın eski danışmanı Cüneyt Zapsu ile  birlikte Birleşik Mağazalar A.Ş’nin (BİM) kurucu üyesi olan Saraç bir yıl kadar önce de Ciner Yayın Holding’e de üst düzey yönetici olarak atandı. Medya koridorlarında sıklıkla dile getirilen bir iddiaya göre Saraç’ın, Ciner Medya Grubundaki yöneticilik görevine bizzat Başbakan Erdoğan’ın “ricasıyla”  atandığı konuşuluyor. Saraç’ın, yönetici olduğu yayın grubunun sahibi Turgay Ciner’le de kısa sürede İstanbul’da 200 şube birden açan UCZ Mağazacılık Ticaret A.Ş.’de de ortaklığı bulunuyor. Saraç’ın bir diğer özelliği ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörü finanse edenler listesinde 39.sırada yer alan Yasin El Kadı’nın Türkiye’deki finans işlerini yönetmiş olması.

Yorum yazın