Gazete köşe yazarlığı, halkın görüş, düşünce ve anlayışlarının şekillenmesinde rol oynayabilecek son derece önemli bir görevdir. Dolayısıyla bu görev icra edilirken, yeterli bilgi birikiminin olmadığı konularda yazarken son derece özenli ve dikkatli olmak gerekir.
12 Mart 2009 tarihindeki “Darwin Tartışması” başlıklı yazınızı okudum. Bu yazınızın başında, sözde demokratik bir yaklaşım sergileyerek, son derece politik bir giriş yaparak, kendi anlayışınızı da ortaya koyarak Darwin’in evrim teorisini bir inanç meselesi olarak ele almışsınız.
Yazınızdaki “Darwin teorisine ‘inandığım’ için böyle yazıyor değilim. Aksine, Darwin teorisinin ‘bilimsel olarak kanıtlanmış’ bir mutlak hakikat gibi ‘empoze’ edilmesini, ‘teori bağnazlığı’ yapılmasını yanlış buluyorum” cümleleri bilim, hipotez, bilimsel gerçek, yasa(kural veya prensip), teori (kuram) kavramlarından bihaber olduğunuzu
çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Burada amacım size bu konularda ders vermek değil, ancak bilimsel teoriler çok sayıda gerçek, yasa ve doğrulanmış hipotezi (veya başka teorileri) ilişiklendiren doğa ile ilgili iyi desteklenmiş kuramsal çerçevedir. Anlayacağınız gibi bilimde zaten teoriden daha iyisi olamaz. “Teori bağnazlığı” sanırım sizin icat ettiniz bir kavram. Sizin teori kavramınız bilimsel olan değildir. Siz argo anlamda kullanımına takılmışsınız. Gerçek ve yasa bilimde teoriden daha güçlü kavramlar değildir. Size daha fazla açıklama yapmak yerine, bu bilimsel kavramları araştırdıktan sonra okuyucuyu doğru bilgilendirmenizi tavsiye etmeyi yeğliyorum.
Ayrıca, evrim interdisipliner bir bilim alanıdır ve bilime “inanma ya da inanmama” henüz bilimsel ve dogmatik düşünce çatışmalarının hüküm sürdüğü geri kalmış toplumlara özgü bir anlayışın ürünüdür. Evrim çalışan araştırmacıların bugünkü çabası hâlâ evrimin olup olmadığını ispatlama değil, evrimsel süreçleri detaylı araştırmalarıdır. Darwin’in Evrim Teorisi sağlık, tarım ve mühendislik alanlarında çok sayıda uygulama alanı bulmuştur.
Bilim emektarlarına ve insanlığa saygı adına, lütfen toplumu aklın, mantığın ve bilimin ışığından mahrum bırakmayın.
*Prof. Dr. Fevzi Bardakcı, Adnan Menderes Üniversitesi Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Darwin tartışması
Taha Akyol
(Milliyet,12 Mart 2009)
TÜBİTAK tarafından yayımlanan “Bilim ve Teknik” dergisinde Darwin’in yer alması normal mi? Cevabını hemen vereyim: Evet, normaldir. Hele de Darwin’in doğumunun 200. yılında…
Peki, “Bilim ve Teknik” dergisinin basılmış kapağından ve içeriğinden Darwin’in çıkarılması normal mi? Hayır normal değildir, yanlıştır!
Darwin teorisine ‘inandığım’ için böyle yazıyor değilim. Aksine, Darwin teorisinin “bilimsel olarak kanıtlanmış” bir mutlak hakikat gibi ‘empoze’ edilmesini, “teori bağnazlığı” yapılmasını yanlış buluyorum.
Darwin’in sansürlenmesi de, Darwin’e inanmayanlara bilim düşmanı gibi davranılması da yanlıştır; hem özgürlüğe hem bilimin tartışılabilirlik niteliğine aykırıdır.
Bilim değil metafizik
Evvela Darwin teorisinin “Şu fosil bulgusu ispat ediyor ki…” üslubuyla toptan savunulması ya da “Evrim zincirinin falanca halkalarını kanıtlayan fosil bulguları bulunmadığına göre…” söylemiyle toptan reddedilmesi şeklindeki tartışmaları çok anlamlı bulmuyorum.
Bu tür ak-kara tartışmaları sonuçsuzdur. Bu yolda bulguların tahrip edilmek istenmesinden, ‘bulgu’ diye fosiller uydurulmasına kadar çeşitli aşırılıklar yapıldığını da biliyoruz.
Darwin, Freud, Adler, Marks gibi kapsamlı ‘anlatıları’ olan bilim ve felsefe adamlarının teorileri hakkında ben Karl Popper’in görüşünü benimsiyorum.
Bilim felsefecisi Popper’e göre, Darwinizm “bilimsel” değildir, “metafizik”tir! Çünkü bilimsel metotlarla ‘sınamak’ imkânı yoktur; ne aritmetiğe başvurabilirsiniz ne de deney ve gözleme…
Hatta Popper, Toplum Bilimlerinde Öndeyi ve Kehanet adlı ünlü akademik konferansında “Evrim yasası diye bir şey yoktur, yalnızca bitkilerin ve hayvanların değiştiğine, daha doğrusu, değişmiş olduğuna ilişkin tarihsel veriler vardır” diye vurgulamıştır.
Popper, Darwinizmin “bilimsel” olmadığını anlatırken, “yararlı metafizik bir araştırma taslağı” olduğunu da belirtir.
Neden yararlı? Biyoloji, botanik hatta jeoloji gibi bilimlerde büyük gelişmeleri tetiklemiştir de ondan.
Zihinleri açmak
Yine Popper’in belirttiği gibi, “Hayatın kökenine dair bilgimiz hâlâ çok sınırlıdır.”
Deney ve gözlem imkânı olmadığı için fazla da genişlemeyecektir. Hayatın kökeni konusunda “ısınan cisimlerin genleşmesi” gibi herkesçe kabulü zorunlu, bilimsel sonuçlar söz konusu olmayacak, bu alanda sezgiler, görüşler, inanışlar, varsayımlar daima farklılık gösterecektir. Bunu anlamalı, herkes kendi ‘öteki’sine saygı göstermelidir.
‘Yaratılış’a inanan bir kimse de Darwin teorisine inanan bir kimse de çok iyi fizikçi, matematikçi, biyolog, genetik mühendisi, hukukçu vs. olabilirler. Kaldı ki, 1979 Nobel Fizik Ödülü’nü ateist Steven Weinberg ile mümin Müslüman Abdul Salam aynı tezle paylaşmışlardır.
Onun için, sadece siyasi fikirler değil, bilime ilişkin görüşler üzerine de tel örgüler koymak son derece yanlıştır. Zihinler özgür ve ‘öteki’ne açık olmalıdır. Antik Yunan felsefesini ‘filozoflar’ kadar bilmeseydi, Gazali olmazdı; bunu dindar Müslümanlar iyi düşünmelidir.
Darwinizme karşı olanlar onu iyi okumadan nasıl bilimsel bir eleştirisini yapabilirler?
‘Sansür’ yanlış olmuştur, Darwinizmi kutsal bir dogma haline getirmek de yanlıştır.
Bırakınız okusunlar, bırakınız eleştirsinler.