Spor

Arap sporu Formula 1

Yazan: Ufuk Ülger

Almanya’daki Hockenheim Pisti’nin patronu Karl-Josef Schmidt 29 Kasım’da Alman Der Tagesspiegel gazetesine “Rhein-Neckar-Kreis eyaleti mali yardımda bulunmazsa Hockenheim’da bir daha Formula 1 yarışı düzenlenemez” açıklamasını yapıyordu. 2008’deki Grand Prix’de 5,3 milyon avro zarar eden Schmidt’e göre mali sorunlar çözülmez ise Dünya Şampiyonası’nın Almanya ayağının dönüşümlü olarak yapıldığı diğer pist Nürburgring’de de bir daha yarış yapılamayacak. […]

Almanya’daki Hockenheim Pisti’nin patronu Karl-Josef Schmidt 29 Kasım’da Alman Der Tagesspiegel gazetesine “Rhein-Neckar-Kreis eyaleti mali yardımda bulunmazsa Hockenheim’da bir daha Formula 1 yarışı düzenlenemez” açıklamasını yapıyordu. 2008’deki Grand Prix’de 5,3 milyon avro zarar eden Schmidt’e göre mali sorunlar çözülmez ise Dünya Şampiyonası’nın Almanya ayağının dönüşümlü olarak yapıldığı diğer pist Nürburgring’de de bir daha yarış yapılamayacak. Schmidt en ilginç sözlerini de sona saklıyordu: “Bu gidişle Formula 1 sadece Arap ülkelerine kalacak.”

Pilotların fiziki yeterliliği ve yeteneklerinin, yüksek teknolojinin kullandığı araçlarla test edildiği Formula 1 önemli bir değişim yaşıyor. Avrupa kökenli bu spor ekonomik nedenlerle giderek Asya ve Ortadoğu ülkelerine taşınıyor. Geride kalan 10 yılda, daha önce yarış takviminde hiç yer alamayan beş ülke Grand Prix’ye dahil oldu. Sırasıyla Malezya (1999), Bahreyn (2004), Çin (2004), İstanbul ve son olarak da 2008’de Singapur dünyanın en hızlı araçlarını ağırlamak üzere pist inşa ettiler. Dünya Şampiyonası’nın Asyalı ortaklarının sayısı önümüzdeki üç yılda daha da yükselecek. Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi 2009 takviminde kendine yer buldu. Hindistan ve Güney Kore sıradaki ülkeler.

Grand Prix’nin kıdemli Avrupalıları ise takvim dışında kalmaya başladı. Örneğin, Formula 1 tarihinin en eski yarışı olan (88 yıllık) Fransa Grand Prix’i 2009’de yapılmayacak. Aynı şekilde 1970’ten beri Almanya Grand Prix’sinin yapıldığı Hockenheim pistindeki yarış sayısı iki yılda bire düşürüldü. Yine kıdemliler arasında yer tutan Kanada da Dünya Şampiyonası dışında kaldı.

Uzun yıllardır Formula 1’e yatırım yapan ülkeler, üstelik giderek daha çok izleyici toplayan ve bu nedenle daha çok gelir getirebileceği düşünülen bu organizasyondan neden çekiliyor?

Sigara krizi

Krizin başlıca nedenleri arasında Avrupa Birliği ülkelerinin 2005 yılında uygulamaya başladığı sigara reklamı yasağı yer alıyor. Çünkü sigara firmaları, reklam karşılığında takımlara ve pist sahiplernine yılda 300 milyon avro gelir sağlıyordu. Gelirinin önemli bir bölümü bu firmalardan gelen Avusturya’nın Zeltweg Pisti yasağın uygulanmasını beklemeden yarışlardan çekildi. O yılki kriz, Bahreyn’in yarış takvimine alınmasıyla geçici olarak aşıldı. Ancak yasak zamanla Avrupa dışındaki pistlerde de uygulamaya koyuldu. Takımlar, sigara markalarının isimiz logolarını araçlar üzerinde kullandı. Ama bu da uzun sürmedi.

Bahreyn örneği yine de, 1981’den beri Formula 1’in tek patronu olan Bernie Ecclestone’a, yeni gelir kapıları bulma konusunda güç verdi. Grand Prix, kar etme kaygısı gütmeyen Asya ülkelerine pazarlanabilirdi.

İstanbul’a inanılmaz katkı!

Son yıllarda Foruma 1’e talip olan ülkeler, bu organizasyonu bir spordan ziyade ülke reklamı için bir imkan olarak algıladı. Ve spordan kazanmadıkları paraları, bu pistlere yatırdı. Türkiye de bu ülkelerden biri.

İstanbul Formula 1 takvimine 2005’te girdi. Yarışların yapıldığı İstanbul Park pistine 230 milyon dolar harcandı. Ancak daha ilk yarıştan sonra zarar ettiği gerekçesiyle pistin işletmesi yıllık 3 milyon dolar karşılığında, Bernie Ecclestone’a devredildi. Türkiye’nin, yarışın İstanbul’da yapılabilmesi için Ecclestone’a her yıl ödediği miktar ise 13,5 milyon dolar.

İstanbul’daki her yarış sonrasında İstanbul Ticaret Odası’nın nasıl ve hangi hesaba dayanarak yaptığını anlayamadığımız, ancak basınımızın da hiçbir çekince görmeden onayladığı “3 milyar dolarlık tanıtım yaptık” açıklaması, yapılan yatırımın karşılığı için yeterli bir gerekçe olarak kabul ediliyorsa sorun yok. O zaman akla, “Bu kadar önemli bir kazanca neden olan pistin işletmesi neden 3 milyon dolar karşılığında verildi” sorusu geliyor.

Kendi harcamasını karşılaması imkansız bir yatırıma “ülke tanıtımı” gerekçesiyle girmek İstanbul’a pahalıya mal oluyor. Son yıllardaki yatırım stratejisini petrol dışına kaydırmak, daha fazla turist çekmek isteyen Arap ülkeleri için Formula 1 prestijli bir hamle olarak görülebilir. Ama İstanbul’un buna ihtiyacı var mı?

Öncekinden fazla ver…

Formula 1 takvimine dahil olmak isteyen ülke, Grand Prix’e kendisinden önce katılan son ülkeden daha fazla para ödemek durumunda. Yeni katılan ülkeler nedeniyle Bernie Ecclestone’a ödenen para da giderek yükseliyor: 2003’te yarış başına ortalama 11,22 milyon dolar ödenirken bu miktar her yıl arttı ve 2007’de 19 milyon dolara yükseldi. Bugün sadece bir yarış için Ecclestone’a 37,43 milyon dolar ödenebiliyor. Dünya Şampiyonası’nın son üç katılımcısı Abu Dabi, Güney Kore ve Hindistan organizasyona her yıl toplam 138 milyon dolar ödeyecek.

Bu miktarlar, yıllık 35 milyon dolar talep edilen Kanada’nın neden takvim dışında kaldığının cevabını da veriyor. Bernie Ecclestone’nun Formula 1’den yılda 715 milyon dolar kazandığı sanılıyor. Görünen o ki, Türkiye’de dahil olmak üzere Asya bu durumdan mutlu.

Yorum yazın