Genel

Van’dan İstanbul’a Homofobi

Yazan: Melis Ozan

Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Van ve Diyarbakır’da düzenlenen buluşmalarda lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel hakları, eşcinselliğin algılanışı ve homofobi yani eşcinsellere duyulan korkuyu tartışılıyor. KAOS GL’den Ali Erol, “Atölyeler, söyleşiler, forumlar, paneller, film gösterimleri ve Homofobiye Karşı Yürüyüş’le bitecek olan Buluşma’da hangi hukuk ve kimin ahlakı sorularına yanıt aranacağını” belirtiyor. Ankara’da 1 Mayıs yürüyüşüyle başlayan buluşmalar, […]

Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Van ve Diyarbakır’da düzenlenen buluşmalarda lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel hakları, eşcinselliğin algılanışı ve homofobi yani eşcinsellere duyulan korkuyu tartışılıyor. KAOS GL’den Ali Erol, “Atölyeler, söyleşiler, forumlar, paneller, film gösterimleri ve Homofobiye Karşı Yürüyüş’le bitecek olan Buluşma’da hangi hukuk ve kimin ahlakı sorularına yanıt aranacağını” belirtiyor.

Ankara’da 1 Mayıs yürüyüşüyle başlayan buluşmalar, 10 Mayıs Pazar günü Goethe Enstitüsü’ndeki konferansla devam etti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hale Bolak Boratav’ın moderatörlüğünü yaptığı buluşmanın ilk tartışma konusu “psikolojide heteroseksizm” idi. Heteroseksizmin, doğal olanın heteroseksüellik olarak algılanması olduğunu belirten Boratav, eşcinselliğe bakışın yıllar içinde değişimi ve “hasta” olarak görülen eşcinsellerin karşılaştıkları ayrımcılığı ortaya koydu.

Daha sonra söz alan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatr Prof. Dr. Selçuk Candansayar homofobiye politik bir bakış açısıyla yaklaşarak tıbbın eşcinselliği sınıflandırma isteğinden söz etti. “Kapitalist sistem her şeyi homojenleştirmek ister. Farklı olan “ötekiyi” tehdit unsuru olarak algılar” diyen Candansayar, homofobinin politik anlamına değindi. Ayrımcılık açısından ise “Türkiye büyük ve sancılı bir toplumsal dönüşüm dönemi yaşıyor. Böylesi dönüşüm dönemlerinde ayrımcılık sorunu en temel sorunlardan biri olur. Ayrımcılık üzerine çalışılırken çalışma konusunu seçeyim gibi rahatlığınız olmayabilir. Homofobi bağlamında eşcinsel, gey, lezbiyen, transseksüel hakları en çok göz ardı edilen alanlardan biri. Oysa bu alanda çalıştığınızda ayrımcılığın en kristalize olmuş halini görmeniz mümkündür” diyor.

Psikiyatr ve CETAD (Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği) Başkanı Dr. Nesrin Yetkin, CETAD içinde farklı gruplara uygulanan “cinsellikle ilgili mitler” yani yanlış bilinenler anketlerinde ortaya konan yanlış inanışlardan söz etti. CETAD kapsamında verilen eğitimlerle bu mitlerin ne kadarının düzeltilebildiğini ortaya koydu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Paker ise homofobinin psikanaliz geçmişinden günümüze kadarki değişimini anlattı.

Katılımın yoğun olduğu İstanbul buluşması öncesi Van’daki buluşmaya katılan Psikolog Mahmut Şefik Nil, bu projeye mesleği gereği travma konusuyla ilgili çalışmalar yaptığı için katıldığını belirtiyor. “Homofobik ayrımcılığa maruz kalan GLBT bireylerin bir araya gelerek örgütlenmeleri ve homofobik ayrımcılığa dikkat çekmeye başlamaları 15 yıl öncesine dayanıyor. Bu donemde KAOS-GL girişimi bir çok alandan uzmana, kendi alanlarındaki homofobik uygulamaların tanımlanması ve durdurulması için ulaşmaya çalıştı. Basından, psikiyatr ve psikologlardan tutun da isçilere kadar ulaşabildiği her yere erişmeye çalıştı” diyen Nil, homofobi karşıtı olması gerekirken homofobiyi güçlendiren uzmanlar olduğunu belirterek “Benim çalıştığım alanda da homofobik ayrımcılık alan uzmanlarının bizzat kendileri tarafından uzun yıllardan beri uygulamakta. Temelde heteroseksüellik dışındaki tüm cinsel yönelimler “hastalık” ya da “hastalık nedeni” olarak ele alınmakta ve mümkün olduğunca insanlar tedavi edilmeye çalışılmakta” diyor.

Psikolog Mahmut Şefik Nil, “Neden Van’daki çalışmaya katılmak istediniz sorusunu “Amacımız kendi alanımızın imkanlarını kullanarak mümkün olduğunca çok insana ulaşmaya çalışmak. Van’daki çalışma da bu anlamda oldukça çekici geldi bana” şeklinde yanıtlıyor.

“Van’da GLBT bireylerin uğradığı ayrımcılık büyük şehirlere oranla daha fazla ortada oldukları için daha fazla gibi görünüyor ama benim çalıştığım öykülerin büyük şehirlerde duyduğum öykülerden bir farkı yoktu. İnsanlar her yerde aynılar ve ayrımcılığa maruz kaldıklarında benzer yaralar açılıyor. Dolayısıyla nicel farklılıkların nitelikteki örselenmeyi değiştirmediği izlenimine sahip oldum bir kere daha.

Van’da eşcinsel ve heteroseksüel katılımcılarla birlikte yaklaşık iki saat suren bir çalışma yaptık. Temel konumuz, hangi sebeple olursa olsun ayrımcılığa maruz kalmanın yarattığı incinme ile karsılaşmak ve bu yaraların iyileşme sürecine grup dinamiği ile katkıda bulunmaktı. Tüm bu etkinlikler 4’üncü Homofobi Karşıtı Buluşma programının Van ayağındaki çalışmalardı. Van’daki hava tamamen olumluydu ve hiçbir sorunla karsılaşmadan çalışmalarımızı yaptık. Benim ilk kez Van’a gidişimdi ve kendi adıma oldukça olumlu bir izlenimle döndüm.”

Prof. Candansayar ise Van konferansı izlenimini “Van’da gey ya da lezbiyen olmanın metropol kentlere göre daha zorlu ve ayrımcılığa daha çok uğranılan bir süreç olduğu açık. ama aynı zamanda ayrımcılık konusunda toplumsal duyarlılığın artması için de bir fırsat. çünkü orada bir çok insan bir çok nedenle ayrımcılığa uğradığını hissediyor ama bazen kendisinin de ne denli ayrımcı olduğunu fark edemeyebiliyor. Van’daki toplantı İstanbul forumundan neredeyse üç kat kalabalık bir katılımcı ile gerçekleştirildi. ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum” sözleriyle dile getiriyor.

Yalnızca homofobinin yol açtığı ayrımcılığa değil her tür ayrımcılığa karşı durulması gerektiğini belirten Psikolog Nil, “homofobi özelinden hareketle her türlü ayrımcılığa dikkat çekmek için yapılan bu çalışmaların çok önemli olduğunu biliyorum ve tabi sayıca artması gerektiğini düşünüyorum” diye ekliyor.

Eşcinsellik ve homofobi hakkında konusunda uzman birçok konuşmacının katılacağı buluşmalar 17 Mayıs’a kadar Ankara’da devam edecek.

Yorum yazın