OdaTv davasının duruşmalarına haftasonu verilen aranın ardından bugün devam edildi. Geçen hafta davanın bir numaralı sanığı Prof. Yalçın Küçük ve OdaTv'nin sahibi gazeteci Soner Yalçın savunma yapmıştı. Bugünkü duruşmaya da OdaTv Haber Müdürü Barış Terkoğlu'nun savunmasıyla devam edildi.
Terkoğlu savunmasında, iddianameye delil olarak konulan haberleriyle ilgili yorumlar yaptı ve haberlerin orijinallerini de projeksiyonda mehkeme heyetine gösterdi. Bu arada geçen haftaya damgasını vuran yemek sorunu da bu hafta aşıldı. Silivri Cezaevi'nden kuru ekmekten oluşan kumanya ile adliyeye sevkedilen sanıkların durumu geçen hafta hem mahkeme başkanının tepkisini çekmiş hem de basında tartışma konusu olmuştu. Bugün ise sanık yakınları Çağlayan Adliyesi'nin yemekhanesinden aldıkları yemekleri sanıkların sevkinden sorumlu jandarma komutanına teslim ederek sanıkların öğlen yemeği yemesini sağladılar.
Yemek sonrasında HaberVs editörü Ahmet Şık'ın Mahkeme heyetine yemek sorununu tüm tutukluların yaşadığını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci Şık'a, “Bunları çıkınca yazarsınız” cevabını verdi. Davada yarın da savunmalara iddianamedeki sırayla devam edilecek. Sırasıyla Barış Pehlivan, Doğan Yurdakul, Müyesser Uğur, Coşkun Musluk, Sait Çakır, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Nedim Şener, İklim Kaleli savunma verecek. HaberVs editörü Ahmet Şık'ın savunmasına perşembe günü sıra gelmesi bekleniyor.
'Tüm ülke için adalet talep ediyorum'
Sayın Başkan,
Sonuç olarak, hukuk nedir derseniz herhalde en çok “uygulamalardır” demek durumundayız.
Ülkedeki yazılı yasalar ne olursa olsun eğer bir tür düşünenler, yazanlar sürekli kovuşturuluyor ve tutuklanıyorsa orada o şekilde düşünmek ve yazmak yasaklanmış demektir.
Bizim başımıza gelen de maalesef budur. Bu davalarda eleştirel gazetecilik yasaklanmakta, davalarla korkutularak yok edilmeye çalışılmaktadır.
Tekrar söylüyorum.
Ben ve eminim ki “biz” doğru olduğuna inandığımız şeyleri yazdık. OdaTv haber müdürü olarak hem yazdıklarıma hem de görüşlerine katılayım ya da katılmayayım tüm yazarlarımızın yazdıklarına sahip çıkıyorum.
Savunmamda her bir yazıyı, haberi, analizi samimiyetle savunacağım. Sonuçta ben yazdıklarım gibi düşünüyorum.
Şunu da bilmenizi istiyorum.
Eğer bugün buradan çıksam adliyenin merdivenlerine oturup aynısını yazacağım. 100 yıl hapiste kalsam, çıktığım gün aynı fikirlerde ısrar edeceğim. Sağ kolum olmasa sol kolumla düşündüklerimi anlatacağım. Bunları yapmak için bir örgüte, emre ya da talimata ihtiyacım yok. Nitekim neredeyse bir yıldır hapiste, buradaki tüm sanıklardan ayrı kalıyorum ve suç kabul edilen fikirleri yazmayı sürdürüyorum.
İnsan genlerindeki değil eylemlerindeki kişidir Sayın Başkan. Ben de parmaklarımın ucundan akan kişiyim.
Hapishane korkusuyla, polis sopasıyla, savcılık terbiyesiyle başka birisi olamam.
Bedenimin hürriyetini, ruhumun esaretiyle değişemem.
Bu yargılamaların beklentisi buysa ki bence böyle, ben bu beklentiyi geri çeviriyorum.
Sizden ise yalnız kendim için değil, bütün sanıklar için hatta tüm ülke için eğer elinizdeyse adalet talep ediyorum.