Doğa Gündem

Balıkçılar: “Müsilaj, ‘bu yaz denize girebilecek miyiz’ gibi basit bir mesele değil”

Yazan: Aleyna Karadağ
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Su Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı'nın 30 Mayıs'ta Erdek Körfezi'nden paylaştığı fotoğrafta, müsilaj yapısının 18 metre derinlikte deniz tabanını kapladığı ve denizel yaşamı engellediği görülüyor. (Kaynak: twitter.com/mustafasari_van)

Marmara Denizi’nde çalışan balıkçılar, 1 Eylül’de başlayacak yeni sezonda da müsilaj etkisinin devam edeceği konusunda endişeli. “Üzerimize düşeni yapmaya hazırız, çünkü deniz bizim geleceğimiz” diyorlar.

“Balıkçılar aşağı yukarı beş aydır deniz salyası nedeniyle mağdur. Kasım ayından beri bu olayı yaşıyoruz. Balıkçı teknelerimizin yaklaşık yüzde 30’u, her akşam, çevirmiş oldukları ağları patlatarak, yani yırtarak geri toplayabildiler. O gün elleri boş geldikleri gibi, ertesi günü ağların tamiriyle geçirerek bir gün daha kaybetmiş oldular. Her teknemizde 20-25 kadar insan çalıştırıyoruz. Denizden bir şey kazanamadığımız zaman, bu insanlara da ödeme yapamıyoruz.”

Marmara Belediyeler Birliği‘nin düzenlediği “Marmara Denizi’nin Yeni Kabusu: Müsilaj” başlıklı çevrimiçi seminerinde söz alan Marmara Adası ve Köyleri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Engin Algan, balıkçıların deniz salyası, bilimsel ismiyle müsilaj nedeniyle yaşadığı mağduriyeti bu sözlerle anlatıyor.

Engin Algan’a göre balıkçılık sektöründe müsilajdan en çok mağdur olanlar, Marmara Denizi’nde çalışan balıkçılar ve bu balıkçıların, musilajdan çok daha az etkilenen Ege ve Karadeniz’e gitme gitme şansı da yok. Algan, semire katılan bilim insanlarına da şu soruyu yöneltiyor:

Marmara Adası ve Köyleri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Engin Algan (Kaynak: Marmara Belediyeler Birliği)

“1 Eylül itibarıyla yeni av sezonu başlıyor. Diyelim ki ‘hadi Bismillah’ dedik ve denize çıktık. Ağlarımızı denize attığımızda aynı sorunla karşılaşacak mıyız? Sezon başında hangi yöntemle avlanacağınızı, yeşil kağıtlarımızla, bakanlığa bildirmek zorundasınız ve bu tercihinizi, altı ay boyunca değiştirme şansınız bulunmuyor. Diyelim ki ben gırgırla avlanma tercihi yaptım ve avlanamadım. Ne yapacağım?”

“Pakdemirli: Hamsinin sayısı artarsa Marmara’da müsilaj biraz azalır”

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bugün açıkladığı, Marmara Denizi’ni müsilajdan temizleme 22 maddelik eylem planıyla gereken tüm adımların atılacağını, balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılacağını ve balıkçılara maddi destek verileceğini duyurdu.

Yine dün konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli müsilajdan etkilenen küçük balıkçılara desteğin bin liradan 2 bin liraya çıkartılacağını, Marmara özelinde bin 450 lira olan desteğin ise 2 bin 900 liraya çıkartılacağını aktardı. Pakdemirli’ye göre Marmara’da deniz suyunda oksijenin çoğalmasını sağlayan hamsinin ve suyu filtre eden midye çiftliklerinin arttırılması da müsilaj sorunun çözümünde etkili yöntemler.

45 yıldır İstanbul çevresinde ticari balıkçılık yapan Garipçeli “Reis” Ayhan Arslan, müsilajla tanışmasının 30 yıl önce olduğunu ama etkisinin ilk kez bu kadar yoğun yaşanmadığını belirtiyor. Arslan’a göre, yoğun yerleşim, sahillerin betonlaşması ve denize akan kanalizasyonlar nedeniyle artık Marmara Denizi’ndeki sirkülasyon azaldı ve deniz, bütün sahilleri betonlaştığı için kendini doğal olarak temizleyemiyor.

“Balıkların üremesine engel olacak” 

Ayhan Arslan, önlem alınmadığı taktirde denizin bir lağım çukurundan farksız hale geleceğini düşünüyor:

“Çok endişeliyim. Şimdiye kadar bunun kalkması lazımdı ama azalma yok. Eylül’de Karadeniz’de balıkçılar rahatlıkla avlanacak, ama Marmara için aynı şeyi söyleyemem. Üremeye engel olacağını tahmin ediyorum. Çünkü 10 gün sonra bütün balıklar havyarını dökmeye başlayacak. Bu da bazı türlere zarar verecek. Göç yolları değişti, lüfer balığının ve torik balığının geç kaldığını görüyoruz. Bu da sıkıntı” diyor.

İstanbul Balık Üreticileri ve Su Ürünleri Kooperatif Başkanı İlyas Torlak da müsilajın en büyük etkisinin Marmaralı balıkçı üzerinde olduğunu tekrarlıyor: “Marmara Denizi bir balıkçı için en mühim deniz, bir balık akvaryumu, Türkiye balıkçılarının olmazsa olmazı. Burada balıkçılık biterse Türkiye’de balıkçılık biter” diyor.

“Marmara’nın geleceği konusunda ümitsizim”

Engin Algan, “Marmara’da balıkçılığın geleceğine dair bir ümit var mı” diye sorarken cevabı da kendisi veriyor:

“Ben hiç bir ümit görmüyorum. Müsilajın Eylül ayında da aynı tempoda devam edeceğini tahmin ediyorum çünkü denizde ne olup bittiğini görüyorum. Çünkü mesele denizin üzerinde görünen değil, denizin dibinde olup biten olay.”

Algan, müsilajla mücadele balıkçılara, su ürünleri kooperatiflerine düşen bir görev varsa yerine getirmeye hazır olduklarını söylüyor:

“Çünkü deniz bizim geleceğimiz. Bu, ‘bu yaz denize girebilecek miyiz” sorusu gibi basit bir mesele değil. Ama balıkçılık sektörü battığı zaman gelecek nesiller, balığı balıkhanede değil rüyasında görür.”

Yorum yazın