Genel

Bir dağın yok oluşu

Yazan: Yusuf Yavuz

Türkiye’nin en önemli meyvecilik ve dağcılık merkezlerinden biri olan Isparta Eğirdir‘de madenci katliamı görenleri hayrete düşürüyor. Erenler olarak da bilinen Hudulca dağında verilen mermer ocağı ruhsatıyla dağı dümdüz eden özel şirketin falliyetleri bölge halkının tepkisini çekiyor. Elma başta olmak üzere meyve üretiminin yoğun olduğu Ağılköy, Akdoğan, Tepeli ve Çayköy köylerini doğrudan etkileyen mermercilik faaliyetinin durdurulmasını […]

Türkiye’nin en önemli meyvecilik ve dağcılık merkezlerinden biri olan Isparta Eğirdir‘de madenci katliamı görenleri hayrete düşürüyor. Erenler olarak da bilinen Hudulca dağında verilen mermer ocağı ruhsatıyla dağı dümdüz eden özel şirketin falliyetleri bölge halkının tepkisini çekiyor. Elma başta olmak üzere meyve üretiminin yoğun olduğu Ağılköy, Akdoğan, Tepeli ve Çayköy köylerini doğrudan etkileyen mermercilik faaliyetinin durdurulmasını isteyen bölge köylüleri geleceklerinden endişeli.

Mermer ocaklarından en çok etkilenen köylerden biri olan Akdoğan köyü Muhtarı Talip Yıldırım, mermer ocakları yüzünden bölge tarımı ve hayvancılığının bitme noktasına geldiğini dile getiriyor. Köylerinde açılan mermer ocağı hakında köylüye bilgi verilmediğini belirten Yıldırım, “Hudulca Dağı’nın neredeyse tamamı mermer ocaklarına tahsis edildi. Bu alanda ektiğimiz tarlaları artık ekemiyoruz. Meyve bahçelerimiz büyük zarar görüyor. Hayvancılık bitti. Mermer çıkartmak için çok sayıda ardıç ağacı yokedildi. Yollar tarla gibi kaldı” diye konuşuyor.

Mermer ocağının yaban hayatına da zarar verdiğini anlatan Yıldırım, geçtiğimiz günlerde ORKÖY yetkililerinin yöre köylerini kalkındırmak adına bir toplantı yaptıklarını anımsatarak, “kalkınma böyle mi olacak” sorusunu yöneltti.

Su kaynakları tehdit altında

Mermer ocaklarının bölgeye verdiği zarar hakkında sorularımızı yanıtlayan Ağılköy’den Turan Sarıkaya ise bölgedeki dört köyün su kaynaklarının Hudulca dağından beslendiğine dikkat çekerek, “Köylerin yanısıra Pınar Pazarı ve Konne Bucağı mahallesinin su kaynakları da mermer ocaklarının tehdidi altında. Biz yöre köylüleri olarak yaşamımızı etkileyen bu ocakların kapatılmasını istiyoruz. Bunun için her türlü mücadeleye hazırız” diyor. Mermer ocaklarının geri dönülmez şekilde tahrip ettiği Erenler dağının yöre halkı için önemli bir inanç merkezi olduğunu belirten Sarıkaya, burada bulunan anıtsal nitelikteki ardıç ağaçlarının da yok edildiğini sözlerine ekliyor.

Bölgedeki mermercilik faaliyetlerinin daha dikkatli yapılması gerektiğini belirten Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İsmail Gökdayı, sözkonusu mermer ocaklarının çevreye olan etkileri üzerine bir çalışma yapılmadığını ancak ciddi anlamda görüntü kirliliğinin ortaya çıktığını söyledi. Mermercilik faaliyetinin büyük bir ranta dönüştüğünü vurgulayan Gökdayı, “Bir kamyon mermer 10 bin dolara satılıyor. Ancak bu büyük rant uğruna dağlar parçalanıyor. Bölgede mermer çıkartma izni alan bir şirket kiraladığı alan yeterince rantabl olmayınca bu alanı öylece terk edip gitmiş. Bu konuda bir düzenleme yapılması gerekiyor. Mermercilik faaliyeti yürüten kuruluşların bu alanları rehabilite etmeleri zorunlu. Bu pek mümkün olmasa da, doğayı nasıl buldularsa öyle bırakmaları gerekiyor” görüşünde.

Eğirdir ve çevresinde faaliyet gösteren onlarca taş ocağının yanısıra zengin orman varlığı ve doğal güzellikleriyle bilinen Sütçüler bölgesi de madenci katliamından yoğun olarak etkileniyor.

Yorum yazın