İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bir grup akademisyen ve öğrenci, “kantinde yedikleri yemekten zehirlendikleri, yemeklerin kalitesiz ve fiyatların yüksek oluşu” gerekçesiyle bugün Kuştepe ve Santral yerleşkelerinde boykota başladı. Bu boykota destek vermeyen Öğrenci Birliği tepki topladı. Üniversite öğrencilerinin sesi olan Öğrenci Birliği’nin, bu boykota neden sessiz kaldığını, Başkan A. Sertaç Özmansur anlattı.
“Bu boykotun çıkış noktası öğrenci hakları değil, öğretim görevlilerin talepleri”
A. Sertaç Özmansur, kantin boykotunun çıkış noktasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Biz Öğrenci Birliği olarak, mağdur öğrencilerin her zaman yanındayız. Ancak bu boykot, öğrencilerin haklarını korumak için değil, öğretim görevlilerinin kendi isteklerinin gerçekleştirilmesi için yapılıyor. Öğrenciler de boykotta kullanılıyor. Bir komite toplandı ve orada kantin sorunları tartışıldı. Komitede genel sekreterimiz, öğretim görevlilerin de 5 ve 6 YTL’ye satılan öğrenci menüsünden yararlanmak istediklerini söyledi. Biz bu noktada sessiz kaldık. Ancak kantin işletmecileri, bu durumda öğrenci menülerindeki gramajın azaltılıp, fiyatların artırılacağını söyleyince o noktada müdahale ettik. Öğrenci menüsü fiyatını biz belirledik. Bunu değiştiremezlerdi. Kaldı ki, kantin işletmesi de öğrenci menüsü uygulamasından kâr etmiyor. Koyduğumuz fiyattan zarar ediyor. Bunun üzerine, öğretim görevlileri arasında bir takım mailler dolaşmaya başladı. Bir boykot hazırlığı başladı. Ancak boykotun gerçek sebebi, gösterildiği gibi kantinden mağdur öğrenciler değil, öğretim görevlilerinin istekleriydi.”
“Öğrencilerin hazırladığı bir boykot olsaydı sonuna kadar arkalarındaydık”
Özmansur, boykota neden sessiz kaldıklarını da şu sözlerle açıkladı: “Bizim önceleri boykottan haberimiz yoktu. Bir e-posta trafiği vardı ve öğretim görevlileri bunun hazırlıklarına başlamışlardı. Ayrıca, kendi ders saatleri içinde, öğrencilerden boykota destek istiyorlardı. Biz boykot olayını, Hazırlık Bölüm Başkanı Oya Başaran yanına çağırınca konuştuk. Öğrencilerin tüm sorunlarıyla biz ilgileniyorduk ve bize hiçbir şey sorulmadan, sadece “Biz boykot yapıyoruz” denmişti. Eğer bu, kantinden şikayetçi olan öğrencilerin başlattığı bir hareket olsaydı, kesinlikle desteklerdik. Çünkü biz öğrencilerin sesiyiz. Ancak öğretim görevlileri tarafından başlatıldı ve öğrencilerin hareketi gibi gösterildi. Bazı öğretim görevlileri, daha hazırlık sınıflarında okuyan öğrencilere, bizimle ilgili olumsuz birtakım şeyler söylediler. Okula daha yeni başlayan öğrencilerin kafasında olumsuz şeyler oluşturuldu bizimle ilgili. Boykotun amacı, mağdur öğrencilerin haklarını korumak mı, yoksa bize karşı eylemler yapmak mı? İnternet sitelerinde gruplar oluşturuldu ve herkes boykota çağırıldı. Hatta boykot amacından saptırıldı ve açılan gruplara katılım arttıkça, Öğrenci Birliği seçimlerine katılan diğer grupların resimleri kullanıldı bu internet gruplarında. Amaç belliydi. Eğer boykot işe yararsa, “bunu biz yaptık” gibi gösterilecekti. Ancak biz, dönen tüm bu oyunlara düşemezdik. Ne öğretim görevlileri için bir şeyler yaparız, ne de bu durumdan avantaj sağlamaya çalışan diğer gruplar için yaparız. Biz, sadece öğrenciler için bir şeyler yaparız. Bizim birliğimiz, Türkiye’de tek. Çünkü her alanda söz sahibiyiz. Ayrıca, ekim ayı sonuna kadar çok çalıştık, çok işler yaptık. Gerekirse, tek tek tüm öğrencilerin sorunlarını dinleyebiliriz.”
“Boykot planlarımızı olumsuz etkiledi”
Özmansur, kantin konusunda yaptıkları çalışmaların, bu boykotla beraber olumsuz etkilendiğini söyledi: “Bizim kantinle ilgili çalışmalarımız zaten vardı. Öğrenci menüsünün fiyatları ve yemeklerin kalitesi konusunda bir çalışma içerisindeydik. Ancak, biz uzlaşma sağlayarak bu işi çözmeyi planlıyorduk. Kantin işletmecisinin de tavrı bize karşı ılımlıydı. Boykot için çok acele ettiler. Bu iş, boykotla çözülecek bir iş değildi. Uzlaşılarak zaten halledilebilirdi. Biz, bize gelen bir tek öğrencinin bile sıkıntısını oturup dinliyoruz. Boykot söylentilerinden önce, bize yemeklerle ilgili gelen çok fazla şikayet yoktu. Sadece kalitesinden birkaç şikayet aldık. Ancak kantin işletmecisi, boykotla beraber fiyatların düşürülmeyeceğini, düşürseler bile bunun çok sonra olacağını söylüyor. Bu durumda, bizim de işlerimizi kötü etkilediler.”
“Yemeklerden zehirlenen akademisyenler neden şikayet etmedi?”
Bir grup akademisyenin, yemeklerden zehirlendikleri gerekçesiyle boykotu başlatmalarıyla ilgili olarak da, Özmansur şunları söyledi: “Bize böyle bir şikayet hiç gelmedi. Madem zehirlenenler oldu, neden şikayet etmediler? Sözde zehirlenenler var, ama doktor raporu getirip şikayet eden birisi yok. Ayrıca, toplantıda bu konu hiç konuşulmadı. Konuşulan, öğrenci menüsü uygulamasıydı.
“Boykot, Öğrenci Birliği’ne mi karşı?”
Özmansur, başlatılan boykotun amacının olmadığını belirtti: “Biz, bu boykotun amacını anlayamadık. Fiyatlar mı, zehirlendikleri yemekler mi, kalite mi, yoksa Öğrenci Birliği’ne karşı bir hareket mi? Boykot, amacından çoktan saptı zaten. Ayrıca organize olamadılar. Eğer, kendi başlarına değil de, bizim desteğimizle başlatsalardı bu hareketi, daha organize bir şekilde hareket edebilirlerdi. Şu an, Dolapdere’de yemek sırası var. Eğer biz de işin içinde olsaydık, bu olmayacaktı. Öğrencilere, yemek alternatifleri de sunardık. Boykot da kendi için de bölünmüş durumda, başarılı olamayacaklar. Biz tepki topluyoruz belki ama, iş hiç de sanıldığı gibi değil. Bize yürütülen bu karalama kampanyasına karşı, bir yazılı birdiri yayınlıyoruz zaten. Orada da, herşeyin açıklaması var.”