Medya

Çocukları zorla kitaptan uzaklaştırıyoruz

Yazan: Pınar Ödübek
Pınar Ödübek

Türkiye Yayıncılar Kurultayı'nda çocuk kitaplarının nasıl ve kim tarafından seçilmesi gerektiği tartışıldı.

Türkiye Yayıncılar Birliği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği Beşinci Yayıncılar Kurultayı’nın “Çocuklar için kitabı kim seçmeli nasıl seçmeli?” başlıklı oturumunda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Nejdet Neydim çocukların biçimlendirilebilecek nesneler olarak görüldüğünü söyledi. Doğan Egmont Yayın Direktörü Özgür Atanur yayıncılara sorumluluklar düştüğünü, belirtirken, yayıncıların vermiş olduğu kitapların sunulduktan sonra bir seçimin başladığını ve kitap seçiminde çocuğun payının yüzde 10 olduğunu söyledi. Hürriyet gazetesi köşe yazarı Nuran Çakmakçı Türkiye’de devlet okullarında kütüphanelerin en alt katlarda ya da çatılarda olduğunu, fiziki yapının ve anlayışın değişmesi gerektiğini belirtti.

Çocuklar özgürce kitap seçmeli

Kitabevlerinin cazipleştirilmesi ve eğlenceli hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Doğan Egmont Yayın Direktörü Özgür Atanur genellikle çocuk bölümlerinin kitabevlerinde küçük bırakıldığını ve arka taraflara atıldığını söyledi. Çocuk Vakfı’nın yapmış olduğu bir araştırmaya göre çocuklara kitabı yüzde 40 annelerin, yüzde 11 babaların aldığını belirten Atanur çocuklara kitabı yüzde 50 annelerin ve yüzde 16 babaların okuduğunu dile getirdi. Kitap seçiminde ise yüzde 50 ebeveynlerin yüzde 10 çocukların etkili olduğunu belirten Atanur yayıncılara da sorumluluklar düştüğünü belirtti:
“Türkiye’de şu anda 58 tane çocuk dergisi var. Bu dergilerin yüzde 50’sini Doğan Egmont, yüzde 26’sını Tübitak oluşturuyor. Bir yayıncı olarak bize sorumluluklar düşmeli. Çünkü ilk seçici biziz. Ajanslar, yayıncılar aynı zamanda yerel yönetimler olarak bizlere büyük sorumluluk düştüğüne inanıyorum.”

Kitap vitrinleri dondurma tezgahı gibi olmalı

Türkiye’de devlet okullarında kütüphanelerin en alt katlarda ya da çatılarda olduğunu belirten Hürriyet gazetesi köşe yazarı Nuran Çakmakçı da fiziki yapının ve anlayışın değişmesi gerektiğini vurguladı. Yurtdışında kitapların koridorlarda olduğunu ama Türkiye’de kitapların kilitli dolaplarda tutulduğunu belirten Çakmakçı, “Mine Soysal, ‘Kitap vitrinleri dondurma tezgahı gibi olmalı çocuğun iştahını kabartmalı’ diyor, ama Türkiye’de kitapları koridorlarda görmek mümkün değil, çocuklar istediği zaman ulaşamıyor” dedi.

Öğretmenlerin eğitiminin önemli olduğunu ve okullarda “Bunu okuyacaksınız, bundan sınav olacaksınız, bundan ödev yapacaksınız” yaklaşımının çocukları kitaplardan uzaklaştırdığını düşündüğünü ifade eden Çakmakçı, “Böyle gelmiş ama böyle gitmemeli, zihniyetin değişmesi lazım” dedi. Anaokulundan itibaren ciddi değişimler yapılması gerektiğini savunan Çakmakçı, “Siz yayıncılara da bir eleştirim var. Evet yayınevlerinin sayısı artıyor çocuk kitaplarının sayısı artıyor ama kaç yayınevinin tanıtım ve iletişim birimi var. Kitabı sevdirmek, kitapla ilgili tanıtımlar yapmak, röportajlarla çekici hale getirmek ve çocukları alıştırmakda sizlerinde sorumluluğu var. Çocuk kitabı satıyoruz demekle yetinmememiz lazım” dedi.

4+4+4 çok kitaplı bir eğitim dayatıyor

Seçebilmek için çokluk olması gerektiğini belirten Tudem Yayınları Yöneticisi İsa Aykanat, “Toplumda 30 milyon çocuk var ama 30 milyon kitap yok. Keşke 3 yüz milyon kitabımız olsa da seçme kavramı yerli yerinde bir eylem olsaydı. Buna rağmen yetinir bir yaklaşımdayız” dedi. 4+4+4 yasasının çok kitaplı bir eğitim dayattığını belirten Aykanat çocuğun kaynak sayısının arttırılması gerektiğini belirtti. Sınıf kütüphanelerinin büyütülmesi ve okul kütüphanelerinin daha çeşitli kılınması gerektiğine dikkat çeken Aykanat, “Bu yasayla çok kitaplı bir dünyaya giriyoruz” dedi.

Çocuğa sunulan yeni dünya

Klasik modernitenin çocuğu bir okul dünyasının içerisine gönderdiğini, çocuğa bir başka dünya suduğunu ve çocuğa “Bu dünyada eğitimden okuma kültüründen geçmeden yetişkinler dünyasına giremezsin” dediğini belirten İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Nejdet Neydim, “18. yüzyıl Fransız İhtilali’nin de tetiklediği yeni bir toplum yapısı ve ulus devletlerin ortaya çıkması çocuğa bakışı da değiştirmiştir. Çocuğa yönelik bir edebiyat gereksinmesi ondan sonra ortaya çıkmıştır” dedi. Çocuk hakları kavramının da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmasının nedeninin eğitim sisteminde yaşanan ciddi sorunlar olduğunu belirten Neydim, çocuğa, gençliğe, eğitim anlayışına dönük olan yanlışların sorgulanması soncunda yeni bir edebiyat anlayışının ve yeni bir çocuk kavramının ortaya çıktığını, bütün bu süreçleri bilmeden çocuğu ve çocuk edebiyatını tanımlamanın oldukça güç olduğunu belirtti.

Çocuğun neyi bildiğini bilmeyen yetişkinleriz

Kitapların saf nesneler olmadığını, kitapların, yazarlarının, editörlerinin, yayıncılarının bir politikası sonucu ortaya çıktığını belirten Nejdet Neydim, “Yayıncı politikası vardır. Bunlar politik ideolojiktir, ekonomiktir, didaktiktir ve emperyaldir. Bütün bu alanların farkına vardığınız zaman edebiyatı geniş anlamıyla sorgularsınız” dedi. Çocukların haklarına saygı gösterilmesi ve çocukları biçimlendirebilecek nesneler olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Neydim, çocuk edebiyatının ve kitap seçiminin “kullanıldığını” belirtti. Annelerin, babaların, öğretmenlerin, editörlerin, yayıncıların ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendilerini sorgulaması gerektiğini düşünen Neydim, edebiyatın özgür bir alan olduğunu, denetlenemeyeceğini değerlendirilebileceğini, eleştirilebileceğini dile getirerek “denetleme dehşet bir şeydir” dedi.
 
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 temel eserinin liste olarak dayatılmasına karşı olduğunu da belirten Neydim bu kitapların okunmasına karşı olmadığını, bu kitapların hangi anlayışların denetiminden geçtiğinin tartışılması gerektiğini belirtti. Çocukların doldurulabilecek boş bir sayfa olarak görülmesinin korkunç olduğunu belirten Neydim, yaşanan durumu, “biz bugünün çocuğunun neyi bildiğini bilmeyen yetişkinleriz” sözleriyle özetledi.

Yorum yazın