Ekonomi Spor

Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar arkalarında enkaz mı bırakıyor?

Yazan: Yamaç Aytekin
Atina Olimpiyat Köyü'nde Terk Edilmiş Plaj Voleybolu Sahası (Fotoğraf: The Guardian)

Mega spor organizasyonlarının ülke ekonomisine katkı sağladığı düşünülüyor ancak durum genellikle tam tersi. Yüksek maliyetlerle inşa edilen spor tesislerinin birçoğu organizasyon sonrası çürümeye terk ediliyor.

Sosyal ve ekonomik kalkınma vaatleri, mega spor etkinliklerinin en önemli pazarlama argümanı. Her mega spor etkinliği, beraberinde büyük yatırımlar ve düzenlemeler getiriyor. Şehirlerin ulaşım altyapısından, stadyum içindeki koltuk sayılarına kadar her şeyi şekillendiriliyor. Olimpiyatlar veya Dünya Kupası gibi organizasyonların, turizmi canlandırmak, sosyal hayatı iyileştirmek, gelişmemiş bölgeleri kalkındırmak ve altyapı yatırımlarını artırmak gibi amaçlara hizmet ettiği söylense de bu yatırımların büyük bir kısmı karşılıksız kalıyor. Organizasyonların siyasi politikalar doğrultusunda kullanılması da hesapsız harcamalara ve terkedilmiş tesislere yol açıyor.

Son olarak geçtiğimiz gün başlayan 2022 Dünya Kupası yine yapılan astronomik harcamalar ile dikkat çekiyor. Katar Hükümeti 220 milyar doların üzerinde bir harcamayla tarihin en pahalı Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıyor. Dahası, 2010’da başlayan inşaatlarda 6 bin 500 göçmen işçinin hayatını kaybettiği iddiaları, yalnızca parasal açıdan değil insani açıdan da maliyeti en yüksek kupa olduğu eleştirileriyle futbolseverlerin tepkisini çekiyor.   Görkemli stadyumlar ve harcanan bu dev bütçe akıllara başarısız örnekleri getiriyor. Bu ev sahipliğinin Katar için nasıl sonuçlanacağı ise merak konusu.

Mega spor etkinliklerini birer kumar olarak gören Amerikalı spor ekonomisti Andrew Zimbalist, potansiyel olarak yüksek getiri vaat eden organizasyonların sadece çok küçük bir kısmının hedefine ulaştığını vurguluyor. Kısa vadeli büyük yatırımlara yol açan bu organizasyonlar, beraberinde plansız yatırımlar ve kullanılmayan spor tesisleri getiriyor. Andrew Zimbalist, spor etkinliklerinin büyük beklenti oluşturduğunu ancak beklentilerin hayal kırıklığıyla sonuçlandığını düşünüyor. Terkedilmiş spor tesislerinin, yapılan plansız harcamaların ve yolsuzlukların en çarpıcı örnekleri Olimpiyatlar veya Dünya Kupaları sonrası görülüyor.

Montreal’in ‘Büyük borcu’

Montreal Olimpiyat Stadyumu ”Big O” (Fotoğraf: The Globe and Mail)

1976’da, Kanada’nın Montreal şehrinde düzenlenen Olimpiyatlar, ülkede dev bir ekonomik kriz yaratıyor. Hükümet, organizasyon için 300 milyon dolarlık bütçe belirliyor. Plansızlık ve yolsuzluk sebebiyle bütçe ciddi miktarda aşılıyor ve organizasyonun maliyeti 1,5 milyar dolara yükseliyor. Bu maliyet artışının ana sorumlusu ‘‘Big O’’ olarak adlandırılan Olimpiyat Stadyumu oluyor. 250 milyon dolara mâl olması beklenen stadyum, 1,4 milyar dolara tamamlanıyor. Daha sonrasında stadyum, Montreal sakinleri tarafından, ‘‘The Big Owe’’ yani büyük borç olarak adlandırılıyor. Günümüzde bu stadyum hiçbir profesyonel takım tarafından kullanılmıyor. Montreal şehri, stadyumun sebep olduğu borcu 2006 yılına kadar, yani tam 30 yıl boyunca ödemeye devam ediyor.

Hellinikon Olimpik Softbol Stadyumu (Fotoğraf: Wikipedia)

2004 Yaz Olimpiyatları Yunanistan’ın başkenti Atina’da düzenleniyor. Olimpiyatların manevi evi olarak kabul edilen Atina’da düzenlenen bu organizasyon için inşa edilen olimpiyat köyünün ülkeye maliyeti 11 milyar dolar. Bu rakam Yunanistan hükümetinin adaylık sürecinde belirlediği miktarın tam iki katı. 2014’te yapılan bir haberde, Olimpiyatlar için yapılan yatırım mercek altına alınıyor. Sanat eserini andıran görkemli spor tesisleriyle dolu olan Atina Olimpiyat Köyü terk edilmiş ve çürümeye bırakılmış. Uluslararası Softbol Federasyonu başkanı Don Porter, 2020’da Atina’daki softbol sahasının yabani otlara bürünmüş ve bakımsız halde olsa da hala aktif bir şekilde kullanılabilir olduğunu söylüyor. Federasyonun, olimpik softbol sahasını korumak ve etkinliklere ev sahipliği yapmasını sağlamak için bir teklifte bulunduğunu, ancak hiçbir yanıt alamadığını da ekliyor. 2004 Yaz Olimpiyatları’nın sebep olduğu astronomik harcamalar, Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik krizin sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.

Müteahhitleri zengin eden Güney Afrika Dünya Kupası

2010 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma hakkı Güney Afrika’ya veriliyor. Böylelikle, Afrika kıtası ilk defa en prestijli futbol turnuvası olan Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıyor. FIFA gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, sadece üç stadyumun turnuva koşullarına uygun olduğunu, beş yeni stadyumun inşa edilmesi gerektiğini ve kullanılacak diğer stadyumların ise belirlenen ölçüler doğrultusunda yenilenmesi gerektiğini bildiriyor. Rhoades Üniversitesi ekonomi bölümü akademisyenleri Luke Humphrey ve Gavin Fraser, 2016’da yayınladıkları makalelerinde, Güney Afrika hükümetinin 2010 Dünya Kupası için inşa ettiği stadyumlara 1,5 milyar dolarlık bir yatırım yaptığını söylüyor. Yarım milyar dolar ise mevcut stadyumların yenilenmesi için harcanıyor. Stadyum harici yeni yolların yapımı veya havaalanlarının yenilenmesi gibi altyapı yatırımları da 2 milyar doları buluyor. Bu astronomik rakamlı yatırımların hepsi ülkenin en büyük inşaat şirketlerinin oluşturduğu kartele veriliyor. Güney Afrika gazetesi Business Day’in Genel Yayın Yönetmeni Peter Bruce, 2013’te yazdığı makalede, ihale sürecinin birçok soru doğurduğunu söylüyor. Bruce, şirketlerin bazı ihaleleri kar marjı üzerinden anlaşarak, kendi aralarında paylaştığını vurguluyor. Bu durumun tespitinden sonra soruşturma başlatıldığını ve 21 inşaat şirketinin yaptıkları yolsuzluğu kabul ederek para cezası ödediğini belirtiyor.

Cape Town Stadyumu (Fotoğraf: StadiumDB.com)

Turnuvadan beş sene sonra, eski FIFA başkanı Sepp Blatter, birden fazla yolsuzluk iddiasıyla karşı karşıya kalıyor. Yolsuzluk iddialarından biri de, Güney Afrika’nın rüşvet sayesinden Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmaya hak kazanması. Güney Afrika’lı yetkililerin, FIFA komisyonunda aday ülkeler için oy kullanan üyelere, 10 milyon dolar rüşvet verdiği iddia ediliyor. Sonrasında bu iddia FIFA yetkilileri tarafından kabul ediliyor. Blatter, 6 yıl 8 ay futboldan men ediliyor. Güney Afrika’nın turnuva sonundaki finansal durumu net bir şekilde paylaşılmasa da, milyar dolarlar harcanarak yapılan stadyumların kullanılmadığını görüyoruz. Afrika’nın en güzel stadyumlarından biri olan Cape Town’un yapım maliyeti 600 milyon dolar. 2010 Dünya Kupası’nda 8 maça ev sahipliği yapan bu tesis turnuva sonrasında aktif bir şekilde kullanılamıyor. Kendi harcamalarını bile karşılayamayan stadyumun yıllık masrafı yaklaşık 3 milyon dolar.

800 milyon dolarlık otopark

2014’teki Dünya Kupası, futbol ülkesi olarak bilinen Brezilya’da düzenleniyor. Brezilyalı spor gazetecisi Tim Vickery’nin yazdığı habere göre, turnuvanın ülkeye maliyeti 14 milyar dolar. Hükümet adaylık süreci boyunca turnuvaya ev sahipliği yapmanın asıl amacının sosyal kalkınma olduğunu iddia ediyor. Stadyum finansmanının ise özel sektör ve sponsorlar tarafından sağlanacağı vurgulanıyor. Turnuva hazırlıkları başladığında, bütçenin neredeyse tamamı yeni stadyumların inşası veya mevcut stadyumların yenilenmesi için kullanılıyor. Zagreb Üniversitesi’nden Fran Galetić, 2019’da yazdığı Dünya Kupası Ekonomisi başlıklı makalesinde, 2014 Dünya Kupası’nın Brezilya ekonomisine etkilerini inceliyor. 2012’den itibaren kişi başına düşen milli gelir azalmaya başlıyor ve hatta bir dönem negatif değerleri bile görüyor. Enflasyon tüm süreç boyunca kademeli olarak yükseliyor. Turnuva döneminde tüketim ve buna bağlı olarak ithalat ve ihracat azalıyor. 2014 Dünya Kupası’nın Brezilya’ya sağladığı tek ekonomik fayda turnuvanın gerçekleştiği yılda işsizlik oranı en düşük seviyede seyrediyor ancak bu etki kalıcı olmuyor ve turnuvanın bitimiyle beraber işsizlik oranı tekrar yükselmeye başlıyor.

Günümüzde park alanı olarak kullanılan Mané Garrincha Stadyumu (Fotoğraf: The Mirror)

Turnuva için, ülkenin en pahalı stadyumu olarak inşa edilen, 70 bin kişi kapasiteli, Mané Garrincha Brezilya Ulusal Stadyumu sadece 7 maça ev sahipliği yapıyor ve sonrasında otobüsler için park yeri olarak kullanılmaya başlanıyor. Yani Brezilya hükümeti 800 milyon dolara bir park yeri inşa etmiş oluyor. Arena Amazonia ise organizasyon için inşa edilen bir başka stadyum. İnşaat sürecinde 3 çalışan hayatını kaybetmiş. Sadece 4 maça ev sahipliği yapan stadyumun Brezilya Hükümeti’ne maliyeti 300 milyon dolar. Tamamı kamu parasıyla yapılan bu stadyum özel sektöre satılıyor.

2021’de Intercity tarafından kiralanan İstanbul Park, günümüzde, eğitim pisti, festival ve etkinlik alanı olarak kullanılıyor. Zaman zaman da değişik otomobil ve motosiklet yarışlarına evsanipliği yapıyor.

Dünya Kupası veya Olimpiyat kadar büyük boyutlu olmasa da Türkiye’nin 2005’te ev sahipliği yaptığı Formula 1 organizasyonu nedeniyle uğradığı zarar hâlâ akıllarda. İlki 2005’te yapılacak organizasyon için İstanbul Ticaret Odası tarafından inşa edilen İstanbul Tuzla’daki İstanbul Park, 25 milyon dolar yerine 214 milyon dolara (Bugünkü değeriyle 280 milyon dolara yakın) mal olmuştu. 125 bin seyirci kapasiteli, 5,3 kilometrelik pistte 2005-2011 arasında düzenlenen F1 yarışlarında, yapılan yatırımın karşılanması mümkün olmamış ve dönemin İTO yönetimi eleştirilerin hedefi olmuştu.

Kârlı çıkanlar da var

Olimpiyatlar ve Dünya Kupası gibi mega spor etkinlikleri sonucunda çok sayıda ülke ve şehir mali sıkıntılar yaşıyor, ancak doğru plan ve yatırımla, bu organizasyonları fırsata çevirip ekonomik ve sosyal fayda sağlayan örnekler de var.

Los Angeles şehri 1984 Olimpiyatlarına ev sahipliği yaptı. Adaylık sürecinde ortaya koyduğu planda, organizasyon boyunca mevcut tesislerin kullanılacağını belirtti. Aynı zamanda, ciddi kurumsal şirketlerin sponsorluk yatırımları ile şehre destek olacağı belirtildi. Doğru politika sonucunda 225 milyon dolarlık kâr ile organizasyonu sonlandıran Los Angeles, gelecek olimpiyatlar için bir örnek konumuna geldi. Turnuva sonrasında elde edilen kârın yüzde 40’ı ile LA84 Foundation adlı genç sporculara destek veren ve yeni olimpiyat şampiyonları yetiştirmeyi amaçlayan yapı oluşturuldu. Çalışmalarına hala devam eden bu yapı, kurulduğu günden bu yana 4 milyondan fazla gencin hayatına dokunmayı başardı.

Barselona şehrinin olimpiyatlarla beraber yaşadığı değişim (Fotoğraf: Ajuntament de Barcelona)

Barselona, 1992 Yaz Olimpiyatları’nı doğru bir planlama ile organize ederek şehrin kaderini değiştirdi. Olimpiyatlar öncesi çok popüler olmayan şehir günümüzde dünya turizminin en önemli destinasyonlarından biri olarak anılıyor. 1972 Münih Olimpiyatları’ndan beri ilk kez hazırlık süreci boyunca tek bir boykot bile yapılmadı. Şehir yeniden inşa edilerek, turnuva süresince şehirde bulunacak turistlerin yaşayacakları deneyimin iyileştirilmesi amaçlandı. Plajlar temizlendi, yeni parklar inşa edildi, şehrin tüm bölgelerindeki toplu taşıma önemli ölçüde iyileştirildi ve telekomünikasyon ağları kuruldu. Olimpiyat Komitesi’nin açıkladığı veriler doğrultusunda, toplamda 1,36 milyar euroluk yatırım yapılmış, bunun 900 milyon eurosu hükümet tarafından verilmiş. Kalanı ise sponsorlar tarafından karşılanmış oldu. Barselona’nın bu organizasyon sonrası elde ettiği direkt gelir ise 1.64 milyar euro. Ancak, şehrin turnuva sonrası kazanımları bundan çok daha fazla. La Caixa Araştırma Servisi’nin yayınladığı rapora göre, 1986 ve 1992 yılları arasındaki sürecin ekonomiye katkısı 7 milyar euronun üzerinde.

Londra Olimpiyat Köyü

2012 Londra Olimpiyatları, mega spor organizasyonunun fırsata dönüştüğü başka başarılı örnek. Forbes’un 2018 tarihli haberine göre, organizasyon için 9.3 milyar dolarlık yatırım yapılmış. İngiltere hükümeti, Olimpiyatlara ev sahipliği yaptıktan sadece bir yıl sonra 10 milyar Sterlin’lik ekstra ticaret ve yatırım artışı elde edildiğini açıklamış. Organizasyonun ciddi bir istihdam yarattığını vurgulayan yazıda, ekonomistler Londra Olimpiyatları’nın yarattığı ekonomik etkinin kalıcı olduğunu söylüyor.

Londra Olimpiyat Köyü (Fotoğraf: The Guardian)

İngilizlerin bir diğer başarısı ise yatırım yapılan spor tesislerinin aktif bir şekilde kullanılıyor olması. 200 hektarlık çorak araziyi olimpik köy haline getiren İngiliz hükümeti daha sonra aynı alanın içinde 11 bin konut inşa ediyor. Turnuva sonrasında birçok başka organizasyona (Atletizm şampiyonaları, Para Atletizm Dünya Şampiyonası, Triathlon organizasyonları…) ev sahipliği yapan olimpik köy, turnuvanın üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen kazanç sağlamaya devam ediyor. Londra Olimpiyat Stadyumu, İngiltere Premier League ekiplerinden West Ham United takımının iç saha maçlarına ev sahipliği yapıyor. Stadyumun içinde bulunduğu Olimpiyat Köyü’nün içinde, aktif bir şekilde kullanılan Londra Moda Koleji’nin kampüsü ve V&A müzesi var. Bunun dışında Saddler Wells isimli bale topluluğu çalışmalarını burada sürdürüyor. Günümüzde, Londra Olimpiyat Köyü, insanların şehir içinde nefes alabildiği ve günlerini geçirebileceği aktivitelerle dolu bir alan.

Yorum yazın