Spor

Dünyanın en iddialı sektörü

Yazan: Evren Küçükören

İlginç kitaplar yayınlayan NTV yayınları, geçtiğimiz haftalarda portfolyosunu değişik bir kitapla süsledi: Bahisçinin El Kitabı. Kitabın tanıtım yazısında da vurgulandığı gibi “Falanca maça üst oynadım”, “Üç banko maçım var”, “Filanca maç kesin sürpriz biter” gibi diyaloglar günlük konuşma literatürümüze fazlasıyla girmiş durumda. Hal böyle olunca da sporcu ya da yorumcu olarak tanıdığımız kişilerin bahisçilere tüyolar […]

İlginç kitaplar yayınlayan NTV yayınları, geçtiğimiz haftalarda portfolyosunu değişik bir kitapla süsledi: Bahisçinin El Kitabı. Kitabın tanıtım yazısında da vurgulandığı gibi “Falanca maça üst oynadım”, “Üç banko maçım var”, “Filanca maç kesin sürpriz biter” gibi diyaloglar günlük konuşma literatürümüze fazlasıyla girmiş durumda. Hal böyle olunca da sporcu ya da yorumcu olarak tanıdığımız kişilerin bahisçilere tüyolar verdiği ya da bahisten “para kazanmanın” inceliklerini anlattıkları kitap da raflarda yerini aldı. Kitabın yazarları bu tüyolardan yola çıkarak para kazandılar mı bilmiyoruz ama bilinen bir şey var ki o da bahis oyunlarının artık ciddi bir ekonomisi olan sektör haline geldiği.

Endüstrileşen futbol, müşterileşen taraftar

Mütevazı bir eğlence olarak doğup gelişen futbol, bugün milyonlarca insanı peşinden sürükeleyen milyarlarca dolarlık pazara sahip bir oyun haline geldi. Mahalledeki arsaların yerini ihtişamlı stadyumlar, takımların yerini artık birer şirkete dönüşen kulüpler, taraftarların yerini ise müşteriler aldı. Kısacası kapitalizmin elinden kaçamayan futbol da, küreselleşip 500 milyar dolarlık pazar hacmiyle devasa bir endüstriye dönüşerek muazzam bir kâr aracı haline geldi. Reklâm gelirleri, sponsorluk anlaşmaları, yayın ihaleleri ve nihayetinde bahis oyunlarıyla bu devasa sektörün pazar hacmi her geçen gün artıyor. Bazı futbol kulüplerinin bütçeleri yoksul ülkelerin bütçelerini bile aşıyor. En zengin 20 futbol kulübü 2009 yılı rakamlarına göre yaklaşık 4 milyar Euro gelir elde etti. Listenin tepesinde yer alan Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi kulüplerin yıllık gelirleri 400 milyon Euro civarında. Kulüplerin en önemli gelir kaynaklarından birini maç hâsılatları oluşturuyor. On binlerce kişilik stadyumları dolduran taraftarlar, tuttukları takımın kasasına milyonlarca lira akıtıyorlar. Örneğin Avrupa’nın en zengin 20 kulübü 2008-2009 sezonunda bilet satışlarını %3,5 artırarak 1 milyar avroluk gelir elde etti. Taraftarlar sadece bilet değil, takımlarının formalarını, kaşkollerini, şapkalarını da satın alarak kulüplerin büyük kazanç elde etmelerini sağlıyor. Örneğin, geçen sene Ronaldo’yu 94 milyon avroya transfer eden Real Madrid, 85 avrodan sattığı 1 milyon 200 bin formadan 102 milyon avro kazanmıştı.

Futboldan bilardoya kadar bahis

Endüstrileşen futbolun özellikle internet erişiminin yaygınlaşmasıyla birlikte dünya piyasalarına yaptığı en büyük etki kuşkusuz ki bahis sektörü. Bahis bütün spor dallarında oynanıyor. At yarışı, horoz dövüşü, tazı yarışı gibi sadece bahis odaklı etkinlikler bile düzenleniyor. Elbette ki futbol ya da herhangi bir spor dalıyla sınırlandırılamayacak kadar geniş bu alanın içinde deyim yerindeyse yok yok. Nobel ödülünü kimin kazanacağı, başbakanlığa kimin seçileceği, Eurovision şarkı yarışmasını kimin kazanacağı ve hatta havanın yağmurlu olup olmayacağı hakkında bile bahis oyunları düzenleyen internet siteleri var. Ama bahis sektörünün omurgasını elbette ki spor oyunları oluşturuyor ve en büyük pazar kuşkusuz ki futbol. Hiçbiri bahis oyunu futbolda olduğu kadar çok insana ulaşmıyor ve hiçbirisinin pazar hacmi futbolunki kadar büyük değil. Futbol endüstrisinin yan sanayisi gibi çalışan bahis sektöründe dönen para milyarlarca dolarla ifade ediliyor. Tahmini rakamlara göre bahis sektörünün büyüklüğü 1 trilyon doların üzerinde ve bunun yaklaşık dörtte birini 227 milyar dolarla futbol maçları üzerine oynanan bahisler oluşturuyor. Bunun önemli bir kısmı illegal bahis olduğu için sağlıklı rakamlara ulaşmak mümkün değil elbette.

Yeni ama en hızlı büyüyen sektör

Batıda 1930’lu yıllara dayanan bahis sektörünün Türkiye’deki geçmişi herüz çok yeni. 2004 yılında İddaa adıyla ilk yasal bahis oyunu şirketi sektöre girdi. Türkiye’de yasadışı yollarla oynanan bahis miktarının bir milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyordu. Devlet bu pazarı kendi kontrolü altına alabilmek için gerekli yasal değişiklikleri 2004’te yaptı ve internet üzerinden yurtdışına giden paranın bir kısmının “İddaa” isimli oyun üzerinden kendi kasasına akmasını sağladı. Türkiye’de de bahis oyununu öncüsü olan İddaa’dan önceyse yırtdışındaki internet sitelerinden bu kumar tutuksunu ya da iddaa hırsını giderenler artık o kadar uzağa gitmeden oyununu oynamaya başladı. Bir anda her sokak başında iddaa bayileri boy gösterir oldu. İlk ortaya çıktığında sadece yetkili bayilerde oynanan ve bahis kuponlarında futbol maçlarının maç sonuçları dışında hiçbir spor dalında bahis oynanamazken giderek gelişti bu oyun. Bilenlerin zorlanmadığı ama bilmeyenin “Bu ne ola ki?” diye sorduğu oyunda maç sonuçlarının yanısıra ilk yarı sonucu, ilk yarı/maç sonucu, iki ihtimalli sonuç, çifte şans, toplam gol sayısı, handikap, alt/üst(3gol üstü veya altı), maç skoru gibi çeşitli varyasyonları da içine katan bir bahis oyunu haline geldi. Günümüzde ise futboldan bilardoya kadar birçok alanda bahis oynayabildiğiniz ve internet üzerinden açılan bir hesapla yasal sitelerden erişim sağlanabilen bir sektör haline geldi iddia.

Haftada 3,5 milyon kişi oynuyor

Bahis oyunlarına yönelik bu ilgi Türkiye’yi 8 milyar dolarla resmi bahis liglerinde dünyada 3.lüğe de taşımış durumda. Hal böyle olunca da sektöre yine büyük sermaye gruplarına ait Nesine, Tuttur, Oley gibi adlarla yeni yeni bahis siteleri de katıldı. Yaklaşık 60 bin kişinin geçimini sağladığı ve her hafta 3.5 milyon kişinin bahis oynadığı iddaa sektöründe dönen para da ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Geçen sene 2.5 milyar liranın üzerinde ciro yapan ve bu cironun yarısını kasasına koyan ve diğer yarısını da ikramiye olarak dağıtan İddaa, bu sene 24 Eylül Pazar gününde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde günlük 38.74 milyon TL ile rekor bir ciro elde edildi. Bu sene beklenen hasılatın ise 3.5 miyar TL civarında olduğunu şirket yetkilileri açıkladı.

İnternet sitelerinden çim sahalara

İnternet kullanımının yaygınlaşması da bahis sektörünü büyüten en önemli etkenlerden birisi kuşkusuz. Sanal bahis şirketlerinin vergiden muaf olması nedeniyle verdikleri yüksek bahis oranları da bu siteleri daha cazip kılıyor. Uluslararası olan bu sektörde ilk akla gelenisimlerse Betsson, Beteurope, Bwin ve Betfair gibi bahis siteleri ve her gün on binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Türkiye’deki müşteri potansiyelinin farkında olan bu sitelerde Türkçe dil seçeneği de mevcut. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’den 500 binin üzerinde kişi sanal kumar oynarken Beteurope bahis sitesinin kayıtlı Türkiyeli üye sayısı 150 binin üzerinde.
Avrupa’da büyük futbol takımlarına sponsor olan şirketler, artık ciddi cirolar elde eden bahis şirketleri olmaya başladı. Örneğin; “Bwin” adlı bahis şirketi, 140 milyon dolar karşılığında İspanya’nın en büyük kulüplerinden biri olan Real Madrid’le sponsorluk anlaşması imzaladı. Bir diğer İspanya kulübü olan Atletico Madrid ise 3 yıllığına şort sponsoru olarak “Paf” adlı Finlandiya bahis şirketiyle anlaştı. Avrupa’nın ünlü İtalyan kulübü Juventus ise, 16 milyon euro karşılığında formasında 2 yıl boyunca “Betclick” adlı bahis şirketinin adını taşıyacak. Yurtdışındaki bahis şirketleri ciddi ekonomik kaynakları olan kurumlar haline gelmiş durumdalar. Türkiye’de de durum pek farklı değil. Bazı bahis siteleri Süper lig ve Bank Asya 1. ligindeki birçok futbol takımına sponsor olmuş durumda. Sektöre İddia’dan sonra giren Nesine isimli bahis sitesi Beşiktaş, Eskişehirspor ve Kayserispor’la sponsorluk anlaşmaları imzaladı. Bir diğer bahis sitesi olan Bilyoner.com ise Bursaspor ve Altay ile isim sponsorluğunda anlaşma sağladı. Basketbol 2010 FIBA Dünya şampiyonası resmi sponsoru ise Tuttur isimli bahis sitesiydi.

Bahis ekleri, uzmanlar, programlar

Türkiye’de de henüz 6 yıllık bir geçmişi olmasına karşın sektörde dönen paranın büyüklüğü yeni iş alanları da yarattı. Bir çok gazetenin spor servisinde artık “bahis uzmanları” çalışıyor. Bu uzmanların hazırladığı ekler ya gazeteyle birlikte hediye olarak ya da parayla satılıyor. Benzer hizmeti veren internet siteleri inanılmaz yoğunlukta ziyaretçi akınına uğruyor. Ya da maç sonuçlarının canlı olarak takip etme ve maçlarla ilgili tahmin ve yorumların da yer aldığı başka internet siteleri de mevcut. Televizyon ve radyo kanallarında bahis programları düzenleniyor. Sektörün tanınan isimlerinden Genco Boran ve Efe Uysal, NTV gibi ciddi yayıncılık anlayışı ile tanınan bir kanalda Bahis Zirvesi adlı bir program yapabiliyor.

Büyük dilim devlete ve şirketlere

Bahis oynayanların sayısı ve gelir artsa da elbette pastanın büyük dilimi devlete ve sanal bayi hakkı elde eden holdinglere gidiyor. Bahis şirketleri oynattıkları kumar üzerinden kulüplere de belli ödemeler ayırmak zorunda. Para dağılımı ise kulüplerin bahiste gördüğü rağbete göre belirleniyor. Yani bahis sektörü kulüpleri mali yönden de “desteklemiş” oluyor. Futbol kulüplerine de gelirin yaklaşık yüzde 10’u düşüyor. Son beş yılda İddaa’dan 10,2 milyar gelir elde edildi; bunun 670 milyonu futbol kulüplerine verildi. Kulüplerin bahisten kazançları sadece bununla da sınırlı değil. İddaa’nın sanal bayi hakkını alan firmalar bazı futbol kulüpleri ile sponsorluk anlaşması imzalıyorlar. Kulüpler buradan da ekstra kazanç elde ediyorlar.

Sahada kaybet bahiste kazan

Hal böyle olunca bahis oyunlarının sporda ahlaksızlığı getirdiğini savunanların sayısı da küçümsenecek gibi değil elbet. Bu tür oyunlara sporcuların da ilgisiz kalmayacağından hareketle şikenin daha yaygın hale geldiğine ilişkin eleştiriler sporseverlerin ortak noktası. Bahis ve futbol bu kadar çok içiçe geçince de futbolun giderek kirlendiği yakınmaları da giderek fazlalaşıyor. Bu aynı zamanda futbol pazarının büyümesiyle şikenin niteliği ve niceliğini de değiştirmiş oldu. Bahis sektörü ile futbol bu kadar iç içe geçince ve mevzubahis milyarlarca liralık bir pazar olunca şike de kaçınılmaz oluyor. Eskiden şampiyon olmak ya da küme düşmemek için hakem ya da futbolcu satın alma gibi şikelerin yerini artık büyük çetelerle bahis oyunları üzerinden yapılanlar aldı. Şike yapanların amacı artık takımlarının kazanması değil, gerekiyorsa sahada kaybetmek ama bahiste kazanmak! Avrupa’nın bir çok ülkesinde bahis ve şike soruşturmaları yaşanınca kimi yerlerde futbol federasyonları da özel önlemler almaya başladı. Örneğin Fransa Profesyonel Futbol Ligi kulüplerin kumar oyunu ve bahis şirketlerinin reklamlarını taşımasını yasakladı. Türkiye’den de kimi futbolcuların bahis oyunları oynadığı daha önce yürütülen soruşturmalarda ortaya çıkmıştı. Hatta mafyanın da en gözde para kazanma ve kara para aklama mekanizmalarının başında artık bahis oyunları geliyor. Geçen yıl Almanya merkezli yürütülen bir soruşturmada Bochum Savcılığı’nın başlattığı iddiaya göre, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 9 ülkede 200’e yakın maçta şike yapıldığı tespit edilmişti.

1 Yorum

Yorum yazın