Gündem

Sermayenin yeşili de başörtülüyü mağdur ediyor

Yazan: Ayşegül Aydın

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) hazırladığı “Başörtüsü Yasağı ve Ayrımcılık: Uzman Meslek Sahibi Başörtülü Kadınlar” adlı rapor, 9 Kasım’da yapılan bir toplantıyla açıklandı. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Dilek Cindioğlu tarafından kaleme alınan rapora göre; başörtülü kadınlar, gerek özel sektörde, gerekse kamusal alanda iş hayatına katılımlarında, yasağın olumsuz […]

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) hazırladığı “Başörtüsü Yasağı ve Ayrımcılık: Uzman Meslek Sahibi Başörtülü Kadınlar” adlı rapor, 9 Kasım’da yapılan bir toplantıyla açıklandı. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Dilek Cindioğlu tarafından kaleme alınan rapora göre; başörtülü kadınlar, gerek özel sektörde, gerekse kamusal alanda iş hayatına katılımlarında, yasağın olumsuz etkilerine maruz kalıyorlar.

Özgeçmiş göndermek bile sorun
3 şehirde, 79 uzman meslek sahibi başörtülü kadın ve 25 erkekle yapılan mülakatlar sonucu hazırlanan raporda; başörtülü kadınların iş hayatında nasıl sorunlara maruz kaldıkları, yapılan röportajlarla tek tek örneklendirilerek anlatılıyor. Buna göre başörtülü kadınlar, çalışma koşulları ve güvenceler bakımından kamusal alanda çalışmak isteseler de, şartlardan ötürü özel sektörde iş arıyorlar. Fakat bu da bir çözüm getirmiyor. Çünkü burada da daha işe alınma aşamasında sorunlar başlıyor. Cindioğlu bunu şöyle açıklıyor: “İşe alınırken mesleki sınavlarda başı açık resim gerekiyor. Yine başvuruda bulunurken CV’ye resim koymak gerekiyor. Kapalı resim koyduğunuzda bir çok yer sizi çağırmıyor. Resim koymayıp mülakata çağrıldığınızda ise ‘Tam istediğimiz gibi bir elemansınız, ama başörtüsü bizim için sıkıntı olur’ cevabı alınabiliyor.”

Yeşil sermayede de rahat yok
Aslında rapora göre; özel sektör için başörtülü eleman çalıştırmak, bir avantaj bile olabiliyor. Burada patronlar, başörtülü kadınların, kolay kolay başka yerde iş imkânı bulamayacaklarını bildiklerinden, standartlardan çok daha düşük ücretler öneriyorlar. Görüşmecilerden Nadide Hanım, patronuna “Neden bu kadar düşük ücret veriyorsunuz? diye sorduğunda “Sizin alternatifiniz yok. Ben bu maaşı vermesem gidip dışarıda daha yüksek birşey bulamazsınız. Ama bu beylerde böyle değil” cevabını aldığını söylüyor. Ayşe Hanım patronların kimi zaman başörtülü kadın çalıştırmayı, sosyal sorumluk olarak gösterip vicdanlarını rahatlattıklarını, ayrıca bunun şirket müşterilerine olumlu bir vitrin oluşturduğunu söylüyor. Görüş bu şekilde olunca aynı eğitim seviyesinde olan iki elemandan başı açık olan daha avantajlı konuma geliyor. Görüşmecilerden mühendis Nadide Hanım kendisinin 800 ytl maaşla çalıştığını ama işe yeni başlayanların bile bin 500 lira aldıklarını belirtiyor. Çoğu şirket buna cevap olarak başörtülü kadının özel sektörün gerektirdiği görüşmelere gitmek istemeyeceğini gitmek istese de bunun şirketin görünümü bakımından uygun bulunmayacağını öne sürüyor.
Raporda ilginç olan bir başka nokta ise, başörtülü kadınların yeşil sermayede bile rahat edememesi. Başörtülü kadınlar, işverenleri dindar ve muhafazakâr kesim bile olsa, yine hak ettikleri maaşı alamıyorlar. Aslında dinde kadının çalışmaması gibi bir durum söz konusu değil. Fakat rapora göre; patronlar bu defa da, kadınların ev geçindirme yükümlülüklerinin olmadığını, erkeklerin ise bu yükümlülüklerinden ötürü daha yüksek maaşla çalışmalarının kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar. Görüşmecilerden Ayşe Hanım “Benzer görüşlerdeysek bize karşı pozitif ayrımcılık yapmaları gerektiğini düşündüğümüz oluyor ama gerçekte böyle birşey olmuyor. Tam tersi oluyor” şeklinde konuşuyor.

İş hayatını istiyorlar
Cindioğlu; derlediği bu araştırmalarının, istatistikî veriler ortaya koymadığını söylerken, elde edilen bulgularla yasağın özel sektörde de olumsuz etkileri olduğu sonucuna varılabilineceğini de ekliyor. Cindioğlu, yaptığı açıklamada; “Bu araştırmanın en önemli yönü; başörtüsü yasağının, sadece kamuda çalışan başörtülü kadınları değil, özel sektörde çalışan başörtülü kadınları da etkilediğini ortaya koymasıdır.” diye açıklıyor bunu. “Ayrımcılıklar işverenlerin tek tek kişisel tutumlarıyla oluşan bir şey değil. Çok daha yapısal” diyen Cindioğlu, başörtülü kadınların uğradıkları ayrımcılığın, yasağın varlığının getirdiği bir netice olduğunu vurguluyor. Toplumda var olan geleneksel bir bakış açısıyla, başörtülü kadınların, eğitim hayatından sonra, iş hayatında var olmayı istemedikleri düşüncesiyle hareket edildiğini anlatan Cindioğlu, araştırmanın aslında gerçeğin hiç de böyle olmadığını ortaya koyduğunu ifade ediyor.

Kadın iş gücü yok sayılıyor
Paneli düzenleyen TESEV’in Başkanı Can Paker ise, Türkiye’de olan başörtüsü yasağının hem yasal, hem de kültürel olarak devam ettiğini belirtti. Bu durumun Türkiye’de başörtüsüyle okuyup, ondan sonra meslek sahibi olmak isteyen kadınların önünü kapattığını söyleyen Paker, “Böyle bir hevesi olan kadınlarımız ya büyük zorlukları göze alıyorlar, ya da hiç okumuyorlar.” diye yakınıyor. Üniversite mezunu olanların da, okudukları mesleği uygulamakla ilgili büyük zorluklarla karşılaştığını belirten Paker, “Kamuya alınmıyorlar, özel teşebbüsün kendini laik diye tanımlayan büyük bir kısmına alınmıyorlar. Biraz daha mütedeyyin kısma alınsalar bile düşük ücretle alınıyorlar” dedi. Paker, kadınlarının yüzde 60’ının başörtüsü örttüğü Türkiye’de böyle bir ekonomik gücün, iş dünyasına katılmasının engellendiğine işaret etti.

Yorum yazın