Genel

Genelkurmay filmi Sarı Gelin tüm okullarda gösterimde

Yazan: Pınar Keleş

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından bütün ilköğretim okullarında ‘Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü Belgeseli’nin izletildiği ortaya çıktıktan sonra Belgeselin MEB emriyle 25 Haziran 2008’den bu yana, aralarında Ermeni okullarının da yer aldığı tüm okullarda izletildiği ortaya çıkmıştı. MEB geçen ay gönderdiği yazıdaysa belgeselin izletilmesiyle ilgili sonuç raporlarının 27 Şubat’a mesai bitimine kadar gönderilmesini istedi. Yazıda, […]

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından bütün ilköğretim okullarında ‘Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü Belgeseli’nin izletildiği ortaya çıktıktan sonra Belgeselin MEB emriyle 25 Haziran 2008’den bu yana, aralarında Ermeni okullarının da yer aldığı tüm okullarda izletildiği ortaya çıkmıştı. MEB geçen ay gönderdiği yazıdaysa belgeselin izletilmesiyle ilgili sonuç raporlarının 27 Şubat’a mesai bitimine kadar gönderilmesini istedi. Yazıda, bu belgeselin Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlandığı belirtiliyordu.

Yapımcı Genelkurmay, izleyiciler çocuk

Genelkurmay desteğiyle hazırlanan ve 25 Haziran 2008 tarihinden itibaren Milli Eğitim Bakanlığı ve İl Kültür Müdürlükleri aracılığıyla, aralarında Ermeni okullarının da yer aldığı bütün ilköğretim okullarına dağıtılan “Sarı Gelin: Ermeni Sorunun İç yüzü” adlı belgesel yeniden bir krize neden oldu. Belgeselin, dağıtılan ilköğretim okullarında öğrencilere izlettirilmesi mecburi tutulmasından sonra bu kez de yine MEB tarafından okullara geçen ay gönderilen bir yazıdaysa belgeselin izletilmesiyle ilgili sonuç raporlarının 27 Şubat’a mesai bitimine kadar bakanlığın ilgili birimine gönderilmesi istendi. Yazıda, Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlandığı da belirtilen, Ermeni soykırımı iddialarına karşı Türk tezini savunan ‘Sarıgelin’ belgeselinde Ermeni çetelerin 1915 öncesinde Türk köylerini basarak insanları öldürdüğü, köyler yaktığı, işkence yaptığı iddiaları anlatılıyordu.

Ermeni aydınlardan başbakana mektup

Bir çok kesimden tepki alan uygulamayla ilgili çok sayıda Ermeni yurttaş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a açık mektup yazarak, bu belgeselin zaten var olan Ermeni düşmanlığını artıracağı, çocuklarda ayrımcılık ve şiddet söylemlerini körükleyeceği ve nefret duyguları geliştireceği için okullarda izletilmesinin engellenmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca Türk okulunda eğitim gören bir Ermeni’nin, bu belgesel sonucunda psikolojisinin olumsuz etkileneceği, Ermeni okullarında eğitim gören öğrencilerin ise suçluluk ve dışlanmışlık hissedeceği üzerinde durulan mektupta, bu tür belgesellerin çocuklara izlemek zorunda bırakılmasının, hem insan hem de çocuk haklarına aykırı olduğu vurgulanarak, “Bu durum, Ermeni çocukların kendilerini dışlanmış hissetmelerine sebep olacaktır. Belgesel en azından Ermeni okullarında izletilmesin” talebinde de bulunuldu.

“Eğitime katkı amaçlı” bir proje!

Belgesele farlı kesimlerden gösterilen tepkiler gün geçtikçe artarken, Milli Eitim Bakanlığı’nın olaya son derece olumlu yaklaşması ise dikkat çekiciydi. Agos Gazetesi’ne olayla ilgili görüşlerini belirten Milli Eğitim Bakanlığı Basın Müşaviri Musyafa Oymak, “Bu belgesel yaklaşık bir buçuk sene önce gönderilmişti. İl Milli Eğitim Müdürlükleri bu konuyla ilgili görüşlerini bakanlığa bildirecekler ve buna göre bir sonuç ortaya çıkarılacak. Devletin Ermeni olaylarıyla resmi politikası zaten belli. Gerek Türkiye tarafında gerekse Ermenistan tarafında ders kitaplarındaki olumsuz ifadeleri ayıklamak yönünde çalışmalar var” dedi.

Raporlar dışişleri için hazırlanıyor

Oymak, okul müdürleri tarafından hazırlanması beklenen sonuç raporlarının, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde, bütün bakanlıkların üst düzey katılımıyla gerçekleştirilen “koordinasyon toplantıları”na sunulması için talep edilmiş olabileceğini belirterek, “Periyodik olarak yapılan bu koordinasyon toplantılarında gelişen ve değişen paradigmalarla ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Birçok konunun yanı sıra bu konu da orada gündeme geliyor. Türkiye’nin kendi içerisindeki değişim ve dönüşümlere bağlı olarak, anlayışlar ve yaklaşımlar yenileniyor ve bu yönde çalışmalar yapılıyor” diye konuştu.
Oymak, Sarı Gelin belgeselini sigara bağımlığı ve verem hastalığıyla ilgili eğitsel film gösterimleriyle de ilişkilendirererek, “MEB bu tip belgesellerle eğitimi destekleyen çalışmalar yapıyor. Zaman zaman Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı ve bakanlığımızın aracılığıyla pedagojik içerikli, eğitime katkı amaçlı bu tip projeler yapıyoruz. Sigaraya karşı, veremle savaşla ilgili belgeseller de gösterilmesini tavsiye ediyoruz” dedi.

Eğitim-Sen: “Film, Ermeniler’den nefret etmeyi öğretiyor”

Milli Eğitim Bakanlığı’na göre, böyle bir belgeselin öğrencilere izletilmesinde bir sorun olmasa da bu durum, belgeselin “taraflı” olduğunu savunan farklı çevreler tarafından eleştiri topladı. Belgeselin ortaya çıkışı yeni olmasa da, yaşanan tüm bu gelişmelerle, belgesel yepyeni bir gündem oluşturdu. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Başkanı Zübeyde Kılıç, belgeselinin ilköğretim okullarında gösterilmesinden derhal vazgeçilmesini belirterek, “Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı 6 bölümlük film, 12 milyon çocuğa, Ermenilerden ve farklı olanlardan nefret etmeyi öğretiyor. Bu belgeselin bütün ilköğretim okullarında gösterilmesi ‘düşmanlık besleyen’ bir kuşak yaratmak anlamına gelir. O yaştaki çocuklar bilgiyi üzerinde yorum yapmadan alabilecek, anlatılanı doğru kabul edebilecek, belleklerine yerleştirecek ve bunlar üzerinden davranış geliştirecek durumda. İzleyen çocuğun Ermenilere düşmanlık beslememesi mümkün değil. Ermeni çocuklar da bu filmden sonra dışlanma, ayrımcılığa uğrama hissine kapılabilir. Tepki alabileceği kaygısıyla kimliğini gizlemeye yönelebilir. Belgesel gösteriminin durdurulması için konuyu yargıya kadar taşıyabiliriz” dedi.

Tarih Vakfı’ndan da tepki geldi

Eğitimde insan hakları üzerine çalışmalar yapan Tarih Vakfı adına yapılan açıklamada ise filmin belgeselden çok propaganda olduğu ve temel insan haklarını ihlal ettiği belirtilerek MEB’den gösterimin durdurulmasını istedi. “Belgesel, toplumda var olan Ermeni düşmanlığını ve ayrımcılığı körükleyen diliyle kin ve nefret tohumları saçıyor. Bizden olmayana karşı gösterilen düşmanca tavırların ‘haklı gerekçeleri’, bu belgesellerde ileri sürülen, seçilmiş, yönlendirici, sözde argümanlar aracılığıyla inşa edilmektedir. Filmi izleyen küçükler, öğrenciler, ileri sürülen iddiaları saf bir gerçeklik olarak algılayacaklardır. Tüm bu çocuklar ve onların aileleri bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. Güven ortamı ancak bu tarz bir vatandaşlık anlayışına uygun eğitim pratikleri ile yaratılabilir. Toplumsal barışın inşa edilmesi ancak böyle mümkün olabilir. Zedelenmiş çocuk beyinleri toplumsal barışın kurulması önünde engel oluşturur” denildi.
Yaşanan gelişmelerden sonra birçok gazeteci de, MEB’in uygulamasına gösterdikleri tepkiyi köşelerine taşıdılar. Milliyet Gazetesi yazarlarından Ece Temelkuran, olayı “bebeklerden katil yapmak” olarak nitelendirirken, Radikal Gazetesi yazarlarından Oral Çalışlar da, olayı “ırkçılık” ile bağdaştırdı. Çalışlar yazısında ayrıca şu sorulara dikkat çekti: “Kim kimi daha çok kesti üzerinden yapılan ve yapılacak olan bir tarışmanın kime ne yararı olacak? İlkokul çocuklarına barış ve kardeşlik öğretilmesi gerekirken, ölüm gösteren, öfke körükleyen filmlerle ne kazanılmak istenmektedir?”

Kriz yaratan Sarı Gelin

Tartışmaların odağı haline gelen “Sarı Gelin” belgeseli, hem Türkçe, hem de İngilizce, Almanca, Fransızca gibi sekiz ayrı dilde seslendirildi. Türkçe versiyonu, 40’ar dakikalık 6 bölümden oluşuyor. 4 yıllık bir çalışmanın sonucu olan belgeselin her bölümün ayrı bir ismi var: “Yüzyılın Kan Davası, Suikastlerle Kazanılan Kimlik, Sessiz Tanık: Arşivler, Katliama Çıkarılan Vize, Kader Birliği, Dostluğu Yeniden Hatırlamak”. Konu Türk-Ermeni ilişkileri olduğunda kulağımızın oldukça aşina olduğu “katliam, suikast” gibi kelimeleri, belgeselin bölümlerine verilen isimlerde de görebiliyoruz. Çeşitli dillere uyarlanmış versiyonu ise, 70 dakikalık özet bir bölüm şeklinde hazırlandı. Toplam 13 ülkede çekilen belgeselde, 160 kişiyle yapılan röportajlara da yer veriliyor. Belgeselin internet sitesinde belirtildiği üzere, “sözde Ermeni soykırımı iddialarına dayalı çekilen diğer belgesellerden farklı, daha objektif olabilmek için” Ermenistan, Fransa, Suriye gibi ülkelerde, soykırım tezini savunan birtakım akademisyen, din adamı, tarihçi ve halktan insanlarla da yapılmış röportajlar bulunuyor.
Belgeselde karşı görüşlere yer verilse de, Türkiye’nin resmi inkar tezini savunduğu bir gerçek. 1915 yılı öncesinde Türk köylerini yakan, evler basarak Türkler’i öldüren, işkence yapan Ermeni çeteleri gösteriliyor. Ayrıca belgeselin internet sitesinde arşiv bölümünde yer alan resimler de, belgeselin ne kadar “taraflı” olduğunu gözler önüne seriyor. Ermeniler tarafından şehit edilmiş Türk askerleri, öldürülmüş çocuklar, “katliamın” fotoğrafları… DVD’nin yabancı dilde hazırlanmış versiyonunun kapağında yazan “True Story (Gerçek Hikaye)” ise, belgeselle ilgili göze çarpan bir diğer nokta. Çocuk yaştaki öğrencilere “gerçek hikaye” başlığı altında izletilen bu belgesel ister istemez şu soruyu düşündürüyor: “Kime göre, neye göre gerçek? “

Yorum yazın