Medya Sosyal medya Söyleşi

“Gerçekten de var böyle tipler…”

Yazan: Tuan Baykut

Instagram hesabıyla sosyal medyanın en eğlenceli fenomenlerinden Var Böyle Tipler ile konuştuk…

Sosyal medyada uzun süredir bu denli sevilen ve benimsenen, fenomen bir hesap olmadığının konuşulduğu esnalarda, bu boşluğu Instagram hesabıyla tam anlamıyla dolduran Var Böyle Tipler (https://www.instagram.com/varboyletipler/) adlı hesabın yöneticisi ile yarattığı karakterler ve bu yola çıkış hikayesi hakkında konuştuk.

Var Böyle Tiplere gelmeden, daha önce fenomen olduğun ancak kimliğini gizli tuttuğun başka girişimlerin ya da hesapların oldu mu? Yoksa her şey Var Böyle Tipler ile mi başladı?

Yoktu. Zaten var Var Böyle Tipler’i de açarken fenomen olabilmek gibi bir kaygı ya da amaç taşımıyordum. Amacım tamamen eğlenmek ve dalga geçmekti. Aslında bütün her şey arkadaşlarımla aramda olan bir eğlenceden türedi. Ufak videolar hazırlıyordum ve onlarla paylaşıyordum. Hep birlikte eğleniyorduk, sadece kendi aramızda dönen bir olaydı. Hiç böyle bir hedef planlamamıştım.

Var Böyle Tipler hesabının ilk postlarına baktığımız zaman karakterlere kendi mimiklerini entegre etmeyerek başladığın gözüküyor. Yüz entegre sistemini nasıl keşfettin ya da bu fikir nasıl aklına geldi? Bir hikayesi var mı?

Şöyle; mesleğim gereği farklı farklı ünlülerle bir araya geldiğim zamanlar oluyor. Birlikte fotoğraflarımız oluyor. Ben de, aslında ünlü olan benmişim ve onlar benimle fotoğraf çektiriyor havası yaratabilmek adına kendi yüzüm ile onların yüzünü yer değiştiriyordum. Şu an yaptığım gibi komik olduğunu düşündüğüm fotoğraflar üzerinde de oynuyordum tabi ve gene arkadaşlarımla paylaşıyordum. Sonrasında bu videoları bütün arkadaşlarım aynı anda görsün diye buna bir isim koydum ve hesap açtım. Var Böyle Tipler doğdu ve rayından çıktı. 🙂

Peki karakterleri nasıl buluyorsun? Bunun için bir görsel arşivi mi oluşturdun yoksa bir senaryo yazıp, onun üzerine mi görsel araştırması yapıyorsun?

Aslında her iki şekilde de oluyor. Bazen bir fotoğraf görüyorum ve o fotoğrafın ne olduğu, ne gibi bir derdinin olduğu ve ne anlatacağı çok belli oluyor. Sonrasında ben de o fotoğrafı dillendiriyorum. Ya da aklımda bir karakter oluyor, daha önceden tanıştığım biri veya sokakta gördüğüm biri. Bu karakterin derdini nasıl bir fotoğrafta anlatabilirim diye bakınıyorum ve aklımda olan derdi ifade edebileceğim bir kişi bulduğum zaman başlıyorum konuşmaya…

Genel olarak bu karakterler nereden çıkıyor peki? Tanıdığın ilginç kişileri abartılı bir dil ile mi anlatıyorsun? Kendin mi yaratıyorsun? Gözlemliyor musun? Düşünüp senaryo mu çalışıyorsun? Bu meseledeki seyrin nasıl?

Yapacağım hiçbir video için yoğun bir ön çalışma yapmıyorum. Oturup her biri için tek tek senaryo yazayım sonra okuyup provasını yapayım gibi bir derdim yok. Zaten bütün karakterler için doğaçlama bir seslenişim var. O an, o karakterin bana yansıttığını ben de videoda yansıtıyorum. O esnada ne geliyorsa aynen konuşuyorum aslında. Karakterleri nereden buluyorum meselesi ise; aslında canlandırdığım herkes, hepimizin hayatında olan insanlar. Her biri çevremizde olan insanlar ve hepsi yaşıyor. Hiçbiri benim yarattığım karakterler değil. Herkesin hayatında kafayı burçlara takmış ya da organik içeceklere takmış birisi vardır. Ben sadece bir iki ekleme yapıp, abartılı bir sesleniş ile anlatıyorum. Bütün her şey gözlemlerim sonucu ortaya çıkıyor aslında. Malzeme de gene bizlerden geliyor.

Sonuçta bir oyunculuk veya karakter canlandırma gibi bir mesele de var ürettiğin içeriklerde. Bu şekilde bir alt yapın ya da eğitim geçmişin var mı?

Yok. Herhangi bir eğitim ya da alt yapı yok. İlerleyiş tamamen malzeme neyse o şeklinde oluyor. Bunu adı oyunculuk mu bilmiyorum ama başka bir insana çok rahat dönüşebiliyorum. Hiçbir zaman da “ay evet o kadar iyi oynuyoruz ki o sayede böyle…” şeklinde zerre bir iddiamız da olmadı. Sadece daha önceden reklamlarda oynamışlığım var ve eskiden bir televizyon programım vardı. Aslında o dünyalara uzak değilim, yakınım ama bunlar oyunculuğumun meyvelerini topladığım bir durum değil. 🙂

Peki özel hayatında nasılsın? Orada da eğlenceli ve rahat mısın? Arkadaşlarının arasında durduk yere bir karakteri canlandırabilir misin mesela?

Özel hayatımda da rahat ve eğlenceliyim. Orada da çok fazla kişiden kişiye dönüşebiliyorum aslında. Nabza göre şerbet vermeyi seviyorum diyelim. 🙂 Ama aslında, galiba, birazcık, yani genel ortalamada bir miktar huysuz diyebiliriz bana. Yani normal, herkesin altı kadar bencil, huysuz olabilirim. 🙂 Şaka bir yana, Var Böyle Tipler’den önce de rahat bir adamdım, özellikle iletişim kurma konusunda rahat bir adamdım. Şimdi de aynen devam ediyor. Kalabalık ortamlarda ve arkadaş ortamında da rahatımdır.

Anonim olarak ilerlemeyi düşünüyor musun? Bunun senin adına avantajları ya da dezavantajları nelerdir?

Her zaman. Aslında anonim kalmamdaki olay şu; ben hiçbir zaman gerçek karakterim olarak bu yolda yer almak istemiyorum. Çünkü insanlar, her videoda başka birini izliyor ve ister istemez, psikolojik olarak karşısında her seferinde farklı bir insan varmışçasına izliyor. Ama ben gün sonunda, “Hey, bunları da ben yapıyorum işte!” diye çıkarsam, Şahane Pazar komedisinden bir farkı kalmaz gibi geliyor bana. Sonuç olarak herhangi bir dezavantajını görmekten ziyade, henüz bir kötülüğünü görmediğim anonimliğe her zaman devam.

İnsanların, yarattığın karakterlere bu kadar gülmelerinin ya da bu karakterler ile bu kadar iyi bağ kurmalarının sebebi nedir sence?

Dediğim gibi, bu karakterler aslında herkesin çevresinde var olan insanlar. Ben sadece abartılı bir dil kullanarak bu insanların derdini aktarıyorum. Doğal olarak izleyenler de benim anlattığım karakterleri, kendi hayatındaki insanlara benzeterek daha sıcak bir ortam içerisinde buluyorlar kendilerini. Sanki onların tanıdığı ve birlikte zaman geçirmiş olduğu birini farklı açılardan aktarıyormuşum gibi. Dolayısıyla kendi hayatlarından bir bağ kurabiliyorlar ve zannediyorum ki bu; karakterler ile insanların aralarında kurulan bağın sebebi.

Yavaş yavaş reklam almaya başlıyorsun galiba. Bunun Var Böyle Tipler için bir dezavantajı oldu mu hiç? Sonuçta hesabın prodüksiyonsuz ve samimi olması çok büyük bir avantaj…

Aynen öyle. Reklam almaya başladık. Tabi ki de başlayacaktı. Zaten uzun bir süredir de reklam teklifleri geliyordu. Fakat insanlardan da, reklam alma, yapma şeklinde tepkiler aldığım oldu. Benim avantajım; reklam konusunda bütün kuralları kendim belirlediğim için sistemi bozmayacak reklamları yapmayı kabul edecek markalar ile çalışmak oluyor. Bu gidişat doğrultusunda da reklam almaya devam edeceğiz.

Hangi programı kullanıyorsun?

Paint’te yapıyorum. Hepisini. 🙂

Bu iş için ekibin var mı yoksa tek başına yaşıyorsun bu hesapta?

Menejerim ve ben.

Menajerin de anonim mi? Anonim ise oda anonim kalmaya devam edecek mi?

Menajer de anonim. Anonim kalmaya devam. 🙂

Uzun vadede Var Böyle Tipler’i uzun vadede getirmek istediğin bir nokta var mı? Meslek olabilir mi senin için?

Olay aslında, bizim bir fenomen hesabımız var ve biz her gün bunu büyütmeye çalışıyoruz mantığından çok uzak. Canımız sıkıldığı zaman iki video çekip Instagram’a koymak mantığıyla bu yola girdiğimiz için bu şekilde de devam ediyor. Tamamen kafamıza estiği şekilde kendi yolunu bulacak aslında. Yarın öbür gün, aylarca video yüklemediğimiz bir hal de alabilir, oldukça değişik bir fikir ile çok başka bir proje halini de alabilir. Dediğim gibi tamamen keyif için yapıyoruz ve gidişat da tamamen keyfimiz doğrultusunda olacak. En doğal haliyle devam… 🙂

Peki uzun vadede Var Böyle Tipler olarak bütün iş gücünü ve emeğini bu hesaba çekmeyi, bu işi meslek haline getirmeyi düşünür müsün?

Yapamam. Çünkü bu tamamen bir popüler kültür ürünü. Bütün hepsinde olduğu gibi bu da bir gün gelecek ve kaybolacak. Bunun bilincindeyiz, çok iyi biliyoruz. Bu sebeple işi gücü bırakalım, tası tarağı toplayalım, hemen kendimize bir villa alalım ve oradan bunu yürütelim gibi bir düşüncemiz yok. 🙂 Bu tamamen bir tuzak ve bu tuzağa düşmenin hiçbir manası yok.

 

Yorum yazın