Gündem İstanbul Yaşam

Marmara Üniversitesi Nişantaşı arazisinde yeşil alan bilmecesi

Yazan: Elifcan Yüksel
Marmara Üniversitesi'nin eski Nişantaşı Yerleşkesi imara açıldıktan sonra DAP Yapı tarafından inşaata başlandı.

Şişli Belediyesi, gelir paylaşımı yöntemiyle DAP Yapı’ya ihale edilen Nişantaşı’ndaki Marmara Üniversitesi arazisinin, hiç bir dönemde deprem toplanma alanı olmadığını söylüyor.

Marmara Üniversitesi’nin eski Nişantaşı yerleşkesinin yapılaşmaya açılması ile başlayan, bölge sakinleri ile DAP Yapı arasındaki gerilim devam ediyor. Mahalle sakinleri deprem toplanma alanlarının imara açıldığını söylerken, Başkan Muammer Keskin‘in onayıyla DAP Yapı projesine ruhsat veren Şişli Belediyesi, iddiaları yalanlayarak alanın hiçbir zaman deprem toplanma alanı olmadığını belirtiyor.

Temmuz ayında sosyal medyada “Teşvikiye Sakinleri” adı altında biraraya gelen Teşvikiyeliler, Marmara Üniversitesi arazisi üzerindeki projenin durdurulması için seslerini çeşitli eylemlerle duyurmaya çalıştı. Ancak gerek parkarda ve meydanlarda gerekse Change.org üzerinden toplanan binlerce imza projenin başlamasına engel olamadı. Bunun üzerine mahalle sakinleri tarafından yapı ruhsatlarının iptali ve ruhsatın dayanağı olan imar planı değişikliklerinin yürütmesinin durdurulması talebi ile 14 Ağustos 2020’de dava açıldı.

Belediye Başkanı Keskin: “Biz ruhsat vermeseydik halk hiç faydalanamazdı”

Şişli Belediye başkanı Muammer Keskin 11 Kasım akşamı Halk TV’de katıldığı bir programda, söz konusu alanın bir deprem toplanma alanı olmadığını belirterek belediye olarak buradaki projeye ruhsat vermemeleri durumunda aynı ruhsatın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınabileceğini ve buradaki alanın Teşvkiye halkının kullanımına tamamen kapanabileceğini söyledi. Teşvikiye halkına bu alanın nasıl kullanılmasını istediklerini anketlerde sorduklarını dile getiren Keskin, yine Teşvikiye’de yaptıkları 500 kişilik bir toplantıyla bu alana ruhsat verme nedenlerini anlattıklarını belirtti. Muammer Keskin programda, projeyi gerçekleştirecek firmayla yapılan görümeler sonucunda yeşil alanın bir kısmının deprem toplanma alanı olarak bırakılmasının kabul edildiğini, sonuç olarak Şişli Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetindeki arazilerle birlikte Şişli’ye 18 bin 700 metrekarelik bir yeşil alan kazandırdıklarını, buranın bütün peysaj ve altyapısının da yine projeyi gerçekleştiren şirket tarafından yapılıp kendilerine teslim edileceğini bunun için de protokollerin imzalandığını anlattı.

HaberVs sordu

Ancak Şişli’nin CHP’li Belediye Başkanı Muammer Keskin’in anlattıklarıyla HaberVs‘nin Şişli Belediyesi’ne yönelttiği sorulara aldığı yanıtlar ve yine CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın TBMM kürsüsünden Çevre ve Şihircilik Bakanlığı’na yönelttiği sorularda dile getirdiği iddialar, bazı çelişkili noktalar barındırıyor. Birgün gazetesinin 16 Kasım 2020 tarihli haberine göre Başarır’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle sorduğu sorularda, alanın AFAD planlarında ve e-devlet sisteminde deprem toplanma alanı olduğu bilgisine yer veriliyor:

“Bu ‘kıymetli’ arazi, AFAD planlarında ve e-devlet sisteminde hala, ‘Deprem Toplanma Alanı’ olarak görülmektedir. Hatta 1999’daki Marmara Depremi’nde Teşvikiye sakinleri bu araziye sığınmıştır. Depremin bu ülkenin bir gerçeği olduğunu anladığımız son günlerde; Teşvikiye’nin tek deprem toplanma alanının, halkın sağlığını hiçe sayarak imara açılması rant için midir?”

Belediye: “Deprem toplanma alanı olduğuna dair bir belge yok”

Diğer yandan HaberVs‘nin Şişli Belediyesi’ne yönelttiği sorulara verilen yanıtlarda DAP Yapı ile Şişli Belediyesi arasında herhangi bir anlaşmanın bulunmadığı ifade ediliyor. HaberVs’nin 20 Kasım’da gönderdiği “Bu alan deprem toplanma alanı mıydı? Şişli belediyesinin Dap Yapı’ya ruhsat vermesi sonucunda vardığı anlaşma nedir? Şu an tam olarak kaç metrekare yeşil alan bırakılacak ve bu alan proje alanından nasıl ayrılacak?” sorularına Şişli Belediyesi tarafından 24 Kasım’da gönderilen yanıtta şu ifadeler yer alıyor:

“Söz konusu yerin deprem toplanma alanı olduğuna dair bir belge yoktur. Şişli Belediyesi’nin DAP Yapı ile bir anlaşması yoktur. Söz konusu yere ait 16/02/2018 tasdik 1/1500-1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama İmar Planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sorulması gerekmektedir.”

Ne olmuştu? 2016 yılında Marmara Üniversitesi ile yapılan bir protokole dayanarak, üniversitenin dağınık yerleşkelerinin birleştirilmesi amacı ile şehir içindeki arazileri bakanlığa devredilmişti. Bunun karşılığında üniversiteye Maltepe’de bir yer tahsis edilmiş, buraya Recep Tayyip Erdoğan külliyesi adı verilmişti. 2018 yılında imar değişikliğine gidilerek arazi ihaleye çıkarılmış ve DAP Yapı, gelir paylaşımı karşılığında yüklenici olarak ihaleyi kazanmıştı. İhalede DAP Yapı gelirinin yüzde 40’ını Emlak Konut’a aktaracak. Alanın mülkiyeti hâlâ TOKİ üzerinde, hak sahibi ise Emlak Konut GYO fakat tapu devri yapılmamış durumda. Emlak Konut GYO hisselerinin yüzde 49’u ise TOKİ’ye ait.

“Yapılan değişikliklerde kamu yararı gözetilmiyor”

Bölgede inşaat faaliyetinin başlamasına ve Şişli Belediyesi’nin iddialarına karşılık Teşvikiye sakinleri projenin durdurulması konusunda ısrarlı. Mahalle sakinleri adına açılan davayı yürüten Avukat Özge Çetin, yapılan imar değişikliğinde kamu yararı olmadığına dikkat çekiyor ve imar planları ile oynayabilmek için en önemli kıstasın kamu yararının varlığı olduğunu belirtiyor. Çetin, kentsel bir donatıyı kaldırıp yerine herhangi bir yer göstermeden alışveriş merkezi, rezidans inşaatı başlatıldığını ifade ediyor ve Marmara Üniversitesi yerleşkesinin deprem toplanma alanı olarak 1999 depreminde Teşvikiye sakinlerine ev sahipliği yapmış bir alan olduğunu, arazinin turkiye.gov.tr ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi kayıtlarında hâlâ deprem toplanma alanı olarak gözüktüğünü söylüyor.

Teşvikiye sakinleri Marmara Üniversitesi arazisinin yeşil alan olarak kalması için imza kampanyası yürütüyor.

“Deprem sonrası, binalarımızdan çıksak da barınacak alanımız olmayacak”

Avukat Özge Çetin bu durumun bütün İstanbul’u etkileyecek yaşamsal bir değişiklik olduğunun altını çiziyor:

“Burası bizim deprem toplanma alanımız. Deprem sonrası binalardan canlı çıksak da geçici olarak barınacak alanımız olmayacak, lojistik destek alacak alanımız olmayacak. Yapılan inşaat bölge halkının yaşamını doğrudan etkiliyor. Halihazırda devam eden yıkım işlemleri ve çalışmalar sebebiyle, sokaklar toz bulutları ile kaplı. O yüzden şunu savunuyoruz bu şehrin son ihtiyacı yeni yapılaşmadır. Bu alana yeni bir inşaat yapmak, insan ve nüfus yoğunluğunu arttıracak yeni şeyler yapmak doğru değildir. Yapılan işlemler kamunun yararına değildir, doğrudan zararınadır.”

Yapılaşma kentsel ısı adası sorununu artırır

Mahalle sakinlerinin dikkat çektikleri bir diğer konu ise “kentsel ısı adası sorunu“. Mahalle sakinlerine göre Teşvikiye mahallesi yapılaşmayı kaldıramayacak durumda. Yapılan her yeni yapı kentsel ısı adası sorununu artırıyor. Kentsel ısı adası kabaca, çevresindeki kırsal alanlara nazaran daha sıcak olan metropol alanları olarak tanımlanıyor.

Kentsel ısı adası etkisinin başlıca nedeni, toprak ve bitki örtüsü ile kaplı alanların, yollar, binalar ve kaldırımlar yapılarak ortadan kaldırılması. Bu yapılar, suyun topraktan ve bitki yapraklarından buharlaşmasını önlüyor. Buharlaşma aslen bir soğutma işlemi ve buharlaşmayı azaltmak, şehirlerin ısınmasına neden oluyor. Buna ek olarak, koyu renkli binalar, daha fazla güneş ışığı absorbe ediyor. ve şehrin daha fazla ısınmasına neden oluyor.

Mahalle sakinlerinden Nedim Saban, bu alanın soluk alınan bir alan olduğunu ve olası bir depremde sığınak olacağını söylüyor. Saban, “Nişantaşı inşaatların meskeni olmamalı. Burayı bizlere bırakın.” diyor. Bir diğer mahalleli Suna Keskin ise alanın yapılaşmasına katiyetle karşı olduğunu beliriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Burası Teşvikiye için son derece gerekli bir alan. Bu alan deprem toplanma alanı olabilir, tiyatro olabilir, çocuklar için park olabilir, her şey olabilir ama yapılaşma olamaz. Bu alana kocaman binalar dikilmemelidir.”

Yorum yazın