Genel

Petrol fiyatı finans krizinden daha tehlikeli

Yazan: [email protected]

Güventürk Görgülü Ekonomiden sorumlu eski devlet bakanı ve son IMF programının mimarlarından Kemal Derviş, dünya ekonomisi için asıl büyük tehlikenin finansal kriz değil, emtia fiyatlarındaki artış ve küresel ısınma olduğunu söyledi. Bugün İstanbul’ Levent’teki Sabancı Center’da gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) başkanı sıfatıyla konuşan Kemal Derviş, dünya ekonomisine uzun […]

Güventürk Görgülü

Ekonomiden sorumlu eski devlet bakanı ve son IMF programının mimarlarından Kemal Derviş, dünya ekonomisi için asıl büyük tehlikenin finansal kriz değil, emtia fiyatlarındaki artış ve küresel ısınma olduğunu söyledi.

Bugün İstanbul’ Levent’teki Sabancı Center’da gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) başkanı sıfatıyla konuşan Kemal Derviş, dünya ekonomisine uzun dönemli olarak bakıldığında finansal krizlerin etkisinin hep sınırlı kaldığını bu kez de çeşitli karamsar senaryolara rağmen bu etkinin sınırlı kalmasını beklediğiini söyledi. Derviş’e göre dünyadaki büyüme motorunun batıdan doğuya geçmesi, batıdaki finansal krizin etkilerini sınırlayacak en önemli etken durumunda.

Ancak yine Derviş’e göre önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisini tehdit eden en önemli faktörler emtia fiyatlarındaki hızlı artış, doğal kaynaklardaki azalma ve küresel ısınma tehlikesi. Eğer dünyadaki merkez bankaları emtia fiyatlarındaki hızlı artışı gözönüne almadan anti-enflasyonist sıkı para politikalarını sürdürürlerse bu kez küresel bir durgunluğun gerçekten ortaya çıkma tehlikesi bulunuyor.

Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışın uzun süre devam edeceğini belirten Kemal Derviş, çok düşük enflasyon hedefleyen merkez bankalarını bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için alacakları önlemler konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Anti-enflasyonist önlemlerin durgunluğa yol açmaması için “makul ölçülerde” enflasyona izin verilmesi gerektiğini anlatan Derviş, aradaki dengenin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Büyüme trendinin sürdürülebilmesi için makul düzeydeki enflasyona izin vermesi gereken merkez bankalarının, bunu “kalıcı bir enflasyon beklentisine dönüştürmemesi gerektiğinin” de altını çizen Derviş, bu süreçte merkez bankalarına büyük iş düştüğünü söyledi.

Türkiye’nin de özellikle 2002-2006 döneminde büyüme konusunda çok büyük bir başarı yakaladığına dikkat çeken Kemal Derviş, bu başarıya rağmen mevcut koşullarda bu büyüme eğiliminin sürdürülebilir olmadığı görüşünde. Düşük bir iç tasarruf oranı, yüksek cari işlemler açığı ve düşük bir yatırım oranıyla, her yıl yüzde 7-8 büyümenin mümkün olmadığını dile getiren Derviş, 2020 yılına doğru işsizliğin sorun olmaktan çıkması ve refah düzeyinin artması için uzun vadede yıllık yüzde 7-8’lik büyümenin şart olduğunu vurguladı.

Kemal Derviş, bu büyümenin tutturulabilmesi için de öncelikle iç tasarruf oranının artırılması gerektiğine işaret ederek, bunun gerçekleştirilebilmesi için enflasyon konusunda yapıldığı gibi toplumda bir mutabakat sağlanması gerektiğini söyledi.

Yorum yazın