Spor

Sinan Güler; genlerinde basketbol var

Yazan: Mine Savaş

Sinan Güler Efes Pilsen’in gözde basketbolcularından biri. Takım arkadaşları ve yakın çevresi ona kısaca “Si” diyor. 25 yaşında ve kendini “doğma büyüme basketbolcu” olarak tanıtıyor. Haklı da. Uzun yıllar Eczacıbaşı ve ulusal takım forması giyen, hatta çoğu kez son 25 yılın en iyi oyun kurucusu diye nitelenen Necati Güler’in oğlu. Ağabeyi milli basketbolcu Muratcan (29) […]

Sinan Güler Efes Pilsen’in gözde basketbolcularından biri. Takım arkadaşları ve yakın çevresi ona kısaca “Si” diyor. 25 yaşında ve kendini “doğma büyüme basketbolcu” olarak tanıtıyor. Haklı da. Uzun yıllar Eczacıbaşı ve ulusal takım forması giyen, hatta çoğu kez son 25 yılın en iyi oyun kurucusu diye nitelenen Necati Güler’in oğlu. Ağabeyi milli basketbolcu Muratcan (29) halen Beko Basketbol Ligi’nin güçlü takımlarından Beşiktaş Cola Turca’nın önemli oyuncularından. Annesi Nilgün Konur ise evlenince basketbolu bırakmış. Ailesinin basketbolcu olması dışında, onun bu spora yönelmesinde en büyük faktör, bir dönem İstanbul’da, basketbolun en fazla izlendiği yer olan Spor ve Sergi Sarayı’nda büyümüş olması. Güler, “Spor ve Sergi Sarayı, insanların aileleriyle günde dört – beş maç birden izleyebildikleri bir ortamdı ve ben de orada koşturan veledin tekiydim” diyor.

Yedi yaşından beri basketbol oynayan Güler, lise ikinci sınıfa kadar sınıfın ve neredeyse okulun en kısa öğrencilerinden biriymiş. Uzun bir süre “boyum uzamayacak mı, uzamazsa n’aparım” diye düşünmüş, ama sonunda korktuğu başına gelmemiş. İlk olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) altyapı basketbol takımında oynamaya başlayan Güler, lise bitene kadar da Beşiktaş’ın altyapısında oynamış. Mezun olur olmaz da Beşiktaş’ın A takımında yerini almış.

Üniversite eğitimine İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nde başlasa da, sene sonunda üç dersten bütünlemeye kalan Sinan Güler, o dönemi “Beşiktaş’ta da işler yolunda gitmeyince, karşıma çıkan ilk fırsatta Amerika Birleşik Devletleri’ne kapağı attım” diye anlatıyor. ABD’nin Utah eyaletine bağlı Salt Lake şehrinde bir okulla anlaşarak iki sene boyunca hem işletme yöneticiliği okuyan hem de basketbol oynayan Güler, daha sonra da Montana eyaletinde bir okulla anlaşarak aynı bölümde okul ve spor hayatını sürdürmüş. “Sporla eğitimin beraber yürütebildiği en iyi yer Amerika” diyen Sinan, eğitim, basketbol olgunluğu ve fiziksel açıdan ABD’ye giderek en doğru kararı verdiğini söylüyor.

Hedefte NBA var

ABD’deki hayatı Sinan Güler’in yalnız kişisel gelişiminde değil, fiziksel gelişiminde de önemli rol oynuyor. Amerika’ya gittiğinde hayli zayıf olan Güler’in antrenörleri, onun gelişimi için çeşitli takviyelerde bulunuyor ve üniversite 3’e kadar boyu uzamaya devam ediyor. 1.93 boyundaki Güler, 2006-2007 sezonunda Türkiye’ye döndüğünde Galatasaray’da birkaç hafta antrenmanlara çıkıyor ama hem kendisinin hem de antrenörün kararıyla takımdan ayrılıp Darüşşafaka ile anlaşıyor ve bir sene oynuyor. Ardından, daha önce de oynadığı Beşiktaş’a geri dönüyor ve bir yıl da orada forma giyiyor. En sonunda da büyük bir gelişme kaydederek, halen oynadığı Efes Pilsen’e transfer oluyor.

Türkiye’deki birçok basketbolcunun hedefinin Efes Pilsen’de oynamak olduğunu söyleyen Güler, basketbol açısından finansal desteğin en fazla verildiği kulüplerden birinin Efes Pilsen olduğunu söylüyor. “Çok çalıştım ve hak ettiğim yerde olduğumu düşünüyorum” diyen Güler’in kariyer hedefinde Avrupa takımları değil NBA oyunculuğu yer alıyor. “Efes Pilsen’e geldi ama az oynuyor, hata yapıyor” diyen insanlar bulunabileceğini, fakat yaşadığı her şeyi basketbolda olgunlaşma sürecinin bir parçası saydığını, bu sebeple de ideallerinin hep yüksek olduğunu belirtiyor.

Güler’in örnek aldığı basketbolcular arasında tabii ki ağabeyi Muratcan Güler de var. Hatta o kadar örnek almış ki normalde sağ elini kullanan Sinan, ağabeyi sol elini kullanarak basketbol oynuyor diye sol elini kullanmaya başlamış. Harun Erdenay ve Michael Jordan’a olan hayranlığı da çok ileri düzeyde. Güler, Jordan için, “Kendisi ve yaptıklarıyla ilgili sapıkça düşüncelerim var, bana göre inanılmaz başarılı bir basketbolcu” diyor.

Yeni bir “Pegasus” olabilecek mi?

Kimi internet sitesinde Sinan Güler için, “Geleceğin yıldız basketbolcusu” deniyor, kimileri ise atletik yapısından ötürü onu “Geleceğin Harun Erdenay’ı” olarak nitelendiriyor. Güler, bu sözleri duyunca duraksıyor ve “ Harun abiyle yüzde birlik bir oranda karşılaştırılıyor olmak bile bana gurur veriyor” diyor. Harun Erdenay’ın 41 yaşında hâlâ basketbol oynadığını, mucizevî bir basketbolcu olduğunu ve boşuna ona “pegasus” yani uçan at lakabını takmadıklarını sözlerine ekliyor.

Sahada kendini görsel bir malzeme gibi gören Sinan, basketbol oynarken kendini çok farklı hissettiğini söylüyor ve sahip olduğu yetenekleri gösterebiliyor olmanın sözlerle ifade edilemeyecek kadar güzel bir duygu olduğunu anlatıyor. Sinan Güler’e göre Amerika’daki taraftarla Türkiye’deki taraftar arasında da büyük farklar var. Amerika’da da Türkiye’deki gibi şehir takımlarının olduğunu, ama oradaki taraftarla takım arasında bambaşka bir bağ oluştuğunu ve bu durumun da oyuncuya çok daha fazla yansıdığını belirtiyor. Sinan, taraftarın oyuncuya kazandırabildiği gücü de şöyle örnekliyor:
“Beşiktaş’ta oynadığım geçen sene Fenerbahçe’ye karşı maça çıktık. 5 bin kişilik salon tamamen doluydu ve maç başlamadan önce büyük bir pankart açıldı. Boydan boya bizim ve 30 sene önce şampiyon olmuş takımın resmi vardı. Ben ve takım arkadaşlarım biliyorduk, o maçı oynamamıza bile gerek yok, yeneceğimiz belliydi…”

Yaklaşık 20 senedir basketbolla iç içe olan Güler, son üç buçuk senedir profesyonel olarak basketbol oynuyor. 10-12 sene daha basketbol oynamak isteyen Güler’in hedefi, aktif basketbol kariyeri sonrasında spor okulu açmak veya antrenörlük yapmak. Azimle ilerleyen yetenekli basketbolcuyu NBA’de görmek pek de şaşırtıcı olmayacağa benziyor.

Yorum yazın