Genel

Doların tırmanmasında ‘varlık barışı katakullisi’nin de payı var!

Yazan: Mustafa Sönmez

Son günlerin en dikkat çeken göstergesi doların tırmanışı. 1.80 TL bandına tırmanan doların bu yükselişinin ardından sorulan iki soru var? Daha ne kadar sürer ve neden yükseliyor? Doların tırmanışına etki eden birçok etkenden söz edilebilir. Bunların bir kısmı iç, bir kısmı dış dinamikle ilgili. Başta ABD’den olmak üzere dış dünyadan gelen haberler hep kötümser. Dolayısıyla, […]

Son günlerin en dikkat çeken göstergesi doların tırmanışı. 1.80 TL bandına tırmanan doların bu yükselişinin ardından sorulan iki soru var? Daha ne kadar sürer ve neden yükseliyor?

Doların tırmanışına etki eden birçok etkenden söz edilebilir. Bunların bir kısmı iç, bir kısmı dış dinamikle ilgili. Başta ABD’den olmak üzere dış dünyadan gelen haberler hep kötümser. Dolayısıyla, yerli paraya güveni olmayanlar dolara sığınıyorlar. Bunun yanında dış yükümlülükler, borçlanmalar hep dolarla yapılmış. Açık pozisyonları kapamak için dolara talep var. Avrupa Birliği’nin Doğulu 10 üyesi, tam S.O.S. veriyor ve AB’nin “neşede tasada birlik” sözüne güven dibe vurmuş durumda. Doğulu ortaklar yardım istedikçe Batılılar, IMF kapısını gösterdiler ortaklarına. Bu da ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumda.
IMF ve Dünya Bankası her birkaç ayda bir öngörü yenileyip hızla 2009 için tüm dünyada negatif büyüme öngörüsüne geçtiler. Bunlar, 2010 için verilen canlanma umutlarını bir başka yıla ertelemekle eşit anlama geliyor.

İçeride ise, açıklanan her gösterge, Türkiye’nin 2008 son çeyrek büyüme verisinin çok düşük çıkacağını, daha önemlisi 2009’da, tıpkı 2001’deki gibi dramatik bir küçülme yaşanacağının sinyallerini veriyor. Son açıklanan yüzde 21’lik sanayi üretim düşüşü, haftaya açıklanacak yeni işsizlik verileri ve ay sonunda yayınlanacak 2008 son çeyrek büyüme verileri, dibe gidişi iyice teyid edecek. Bunlar, dolara yönelişi hızlandırırken, sanayi üretimindeki düşüşler, ihracat geliri ve döviz girişlerinin azalacağını da gösteriyor. Bütün bunlara karşılık, özel sektörün dış borç ödeme yükümlülükleri biliniyor ve bunlara IMF üstünden bir çözüm üretilmesi beklentisi, Hükümetin 29 Mart kilitlenmesi ile henüz gündeme girmiş bulunmuyor. IMF ile anlaşma yapılsa bile girmesi beklenen dış kaynağın bu sorunun çözümünde kullanılıp kullanılmayacağı belli değil. Bu da açık pozisyonu bulunanları tedirgin ediyor ve dolara talebi diri tutuyor.

Katakulli…

Gelelim hiç hesapta olmayan bir başka etkene. O da bir katakulli, ya da alicengiz oyunu ile ilgili. Hükümetin, geçtiğimiz Ekim’de icat ettiği “varlık barışı” icraatı, umulmadık bir yararlanma biçimi ortaya çıkardı.
Yurt dışındaki kara dolarları çekmeyi amaçlayan “Varlık barışı”, bu dolarları getirenlere yüzde 2’lik bir ceza vergisi kesmekle yetinmeyi, buna karşılık, bu para sahiplerine bir örtülü vergi affı vaat ediyordu.

Yurtdışındaki parasını bildirecek olanlar, bu bildirilen para tutarının, geriye dönük 2003-2007 yılları için ileride yapılacak vergi incelemelerinde; bulunacak gelir, kurumlar ve KDV matrah farklarından düşebileceklerdi. Ödenecek yüzde 2’lik bir ödeme, kişi ve firmalara, geriye dönük olarak beş yıla “matrah artırımı” gibi “çok özel bir avantaj” sağlıyordu.

Bu yönüyle yasa, dürüst olmayan ya da (kara para dahil) bazı gizlediği varlıklara kılıf hazırlayarak yasallaştırmak ve gelecekte bunların vergisi ve kaynağının sorulmasını önlemek isteyenler için “bulunmaz bir fırsat” olmakla kalmamış, bu açılan kapıyı kullanmak isteyen birçok firmanın ek dolar talebine yol açarak doların tırmanmasında önemli bir kaldıraç olmuştur. Bakın nasıl?

“Birkaç milyon YTL veya daha fazla ya da döviz beyan edip, yüzde 2’sini ödeyelim. Bu yüzde 2, bizi ileride geçmiş yıllara yönelik vergi incelemesi olursa, yüzde 20-30’ları bulacak vergi ve cezadan kurtarır” cinliğini keşfeden birçok firma, gerçekte dışarıda olmayan dövizleri 2 Mart’a kadar beyan etti. Nisan sonuna kadar da bu beyanlarda yazan dolarları temin etmek gerek. İşte son günlerde ve önümüzdeki günlerde dolara olan talebi artıracak böyle önemli bir etken var.

Bu cinliği kaç firma , ne kadarlık beyanda bulunarak akıl etti bilinmez ama, 2008 öncesi vergi denetimlerinden kurtulmak için yüzde 2’lik bir cezayı ödeyip piyasadan topladığı dövizi dışarıdan getirmiş göstermek uyanıklığına birçok firmanın başvurduğu söyleniyor piyasalarda. Hatta bu konuda, bazı ticaret odalarında seminerler bile düzenlendiği konuşuluyor.

O zaman da AKP iktidarının kendi kalesine bir gol durumu ortaya çıkıyor. İktidar, bu icraatla döviz girişini özendirip döviz arzını artırarak tırmanışı önlemeye çalışırken, şimdi vergi kaçağını örtmek isteyen uyanık firmaların dövize hücumu ile karşılaşmıştır.
Bu durumda, atılan taş, hedeflenen kuşa değil, başka bir yaratığa çarpıp onun züccaciye dükkanına girmesine yol açmış ve hızla doların tırmanmasına bir de bu etken yol açmıştır.

Yorum yazın