Gündem

Suçlama kitap, haberim delil oldu

Yazan: Nedim Şener

Ergenekon’la ilgim ortaya konurken Milliyet’teki haberlerim delil gösteriliyor. Suçlama kitap olunca delillerin de kendi haberleriniz olması doğaldır.

Ergenekon kapsamında “yardım ve yataklık” suçlamasıyla tutuklu bulunduğum davanın iddianamesinde bana yöneltilen suçlama, hiçbir katkım olmayan Ahmet Şık ve Hanefi Avcı’nın kitaplarının yazımı konusunda bu iki ismi yönlendirmek.

Ancak iddianame eklerinde bulunan 2 Mart 2011 tarihli polis tespit tutanağında benim Ergenekon’la ilgim ortaya konurken yıllar önce yazdığım ve halen internetten ulaşılabilen Milliyet’teki haberlerin delil diye gösterilmesi beni (hâlâ) şaşırttı.Eh tabii, suçlama kitap olunca delillerin de kendi yazdığınız haberlerin olması doğaldır.

Silivri’den, yalnızca “Ama onlar gazetecilikten dolayı değil terör faaliyetlerinden tutuklular” diye konuşanlara selam olsun.

Yıllar önce yazdığım ve halen internetten ulaşılabilen haber metinlerinin hakkında Ergenekon soruşturması yapılan birisinin bilgisayarında bulunmasının hakkımda yürütülen soruşturmada delil olarak kullanılabileceği aklıma gelmedi.

Yazımında herhangi bir katkım olmayan kitaplar nedeniyle tutuklu olduğum düşünüldüğünde çok fazla şaşırmaya hakkım yok aslında.

Ancak insan yine de şaşırıyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi gözaltına alınmamdan bir gün önce benim nasıl bir Ergenekon üyesi olduğumu göstermek için 13 sayfalık bir tespit tutanağı” hazırlamış.

Tutanak, Hrant Dink cinayetinde MİT, polis ve jandarmanın ihmal ve kusurlarını anlattığım kitabımın yayınlanması sonrası polislerin hakkımda açtığı davalardan hemen sonra 6 Mayıs 2009’da yine polise gönderilen asılsız bir e-posta ile başlıyor (klasör 21, sayfa 126-127).

Ardından yıllar önce yazdığım, El Kaide finansörü olarak malvarlığı BM tarafından dondurulan Yasin El Kadı hakkındaki haberler üç madde olarak veriliyor. Bu haberlerin delil olmasının nedeni halen internette bulunan bu haberlerin Ergenekon sanığı İsmail Yıldız isimli şahsın bilgisayarında bulunmuş olması. Yıldız da herkes gibi bu haber metinlerini internetten bilgisayarına kopyalamış. Haber metinlerinin altında “Nedim Şener/Milliyet” şeklinde kaynak belirtilmiş olmasına rağmen polis Nedim Şener adı geçiyor diye halen herkesin internetten ulaşabileceği haberi delil dosyaya koymuş.

Tespit Tutanağı’nın 2’inci, 3’üncü ve 4’üncü maddesi benim imzamla yayınlanan haberlerden oluşuyor.

Yine tutanağın 11’inci maddesinde TMSF Başkan Yardımcısı Fethi Çelik ile yaptığım ve yayınlanmış olan röportaj delil olarak kullanılmış.

Tutanağın 12’inci maddesinde TMSF’nin elindeki Star TV’nin Canwest isimli kuruluşa satışını konu alan bir haberim delil diye kullanılmış.

Polis hazırladığı tutanakta internette aleyhime yayınlanmış ve beni hükümete yakın yazar olarak niteleyen yazarlar da delil olarak değerlendirmiş. Bu yazıların özelliği İsmail Yıldız’ın bilgisayarından çıkmış olması. Uzanlara danışmanlık hizmeti de veren SESAR isimli kuruluşun sahibi olan Yıldız, Uzan Medya grubunun Ankara temsilcilerinden Hayrullah Mahmud’un beni “Tayipçi yazar” diye etiketlediği internet yazısını bilgisayarına kopyalamış. Mahmud o yazısında Ahmet Kekeç ve Nazlı Ilıcak ile beni Tayipçi yazar olarak niteliyor. Ayrıca Mahmud, Medya Faresi isimli internet sitesine bir röportaj vermiş. O röportajda da aleyhimde sözler söylenmiş. Sebebi de benim Uzanlar hakkında yaptığım haber ve yayınladığım kitap. İsmail Yıldız bu söyleşiyi de bilgisayarına kopyalamış. Polis de bunu benim aleyhimde delil diye tutanağa koymuş. Hem Uzanlar hem de polisin hedefi olmak oldukça ilginç.

Polisin 2 Mart 2011 tarihli tutanağında 5’inci madde de (21. klasör, sayfa 124) benim aleyhimde olduğunu belirttiği bir yazıya da yer vermiş.

18 Nisan 2004 tarihinde yazıldığı anlaşılan yazının başlığı “Uzan ve Gerçekler/Nedim Şener’e cevap”.

Arena’nın bant çözümleri de delil

Polisin tespit tutanağında 9’uncu ve 10’uncu madde de yer verdiği deliller de oldukça ilginç.

Uğur Dündar’ın davetiyle katıldığım Arena programında adım geçtiği tespit edilmiş. Dündar ile birlikte konuk ettiğimiz eski polis müdürlerinden Adil Serdar Saçan’ın katıldığı programın bant çözümü Ergenekon kapsamında soruşturmaya uğrayan Emcet Olcayto’nun bilgisayarında bulunmuş. Benim de adım burada yer alıyormuş. Konuğa soru soran bir kişinin adının bant çözümünde yer almasından daha doğal ne olabilir?

Yine Ayhan Çarkın isimli polisin 20.10.2008’de katıldığı Arena programının bant çözümleri de delil olarak görülmüş. Savcılığın talimatıyla bant çözümü yapılan Ayhan Çarkın katıldığı Arena programında benim de adım geçiyormuş. Bu nedenle polis bu çözümleri de delil olarak kullanmış.

Sözün özü: Yani gazetecilik adına ne yaparsanız polisin gözünde “terör faaliyeti” olarak değerlendirilmekten kurtulamazsınız. “Onlar gazetecilikten değil terör faaliyetinden, illegal faaliyetten tutuklular” diyenler utansın…

Yorum yazın