Genel

Bilgi Üniversitesi’nden dünyada bir ilk: “Liselere Yönelik Bilgisayar Bilimleri Eğitimi Projesi”

Yazan: [email protected]

Esra Ocak “Liselere Yönelik Bilgisayar Bilimleri Eğitimi Projesi” henüz iki ay önce hayata geçmesine rağmen üye sayısı bini geçti ve Türkiye’nin her yerine ulaşmayı amaçlayan eğitim gönüllüleri sayesinde sesini yurt dışında da duyurmaya başladı. Henüz fikir aşamasındayken IBM Fakülte Ödülleri (IBM Faculty Award) adında saygın bir akademik ödül alan proje, hem bu kapsamda hem de […]

Esra Ocak

“Liselere Yönelik Bilgisayar Bilimleri Eğitimi Projesi” henüz iki ay önce hayata geçmesine rağmen üye sayısı bini geçti ve Türkiye’nin her yerine ulaşmayı amaçlayan eğitim gönüllüleri sayesinde sesini yurt dışında da duyurmaya başladı. Henüz fikir aşamasındayken IBM Fakülte Ödülleri (IBM Faculty Award) adında saygın bir akademik ödül alan proje, hem bu kapsamda hem de Bilgi Üniversitesi IBM İleri Araştırmalar Merkezi tarafından destekleniyor. Proje lise öğrencilerine bilgisayar eğitimi vermenin ötesinde onlara aynı zamanda çözümleyici düşünme yeteneği kazandırmayı da hedefliyor. Bu fikrin nasıl doğduğunu, bugüne kadar neler yapıldığını ve bundan sonra neler yapılacağını İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü Araştırma Görevlisi Fatih Köksal’la konuştuk.

Yürütmekte olduğunuz ‘‘Liselere Yönelik Bilgisayar Bilimleri Eğitim Projesi’’ tam olarak ne tür bir eğitim sağlıyor?

Bu pilot projede ortaokul ve lise öğrencilerinin, bilgisayar programcılığını içeren, aynı zamanda matematik ve geometri alanında zekâlarını kullanabilecekleri ve analitik düşünme yeteneklerini geliştirebilecekleri müfredat dışı bir eğitim süreci geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Bu eğitim sürecinde ne tür yöntemlerle öğrencilere ulaşıyorsunuz?

Ocak ayının son haftasında 11 kişilik bir ekiple İstanbul’dan yola çıktık ve iki ayrı gruba ayrıldık. Birinci grup Ankara, Konya ve Mersin’e, ikinci grup ise Gaziantep ve Diyarbakır’a gitti. Bu şekilde toplam 20 okul gezdik. Eğitimler, iki saatlik seminerin ardından iki saatlik laboratuar çalışmaları şeklinde sürdü. Takımlar oluşturularak öğrenciler arasından birer takım kaptanı seçildi. Öğrencilerin ve öğretmenlerinin iletişim bilgilerini aldık. Tüm seminer ve laboratuar çalışmaları başarıyla tamamlandı. Bu eğitimlere 1026 öğrenci ve 45 öğretmen katıldı. Sözünü ettiğim bu süreç, projenin ilk aşamasıydı.

İkinci aşama, yani internet üzerinden eğitim nasıl ilerliyor?

İlk aşamaya katılan öğrencileri sisteme ekledik. Kullanıcı adlarını ve şifrelerini girdik. Ama uzaktan eğitim oraya gidip anlatmaktan çok daha zor oluyor. Sadece ödev vermek yeterli olmuyor. Biz gittik videolar çektik. Dördüncü haftadayız ve dört beş tane ders videomuz var şu anda. Normal ders anlatır gibi bölüm başkanımız ve proje yöneticimiz olan Chris Stephenson kameraya ders anlatıyor ve çocuklar bu videoları izliyorlar. Biz de her hafta pazar günleri ödevlerini hazırlıyoruz, pazartesi de hem videolara hem de ödevlere internet üzerinden erişebiliyorlar. Onlar da ödevlerini yapıp yolluyorlar ve biz burada kendi öğrencilerimizle ödevlerini değerlendirip, yorum yazıyoruz. Bu aşama, 10 haftada tamamlanacak ve en sonunda bir yarışma düzenlenecek.

Projenin çıkış noktası nedir? Liselere yönelik eğitim fikri nasıl gelişti?

Biz iki üç senedir liselere açık olan bir yarışma düzenliyorduk. İnternet üzerinden ders anlatıp sorular soruyorduk. Onlar da yine internet üzerinden cevaplarını gönderiyorlardı. Biz de okuyup, içlerinden yaklaşık 20 öğrenci seçiyorduk. Sonra bu öğrencileri Bilgi Üniversitesi’ne davet ediyorduk. Onlara bir gün (cumartesi) bilgisayarda nasıl programlar yapabileceklerine dair eğitim veriyorduk. Ertesi gün de, sınav yapıyorduk. Yarışmanın sonunda da birinciye, Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünü kazandığı takdirde öğrenim bursu veriliyordu. Buna ek olarak, ilk üçe girene para ödülü de veriliyordu. Fakat bir günde biz bu çocuklara istediğimizi veremiyorduk. Çünkü canavar gibi çocuklar, ne versek alacaklar. Çok zevkli bir şey oluyor, onlara ders anlatmak. Çünkü dinlemeye gelmişler, başka bir amaçları yok, öğrenmek istiyorlar. O yüzden biz de dedik ki acaba bu projeyi devamlı içinde olabilecekleri bir formata sokabilir miyiz? Yani biz burada öğrencilere nasıl öğretiyorsak onlara da aynı şekilde öğretelim istedik. Sonra, okullarını tek tek ziyaret etme fikri geldi. Gidelim burada verdiğimiz eğitim ve seminerleri orada verelim dedik. Yani onlar buraya geleceğine biz onlara gitmeye karar verdik.

‘‘Biz’’ dediğiniz kadrodan da bahseder misiniz?

İlk başta dört kişilik çekirdek bir kadro ile yola çıktık. Arabaya atlayalım şehir şehir dolaşıp, bu öğrencilere ulaşalım dedik. Fakat dört kişiyle olacak bir iş değil tabii ki. Chris Hoca’nın da desteği ile on bir kişilik bir grup haline geldik. Ekibimizin başında Chris Hoca ile ben varım, videoların çekilmesinde ve uzaktan eğitim sisteminin yürütülmesiyle Boran Puhaloğlu ilgileniyor. Elif Hacıbeyoğlu da okulların aranması ve organizasyonla ilgileniyor. Tabii ki bölüm asistanları da var, onlar da turneye katıldılar. Biz ‘Anadolu Turnesi’ diyoruz kendi aramızda. Bu ekip ile çalışıyoruz şu anda. Uzaktan eğitimi dört kişilik çekirdek kadro ile sürdürüyoruz. Fakat okul dışından da yaptıklarımızı duyup, bize yardım etmek isteyenler oluyor. Yani öğrenci kitlemiz de eğitmen kitlemiz de artma eğiliminde. Gelecekte onları da değerlendirebiliriz.

Projeniz hedeflerine ulaştı mı?

Şu anda kim duysa çok beğeniyor projemizi. İlgi de büyük. Ama pilot proje şu anda… Asıl proje için bu yazdan itibaren çalışmalara başlayacağız. Hedefimiz şu anda 20 okula gidiyorsak bunu 100 hatta 200 okula çıkarıp, daha çok insana ulaşmak. Yaptığımız sadece Türkiye’de değil, dünyada da bir ilk… İlk aşamada sorunsuz ilerliyoruz. Neden daha çok büyütmeyelim projemizi?

Yorum yazın