Genel Tvsaire

Dönmesine döndüler ama…

Yazan: Mert Oynargül

İstanbul’un tarihi merkezinden, 50 kilometre uzaktaki toplu konutlara gönderildiler. Değil ev taksidini, yakıt parasını bile ödeyemediler. Sulukule’den giden 437 haneden sadece 12’si Taşoluk’ta kaldı. Tarihi kökeni Bizanslılara kadar uzanan Sulukule yaşayanları, ünlü ya da ünsüz destekçilerinin tüm karşı çıkışlarına rağmen yok edildi. Geçmişten günümüze uzanan kültürel dokusu ve eğlence anlayışı ile İstanbul’un önemli renklerinden birisi […]

İstanbul’un tarihi merkezinden, 50 kilometre uzaktaki toplu konutlara gönderildiler. Değil ev taksidini, yakıt parasını bile ödeyemediler. Sulukule’den giden 437 haneden sadece 12’si Taşoluk’ta kaldı.

Tarihi kökeni Bizanslılara kadar uzanan Sulukule yaşayanları, ünlü ya da ünsüz destekçilerinin tüm karşı çıkışlarına rağmen yok edildi. Geçmişten günümüze uzanan kültürel dokusu ve eğlence anlayışı ile İstanbul’un önemli renklerinden birisi daha karartılınca Türkiye’nin utanç karnesine bir kırık not daha eklendi. Dünyanın bilinen ilk yerleşik çingene topluluğu kabul edilen Sulukuleliler evlerinin yıkılmasıyla mecburen “göçebe” çingeneler arasına katıldı. Adeta bir tecrit politikasının izlerini taşıyan bir uygulamayla doğup büyüdükleri, kendilerini var ettikleri mahallerinden olabildiğince uzağa, Taşoluk beldesine gönderildiler.

Giden döndü

Evlerini, iyisi ve kötüsüyle geçmişlerini “kentsel dönüşüm” adı altında yıkan Toplu Konut İdaresinin önlerine bir fırsatmış gibi sunduğu nihayetinde topu koca koca taş binalardan oluşan görece konforlu evlerde yaşayamadı Sulukuleliler. 437 aileydi Taşoluk’a sürüldüklerinde şimdi kalanlar parmakla sayılıyor artık. Sulukuleliler kendi evlerine olamasa da ait oldukları yere Karagümrük ve çevresine geri döndü. Dönmelerine “Taşoluk şehir merkezine çok uzak”, “Evlerin giderlerini karşılayamıyoruz”, “İşe gidip gelmekte zorlanıyoruz” gibi bahaneler sıralasalar da; dile getirilemeyenin kahvesinde oturulan, bakkalında veresiye defteri tutulan, bir tas çorbaya bir kaç kaşığın ortak olabildiği mahalle kültürü olduğunun farkında hepsi de.

Evler yitirildi kültürü kurtaralım

Bir dönem ellerinde fotoğraf makineleri, omuzlarında kameralarla dolaşan gazetecilerin, haberlerin de sürgünlüklerini değiştirememesinden mi bilinmez konuşmak istemiyor hiçbiri. Kameramızı gördükleri anda yıkık dökük binalar arasından “yeter artık bizi daha fazla haber yapmayın” sesleri yükseliyor. Konuşan yine bildik bir isim, mahallesinin yıkılmasına karşı en başından ve yılmadan karşı çıkıp sesini yükselten Sulukule Romanlar Derneği Başkanı Şükrü Pündük oluyor. Bu tarihi ve kültürü ortadan kaldırarak bir çözüm ürettiklerini düşünen siyasilerin aksine Pündük dernek çatısı altında kurulan Sulukule Roman Orkestrası, kadınlar için açılması planlanan dikiş nakış atölyeleri, bu atölyelerde üretilen roman kıyafetlerinin defilesi ve dünyaca ünlü müzisyenlerle yapılan ve yapılması planlanan yurtiçi ve yurtdışı konserleriyle beraber Taşoluk’a sürüldüktensonra geri dönen halkın maddi ve manevi yaralarını sarmaya çalışıyor.

Kentsel değil rantsal dönüşüm

Kentsel dönüşüm projesinin onaylanması ve yürülüğe konması ile beraber Sulukule’lilerin haklarını aramasındaki en önemli isim olan Şükrü Pündük yapılan imar planlarının aslında kentsel dönüşüm değil rantsal bir dönüşüm olduğunu iddiasında. Yaşadıkları sıkıntıların 1992 yılında başladığını belirten Pündük, “O dönemde İstanbul Emniyet Müdürü olan Sadettin Tantan ve Beyoğlu’nda görev aldığı süre içerisinde Kürtleri, tinercileri ve trvastileri bölgeden ‘temizleme’ konusunda nam salan ve Sulukule’de de ‘temizlik’ yapması amacıyla bölgeye atanan ‘Hortum’ lâkaplı emniyet amiri Süleyman Ulusoy’u bölgemize verdi. İlk iş çalıştırdığımız eğlence yerlerinin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatılması oldu. Sonrasında Fatih Belediye’si de eğlence yerlerinin vergilerini ödediğimiz halde kullanılan mekanları tarihi eser kapsamında sayarak ruhbat vermedi. Burada yaşayanlar için müzik, eğlence biterse ekonomik kriz de başlar ki öyle de oldu. Nihayetinde 1992 yılında tarihi eser dedikleri yerler 20 yıl daha eskidikten sonra kentsel dönüşüm projesiyle yıkılacak alan haline geldi. Bunun adı rantsal dönüşümdür” dedi.

İngiltere Kraliyet Filarmoni Orkestrası’yla konser

Sulukule halkının belediyenin kendilerini Taşoluk’a yerleştirmelerinden sonra mahalle kültürlerinin tamamen bittiğinden yakındığını belirten Pündük, daha önceden “at arabacılığı, müzisyenlik, esnaflık” gibi işi olanların da semtten gönderildikten sonra bunu kaybettiğini söylüyor. Geri dönüşlerin sebebinin de ekonomik sorunlarla bağlantılı olduğunu vurgulayan Pündük, “Bizim aylık kazancımız 500 TL. Taşoluk’ta yapılan evler merkezi ısıtma sistemi ile çalışıyor, sen evde olmasan da bunun ücretini yine ödemek zorundasın. Bir de bunlara yeme, içme ve yol masraflarıda eklenince gel sen çık işin içinden” diye konuştu.

Sulukule Romanlar Derneği’nin mahallelerini yıktırmamak için uğraştığını ancak bir çözüm bulamadığını belirten Pündük bundan böyle evlerinden olanların kültürleriyle kendilerini nasıl verdeceğinin kavgasına giriştiğini söylüyor. Hem ekonomik hem de sosyal bir ortam yaratacak projelerin hazırlığı içinde olduklarını belirten Pündük iş atölyeleri, roman kıyafetleri defilesi gibi projelerin içinde en heyecan verici olanının ise bir konser olduğunu söyledi. Pündük, Berlin Müzik Festivaline de davetli olan orkestranın İngiltere Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile hem Türkiye’de hem de İngiltere’de konser vereceğini söyledi.

Altın kafese de koysalar…

Taşoluk’tan geri dönenler arasındaki müzisyen Ali Haşhaş ise, “Seni altın kafese koysan yine bir dal ararsın çünkü orası senin vatanın, ben orada 3 gün durdum hep kargalar gördüm hiç kanarya göremedim, onun için mecbur kaldık geri döndük. Burdaki insanların müzisyen olduklarını hesaplayamıyorlar. Müzisyen demek, tırnağından saçının teline kadar sahnede izlenir.Çaldıkları enstürmanlarla Türkiye Cumhuriyet’ini temsil ederler. Biz bu bölgede her zaman davulumuzla zurnamızla vardık bundan sonrada olacağız” diye ifade ediyor hissetiklerini.

 

Yorum yazın