Genel

Erkeklik krizde mi?

Yazan: Senan Öztürk

Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet” konulu söyleşi programının ilk oturumu, Bülent Somay, Doç. Dr. Aslı Tunç ve Doç Dr. Ferhat Kentel’in katılımıyla gerçekleştirildi. Söyleşide mikrofonu alan ilk isim Doç. Dr. Ferhat Kentel’di. Kentel, toplumsal cinsiyetten bahsederken, modern toplumun yeniden inşa ettiği o ikili düşünme mantığına ilişkin somutlaşmak gerektiğini savundu. Kadın ve erkek olarak doğduktan […]

Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet” konulu söyleşi programının ilk oturumu, Bülent Somay, Doç. Dr. Aslı Tunç ve Doç Dr. Ferhat Kentel’in katılımıyla gerçekleştirildi. Söyleşide mikrofonu alan ilk isim Doç. Dr. Ferhat Kentel’di. Kentel, toplumsal cinsiyetten bahsederken, modern toplumun yeniden inşa ettiği o ikili düşünme mantığına ilişkin somutlaşmak gerektiğini savundu. Kadın ve erkek olarak doğduktan sonra, cinsiyetin küresel olarak şekillendiğini ve bunun adının en sonunda “toplumsal cinsiyet” adını aldığını düşünen Kentel, modernleşmenin artık çok daha farklı bir boyut aldığına değindi. “Modernlik en çok modernleri ezer” diye konuşan sosyolog, modernliğin aslında bir tür sınav vermek olduğunu anlattı:
“Kadınlık ve erkeklik algılarımızda birbirleriyle karışıyor. Bunlar birbirleri arasında bir erozyona uğruyor. Yani aslında hayat, erkeklik durumunu kadınsıl bir duruma dönüştürüyor. Erkekler bütün hayatları boyunca bu dilin taşıyıcıları ve erkekler kadınsılaşmakla karşı karşıya kalabilirler.”

Konuşmasının sonunda “kadınca yaklaşım” ifadesini tırnak içinde kullanarak vurgu yapan Ferhat Kentel, erkek dilinden olmayan bir tarih yazmanın mümkün olduğunu ve bunun ayrıca şart olduğunu belirtti.

Oturumdaki ikinci konuşmacı ise Doç. Dr. Aslı Tunç oldu. Tunç, konuyu medya açısından ele alarak temsiliyetin neden önemli olduğuna ve insanların toplumsal rollerin sorunlu yansımasından neden şikayetçi olduğuna değindi. “Algılarımızı yoğunlaştırmakta ve geliştirmekte olan medyanın haber dili de erkek” diyen Aslı Tunç, karar mekanizmalarının erkek egemen bir dile sahip olduğunu söyledi. “Eş anne, fedakâr kadın tiplemesi de medyanın kadını temsil ettiği diğer durumlardır. Gazetelerde arka sayfalarda yer alan kadın fotoğrafları ve üçüncü sayfalarda magazin nesnesi olarak sunulan kadınlar… Bütün bunların hepsi kadını, haberle ilgisi olmasa da cinsel bir nesne olarak gösteriyor.”

Medyada son zamanlarda sıklıkla yer alan kadın kuşaklarından da bahseden Tunç, bu programların kadına ses verdiği fikrine inanmadığını belirtti. “Medya var olan rolleri tekrar üretiyor ve bize sunuyor. Bu çok muhafazakâr bir duruş. Dolayısıyla, toplumu hep geriye çekmek, herkesin diline inmek ve herkesi kucaklamak zorunda. Bu da bildiğiniz gibi çok kötü bir durum” diye sözlerini noktaladı.

Konferansın son konuşmacısı Bülent Somay, söze babaannesinden öğrendiği bir cümleyle başladı: “Köylünün kötüsü olmaz, senin yolundan çekilmez sadece.” Erkeklerin yapabilecekleri tek şeyin “yoldan çekilmek” olduğu fikrini savunan Somay, bunu da ancak kadınların sağlayacağını söyledi. “Erkekler aslında çok zavallı varlıklardır, onlara acımamız gerekir. Onlara kendi kültürel gelişimleri içinde şiddetten başka bir yol bırakılmadı.” diye konuştuktan sonra ekledi: “Erkeğin egemenliği fallusudur. O organın iktidar olarak sağladığı bir iktidar. Bu da aslında bir iktidar sağlamıyor. Kadın ise, zaten kendisini bir iktidar olarak düşünmüyor. Dolayısıyla da bu durum kadının bir avantajıdır.”

Bülent Somay konuşmasında kadının pek çok korkuları olduğunu ve bu korkuların çeşitli sebepler içerdiğini anlattı:
“Kadın korkar. Herhangi bir ilişkisinde şiddete maruz kalmaktan korkar ya da örneklenebilecek diğer pek çok şeyden. Ve bunlara biz gerçek korkular diyebiliriz. Dolayısıyla, bu gerçek korkularla baş edebilmek mümkündür. Fakat erkekler gerçek olmayan şeylerden korkarlar. Erkekler kıyaslandıklarını hissettikleri anda iktidarlarının gittiğini düşünürler. Bunlarla baş edemezler. Kadınların gerçek korkuları varken, erkekler gerçek olmayan korkularıyla mücadele edemezler. Onları bu kaygıdan kurtarmak büyük bir toplumsal dönüşümle mümkün olur. Bu da kadınların yardımıyla olabilir…”

Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın, cinsiyet rolleri üzerine dikkat çekmek amacıyla sergiledikleri “Erkeklik istisnai bir durumdur” adlı fotoğraf sergisi 16 Mart’a kadar Bilgi Üniversitesi Santralistanbul kampüsü E3 binasında gezilebilir. Vakıfın programı dahilindeki ikinci oturum ise 13 Mart Cuma günü E3 binasında gerçekleştirilecek.

Yorum yazın