İstanbul dediğimizde aklımıza trafik gelmemesi mümkün değil. Fakat yeni kuşak paylaşım ekonomisi, sorunla baş etmek için yeni yöntemler geliştirmeye devam ediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2017’de gerçekleştirdiği çalışmada İstanbul’da hava kirliliğinin yüzde 50’sinin trafikteki egzoz dumanından kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Dünyada aynı sorunla boğuşan değişik kentler çeşitli önlemleri yürürlüğe koyuyor. Örneğin Paris’te geçtiğimiz yıllarda “arabasız gün” uygulaması yapıldı. 2020 yılı itibarıyla şehir merkezine otomobille girme yasağı geliyor. Hollanda’nın, Almanya’nın bazı şehir merkezlerine otomobille giriş yasaklandı.
Trafiğin yarattığı tıkanıklık ve kirliliğe karşı geliştirilen çözümlerden biri ise “micromobility” konsepti. Mikromobilite; elektrikli scooter, elektrikli kaykaylar, paylaşılan bisikletler ve elektrikli pedal destekli bisikletler gibi çok hafif araçlar tarafından sağlanan, kısa mesafeler arasında seyahat etmeyi kapsayan bir taşıma kategorisi olarak tanımlanıyor. Genellikle düz olan Avrupa şehirlerinde daha çok tercih edilen bu yöntem İstanbul’un coğrafi yapısına pek uygun olmasa da, şu anda İstanbul’da da bu kategoride bazı seçenekler oluşturuluyor. Bunlardan biri hepimizin yaygın olarak görmeye başladığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sunulan İSBİKE bisikletleri.
Bisikleti eğlence aracı olmaktan çıkaran proje, 2013’ten beri İstanbul’un değişik noktalarında hizmet veriyor. İSBİKE ile bisikletler toplu taşıma ağına entegre olduğu için kısa mesafelere bisikletle gidilebiliyor, trafik yükü de aza iniyor.
Şu anda Avrupa ve Anadolu yakasında toplam 1500 bisiklet ve 140 istasyonla hizmet veren İSBİKE, geleneksel toplu taşıma hizmetlerini tercih etmek istemeyen kişiler için ideal bir seçim olmaya devam ediyor. İstanbul genelinde daha da yaygınlaşan hizmetten son bir yılda 481 bin 280 bisiklet kiralandı, abone sayısı 82 bin 169 kişiye ulaştı. İSBİKE’nin 2019 yılı içerisinde 300 durak, 3 bin bisiklet kapasitesine ulaştırılması için çalışmalar hızla devam ediyor. Projede durak ve güzergâh seçimi; diğer ulaşım sistemleri ile entegrasyonuna, bisiklet kullanım yoğunluğuna, arazi eğimlerine ve yol genişliklerine bakıldıktan sonra değerlendirme yapılıyor.
Bir diğer micrmobilite taşıtı ise elektrikli scooterlar. Bu kategoride ise en çok göz önünde olan isim Martı.
Kullan-bırak konseptiyle elektrikli scooterlar sunan Martı, İstanbul’un her iki yakasında da hızla yaygınlaşıyor. Telefon uygulamasıyla çalışan sistemde, telefon üstünden en yakın yerde bulunan scooterı bulup yine uygulama üzerinden kilidini açtıktan sonra istediğiniz yere kadar gidiyorsunuz. Scooterı bulduğunuz şekilde elektrik direği ve benzeri bir yere kilitleyerek bırakabiliyorsunuz. Kullandığınız süre kadar ücret kredi kartınızdan çekiliyor. Fakat bu yöntem, hız ve fiyatlandırma gibi faktörler nedeniyle uzun mesafeler için pek tercih edilmiyor.
Mikromobilite dışında daha uzun mesafeler için günlük kullanıma en uygun sistemlerden biri ise araç paylaşımı. Araç paylaşım sistemlerinin gelişmesi de kullanıcıları uzun süreli otomobil kullanma eziyetinden kurtararak yalnızca ihtiyacı olduğu zamanlarda saatlik, hatta dakikalık kiralamalar yapabilmesine olanak tanıyor. Sistemin Türkiye’deki ilk uygulaması 2012’de Yoyo tarafından başlatıldı. Yakın dönemde Türkiye’nin en büyük araç kiralama filolarından birine sahip olan Garenta da benzer bir uygulama olan Moov ile araç paylaşım pazarına girdi.
Moov CEO’su Emre Ayyıldız paylaşım ekosistemi içerisinde çalışan bir uygulama olan bu sistemin “İhtiyacın olduğunda, ihtiyacın kadar kullan çerçevesinde çalışan bir sistem” olarak düzenlendiğini söylüyor.
Uygulamanın kullanımı ise basit. Araç kiralamak istediğinizde, uygulama üzerinden size en yakın aracı görüyorsunuz, kiralamak istiyorsanız kiralamayı başlatıyorsunuz, aracın kapılarını yine uygulama üzerinden açıyorsunuz ve torpidodan anahtarı alıp kullanmaya başlıyorsunuz. 15 dakikalık periyotlar halinde kiralayabildiğiniz araçları, işiniz bittiğinde hizmet bölgesi içerisinde dilediğiniz yerde bırakabiliyorsunuz.
2018 Eylül ayında hizmete sunulan Moov uygulaması, bir yılda 500 binden fazla kişi tarafından indirildi. 225 bin üyeye ve yaklaşık 40 bin aktif kullanıcıya ulaştı.
Bugün İstanbul’da trafiğe kayıtlı 4.2 milyon araç bulunuyor ve bu araçların yüzde 69’u otomobil. Yani İstanbul’da 2.9 milyon trafiğe kayıtlı otomobil var. İstanbul’da bin 550 araçla hizmet veren Moov, günde yaklaşık 4 bin, yılda 1,4 milyona yakın kiralama gerçekleştiriyor.
“Öncelikle hayatı kolaylaştırıyoruz, kullanıcılarımıza özgürlük sunuyoruz. İstanbul trafiğinde önemli bir alternatif oluşturuyoruz ve tüm süreç dijital olarak çalışıyor” diyen Emre Ayyıldız ayrıca tüm sürecin dijital olmasından dolayı da teknoloji dostu ve ulaşması kolay bir hizmet ve bir deneyim olduklarını söylüyor.
Araç paylaşım ekosisteminde dünya genelinde bir artış görmek mümkün. Moskova’da 2016 yılında, tüm yıl boyunca 45 bin adet araç paylaşımı yolculuğu yapılırken; şu anda paylaşımdaki araçlar bir günde 30 bin defadan fazla kullanılıyor. 300 binden fazla kişi araç paylaşımı modeliyle çalışan uygulamalara abone olmuş durumda. Paris’te 3 bin 700’den fazla araç, paylaşım sisteminde bulunuyor. Parisliler haftada 100 bin defadan fazla araç paylaşımında bulunan araçları ihtiyaçları kadar kullanıyor ve yerel yönetim bu araçlar için özel istasyonlar oluşturuyor.
Fransa ve İngiltere’de 15’ten fazla, Almanya ve İtalya’da ise 20’den fazla araç paylaşımı modeliyle hizmet veren şirket var ve bu şirketler yerel yönetimler tarafından destekleniyor. Avrupa’da araç paylaşımı modelinden yararlanan vatandaşlara, yerel yönetimler tarafından toplu ulaşım kullanımlarında çeşitli fırsatlar sunuluyor. Kendi aracını araç paylaşımı modeline dahil edenlere ücretsiz toplu taşıma kartı veren şehirler bulunuyor. Yani Avrupa’da araç paylaşımı modeli teşvik ediliyor.