Gündem

Sansür ve adil yargıya müdahale

Yazan: HaberVs

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Erman’a göre, Ahmet Şık’ın kitabına yönelik yayın durdurma kararı aynı anda hem anayasaya, hem Ceza Muhakemesi Yasası’na hem de adil yargılama hakkına aykırı. HaberVs İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Erman, Ahmet Şık’ın kitabına yönelik toplatma ve yayın durdurma kararlarının aynı anda hem […]

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Erman’a göre, Ahmet Şık’ın kitabına yönelik yayın durdurma kararı aynı anda hem anayasaya, hem Ceza Muhakemesi Yasası’na hem de adil yargılama hakkına aykırı.

HaberVs

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Erman, Ahmet Şık’ın kitabına yönelik toplatma ve yayın durdurma kararlarının aynı anda hem anayasaya, hem ceza muhakemesi yasasınaı hem de adil yargılama hakkına aykırılık oluşturduğu değerlendirmesini yapıyor.

HaberVs
‘nin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin henüz yayınlanmamış bir kitaba yönelik el koyma ve toplatma kararıyla ilgili görüşüne başvurduğu Erman, şu değerlendirmeyi yaptı:

1. Arama kararında, kitap taslağının henüz yayımlanmadığı için kitap vasfında olmadığı ileri sürülmüştür.Bilindiği gibi, basın özgürlüğü, haberin araştırılması anından halkın bilgisine sunulduğu ana kadar korunur. Dolayısıyla kitap taslağının basın özgürlüğünün alanı dışında kalması mümkün değildir. Bu durumda da, söz konusu kararın Anayasa’nın 28. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
28’inci maddeye göre basın hürdür, sansür edilemez. Sansür, bir basılı eserin basımından önce kamu otoritesinin denetiminden geçmesi anlamına gelir. Bu otorite idare, yargı veya yasama olabilir. Olayda arama ve el koyma kararı açıkça sansür anlamına gelmektedir ve arama kararının içeriği de tam olarak bunu ortaya koymaktadır. “kitabın bastırılarak sansasyon ve dezenformasyon yapılmasının planlandığı, yargılanan örgüt üyelerine de bu suretle moral ve motivasyon verilmeye çalışıldığı,” gibi gerekçelere dayanılması, alınan önlemin kitabın yayımının durdurulmasına yönelik olduğunu göstermektedir.

2. Arama kararında, kitap taslağının örgütsel doküman niteliğinde olduğu ifade edilmiştir.Kitabın içinde örgütün propagandasına yönelik olduğu iddia edilen sözlerin ne olduğu arama kararından belli değildir. Ancak örgütsel doküman ve propaganda olarak kabul edilebilmesi için bir metnin bu şekliyle yayımının sağlanması amacı güdülmelidir. Kaldı ki örgüt propagandası da olsa, bir metnin yayımından önce durdurulmasını sağlayabilecek herhangi bir hukuk kuralı bulunmamaktadır.

3. Arama sırasında “bütün nüsahalara el konulacağı” şeklinde bir ifade kullanılmaktadır.
Arama ve el koyma tedbirinin amacı, işlenecek suçların önlenmesi değil, ancak işlenmiş bulunan suçlar hakkında delil elde edilmesidir. Bu durumda, nüshaların toplatılması yayımının engellenmesi amacını taşıyan bir tedbirdir ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırılık oluşturduğu gibi, yukarıda işaret edildiği üzere sansür yasağını da ihlal etmektedir.

4. Bilgisayar kütüklerine el koyma tedbiri CMK m. 134’te düzenlenmiştir.Buna göre bu gibi dokümanlara el konulması sırasında ancak bilgisayar kütüğünün bir kopyası çıkartılmalı ve asıl nüsha sahibine teslim edilmelidir. Ancak söz konusu nüshaların silinmesi, tedbirin delil toplamaya yönelik olmadığını göstermektedir. Yine, bu gibi dokümanların silinmesini haklı çıkarabilecek herhangi bir koruma tedbiri kanunda yer almamaktadır. Buna rağmen bu yönde talimat veren ve talimatı uygulayan kişiler, hukuken ve cezaen sorumlu olabilecekleri hareketlerde bulunmuşlardır.

5. Gazetelerden takip edebildiğim kadarıyla ele geçen belgelerden birine, Ahmet ŞIk’ın müdafii olan Av. Fikret İlkiz’in NTV’deki bürosunda el konulmuş ve buradaki nüsha da silinmiştir. Bu belge, sanığın kendi müdafiine verdiği, avukat-müvekkil ilişkisi çerçevesinde gizli tutulan ve adil yargılanma hakkının gereği olarak avukatın uhdesinde kalması gereken bir belgedir. Dolayısıyla burada da hukuka açık bir aykırılık söz konusudur.

6. Son olarak, kitabın basımı konusunda yukarıda ifade edilen “dezenformasyona neden olunması ve yakalanan örgüt üyelerine moral ve motivasyon verilmeye çalışılması” gibi davranışların gerçek olduğu varsayılsa dahi bunlar suç oluşturmamakta, ifade özgürlüğünün çerçevesi içinde kalmaktadır. Yalan haber vermek suç olmadığı gibi, bu şekilde bir kitabın yayımlanması da başlı başına bir suç oluşturmamaktadır. Kendisi suç örgütüne üye olmayan kişilerin, sadece örgütün etkisiyle içine ifadeler eklenmiş bulunan bir kitabı yayımlamaları da aynı nedenle arama kararının sonunda anılan CMK 124 ve örgüte yardım suçlarını oluşturmaya elverişli hareketler değildir.

Yorum yazın