/ KAŞ
Antalya’nın dağlık kesimlerinde Lykia (Likya) lahitlerinden esinlenerek inşa edilen ve geleneksel mimariyi temsil eden arı kovanları yok oluyor. Seren adı verilen bu dev kovanların Elmalı, Korkuteli ve Kumluca ilçelerindeki son örnekleri de yitirilmek üzere.
Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Halk Kültürü Araştırmacısı Öznur Tanal’a göre kimi örneklerinin geçmişi 17. yüzyıla kadar inen serenler, yöre insanının karakterini ve özgün mimariyi temsil eden çok önemli bir değer.
“Dirim evi”
Günümüze ulaşabilen az sayıdaki serenin, Elmalı’ya 11 kilometre mesafedeki Söğle köyleri ve Serkiz yaylasında bulunduğunu dile getiren Öznur Tanal, bu yapıların antik Lykia lahitlerinden (kayadan oyulan kapaklı mezar) esinlenerek inşa edildiğine dikkat çekiyor. Ancak mimarisiyle lahitleri çağrıştıran serenler, kullanım olarak tam tersi bir özellik taşıyor. “Lahitler antik dönemin ‘ölü evleri” sayılırken serenler, doğanın mucizesi sayılan arı hücrelerini harmanlayarak yaşamın hizmetine sunuyor” diyor Tanal. “Bu nedenle serenleri ‘dirim evi’ olarak isimlendirebiliriz.”
Ardıç ağacından kalasların (dilme) destek olarak kullanıldığı serenler, taşla örülüyor. Ardıç ve taştan oluşan üç ile dört metrelik bu kaidenin üzerinde, ahşap bir oda bulunuyor. Bu odanın içinde, içi oyularak boru şekli verilmiş ardıç kütükler birer kovan vazifesi görüyor. Bir piramit gibi üst üste dizilen bu kovanlar bu görünümüyle, antik lahitlerin kapağını andırıyor. Toplam yüksekliği altı metreyi bulabilen serenler arıları ve balı, başta ayı olmak üzere vahşi hayvanlardan ve kötü hava koşullarından koruyor. Kovanların bulunduğu üst bölüme, kaidede kullanılan kalasların uçları basamak yapılarak çıkılıyor.
İsmi de antik
Mimarisi gibi seren isminin de Lykia kökenli olabileceği düşünülüyor. Antik Lykia başkenti Xantos’ta (Ksantos) bulunan Harpyler Anıtı’nın üst kısmında betimlenen mitolojik denizkızları “sirenler”, seren isminin ortaya çıkmasını sağlamış olabilir. Öznur Tanal bu bilgiyi, Arkeolog Ünsal Özçakır’dan aldığını belirtiyor.
Sadece Antalya bölgesinde bulunan bu özgün yapıların geleceğe taşınması gereken bir değer olduğunu söyleyen Öznur Tanal son serenlerin, Elmalı’nın Söğle köyleri dışında Korkuteli İmecik Susuzu, Saklıkent Yazır Güzlesi, Kumluca Çakmak Yaylasıyla Göldağı eteklerinde ve Beydağları’ndaki Ziyaret Tepesi eteklerinde bulunduğu bilgisini veriyor.