Genel

Tünel’de polisin meydan dayağı

Yazan: Mine Savaş

Temmuz ayında yürürlüğe giren sigara yasağı, İstiklal’deki tüm mekânlarda da tam gaz uygulanıyor. Bu nedenle de sigara içmek isteyenler, mekân önlerinde ihtiyaçlarını gideriyor. Zaten hükümetin yasaya karşı bulduğu başlıca çözüm, insanların dışarıda sigara içmesi. İstiklal’de eğlenmek isteyenler için ise bu ciddi bir sorun teşkil etmiyor, çünkü mekânların önünde çoğu insan müzik olmadan da arkadaşlarıyla sohbet […]

Temmuz ayında yürürlüğe giren sigara yasağı, İstiklal’deki tüm mekânlarda da tam gaz uygulanıyor. Bu nedenle de sigara içmek isteyenler, mekân önlerinde ihtiyaçlarını gideriyor. Zaten hükümetin yasaya karşı bulduğu başlıca çözüm, insanların dışarıda sigara içmesi. İstiklal’de eğlenmek isteyenler için ise bu ciddi bir sorun teşkil etmiyor, çünkü mekânların önünde çoğu insan müzik olmadan da arkadaşlarıyla sohbet ederek eğlenebiliyor. Aslında, İstiklal’i İstiklal yapan belki de en büyük özelliklerden biri de bu; Sokak muhabbeti.

İstiklal’de içki içerken aslında demokratik bir ülkede yaşıyor olduğunuzu dahi düşünebilirsiniz. Zira insanlar ramazan ayında oruçlarını açarken siz, tam da o sırada içkinizi yudumluyor olabilirsiniz. Ancak 5 Eylül Cumartesi gecesi, İstiklal’in sonu olan Tünel’de yaşananlar, durumun hiç de öyle olmadığını açıkça gösterdi.

Tünel’deki mekânların önünde sohbet edip, içkisini içen gençler, geceyarısından sonra saat 02:30 civarında ilk önce polis tarafından uyarıldı. Kimse neden uyarıldığını dahi anlamadı, çünkü mekânda sigara içmek yasak, cadde üzerinde durmak ise yasak değildi. Yalnızca bir kaç genç uzaklaşan polislerin arkasından ıslık çaldı. Huzur içinde, kavgasız, gürültüsüz içkisini içmeye devam eden insanlar, yaklaşık yarım saat sonra ikinci ve gerçek darbeyle karşı karşıya geldi. Beyoğlu Emniyet Amirliği’ne bağlı iki polis aracı (Birinin plakası 34 A 86153, diğerini tespit edemedik) kalabalığı yararak Tünel’in ortasında durdu ve yaklaşık 6 polis gençlerin arasına girdi. Müzik sesinin olmadığı, kimsenin kimseyi rahatsız etmediği bir yerde, herkes polisin neden geldiğini düşünürken bir anda arbede çıktı. Cam şişeler kırıldı, polis sille tokat gençleri dövmeye başladı. Dayak öylesine şiddetliydi ki kavgaya karışan ya da karışmayan herkesin üzerine kan sıçradı. Yaklaşık on dakika süren kavga, ellerinden, boyunlarından kanlar akan birkaç gencin, ne olduğunu bile anlamadan yaka paça, yumruklar eşliğinde polis araçlarına bindirilmesiyle son buldu.

Büyük bir başarıya imza atan polis, siren ve mikronu ağzına dayayarak çıkarttığı “püfff” sesiyle uzaklaştı ve tüm sorunu “püff” diye çözdü. İlk uyarının ardından polise ıslık çalan gençler bu sefer şoke olmuştu. Kimisi kanlar akan vücudunu temizlemeye çalıştı, kimisi hızla uzaklaştı. Fakat herkesin kafasında “Neden?” sorusu vardı. HaberVs olarak sorunun cevabını öğrenmek için Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nü aradık. Özel Kalem ilk önce Taksim Polis Merkezi’nin gerekli bilgiyi vereceğini söyledi. Karakol’un sorumuzu yanıtlamaması üzerine ise Müdürlüğü tekrar aradık. Özel Kalem bu sefer de 155 Polis İmdat’ı aramamız gerektiğini bildirdi. 155’e sorduğumuzda da “Böyle bir bilgi alamazsınız, hiçbir şeyin bilgisi verilmez” cevabını aldık.

Sokakta içki içmek suç mu?

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Av. Bürgehan Emrağ, sokakta içki içmenin ceza kanunu anlamında suç olmadığını söylüyor. Aynı zamanda Kabahatler Kanunu’nda da durumun kabahat olmadığını belirtiyor. Emrağ, buna karşılık belediye ve diğer kolluk görevlilerinin sokakta içki içen insanları görünce onlara bunun bir kabahat olduğunu, sokakta veya parkta içki içmenin yasak olduğunu söylediklerini anlatıyor. Yasağın dayanağı olarak da “1608 sayı ve 15.05.1930 tarihli Umuru Belediye’ye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muadil Kanun” ve “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Yönetmeliği”ni gösterdiklerini söylüyor. Emrağ, “Bu hükümlerin uygulanması doğru değildir, keza hükümler incelendiği zaman sokakta içki içmenin yasak olduğunu gösteren bir düzenleme bulunmamaktadır” diyor.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda içki ile ilgili dolaylı olarak tek bir düzenlemenin mevcut olduğunu ve onun da sarhoşluğu düzenlediğini belirten Emrağ, “Kabahatler Kanunu’nun 35’inci maddesine göre; “Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından 50 Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur” diyor.

Bürgehan Emrağ, sokakta içki içmenin yasak değil, sarhoş olup çevrenin huzurunu bozmanın yasak olduğunu, fakat bu halde bile polisin veya herhangi bir kolluk görevlisinin döverek veya güç kullanarak baskı kurması ve yasak olmayan bir hususu yasak kılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu sözlerine ekliyor.
“Tünel’de yaşanan bu tatsız olay ‘ramazan ayı’ sebebiyle gerçekleşmiş olabilir mi?” sorusu akıllardan çıkmıyor. İstiklal’de 11 ay boyunca sebepsiz yere polisle vatandaş arasında sorun çıkmazken mübarek ramazan ayında kavga çıkıyor. Allah ile kul arasına kimsenin girmemesi gerekirken, aynı zamanda demokratik bir ülkede yaşadığımız iddia edilirken polis, görevi dışındaki bir olayı nasıl görev edinebiliyor? Bu soruya şimdilik cevap bulunamıyor.

Yorum yazın