Genel

Üçüncü ve dördüncü kuvvetler fena halde paralize!

Yazan: [email protected]

Alper Görmüş Yıllar önce, bir ekonomi haberi vesilesiyle kaleme aldığım “Bağlantılara işaret etmek de bir gazetecilik görevidir” başlıklı bir yazımda şöyle demiştim: “Öyle haberler vardır ki, gazeteci sadece ‘sıcak’ gelişmeyi aktararak görevini yapmış sayılmaz… O ‘sıcak’ gelişmeyle bağlantısı çok kuvvetli olan bir başka bilginin okurlardan esirgendiği haberlerdir bunlar. Gazetecinin, yazdığı habere sözünü ettiğimiz ‘background’ bilgiyi […]

Alper Görmüş

Yıllar önce, bir ekonomi haberi vesilesiyle kaleme aldığım “Bağlantılara işaret etmek de bir gazetecilik görevidir” başlıklı bir yazımda şöyle demiştim:

“Öyle haberler vardır ki, gazeteci sadece ‘sıcak’ gelişmeyi aktararak görevini yapmış sayılmaz… O ‘sıcak’ gelişmeyle bağlantısı çok kuvvetli olan bir başka bilginin okurlardan esirgendiği haberlerdir bunlar. Gazetecinin, yazdığı habere sözünü ettiğimiz ‘background’ bilgiyi de yerleştirmesi asla o habere ‘yorum kattığı’ anlamına gelmez. Tam tersine, o bilgi de haberin bir parçasıdır ve onu okura hatırlatmak gazetecinin görevidir. ‘Görevini yerine getirmeyen’ gazetecinin pozisyonu şu iki durumdan birine dahil edilebilir: Ya unutmuştur, yeterince emek harcamamıştır, ki bu durumda en fazla bir görev ihmalinden söz edebiliriz… Ya da o bilgiyi okura, şu ya da bu nedenle bilerek aktarmamaktadır; bunun adı basbayağı haber gizlemedir.”

Danıştay’a saldırının (17 mayıs 2006) ikinci yıldönümü törenlerinde yapılacak konuşmaları basının nasıl aktardığını bu kritere vurarak ele almanın ilginç olacağını düşündüm. Nedeni açık: 17 Mayıs 2006’da Danıştay’a “türban kararı nedeniyle saldırdığını” söyleyen Alparslan Arslan’ın Ergenekon çetesiyle ilişkisi geçtiğimiz yıl gizlenemez bir şekilde ortaya çıkmış, “laikliğe saldırı” analizi çökmüştü.

Anma töreninde yargıdan hangi seslerin çıkacağını az çok tahmin ediyorduk: Ergenekon bağlantılarını tümüyle görmezden gelerek “laikliğe saldırı”da ısrar. Sürpriz olmadı, aynen öyle oldu.

İkinci yaralı: Ergenekon’a soğuk basın!

Peki basın? Acaba basın, özellikle de “Ergenekon’a soğuk” gazeteler ikinci yıldönümü haberlerini verirken artık iyice açığa çıkmış Ergenekon bağlantılarını hatırlatacak mıydı, yoksa yargı gibi mi davranacaktı?

Hemen söyleyelim: Sonuç, olumsuz. Ergenekon haberlerini zaten veren gazeteler bu bağlantıyı özellikle vurgulayarak duyurdular ikinci yıldönümünü törenlerini ve törenlerdeki konuşmaları. Ergenekon’a soğuk gazeteler Hürriyet, Milliyet, Akşamve Cumhuriyet’te, mesela Radikal’deki silik vurgu dahi yoktu.

Radikal’in konuya ilişkin haberinin giriş bölümü şöyleydi:

Danıştay Saldırganı Alparslan Arslan’ın Ergenekon ile bağlantılı olduğu tartışmaları sürerken, saldırının yıldönümünde açıklama yapan Yargıtay başkanı Hasan Gerçeker, iki yıl önce gerçekleşen saldırının hedefinin Cumhuriyet’in temel ilkeleri ve laiklik olduğunu söyledi.”

Görüyorsunuz, bu kadarına bile razıyız ama, dediğim gibi, “Ergenekon’a soğuk” gazetelerde bu dahi yoktu. Hatta Hürriyet’in haberi şu cümleyle başlıyordu:

Danıştay 2. Dairesi’ne türban kararı nedeniyle yapılan silahlı saldırıda yaşamını yitiren Mustafa Yücel Özbilgin, dün ölümünün ikinci yıldönümünde Danıştay’da düzenlenen törenle anıldı.”

Görüyorsunuz, ortada hiçbir kuşku yok. Saldırı, “türban kararı” nedeniyledir. Türkiye’nin en büyük gazetesine göre katilin beyanı esastır, gazete başkaca hiçbir gelişmeyle ilgili değildir.

Yorum yazın