Genel

“Elbise dolu bu üç kutu beni belediye başkanlığına götürecek”

Yazan: [email protected]

İlknur Aydoğan Beyoğlu Galatasaray, Yeni Çarşı caddesindeki “iyi” emlakçı Halil Karlık’ı tanımaya gitmiştik biz. Dükkânı kapalıydı. Her esnaf gibi “bir yere kadar gitmişti, gelecekti.” Kapının önünde beklerken, buraya gelmemize neden olan, yaptığı iyilikle tanıştık. Halil Karlık’ın dükkanın önünde üç karton kutu var. Üzerlerinde “sebil, giymediğin eşyaları getir, olmayan faydalansın”, “parasız, ücretsiz giysiler, ihtiyacın varsa çekinme, […]

İlknur Aydoğan

Beyoğlu Galatasaray, Yeni Çarşı caddesindeki “iyi” emlakçı Halil Karlık’ı tanımaya gitmiştik biz. Dükkânı kapalıydı. Her esnaf gibi “bir yere kadar gitmişti, gelecekti.” Kapının önünde beklerken, buraya gelmemize neden olan, yaptığı iyilikle tanıştık.

Halil Karlık’ın dükkanın önünde üç karton kutu var. Üzerlerinde “sebil, giymediğin eşyaları getir, olmayan faydalansın”, “parasız, ücretsiz giysiler, ihtiyacın varsa çekinme, alabilirsin” yazıyor. Biz kutuların olduğu kaldırımda otururken sanki görünmez bir yönetmen “motor” demiş gibi, insanlar sebile giysi poşetleri atmaya başladı.

“Bu çok büyük sevap. Kıyafetleri alanları da görüyoruz, yerine gidiyor yardımlar” diyordu kutuları ilk hareketlendiren Olcay Yitikgil. Biraz sonra başka bir semt sakini, Mehmet Yıldırım elindeki poşetleri kutuya bırakıyordu. Kullanmadığı kışlıkları, küçülenleri getirmişti. “Çok iyi bir şey bu. Semtimizde çok insan var. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları görülüyor” diyordu, her mevsim sonu aynı şeyi yaptığını belirterek.

İhtiyaç sahipleri de çok geçmeden kutuların başındaydı. “Çok yardımı dokunuyor”du o kutuların. Hatta “Benzer uygulamaların artması”nı istiyorlardı. Kutuları çekinerek kolaçan edenler ise “Yorum yapmasa daha iyi”ydi.

Biz ise “bir kere kadar giden” ustanın yerine “dükkâna” göz kulak oluyorduk sanki. Çok geçmeden geldi “usta”.

Elinden geldiği kadar ünlü

Sohbeti keyif veren biri Halil Karlık. Gazetecilere yabancı değil. Mülakat vermedeki ustalığını gösterircesine “Sor, onu da sor” diyor bir sorunun ardından. Bir diğerine “Hah, şimdi ona gelsin sıra” diyor. Konuşurken, birden durup “Bu kelimeyi çok seviyorum” vurgusunda bulunuyor.

Naifliğini kaybetmiyor yine de. Hani aile eşrafında bir tanıdığınız vardır; hep aynı, basit esprileri yapar. Yine de güldürür sizi. Her seferinde aynı şekilde gülmezsiniz belki ama en azından içinizde tebessüm uyandırır bu samimi çaba. Halil Bey’le konuşurken buna benzer bir şey de hissediyorsunuz. İşte o yüzden “Medyatik olmayı çok seviyorum” ya da “Elimden geldiği kadar ünlüyüm” sözleri batmıyor size. Sevimsiz gelmiyor.

56 yaşındaki Halil Karlık, 41 yıldır Beyoğlu’nda yaşıyor. Evli. Kendini anlatmayı seviyor. “Tekstilin tam ortasındaydım” diyor yıllarca uğraştığı işi tarif ederken “Yugoslavya’ya ihracat yaptım. Orada savaş çıkınca bizim işler tepetaklak oldu. O dönemde biraz para kazanmış oldum.” İki ev, bir yazlık, bir de araba sahibi olmuş eski işi sayesinde. Bugünkü ofisine yakın, Nur-i Ziya sokakta bir atölyesi varmış. Yanında 15 kişi çalışıyormuş. Aynı sokakta başka bir butiğin işleri kötü gidince yardım olsun diye biraz mal vermiş. Sonra orayı toptan devralmış.

“Anam, döndük emlakçılığa”

Zaman geçtikçe mahallede tanınırlığı da artmış ve bir gün, bir ahbabın “Halil, seni burada çok tanıyorlar, gel şuraya bir ilan koyalım, sen de üç beş kuruş al” ricası üzerine bir satılık ilanı yapıştırmış dükkânın camına. Yardım olsun diye. Gelen geçen sormuş o ilanı. Diğerleri izlemiş bu ilk tecrübeyi. Tekstil işleri de sallanmaktaymış o ara. “ “Anam, döndük emlakçılığa. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi” diyor. Ona sorarsınız, yine de kendini emlakçı olarak görmüyor. “İnsanlara yardım eden bir şahısım ben” diyor.

Emlakçılığa geçiş sürecinde elinde kalan giysiler oluyor. “Bunları ne yapalım” diye düşünürken “hanımla bir arabaya doldurup” dükkânın önüne getiriyorlar. Kutulara doldurup üzerine “sebil” yazıyorlar. 11 yıldır devam eden bu işe, “o şekilde” başlıyorlar. Halil Bey’e göre beş milyon giysi dağıtılmışlar bugüne kadar. “Beyaz eşyalar, yatak odası takımı, misafir odası takımı verdik. Söylüyorlar bize, ihtiyaç sahibini işaret ediyoruz. Ne mutlu bize.”

“Elbise kutuları beni belediye başkanlığına götürecek”

“Gücüm olsa bir büro açacağım, bir tane de bayan koyacağım. Gelen elbiseleri temizleteceğim, astıracağım. Herkesi giyindireceğim, göndereceğim” diyor Halil Karlık. Bu sözleri, bir siyasetçi vaadi gibi algılayabilirsiniz. Gerçekte de onun içinde yatan aslan, belediye başkanı olmak:

“Gördüğünüz üç kutu beni belediye başkanlığına götürecek diye düşünüyorum. Silivri Gümüşyaka belediye başkanlığı aday adayıyım.” Siyasi duruşu MHP’nin durduğu yer. Partide aktif görevlerde de bulunmuş; ilçe başkan yardımcılığı, basın yayın komisyon başkanlığı gibi. Ama eski bir CHP’liymiş. “Deniz Baykal’ı hiç sevmem. Mustafa Sarıgül’le çok temaslarım oldu. Bir gün kendisine söyledim, ‘Gelirsen eğer CHP’nin başına, bir şeyler düşünürüm, ama şu an bir şey diyemem.” Kocaman bir kahkaha patlatıyor bu sözünden sonra Karlık, bizimli birlikte.

Beyoğlu Belediyesi’nin çalışmaları hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda içerden bir saptama yapıyor: “Beyoğlu Belediye Başkanı’yla da görüştüm, ben görüşmeyi çok severim. Başkanın, Büyükşehir’le arası bozuk. Kadir Topbaş yüz kere geldi buraya, açılışa falan. Ahmet Misbah Demircan bir kere yanında yok. Ben böyle düşünürüm kardeşim.”

1972’den beri şiir yazıyormuş Karlık. Ortaokul yıllarındaki şiir defterini geçenlerde tesadüfen bulduğunu anlatıyor. Bize de gösterdi, iyice sararmış. Neler yazmışım, ne sitemler etmişim diyor defteri karıştırırken. Eşine, öğretmenler haftasına, bilgisayara şiiri var. İki siyasi şiiri var; biri AKP’ye, diğeri Amerika’ya. Şairlerden kendini seviyor sadece, kimseye heves etmediğini vurguluyor bir de.

Biz sohbete devam ederken içeriye bir poşet ekmek geliyor. Aşağı mahalleden bir restoranın çırağı kalan ekmekleri getirdiğini söylüyor. Her zaman getirirlermiş. Yardımın sadece giysi olmadığını, Ramazan ayında pide de dağıttıklarını söylüyor Halil Bey.

Emlak bürosunun adının neden “Lord Davutoğlu” olduğunu soruyoruz: “Davutoğlu babamın lakabıdır Osmaniye’de. Babamın lakabını ben yürüteceğim diye söz verdim. Tekstil firmamın adıydı. Yugoslavya’ya ihracata başlayınca, Eminönü’ndeki Davutoğlu firmasıyla karışmasını istemedim. Önüne ‘as mı koyalım, öz mü koyalım’ diye düşünürken yabancılara hitap etsin diye ‘lord’da karar kıldık. Olduk mu lord, arabam da Ford.”

Bu ilginç isimli emlak bürosu, Halil Karlık’a dar geliyor. Karlık, TV dizilerinde küçük roller oynuyor. Memleketinin internet sitesi KadirliHaber’de köşe yazarlığı yapıyor. Dükkânın önündeki kutularla, sokaklara, tanımadığı insanların hayatına giriyor. Ve daha fazla insanın kendisini fark etmesini istiyor. Beyoğlu Yeni Çarşı caddesindeki elbise dolu üç kutu, onu belediye başkanlığına görür mü? Ne dersiniz?

2 Yorum

  • Bundan 6 yıl önce yapılan bu söyleşiye hiç yorum yazılmamış .fakat ben 10 bine yakın giysi dağıttım elbise getirenlerden ve götürenlerden birde vesile olanlardan ALLAH razı olsun saygılar. YAZAR ŞAİR HALİL KARLIK…

  • SEBİL GİYSİ DAĞITIMI 17 YILDIR DEVAM ETMEKTEDİR . GİYSİ GETİRENLERE BİNLERCE TEŞEKKÜRLER .

    yazar şair halil karlık .

Yorum yazın