Gündem

Ahmet Şık herkese lazım

Yazan: Okan Özer

HaberVs Editörü Ahmet Şık’ın serbest bırakılması için Bilgi Üniversitesi’ndeki çalışma arkadaşları tarafından düzenlenen “Ahmet’in arkadaşları Ahmet’i anlatıyor” etkinliği, basın açıklaması ve Savcı Zekeriya Öz’e Ergenekon’u Anlama Kılavuzu‘nun gönderilmesinden sonra, Şık’ın meslektaşı gazetecilerin katıldığı bir forumla devam etti. Forumda söz alan Bağımsız İletişim Ağı Bianet‘in koordinatörü Ertuğrul Kürkçü sözlerine “Yalnızca tutuklanan gazeteciler ve Ahmet Şık için […]

HaberVs Editörü Ahmet Şık’ın serbest bırakılması için Bilgi Üniversitesi’ndeki çalışma arkadaşları tarafından düzenlenen “Ahmet’in arkadaşları Ahmet’i anlatıyor” etkinliği, basın açıklaması ve Savcı Zekeriya Öz’e Ergenekon’u Anlama Kılavuzu‘nun gönderilmesinden sonra, Şık’ın meslektaşı gazetecilerin katıldığı bir forumla devam etti.

Forumda söz alan Bağımsız İletişim Ağı Bianet‘in koordinatörü Ertuğrul Kürkçü sözlerine “Yalnızca tutuklanan gazeteciler ve Ahmet Şık için değil kendimiz için bir aradayız” diyerek başladı. Durumun oldukça ciddi ve vahim bir aldığına değinen Kürkçü “meslektaşlarımız yanında kuvvetle durmaya devam edelim. Onları çıkartmaya çalışırken kendimizi de içeri sokturmayalım” dedi.

Hukukun artık “mahkum etmek” için “ rezil etmek” için kullanıldığını “Ben ona Ergenekoncu diyeyim o temizlesin” durumun söz konusu olduğunu belirtti. Bunun için de medyada bir rıza üretme ağının hareket ettiğine dikkat çeken Kürkçü, “Ahmet Şık’ın öğrencilerine doğrudan doğruya hayatın deneyimi içinden gazetecilik anlatacak olan az sayıda kişilerden birisi olduğunu belirterek, “Ahmet’in arkasında durmamız gerek o bu dünyaya, emekçilere, ailesine, arkadaşlarına, bizlere, herkese lazım” diyerek sözlerini bitirdi.

İstanbul Bilgi ÜniversitesiSantral yerleşkesinde gerçekleşen forumu Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Arsan açtı. Ahmet Şık ile öldürülen Gazeteci Metin Göktepe için belgesel yaptığı sırada 90’lı yıllarda tanıştıklarını belirten Arsan, Şık’ın insan hakları ihlallerine karşı hak odaklı bir gazeteci olarak mücadele verdiğini söyledi. Ahmet Şık ile aynı üniversitede çalışıyor olmaktan onur duyduğunu belirten Arsan, Ahmet Şık’ın yaptığı haberlerin onun fikrini anlamak için yeterli olacağına değindi.

Devletten 14 kırık

Esra Arsan’ın ardından söz alan ve Ahmet Şık’la birlikte Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu adlı kitabı yazan Radikal muhabiri Ertuğrul Mavioğlu ise Ahmet Şık’ın Ergenekona üye olmakla suçlanmasını, “sözün bittiği” yer olarak nitelendirdi. Bu suçlamaları dile getirenlerin, Ahmet Şık’ın haber arşivi, arkadaşları ve öğrencileriyle ilişkilerini bilmediklerini vurgulayan Mavioğlu, Ahmet Şık’a Ergenekon terör örgütü üyesi ithamında bulunanların, haber yapmak ve gerçeği ortaya çıkarmak için kafasının 14 yeri güvenlik güçleri tarafından kırılan bir gazeteci gerçeği ile hiçbir ilgisi olmayan insanlar olarak nitelendirdi.

“Ahmet Ergenekoncu değildir demek bana zul geliyor” diyen Mavioğlu üzgün olmadığını ama öfkeli olduğunu belirtti. Ahmet Şık’ın cezaevine gönderilişinin şimdilik tek hayırlı sonucunun birlikte yazdıkları kitabın satışlarındaki patlama anlatan Mavioğlu, konuşmasını kitabın yeni baskısı için yazdığı önsözden alıntılarla bitirdi:

“Bu kitabı savunduğu iddası ortalıkta dolaşanların gerçekte ergenekon davasını ve derin devletle ilgili gerçekleri nasıl bulandırdığının belgesi, karanlığın üzerine çekilen perdenin aynısıdır. Ama diğer yandan sahibinin sesi olmak böyle birşey olsa gerek. Utanmasalar darbe günlükleri habere çıktığı zaman Ahmet Şık’ın nokta dergisi ekibinde yer almadığını, darbe günlüklerinden kısa bir süre önce gündeme bomba gibi düşen Genelkurmayın 28 şubat sürecinde hazırladığı medya andıcı haberinide yazmadığınıda söyleyecekler. Utanmasalar bugün birbirlerinden aldıkları cesaret ile hayatı tertemiz bir muhabiri kirletmeye çalışanlar, Nokta Dergisi basıldığında rahat kokltuklarında otururken, bu satırların yazarı ve arkadaşlarının daha polisler içerdeyken kapı önüne gittiklerini ve saatlerce orada bekleyip protesto eylemi yaptıklarınıda inkar edecekler. O gazetecinin elinizdeki bu kitabı yazanlardan biri olmadığını ya da mesleğini sürdürebildiği müddetçe derin devlet, susurluk, kontrgerilla ilişkin yüzlerce haberde imzasının olmadığında söyleyecekler. Bu çapsızlar ne sanıyorlar acaba. Muktedir olanın eteklerine sarılarak gerçeğide ört pas etmeye muktedir olacaklarını mı? Bunun çok ayıp birşey olduğunu bilmezler mi? Aslında hiç de şaşırtıcı değil. Yıllarca böylelerini tanıyarak büyüdük bu ülkede. 12 Eylül’den beri biliriz ateş olmayan yerden duman tütmezcileri. Neden seni alıpta başkalarını almadıkçıları. Ya da bir suçu yoksa elbet bir gün mutlaka açığa çıkarcıları…”

Hak arayanlar cezaevinde

Radikalgazetesi muhabiri İsmail Saymaz ise, yerel basının ardından gazeteye 2002’de girdiğini belirterek, Şık’la tanışmasını “Hangi habere el atsak altından Ahmet Şık çıkıyordu, hangi haber kaynağıyla görüşmek istesek Ahmet Şık ile görüştüklerini söylüyorlardı” sözleriyle anlattı.

Saymaz, “Cumartesi anneleri kime sahip çıkar, onlara kimler sahip çıkmıştır?” diyerek, Ahmet Şık’ın, dilleri yasaklanmış Kürt halkının, inançları nedeniyle ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören yurttaşların, işkence mağdurlarının yaygın medya’da bulabilmesi adına uğraştığı ve mücadele verdiğini ve Ahmet Şık’ın yaygın medyada insan hakları ihlali içeren olayların üzerine düşerek onları haber yapan birkaç soluktan biri olduğuna değindi. Hak arayışı içersinde olan birinin cezaevinde olduğunu söyleyen Saymaz, örnek bir gazeteci olmasının yanı sıra, örnek bir yurttaş, emek bilincine sahip örnek bir arkadaş olması nedeniyle Şık’ın yanında olduklarını söyledi.

İsmail Saymaz, Ahmet Şık ile birlikte cezaevine gönderilen Nedim Şener’in de onurlu ve yiğit bir gazeteci olduğunu belirtti. Nedim Şener’i, gazetecilik sürecinde ince eleyip sık dokuyan ve haber kaynakları ile mesafesini koruyan, fakat aynı zamanda haber kaynaklarına sahip çıkan cesur bir gazeteci olarak nitelendirdi.

Ahmet Şık’ın eski öğrencilerinden, Hayat TV yapımcısı Meltem Ürüt ise pratik anlamda gazeteciğili Ahmet Şık’tan öğrendiğini ve bu şekilde uygulamaya çalıştığını söyledi. Ürüt “Gazetecilik pratiğinin yanı sıra bugün bile Türkiye’de gazeteciliğin ne olduğunu ve gerçek anlamda gazetecilik yapmanın nasıl sonuçlar doğurduğunu maalesef ondan öğreniyorum” dedi.

Şık’ın bir başka eski öğrencisi, Evrensel gazetesi editörü Mustafa Kuleli ise gazeteciliği Ahmet Şık’tan öğrendiğine değindi. Halka karşı işelenen suçları ortaya çıkaran ve bedeller ödeyen bir gazeteci olarak tanımladığı Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturma kapsamında tutuklanmasını bir karalama ve itibarsızlaştırma olarak nitelendirdi. Ahmet şık ve Ergenekon terör örgütü isimlerinin yanyana anılmasının Ahmet Şık’ı oldukça üzeceğine değinen Kuleli sert bir kampanya ile Ahmet Şık’a sahip çıkılması gerektiğini belirtti.

Arkadaş olmanın dayanılmaz hafifliği

Toplantının belki de en renkli bölümü, dinleyiciler arasında bulunan ancak istek üzerine kürsüye gelen Avukat Fikret İlkiz‘in konuşmasında yaşandı. İlkiz, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanma gerekçesini kurgu bir mahkeme üzerinden aktarmaya çalıştı. “Hepiniz Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın arkadaşlarısınız. Dolayısıyla onlarla, şu ya da bu şekilde, sıkı ya da gevşek ilişkileriniz var” diyerek salonda bulunanların bir şekilde terör örgütü üyesi olmakla suçlanabilmesinin günümüz Türkiyesinde çok düşük bir ihtimal olmadığının altını çizdi.

Yanında oturan Ertuğrul Kürkçü’ye dönen İlkiz, yıllar önce Bianet’in kurulduğu toplantıda polisin “Dernekler Kanunu’na muhalefet” gerekçeli tutanağını hatırlatarak “Elde edilen bilgilere göre Ahmet Şık’ın ilk görev yeri Bianet olduğu tespit edilmiştir. Hakkınızda yeteri kadar muhtemel tutuklama müzekkeresinin çıkarılmasına karar verilmiştir” espirisiyle konuşmasını bitirdi: “Duruşma sona ermiştir. Çıkabilirsiniz.”

Yorum yazın