Gündem Hayvan hakları

‘Fayton lobisinin önüne geçilemiyor’

Yazan: Zeynep Çam
(Fotoğraf: Gökhan Tan/Büyükada, İstanbul)

Türkiye Vegan Derneği Başkanı Ebru Arıman ve İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikleri değerlendirdi. Arıman’a göre bazı şehirlerde olumlu adımlar atılmasına rağmen İstanbul Adalar’daki fayton lobisi kırılamıyor.

Türkiye Vegan Derneği Kurucu Başkanı Ebru Arıman‘a göre Türkiye’de fayton soruna son veren belediyeler olmasına rağmen İstanbul Prens Adaları’ndaki fayton lobisinin önüne geçilemiyor. Arıman, belediyeleri seçim öncesinde verilen vaatlerini gerçekleştirmeye çağırıyor.

Arıman, İstanbul Bilgi Üniversite’sinde dün gerçekleşen “Dünyada ve Türkiye’de Hayvan Hakları” etkinliğinde, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu ile birlikte konuşmacıydı. İki uzman, Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonu’nun, geçtiğimiz hafta TBMM Başkanlığı’na sunduğu, Hayvanları Koruma Kanunu’nun güncellenmesi için hazırladığı 180 sayfalık raporu değerlendirdi.

Türkiye kozmetik hayvan deneylerini yasaklamada öncü

Türkiye Vegan Derneği (TVD) Kurucu Başkanı Ebru Arıman

Ebru Arıman hayvan kullanılan deneylerinin çağdışı olduğunu söyleyerek, “Çok acımazsız bir olay. Hayvanlarla yapılan 10 deneyden sekizinin doğru sonuç vermediği bilimsel olarak kanıtlandı. 21. yüzyılda farklı deney yöntemleri varken hâlâ hayvanlar üzerinden deneyler yapılması çok ayıp. 2004’te Avrupa Birliği kademeli olarak kozmetik ürünlerde hayvanların kullanılmasını yasakladı. 201’ten itibaren hayvanlar üzerinde test edilen hiç bir kozmetik ürüne “giremez” ibaresi koyuldu. 2015 yılında TVD olarak bir imza kampanyası başlattık. Yaklaşık 17 bin 500 adet imza ile kozmetik hayvan deneylerinin Türkiye’de yasaklanmasına ilişkin meclise bir önerge sunduk. Önergemiz kabul edildi. 2015 yılından itibaren artık kozmetik ürünler Türkiye’de hayvanlar üzerinde test edilmiyor. Dünyanın yüzde 70’i hâlâ bu yöntemi izliyor ama biz bu konuda dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz. Avrupa’da ‘Urban Animal Research Association’ adlı bir ajans var. Ajans 3R (reduce, reuse, recyle: azaltmak, yeniden kullanmak, geri dönüşüm) üzerine kurulmuş bir laboratuvar. Bu laboratuvarda hayvanların sadece kozmetik ürünlerinde değil aynı zamanda biyomedikal ürünlerde de kullanılmamasını teşvik edecek çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaları 3R prensibine göre yürütüyorlar. Sırasıyla en az sayıda denek kullanmak, kullanılan hayvanların en az seviyede acı çekmesini önleyerek çalışmaları yürütmek, hayvanların yerine mümkün olan en mantıklı materyalleri koymak. Bu çalışmalarla belki biyomedikal ürünlerde hayvanlar üzerindeki testler son bulacak” dedi.

Hayvanla taşımacılığının hâlâ devam ettiğini vurgulayan Arıman, “Siyasilerin bile önüne geçemediği İstanbul’daki adalarda oluşan fayton lobisin önüne geçilemiyor. Seçim önceleri bir çok vaat duyuyoruz siyasilerden ancak uygulama noktasına gelindiğinde kimse vaatlerini yerine getirmiyor. Faytonlar devam ediyor ve yeni yasada da devam edecek gibi gözüküyor. Türkiye’de fayton soruna son veren üç örnek belediye var bunlar: Antalya Belediyesi, İzmir Belediyesi ve Kuşadası Belediyesi” diye söyledi.

Hayvan sevgisi ‘seçmeli dersi’

Ceza kanunları ile ilgili örnek alınabilecek ülkenin Belçika olduğuna değinen Arıman, İsviçre gibi bazı ülkelerde hayvan sahiplenmek isteyen kişlerden ehliyet istendiğini anlattı. Evcil hayvana bakmak isteyenlerin kursa gönderildiğini söyleyen Arıman, “Hayvan sahiplenmek isteyen herkes denetime tabi tutuluyor. Denetim sonunda herhangi bir hata saptanırsa önce para cezasına çarptırılıyor ardından bir yıl boyunca bir daha hayvan sahibi olunmasına izin verilmiyor. Hollanda da 250 kişilik bir hayvan polisi var. Yeni yasa ile Türkiye’de de hayvan polislerini olması da öngörülüyor” dedi. Yeni yasa kapsamında “hayvan sevgisi” seçmeli ders olmalı önergesini eleştiren Arıman, “sevginin öğretilebilir bir şey olmadığını varsayarsak bu ders yerine ‘hayvan hakları’ dersinin verilmesinin daha mantıklı olacağını düşünüyorum” dedi.

“Hayvanlar, mal eşya statüsünde tutuluyor”

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu

Yeni kanun tasarısında hayvana şiddetin (tecavüz dahil) 2 yıl 1 ay hapis cezası ertelemesiz ve paraya çevrilmemeksizin olarak değiştirildiğini anlatan İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, “Ülkemizde öldüren değil yaşatan yasa istiyoruz. Hayvana dair yasal düzenlemelerde temel hatalarımız var. Sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı yapılıyor. Hayvanlar, mal eşya statüsünde tutuluyor. Raporda ikisini de bu iki tutum esasında kaldırılıyor. Yasada ister sahipli, ister sahipsiz olsun hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işler yapmak, dövmek, aç susuz bırakmak, aşırı soğuğa-sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, işkence yapmak, terk edilmeleri yasak. Hayvanı terk etmenin cezası şu anda 500 lira ama rapor ile birlikte en az 10 bin lira olacak şekilde düzenlendi” diye konuştu.

Hayvan tecavüzü sapkınlık

Çocukların hayvanlara kötü müdahalesinin davranış bozukluğu, şimdiki adı ile antisosyal kişilik bozukluğu ön belirtisi olabiliceğine dikkat çeken Kalafatoğlu, “Tedavi edilmedikleri takdirde sosyopat veya psikopata dönüşüyorlar. O nedenle yardım alınması lazım. Anne babaların tutumları bu noktada çok önemli. Hayvan tacizinin olduğu bir ülkede çocuk tecavüzlerinin de engellenemiyor oluşunun nedeni sapkınlık ve hastalıktır. Hayvana tecavüz eden bir erkek sapık tehlikeli, şiddet ve cinsel saldırıya eğilimli görülüyor” diye belirtti.

Yunus parkları iki yıl içinde kapanacak

Kanın teklifindeki kimi yeni düzenlemeleri, “Hayvanların kafes sistemi içinde esaretini engellemek, bundan sonra açılacak hayvanat bahçelerine ruhsat vermemek, varolanlar eğer döndürebilirlerse hayvanları kafesten çıkartıp yeni bir düzenlemeye gitmeleri, yapmıyorlarsa ruhsatlarını iptal etmek” diye özetleyen Kalafatoğlu şöyle devam etti: “Hayvanat bahçesinde doğan hayvanın bir yaşını göremediği olabiliyor. Bir nevi intiharı tercih ediyorlar aslında. Kafelerdeki, AVM’lerdeki hayvan barındıran tüm mekanların ruhsat haklarının iptali de gündemde. Yunus parklarının da artık yenileri açılmayacak. Maalesef mevcut yunus parklarının iki yıl boyunca açık kalmalarına izin verildi. İki yıl sonra onlarda kapatılacak. Yunus terapileri engelli çocuklu ailelere umut vaat ediyor ancak yunusun bir atın ya da bir kedinin verdiğinden daha fazlasını vermek ihtimali yok. Kaldı ki yunus yabani bir hayvandır hiç bir şekilde havuzlarda barındırılmamalıdır. Terapi nedenine sığınılmamalıdır çünkü bir gerekçe değildir.”

Kürk yasaklandı

“Kürk yasaklandı bu çok güzel bir gelişme. Kürkler en büyük ihlallerden biriydi. Hayvanların üzerinden daha canlı gözükmesi için öldürülmeden alındığını biliyoruz. Yüzde 85’i kürk çiftliklerinden geliyor. Komisyonun çok radikal bir kararla kürk çiftliklerinin kapatılması, kürklerin yurt dışından ithalatanın yasaklanmasına yönelik tavsiyelerde bulundu. Bu güzel bir adım. Eksikler hala var ama sevindiren şeylerde var. Yolumuz uzun mücadeleye devam edeceğiz.”

Yorum yazın